8 Temmuz 2004 21:00
Çocuk Cenneti'nin en büyük çocuğu
GÜNÜN YAZILARI
O, Nesin Vakfı'nın en büyük çocuğu. 76 yaşında. Çocuklar da dahil vakıftaki herkes ona Teo diye sesleniyor. Asıl adı ise Theo Hasselo. Vakıfta her çocuğun odasının kapısında oda da kalanın adı yazıyor, onun atölye kapısında ise renkli boya kalemiyle yazılmış bu isim yer alıyor; Teo. Bir çocuksuluk katıyor ona bu isim. Hasselo, Aziz Nesin'in bir daveti üzerine Türkiye'ye gelmiş. Sonra Nesin Vakfı'nda yaşamaya başlamış. Yani Çocuk Cenneti'nde. Çünkü vakıf, üretkenliğin paylaşıldığı, herkesin çalıştığı ve her işin hep beraber yapıldığı bir yer. "Benim ihtiyarlık çok güzel oldu." diyen Teo'yu etrafta koşuşturan çocukların arkasında biraz yorgun yürürken görsek de o bundan memnun.
Teo'nun vakıfta bir oyuncak atölyesi var. Burada o kadar çok çeşitli malzeme bulunuyor ki, bir yığın oyuncak parçası etrafa saçılmış durumda. Çekmeceler vidalarla, raflar aletlerle dolu. Çeşitli marangozluk makineleri bunlar. Teo bu atölyede günün büyük bir bölümünü oyuncak yapmakla geçiriyor. Bazen çocuklarla çalıştığını söylüyor. Onlara oyuncak yapmasını öğretiyor. Ama bu çok ayrıntı isteyen bir iş olduğu için çocuklar yapmakta hayli zorlanıyor. Yaptığı oyuncaklara meccano (Mekkano) deniyor. Mekkano'nun Avrupa ve Amerika'da büyük bir sektörü var. Kendisine babadan kalan bu alışkanlığı şimdi bir hobi olarak sürdürüyor.
Nesin Vakfı'nın geleneksel olarak dokuz yıldır gerçekleştirdiği Aziz Nesin'i anma pikniğinde, şimdiye kadar yaptığı en büyük oyuncağı çocukların hizmetine sundu. Önden bir iple çekmeli kocaman bir araba bu. Büyük emek vererek yaptığı oyuncakların hepsi özel bir kolleksiyonun parçası gibi... Çocukların özellikle en küçükleri, onun oyuncaklarının etrafında bir çember oluşturuyor. Stantta ki oyuncakları kapan gidiyor. Teo ise oyuncakların kırılma riskine karşı çok titiz davranıyor. Adeta elleri titriyor. Canı yanmış gibi eğiliyor kırılan oyuncakların üzerine. Çocuklarsa oralı değil. Hepsi çimenlerin üzerine yayılıp kamyoneti, kepçeyi hoyratça iteliyorlar. Sonra bir tanesi biraz burukça oyuncağı getirip Teo'ya gösteriyor kırdım zannederek. Kocaman bir vinçin oyuncak hali... İpi makarasından çıktığı için hareket etmiyor. Teo hemen düzeltiveriyor. Sonra sohbet etmeye başlıyoruz...
- Ne zaman geldiniz Türkiye'ye? 1991'in Ağustos ayında ilk defa geldim. Sonra birkaç defa gelip gittim. En son hanımla beraber geldik (parmaklarıyla sayarak) on buçuk yıl önce. Yılbaşında. Ve burada kaldık.
- Aziz Nesin'le nasıl tanıştınız? 1991 senesinde Şubat ayında bir aylığına Hollanda'ya geldi Aziz Nesin. Onu ben karşıladım orada. O zaman bir kitabı çevrilmişti Hollanda diline. Kitap için gelip bir konferans verdi. Öyle tanıştım. Sonra biz mektuplaştık sık sık. Beni buraya davet ediyordu. - Siz ne iş yapıyordunuz Hollanda'da? Benim meslek Sosyal Danışmanlık. Hollanda hapishanelerindeki Türk tutsaklara danışmanlık yaptım. Onların problemlerini çözmek, oraya uyumlarını kolaylaştırmak için uğraştım. Ayrıca işim gereği Anadolu kültürünü inceledim, Türkiye hakkında çok bilgim oldu. Çünkü mahkumlara yardımcı olabilmek için onların kültürünü tanımam gerekiyordu.
