Halk güçleri mücadele talepleri ile bir araya geliyor
12 Haziran seçimleri öncesinde bir araya gelen ve emek, demokrasi, özgürlük bloku etrafında birleşen 19 hareket ve siyasi parti seçimler sürecinde halk güçlerinin bir seçeneği olarak çıkmış, seçtirdikleri 36 milletvekiliyle gerçek muhalefetin blok güçleri olduğunu bir kez daha kanıtlamışlardı.
Kongre girişimi Türkiye’nin her yerinde ülkede yaşayan tüm halkların kültürlerinin ve kimliklerinin tanınması, Kürt sorununun demokratik, eşit haklar temelinde çözümü, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kapitalizme, emek sömürüsüne, yolsuzluk ve talana, gelir dağılımındaki uçuruma, açlık ve yoksulluğa, kapitalizmin doğayı, doğal varlıkları ve yaşamı metalaştırarak sömürmesine karşı mücadele talepleriyle halk güçlerini bir araya getiriyor. Biz de bugün Süder Düğün Salonunda yapılacak halk toplantısı öncesi Eskişehir’de de bu girişimin oluşmasına güç veren kişilerin görüşlerini aldık.
‘DAHA FAZLA VE DAHA FARKLI KESİME ULAŞMALI’
Kongre girişiminin somut ihtiyaçlardan ortaya çıktığını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Ozan Devrim Yay, ancak ülke gündeminin çok yoğun olması ve sık değişmesi nedeniyle takvimin biraz sıkıştığını belirtti. “Belli bir iddiayla ortaya çıkan bu hareketin hazırlıkları için belki biraz daha fazla zamana ihtiyacı vardı ama zamanın sıkıştırmasının yaratacağı dinamizmi bir avantaja dönüştürmek de bizim elimizde” diyen Yay, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku milletvekillerinin sürece aktif olarak katılımı yereldeki çalışmalara güzel bir coşku kattığını dile getirdi. Programın “taslak” olarak tanımlanması ve yereldeki tartışmalar doğrultusunda yeniden şekilleniyor olmasının da olumlu bir yaklaşım olduğunu vurgulayan Yay, bugün Eskişehir’de yapılacak toplantıyı bir başlangıç olarak gördüğünü belirtti. Şimdiden farklı yöntemlerle farklı kesimlere ulaşıldığını kaydeden Yay, ancak bu çıkışla birlikte ve bundan sonra program çerçevesinde daha fazla ve daha farklı kesime ulaşılması gerektiğinin altını çizdi. Kongrenin başarısının da buna bağlı olduğunu belirten Yay, başka amaçlı toplantılar için ardına kadar açılan pek çok salonun değişik bahanelerle kongre girişimine kapatıldığına dikkat çekti . Yay, “Tüm demokratikleşme söylemlerine rağmen, kendisini ifade etmek isteyen böylesi bir harekete karşı mevzuat da bahane edilerek çıkarılan engeller, düşüncenin özgür ifade edilmesi hedefinde alınacak daha çok yol olduğunu bize gösteriyor” dedi.
‘BARIŞI EN KİTLESEL KONGRE GİRİŞİMİ DİLE GETİRİYOR’
Şimdiye kadar ki bir araya gelme çabaları ve girişimleri içinde kendisini en çok bu girişimin heyecanlandırdığını dile getiren Yay, bu girişimin kendisini umutlandırdığını söyledi. Aynı umudu ve heyecanı başkalarında da görmenin bu umudu ve heyecanı büyüttüğünü de belirten Yay, kongre programının demokratik bir cepheyi tanımlıyor oluşunun onu önceki bazı girişimlerden daha şanslı kılan bir özellik olduğunu da kaydetti. “Yüzümüzü savaşan taraflarının yalnız birinin acılarına dönmüyoruz. Geçen bunca yıl ve bunca acı, çözümün silahların karşılıklı olarak susmasında olduğunu çok açık gösterdiği halde bugün bunu açıkça ve en kitlesel olarak dile getirebilen hareket bu kongre girişimi” diyen Yay, kongrenin girişiminin daha fazla genişlediği zaman başarılı olacağını belirtti. Bunun için de insanların birbirlerini dinlemeleri olanağının sağlanması gerektiğinin dile getiren Yay, “Bir Türk bir Kürt’ün yaşadıklarını kendisinden dinlediğinde artık Kürt sorununa daha farklı bakacak. Haber bültenlerinde birer sayıya indirgenmeye başlamış olan asker ve gerilla ölümlerinin gerçekte ne anlama geldiğini birbirlerini dinleyen asker ve gerilla yakınları anlatacak” dedi.
