14 Temmuz 2004 21:00

Dile sahip çıkmak için...

"Türkçe Açıklamalı Zazaca Gramer" kitabı yayımlanan Munzur Çem, dergi ve kurs çalışmalarından elde ettiği notları okuyucuyla paylaşıyor. Dil ve cümle yapısına ilişkin bölümlerin Türkçe açıklamalarıyla sunulduğu kitap, Zazaca'nın öğrenilmesi açısından özenle hazırlanmış bir çalışma. Kitapta, Tunceli (Dersim), Erzincan ve Varto(Gımgım) yöresi ağzı esas alınıyor. Çem, Deng yayınları tarafından yayımlanan kitabı ve Zazaca'ya ilişkin sorularımızı yanıtladı. -İlk kez bu kadar kapsamlı "Türkçe açıklamalı Zazaca Gramer" okura sunuluyor. Çalışmanızın temelini hangi gerekçeler oluşturdu? Anadilim, halkımın kültürü ve kimliği kapsamlı bir asimilasyonla yüzyüzedir. Her gün biraz daha erozyona uğruyor, kayboluyor. Bunu büyük bir haksızlık olarak gören ve böyle olmaması için çaba harcayan birinin, bu tür bir çalışmayı yapmış olması doğaldır. İşin pratik yanına gelince; 4-5 yıl öncesine kadar bu düzeyde bir gramer çalışması yapmayı düşünmüyordum. Dile katkı olsun diye önüme koyduğum başka çalışmalar vardı. Bu arada gerek kimi Kürt kuruluşları, gerekse Almanya'nın Hesen kentindeki Volkshochschule (Halk Yüksek Okulu) tarafından açılan Kürtçe kursların Kırmancca bölümünde kurs veren kişi olarak görev aldım. Bu beni gramerle daha çok ilgilenmek ve kurs notları hazırlamak zorunda bıraktı. Ki bir taraftan da bir grup arkadaşla birlikte Kırmancca'nın (Zazaca) terminolojisi, grameri ve imlası ile ilgili çalışma içerisindeydik. Stockholm toplantıları olarak bilinen periyodik toplantılar yapıyor, Vate adında bir kültür dergisi çıkartıyorduk. Elimde gramerle ilgili bunca hazırlık varken bunu okuyucuya sunmaktan kaçınmamak gerektiğini düşündüm ve ortaya böyle bir çalışma çıktı. - Kürtçe'nin farklı lehçe ve şivelere sahip olduğu biliniyor. Çalışmanızda yöresel ağız ve şive farklarını nasıl giderdiniz? Gramer kitabım, esas olarak Kırmancca'nın (Zazaca) Kuzey ağzını (Dersim- Erzincan-Gımgım ya da Varto yöresi) kapsıyor. Bu çalışmada, Vate dergisi çevresinin standartlarını da göz önünde tuttum. Okuyucu, kitapta söz konusu standartlaştırma çalışmalarının sonuçları ile kuzey ağzının ondan ayrı olan yanlarını bir arada görecektir. Yine, kuzey ağzındaki farklılıklar ile güney ağzından örnekler sunmaya özen gösterdim. - Zazaca'nın resmi olarak bilimsel bir standarta kavuşturulmaması çalışmanızı ne oranda etkiledi? Resmi ya da özel kurullar eliyle Kırmancca (Zazca) ile ilgili çalışmalar yapılamaması büyük olumsuzluk. Ki yasak politikası bu alandaki bireysel çabaları da büyük ölçüde engelledi. Ama yine de Kamuran Ali Bedirhan'ın büyük emek vererek hazırlamış olduğu Kürtçe alfabe, Kırmancca (Zazaca) bakımından da ihtiyaca cevap veriyor. Çalışmamda bu Alfabeyi esas aldım. Yeterlidir diyorum, çünkü bırakalım ana sesleri, tali sesler diyebilecedimiz ses varyantları yönünden bile Kırmancca (Zazaca) ile Kurmancca arasında kayda değer bir fark yok. Bununla Bedirhan'ın alfabesinin tartışılmayı gerektiren yanları olmadığını söylemek istemiyorum. Elbette var, ancak bu durum, bu alfabenin Kırmancca'ya cevap veremediği şeklindeki bir görüşe haklılık kazandırmaz. Alfabe ile ilgili sorunlar ve farklı görüşler kolay kolay sona ermez. Almanya gibi bir ülkede bile konu hâlâ tartışılıyor. Bu ülkede bir kaç yıl önce alfabede değişiklikler yapıldı ancak tartışmalar sona ermedi. -Zazaca, dil öbeği, fonetik yapısı vb. bakımından öteki lehçelerden hangi özellikleriyle ayrılır? Kurmancca ve Kırmancca lehçeleri arasındaki en büyük fark anlama konusunda ortaya çıkıyor. Bu iki lehçeden birini konuşan