- Burada kalmaya nasıl karar verdiniz? Birkaç defa gelip gidince alıştım zaten. Yılbaşlarında noel babalık yaptım. Yavaş yavaş buradaki çocuklara 'Uzak Amca' oldum. Çeşitli kereler gelip döndüm. 11 sene önce emekli olunca gelip buraya yerleştim. Zaten önceden de Türkiye hakkında mesleğimden dolayı çok bilgim vardı. Türk örf ve adetleri hakkında. Eğer emekli olacaksam Türkiye'de yaşamalıyım dedim. Aziz Nesin bana buraya gel dedi. Artık vakfın bir mobilyası oldum. Buradan çok memnunuz. Burada olmayı büyük bir armağan olarak görüyoruz. İhtiyarlığım burada çok güzel geçiyor.
- Ne tür işler yaptınız vakıfta? Vakıfta ben bir marangozhane kurdum. Marangozhanede basit mobilyalar yaptık. Yazı masası, çocuklar için kütüphane yaptım. Çeşitli oyuncaklar yaptım. Aziz Nesin'in belgeleri için kitaplık rafları yaptım. Kukla tiyatro yaptım. Bir sürü şey. Hanım da çiçeklere bakıyor. Nakış dikiş işleriyle uğraşıyor. Yani ne iş olursa yaparız.
- Bu oyuncaklar hakkında da biraz bilgi verir misiniz? Meccano 1901'de Liverpool'da yapıldı ilk kez. Orada bir aile babası çocuklarına yapıyordu oyuncakları. Sonra onlar eskiyince söküp söküp yeniden yapıyordu. II. Dünya Harbi sırasında bütün dünyaya yayıldı. Liverpool'da büyük bir oyuncak fabrikası kuruldu. Benim gençliğimde babam yapardı bunları. Bana ondan miras kaldı. Ben de bir kolleksiyon yaptım. Bunlarla çok enterasan şeyler yapılabilir. Meccano yalnız çocuklar için değil büyükler için de. Hollanda da bunlardan inanılmaz güzel şeyler yapıyorlar. Teknik okullarda model olarak kullanılıyor. Burada özel bir atölyemiz var. Hobi benim için. Şimdi daha büyük oyuncaklar yapıyorum. Çok zaman çocuklarla beraber yapıyorum. Büyükleri ben yapıyorum, ufacıkları onlar. Bunların çoğu malzemesini Hollanda'dan getiriyorum. Orada bir meccano kulübü var. Sonsuz bir oyuncak bu. Aziz çocuklara bunları öğretmemi istiyordu. O çocukları çok seven biriydi.
- Aziz Nesin'le ilişkiniz nasıldı? Ben onun kitaplarıyla çok farklı bir insan oldum. Aziz Nesin bir villa, bir yat alabilirdi. Ama yapmadı. O kendi rahatı için yaşayan biri değildi. Büyük bir yer yaptı. Bir çocuk evi kurdu. Bu fikir ve bu yapılanlar beni o zamanlar çok etkilemişti. Ben de katkı yapmak istedim. Ama benim aylığımdan bir çocuk evi yaratmam imkânsızdı. Ben de buraya katıldım. Elimden ne geliyorsa yapıyorum. Maragozhane yaptım, oyuncaklar yaptım çocuklara. Ama ben Aziz'den çok şey öğrendim. O çok dürüst, çok insan sever birisidir. Ama Türkiye'de herkes bunu anlayamıyor. Teo yaptıklarını anlatırken çocuklar gelip gidiyor yanına. Biraz başı ağrısa da o çocuklarla uğraşmasını seviyor. Ama bunu onların bir yaşıtı, bir arkadaşı gibi yapıyor. Ellerinden tutup bir arkadaşları gibi yürüyor küçüklerle. Belki o yüzden ona Teo dede demek yerine sadece Teo diye sesleniyorlar. Teo'yu ve küçük arkadaşlarını yeni oyuncağın peşinden koşan çocuklarla başbaşa bırakıp ayrılıyoruz Nesin Vakfı'nın güzel bahçesinden.
- Ne zaman geldiniz Türkiye'ye? 1991'in Ağustos ayında ilk defa geldim. Sonra birkaç defa gelip gittim. En son hanımla beraber geldik (parmaklarıyla sayarak) on buçuk yıl önce. Yılbaşında. Ve burada kaldık.