Kongre girişimi ile ilgili görüştüğümüz kişilerden bir diğeri de Türkiye Yazarlar Sendikası Eskişehir Temsilcisi Şair ve Yazar Rahmi Emeç. Blok çalışmaları ve sonuçlarının insanlara işin seçimle sınırlı kalmaması gerektiğini gösterdiğini söyleyen Emeç, bu gün yapılacak halk toplantısını ise bilgilendirme, bilgilenme, soruların yanıt bulması açısından her zaman yapılması gereken bir çalışma olarak değerlendiriyor. 12 Haziran seçimlerinin ve Blokun milletvekillerinin meclise girmesinin bir kapıyı araladığını söyleyen Emeç, “Önemli olan bunu sürdürebilmektir. Seçimde elde edilen sonuç, birlikte hareket etmenin kitlelerin de talebi olduğunu, bunun bir ihtiyaçtan kaynaklandığını apaçık gösterdi. Düzen partileri karşısında, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin sesi olmak, eskisinden daha yüksek sesle tavır alabilmek, devrimci, ilerici ve halkçı birlikteliği güçlendirmek gerekiyor” dedi. ‘SENDİKAL MÜCADELE İVME KAZANIR’ Kongre girişiminin çok önemli bir gereksinimden doğduğunu söyleyen SES Eskişehir Şube Başkanı Birtürk Özkavak ise, gelinen noktanın böyle bir birleşimi zorunlu kıldığını belirtti. Seçim sürecinin çok öğretici olduğunu ifade eden Özkavak, seçimlerin çok çarpıcı sonuçlar ortaya koyduğunu kaydetti. “Bir tarafta AKP’nin temsil ettiği grup bir tarafta CHP ve çeperinde ifadesini bulan anlayış. Aslında her ikisi de çok yakından bakıldığında birbirinden farklı olmayan partilerdi. İşte tam da böyle bir yerde Blok bu iki güç dışında ezilenlerin, emekçilerin, aydınların tarafını temsil edecek önemli bir güç oldu. Gerçek bir muhalefet odağı oldu” diyen Özkavak, bu hareketin Türkiye’nin dört bir yanında yeniden umut yarattığını ifade etti. Sendikalar ve sendikal mücadele açısından ise Blok hareketinin hem yerel hem de genel anlamda sendikal mücadeleye ivme kazandıracağını belirten Özkavak, bu hareket sayesinde taleplerinin geniş emekçi kitlelerine ulaşacağını, ileriki günlerin çok sıcak tartışmalara gebe olduğunu söyledi. Bu dönemde de Meclisteki milletvekili sayısının çok değerli olduğunu kaydeden Özkavak, vekillerin mücadeleye daha aktif katılmaları ile süreçteki zorlukların aşılacağını vurguladı. 35 MİLLETVEKİLİ SİYASİ ALANDA ELİMİZİ GÜÇLENDİRİYOR Kongre girişiminin merkezi düzeyde başladığı süreçte akademisyenlerle yapılan toplantıya katıldığını anlatan sosyalist - feminist, Akademisyen Yasemin Özgün, bu toplantıda mümkün olduğunca geniş kesimlere ulaşma gayreti gördüğünü anlattı. “Çağrı metninin oluşturulması süreci daha geniş katılımla gerçekleştirilebilirse belki de pek çok kesim için çok daha tatmin edici bir metin ortaya çıkabilirdi” diyen Özgün, süreç içinde bu sorunun aşılmasını umut ediyor. Yerellerde çalışmalara biraz geç başlanabildiğine dikkat çeken Özgün, Eskişehir’de ise kısa sürede epeyce yol alındığını kaydetti. Eskişehir’de halk toplantısı için takvimsel bir sıkışıklık içine girildiğini ifade eden Özgün, buna rağmen kongre girişimi içinde yer alan bütün yapıların ve bağımsız katılımcıların büyük bir özveri ve uyum içinde çalıştıklarını söyledi. “Bir tarafta aynı kentte uzun bir emek ve demokrasi mücadelesi geçmişine sahip ama bir araya gelmekte bugüne kadar zorlanmış, hatta kimi zaman karşı karşıya gelmiş yapıların bir masa başında ortak bir amaç için beraber çalıştıklarını görmek gerçekten güzeldi. Bir yandan da bu örgütlerin tümü belki de Eskişehir’de ilk kez Morel LGBTT örgütüyle bir araya gelip birlikte mücadele içine girdiler” diyen Özgün, bunun da çok değerli bir başlangıç olduğunu belirtti. Mecliste 35 