kişilerin ilk karşılaştıklarında birbirlerini anlayamadıklarını ya da anlamakta güçlük çektiklerini, bunun için belli bir zamana ihtiyaç duyulduğunu biliyoruz. Karşılıklı olarak birbirlerini anlama sahasından ayrılıp da dil öbeği olarak adlandırılan sözlerin bütününe baktığımızda, bu derece olmasa da yine bazı önemli farklarla karşılaşmaktayız. Örneğin zamir ve edatların ortak olanları gibi ayrı olanları da var. Fiil çekimlerinde kimi önemli farklar mevcut. Ortak olmayan kelime sayısı ve kelimelerin cinsiyetleri (eril-dişil) ve bunu çekime etkisi bakımından durum yine aynıdır. Tüm bu farkların, dışarıdan görüldüğü kadar büyük olmadığını, özellikle gramatik yapı, söz dizimi yönünden aralarında büyük bir paralellik bulunduğunu da belirtmek gerekir. Kaldı ki anlama zorluğu sadece lehçeler arasında değil, bizzat her lehçenin farklı yörelerde konuşulan ağızları bakımından da geçerlidir. Bu konuda istenilen ölçüde sağlıklı sonuçlara ulaşabilmek için ciddi bir alan taramasının yapılması gerekmektedir. -Zazaca'nın Kürtçenin bir lehçesi olmadığı ve başlı başına bir dil olduğunu savunanlar var. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz? Kırmancca (Zazaca) ile ilgili çalışmalar ne yazık ki yabancılar tarafından başlatıldı. Konuyla ilgilenen yabancılardan bir bölümü, Kırmancca'yı Kürtçenin lehçesi kabul ederken bazıları tersini savundular. Kürtler içerisinde bu konuyu ilk ele alan kişi Ziya Gökalp'tir. Gökalp, Kürt Aşiretleri Üzerine Sosyolojik Tetkikler adlı çalışmasında, Kurmancca, Zazaca (Guranca), Soranca ve Lûrcanın lehçeler değil, ayrı ayrı Kürt dilleri; Kurdî-i kadime bağlı diller olduğunu söylüyor ki kanımca dikkate değer bir görüş olarak üzerinde durmak gerekir. Asıl zorluk ise, lehçe ile ayrı ya da bağımsız dil arasındaki farkları saptamada ortaya çıkıyor. Lehçe ile dilin sınırlarının nerde başlayıp nerde bitiğine ilişkin bilimsel olarak saptanmış ortak bir çerçeve bulunmamaktadır. Görüşler farklıdır. Kimileri bu konuda anlama faktörünü bir değişmez kriter olarak ileri sürmekteler. Buna katılmıyorum. Her şeyden önce pratiğin kendisi bu görüşü çürütüyor. İsveççe ile Norveççe örneğinde olduğu gibi bazan iki ayrı dili konuşanlar yüz yüze geldiklerinde birbirlerini rahatça anlayabiliyorlar. Ama yine de konuştukları aynı değil, ayrı diller olarak kabul ediliyor. Bazen da tersi oluyor ve birbirlerini anlamamalarına rağmen konuşulan diller aynı dilin lehçeleri olarak görülüyor. Örneğin kimi ülkelerde konuşulan Arapça ile Shangay ve Pekin Çincesi bakımından durum böyledir. Aralarında önemli farklar bulunmakla birlikte ben Kırmancca'yı (Zazaca) Kürt dilinin lehçelerinden biri olarak görüyorum. Gezip gördükçe dil, inanç ve kültürel yönden farklı bölgelerde yaşayan insanlar arasında inanılmaz benzerliklerle karşılaşıyorsunuz. -Kürtçe 4 lehçeden oluşan bir dil. Böyle ise bu dilin omurgasını hangi lehçe oluşturmaktadır? Kürt dilinin oluşumu ve gelişimi ile ilgili henüz aydınlığa kavuşmamış noktalar var. Özellikle son yüzyıldaki gelişmeler; Kürtlerin parçalanmışlığı ve yaşamının her alanında etkin olan yasaklar, Kürtler arası ilişkilere ağır darbe vurduğu ve ulusal kurumlar oluşturmalarını engellediği için Kürtçenin lehçeleri de birbirlerinden uzaklaştılar, yabancılaştılar. Hatta bu yabancılaşma her lehçenin kendi içinde bile derinleşti. Daha eski tarihlerde, diyelim ki bir kaç bin yıl öncesinde durum nasıldı? Bu noktada elimizde yeterli bilgi yok. Bu arada Avesta dili ile yakınlığından dolayı Hewramancayı (Goranice) Kürt lehçelerinin en eskisi olarak görenler var. Ama sadece bir