- Aziz Nesin'le nasıl tanıştınız? 1991 senesinde Şubat ayında bir aylığına Hollanda'ya geldi Aziz Nesin. Onu ben karşıladım orada. O zaman bir kitabı çevrilmişti Hollanda diline. Kitap için gelip bir konferans verdi. Öyle tanıştım. Sonra biz mektuplaştık sık sık. Beni buraya davet ediyordu. - Siz ne iş yapıyordunuz Hollanda'da? Benim meslek Sosyal Danışmanlık. Hollanda hapishanelerindeki Türk tutsaklara danışmanlık yaptım. Onların problemlerini çözmek, oraya uyumlarını kolaylaştırmak için uğraştım. Ayrıca işim gereği Anadolu kültürünü inceledim, Türkiye hakkında çok bilgim oldu. Çünkü mahkumlara yardımcı olabilmek için onların kültürünü tanımam gerekiyordu.
- Burada kalmaya nasıl karar verdiniz? Birkaç defa gelip gidince alıştım zaten. Yılbaşlarında noel babalık yaptım. Yavaş yavaş buradaki çocuklara 'Uzak Amca' oldum. Çeşitli kereler gelip döndüm. 11 sene önce emekli olunca gelip buraya yerleştim. Zaten önceden de Türkiye hakkında mesleğimden dolayı çok bilgim vardı. Türk örf ve adetleri hakkında. Eğer emekli olacaksam Türkiye'de yaşamalıyım dedim. Aziz Nesin bana buraya gel dedi. Artık vakfın bir mobilyası oldum. Buradan çok memnunuz. Burada olmayı büyük bir armağan olarak görüyoruz. İhtiyarlığım burada çok güzel geçiyor.
- Ne tür işler yaptınız vakıfta? Vakıfta ben bir marangozhane kurdum. Marangozhanede basit mobilyalar yaptık. Yazı masası, çocuklar için kütüphane yaptım. Çeşitli oyuncaklar yaptım. Aziz Nesin'in belgeleri için kitaplık rafları yaptım. Kukla tiyatro yaptım. Bir sürü şey. Hanım da çiçeklere bakıyor. Nakış dikiş işleriyle uğraşıyor. Yani ne iş olursa yaparız.
- Bu oyuncaklar hakkında da biraz bilgi verir misiniz? Meccano 1901'de Liverpool'da yapıldı ilk kez. Orada bir aile babası çocuklarına yapıyordu oyuncakları. Sonra onlar eskiyince söküp söküp yeniden yapıyordu. II. Dünya Harbi sırasında bütün dünyaya yayıldı. Liverpool'da büyük bir oyuncak fabrikası kuruldu. Benim gençliğimde babam yapardı bunları. Bana ondan miras kaldı. Ben de bir kolleksiyon yaptım. Bunlarla çok enterasan şeyler yapılabilir. Meccano yalnız çocuklar için değil büyükler için de. Hollanda da bunlardan inanılmaz güzel şeyler yapıyorlar. Teknik okullarda model olarak kullanılıyor. Burada özel bir atölyemiz var. Hobi benim için. Şimdi daha büyük oyuncaklar yapıyorum. Çok zaman çocuklarla beraber yapıyorum. Büyükleri ben yapıyorum, ufacıkları onlar. Bunların çoğu malzemesini Hollanda'dan getiriyorum. Orada bir meccano kulübü var. Sonsuz bir oyuncak bu. Aziz çocuklara bunları öğretmemi istiyordu. O çocukları çok seven biriydi.
- Aziz Nesin'le ilişkiniz nasıldı? Ben onun kitaplarıyla çok farklı bir insan oldum. Aziz Nesin bir villa, bir yat alabilirdi. Ama yapmadı. O kendi rahatı için yaşayan biri değildi. Büyük bir yer yaptı. Bir çocuk evi kurdu. Bu fikir ve bu yapılanlar beni o zamanlar çok etkilemişti. Ben de katkı yapmak istedim. Ama benim aylığımdan bir çocuk evi yaratmam imkânsızdı. Ben de buraya katıldım. Elimden ne geliyorsa yapıyorum. Maragozhane yaptım, oyuncaklar yaptım çocuklara. Ama ben Aziz'den çok şey öğrendim. O çok dürüst, çok insan sever birisidir. Ama Türkiye'de herkes bunu anlayamıyor. Teo yaptıklarını anlatırken çocuklar gelip gidiyor yanına. Biraz başı ağrısa da o çocuklarla uğraşmasını seviyor. Ama bunu onların bir yaşıtı, bir arkadaşı gibi yapıyor. Ellerinden tutup bir arkadaşları gibi yürüyor küçüklerle. Belki o yüzden ona Teo dede demek yerine sadece Teo diye sesleniyorlar. Teo'yu ve küçük arkadaşlarını yeni oyuncağın peşinden koşan çocuklarla başbaşa bırakıp ayrılıyoruz Nesin Vakfı'nın güzel bahçesinden.
Evrensel'i Takip Et