milletvekilinin olmasının pek çok sorunun ivedilikle siyasi alana taşınabilmesi açısından ellerini güçlendiren bir şey olduğunu aktaran Özgün, “Her gün bir yandan kanun hükmünde kararnamelerle yoksullaştırma, güvencesizleştirme adımları birer birer hayata geçiriliyor, öte yandan Kürt siyasi hareketine yönelik baskılar, gözaltılar, tutuklamalar nefes aldırmayacak boyutta sürüyor. Zor koşullarda çalıştıklarını göz ardı etmeden Blok milletvekillerinin özellikle bu koşullarda dahi sonuç alma olanağının halen mümkün olduğu hukuki alanda verecekleri mücadeleyi önemli buluyorum” dedi. Emek ve demokrasi cephesinde çok ciddi saldırıların yaşandığını söyleyen Özgün, bu dönemde bütün zorluklarına ve kaygılara karşın böylesi bir birliktelik çok değerli olduğuna dikkat çekti. (Eskişehir/EVRENSEL) Kongre girişimi ile ilgili görüşlerini aldığımız bir diğer isim ise Tıp Öğrenci Komisyonu Temsilcisi Aslı Güner. 12 Haziran seçimleri öncesi bir araya gelen Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blokunun AKP Hükümetiyle CHP arasında gelişen yapay tartışma ortamında çoğu kesimden insanın ‘3. bir alternatif mümkün’ demesini sağladığını dile getiren Güner, bunun sonucunda Blokun 35 milletvekiliyle parlamentoda olduğunu belirtti. 12 Haziran seçimleriyle aslında Blokun bundan sonrası için de devam etmesi kararının çıktığını da söyleyen Güner, “Çünkü bugün ülkemizde, yıllardır çözülmeyi bekleyen bir ulusal sorun, son aylarda ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetleriyle artık kendini iyice su yüzüne çıkarmış bir kadın sorunu, her yıl zamlanan harçlarla bilimsellikten uzak bir akademik eğitimle boğuşmak zorunda kalan bir gençlik var. Her geçen gün daha da şiddetlenen hak gaspları sağlıkta, eğitimde…”dedi. Nereden bakılırsa bakılsın her alanın kendi içinde çok ciddi sıkıntılar barındırdığını vurgulayan Güner, Blokun tüm bunlar için bir umut olduğuna dikkat çekti. Tam gün yasası ve performans gibi uygulamaların zaten çok başarılı olmayan tıp eğitiminin niteliğini gün geçtikçe düşürdüğüne dikkat çeken Güner, tüm bu sıkıntıların ‘acilen çözülmesi’ gerekliliğinin Blokun varlığını gerekli kıldığını belirtti. Güner, oluşturulan bu birlikteliğin Alevi’siyle, Türk’üyle, Kürt’üyle, işçisiyle memuruyla kadınıyla öğrencisiyle doğal olarak birlikteliğini devam ettireceğini kaydetti. ALEVİLER KONGE GİRİŞİMİNDE YER ALMALI’ Kongre girişiminin Aleviler tarafından desteklenmesini canı gönülden istediğini söyleyen Ahmet Arsal, bir Alevi Dedesi. Alevilerin kongre girişimine katılmasının yapılacak çalışmalara bağlı olduğunu belirten Arsal, burada da görevin Alevi dedelerine düştüğünü vurguluyor. “Alevilerin de 10-11 Eylülde Hacıbektaş kasabasında bir toplantısı oldu. Alevilerin zirvesinde yer alan postnişin, önderliğinde bir toplantı oldu. Amaç Alevilerin birliğini sağlamaktı. Tam sonuçlara varılmadı daha ancak, Hacı Bektaşi Veli Dergahı etrafında tüm Alevilerin birleşmesi öne çıkan karar oldu” diyen Arsal, bu birlik ve beraberlikle yeni bir Alevi yapılanmasının söz konusu olduğunu belirtti. Bu yapılanmanın eskiye göre çok değişik olduğunu ifade eden Arsal, bu yapılanmanın çağdaş, demokrat, özgürlükçü, masalcı ve rivayetçi olmayan dedelerden oluştuğunu vurguluyor. Kongre girişiminin bu yapılanmayı yakından takip etmesi gerektiğinin altını çizen Arsal, oluşturulan bu grubun politik olarak kongre girişimi fikrine yakın birçok dededen oluştuğunu söyledi. Postnişinde azınlıkların haklarına saygılı ve Alevilerin talep ettikleri hakların, Kürt halkının hakları verilmeden alınamayacağına