varsayımdır bu. Konuyla ilgilenen araştırmacılar genellikle Hewramanca ile Zazacayı bir grup, Kurmancca ile Soraniceyi ise diğer bir grup olarak kabul ediyorlar. Böyle olunca da bu lehçelerden birinin omurga olarak kabul edilmesi güçleşiyor. Ben bunlardan birini ötekinin lehçesi olarak değil, eş düzeyde lehçeler olarak görmenin daha doğru bir yaklaşım olacağını düşünüyorum. Kürtçe, bütün bu lehçe ve ağızların toplamından oluşmaktadır. -Anadilde yayına başlayan TRT haftada yarım saat Zazaca program yapıyor. İzleyicilerin özellikle Zazaca yayının 'anlaşılmaz' ve 'bir yöreye ait' olduğuna dair yorumları oldu... Bu yayınların başlaması, AB'ye üyelik koşullarına uyum sağlama adına ve dışarıdan gelen baskılarla atılan göstermelik bir adımdır. Konuya ilişkin olarak çıkartılan yönetmelikle getirilen yasak ve tahditler de bunu gösteriyor. Bu nedenle de TRT'deki programların, dediğiniz nitelikte olmasında şaşılacak bir şey yok. Öte yandan, Kırmanccanın bir standardizasyon sorunu olduğu da açıktır. Bu giderilemediği sürece de bir yörenin ağzıyla yapılacak yayınların öteki yöreler için zorlukları mutlaka olacak. Bu konudaki güçlüğü daha önce belirttiğim Vate grubunun çalışmalarıyla bir ölçüde aşmak olanaklı. Eğer söz konusu yayınları bu işe kafa yoran Kürtlerin kendileri yapsalardı, hem standartlaşma alanında yapılmış çalışmalar esas alınır hem de programlarda farklı yörelerin ağızlarına bir plan çerçevesinde yer verilir ve böylelikle güçlük en alt düzeye indirilebilinirdi. -Kürtçenin Kurmancca lehçesinin birden fazla telaffuzu var. Siz de kitabınızda Kırmancca (Zazaca) diyorsunuz... Kırmancca (Zazaca) lehçesini konuşanlar, konuştukları lehçeye farklı bölgelerde değişik adlar veriyorlar. Dersim yöresinde Kırmancki, Çewlig (Bingöl); Diyarbakır yörelerinde KIrdki, Palu ve Maden'nin bazı yörelerinde Zazaki, Sêwrege'de (Siverek) ise Dımılki. Vate grubu olarak biz standartlaştırma çalışmamızda bu terimler içerisinden "Kırmancki"'yi (Türkçesi: Kırmancca) esas aldık ya da tercih ettik. O yüzden ben de kitabımda bunu kullandım. -Zazaca, edebiyatta yeterli bir dil midir? Yasaklamalar nedeniyle Kürtçe son yüzyılda bilim, kültür ve edebiyat alanında gelişme fırsatı bulamadı ama halk dili olarak çok zengindir. Terminoloji yönünden bazı güçlükleri olsa da Kırmancca'nın (Zazaca) edebiyat için yeterli olduğuna hiç kuşku yok. -Okurlardan beklentileriniz var mı? Kendi dil ve kültürlerine sahip çıkmaları, ana dillerini her yerde konuşmaları, çocuklarına öğretmeleri, onunla okuma-yazma öğrenmeleridir. Bir dil, sahibi varsa yaşayabilir. 20. yüzyıl, Kürtler için bir bakıma karanlık bir yüzyıl olarak geçti. İçersinde bulunduğumuz yüzyılın ondan farklı olacağı inancındayım.


Munzur Çem kimdir? 1947 yılında Bingöl'de dünyaya geldi. İlkokulu burada bitirdi. Ortaokulu Tunceli'de okudu. 1966'da Diyarbakır Sağlık Koleji'ni, 1971'de Özel Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Yüksek Okulu'nu bitirdi. 'Sayıştay Denetçiliği' sınavını kazandıktan 1980'e kadar denetim görevinde bulundu. 1975 yılında yayın hayatına başlayan, 'Özgürlük Yolu' dergisi ile 1987'de çıkan 15 günlük Kürtçe-Türkçe 'Roja Welat' gazetesinde yazdı. 1980'de politik faaliyetlerinden ötürü aranır duruma düşünce yurt dışına çıktı. Almanya'da aylık 'Dengê Komkar' gazetesinde çalıştı. Daha sonra İsveç'e geçerek bura vatandaşlığına geçti. Farklı isimler kullanan Çem'in 14 kitabı yayımlandı. Son yıllarda Kırmancca (Zazaca) ile ilgili çalışmalara ağırlık veren Çem, bu alanda çaba harcayan 'Stockholm Grubu' içersinde yer almaktadır.

Evrensel'i Takip Et