inanmış biri olduğunu dile getiren Arsal, “Aleviler olarak bizim bazı taleplerimiz var. Bu talepler belli sıkıntılardan doğmuş talepler. Bunlar için Ankara, İstanbul ve İzmir’de mitingler düzenlemiştik. Birinci olarak Aleviler eşit yurttaşlık haklarından faydalansın istiyoruz. İkincisi okullardaki din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması hatta tamamen kaldırılması, cemevlerinin yasal statüye kavuşturulması, Madımak Oteli’nin kamulaştırılması ve müze olarak kullanılması. Hacı Bektaşi Veli Dergahı’nın Kültür Bakanlığının elinden alınıp gerçek sahiplerine iade edilmesini istiyoruz” dedi. Arsal, Alevilerin bu taleplerle kongre girişimindeki yerini alması gerektiğini de sözlerine ekledi. Eskişehir’de Kongre Girişimi çalışmalarını yürütenlerden biri Hüseyin Öge. Türkiye işçi sınıfı partisinin yıllardan beri savunduğu düşüncesinin bu gün hayata geçtiğini görmenin kendisini mutlu ettiğini söyleyen Öge; Emek, Demokrasi Ve Özgürlük Bloku milletvekili adaylarının, işçilerden, emekçilerden, aydınlardan, akademisyenlerden, sanatçılardan, kadınlardan ve gençlerden önemli bir destek almasının ise böylesi bir birlikteliğe ne denli ihtiyaç olduğunun bir göstergesi olduğunu belirtti. Türkiye ve Eskişehir özelinde kısa süre içersinde örgütlenen kongre girişiminin ezilen, sömürülen, ötekileştirilen ve yok sayılmak istenen halk kesimlerinden destek alarak büyüdüğünü ifade eden Öge, “Yapılacak Halk Toplantısına ilginin büyük olacağını düşünüyorum. Şimdiye kadar bir araya gelemez diye düşünülen siyasi akımların, demokratik kitle örgütlerinin, aydınların, sanatçıların, kadınların, gençlerin, çevre ve doğa mücadelesi veren aktivistlerin; emek, özgürlük, barış ve demokrasi talepleri etrafında asgari müştereklerde birleşmesi sevindirici bir olay” dedi. Bu birlikteliğin sadece 12 Haziran seçimleri için kurulmadığına dikkat çeken Öge, herkesin bu birlikteliğin kalıcı olması için özveride bulunması gerektiğini vurguladı. İşçileri, emekçileri ve yaşamın her alanını her geçen gün daha fazla uçurumun kenarına götüren siyasal akımlara karşı, siyasal iktidara alternatif gerçek muhalefet hareketinin örülmek zorunda olduğunu ifade eden Öge, bu gün yapılan Halk Toplantısının, birlikteliğe ve muhalefet hareketinin örülmesine hizmet edeceğini söyledi. ‘BİRLEŞMEK, ÖRGÜTLENMEK VE MÜCADELE ETMEK ZORUNDAYIZ’ Bu birlikteliğin sadece Kürtlerin sorunlarına çözüm bulmak için kurulmadığını belirten Öge, bu birlikteliğin ezilen, sömürülen, yok sayılan, ötekileştirilen bütün halkın taleplerine çözüm bulmak için kurulduğunu söyledi. “Kürt Sorununa ‘demokratik ve halkçı’ bir çözüm bulmak ve ‘barış’ tabii ki bu ülkenin en önemli sorunlarının başında geliyor. Ama tek sorunu değil. Bu birliktelik bütün sorunları ‘Program Taslağı’nda açıklayarak halka ilan etti. 15-16 Ekim 2011’de Ankara’da toplayacağı Kongre’de bu ‘Program Taslağı’nı tartışmaya açacak ve kongre delegelerine sunacak. Kongre program ve tüzük taslaklarını tartışma ve kabul etme yanında önümüzdeki süreçte siyasal bir parti haline gelip-gelmemeyi de tartışacak. Kongre girişiminin en önemli ilkelerinden bir tanesi bütün bu süreci demokratik bir ortamda aşağıdan yukarıya örgütleyerek götürmek istemesidir” diyen Öge, hayatı yeniden yaratmak için, korkmadan yaşamak için, gündüzleri aç geceleri çıplak yaşamamak için, halklar arasında eşit, özgür ve barış içinde yaşamak için birleşmek, örgütlenmek ve mücadele etmek zorunda olduklarını vurgulayan Öge, “Geleceğimiz karartılmak isteniyor, şimdi değilse ne zaman” diye konuştu.