29 Kasım 2004 22:00
'Antik çağ filozofları halen çağdaş'
GÜNÜN YAZILARI
Dünyanın en eski düşünme alışkanlıklarından olan felsefi düşüncenin önü çok zaman kurulu düzenler tarafından kesilmeye çalışılmış, felsefe bazen de dinin güdümüne verilmeye çalışılmıştır. Buna rağmen felsefe tüm tarih boyunca, önüne set çekildiğinde bir çözümünü bulup engelleri aşarak yoluna devam eden ırmak gibi gelişimini sürdürüyor.
Son yıllarda da ülkemizde felsefeye azçok bir ilginin olduğu gözleniyor. Bu ilginin artmasında çeşitli kültür kurumlarının, özellikle de üniversitelerin yanı sıra, ulusal ve uluslararası düzeydeki tüm felsefe etkinlikleriyle yakından ilgilenen Türkiye Felsefe Kurumu'nun da önemli çabaları bulunuyor. Kurum 18 Kasım ve 26-27 Kasım tarihlerinde bir dizi toplantı düzenledi.
Eskiçağ Felsefesi Türkiye Felsefe Kurumu 30.yıl kutlamaları da bu sene 26-27 kasım tarihlerinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde yapıldı. Her yıl yapılan kutlamaların konusunu bu yıl Eskiçağ Felsefesi oluşturdu. Birçok üniversiteden konuşmacıların katıldığı etkinlik seminer biçiminde sunulduğundan didaktik bir hava ortama damgasını vurdu. Birinci günün ilk oturumunda felsefeci Arslan Kaynardağ Eskiçağ'da Anadolu'daki felsefe faaliyetlerine değindi. Pınar Canevi de Platon'da Varlık Problemini sunumunu yaptı. Konu Eskiçağ olunca konuşmalarda Platon ve Aristoteles öncelikli sırayı aldı. İkinci oturumda ise söz alan M.Levent Aysever, İlkeler üzerine Düşünmek başlıklı konuşmasını sundu. Aysever, bugün kavramlarımızı dünya bilgisinden çıkaracağımıza, dünyayı kavramlarımıza uydurmaya çalıştığımızı belirterek bundan kurtulmamız gerektiğinin altını çizdi. Bilmenin en pratik nedenini de dünyada başımıza gelecekleri bilmek ve mümkün olan önlemleri almak olarak açıkladı. Aysever, konuşmasını "Yolumuz Platon ve Aristoteleslerin yoludur" sözleriyle bitirdi. Cemal Güzel de Aristoteles'de Akıl Yürütme konulu bir bildiri sundu.
Hâlâ çağdaşlar Oturumun ikinci günü de Ioanna Kuçuradi'nin konuşmasıyla başladı. Kuçuradi, her zaman sorun olan Ortaçağ eleştirisine dönüşen konuşmasında esas olarak Platon ve Aristoteles'i nesnel değerlendirmek gerektiğine vurgu yaptı. Kuçuradi'ye göre her iki filozof da halen Ortaçağ'ın gözlükleriyle okunuyor, oysa bundan uzak durulmalıdır. Kuçuradi, Aritoteles'e dayanarak erdemin doğuştan gelmediğini eğitimle öğrenildiğini anlattıktan sonra Aristoteles'in erdem anlayışından uzakta kaldığımız için halen işkence olgusunun sürdüğünü de belirterek konuşmasını bitirdi. Yuvarlak masa toplantısını yöneten Saffet Babür de Platon ve Aristoteles'in her ne kadar Eskiçağ'da yaşamış olsalar da felsefeye getirdikleriyle halen "çağdaş" olduklarının özellikle altını çiziyordu.
Canlı ve etkili Kapanış konuşmasını yapan Betül Çotuksöken de toplantılarla ilgili sorduğumuz bir soruya karşılık şunları söyledi: "İtiraf etmeliyim ki konuşmalar umduğumdan daha etkili ve canlı geçti. Felsefenin çok önemli iki filozofu üzerine ayrıntılı çalışmalarla katılan tüm arkadaşları kutlamaktan başka bir şey gelmiyor elden. Helenistik dönemi ve Latin düşüncesini de konu etseydik daha iyi olurdu ama o da katılımcıların tasarrufunda olduğu için kimseyi yönlendirme durumumuz olmadı. Seneye de Ortaçağ düşüncesini ele almayı, o eleştirilen gözlükleri daha yakından görmeyi öneriyorum".
Eskiçağ Felsefesi Türkiye Felsefe Kurumu 30.yıl kutlamaları da bu sene 26-27 kasım tarihlerinde Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nde yapıldı. Her yıl yapılan kutlamaların konusunu bu yıl Eskiçağ Felsefesi oluşturdu. Birçok üniversiteden konuşmacıların katıldığı etkinlik seminer biçiminde sunulduğundan didaktik bir hava ortama damgasını vurdu. Birinci günün ilk oturumunda felsefeci Arslan Kaynardağ Eskiçağ'da Anadolu'daki felsefe faaliyetlerine değindi. Pınar Canevi de Platon'da Varlık Problemini sunumunu yaptı. Konu Eskiçağ olunca konuşmalarda Platon ve Aristoteles öncelikli sırayı aldı. İkinci oturumda ise söz alan M.Levent Aysever, İlkeler üzerine Düşünmek başlıklı konuşmasını sundu. Aysever, bugün kavramlarımızı dünya bilgisinden çıkaracağımıza, dünyayı kavramlarımıza uydurmaya çalıştığımızı belirterek bundan kurtulmamız gerektiğinin altını çizdi. Bilmenin en pratik nedenini de dünyada başımıza gelecekleri bilmek ve mümkün olan önlemleri almak olarak açıkladı. Aysever, konuşmasını "Yolumuz Platon ve Aristoteleslerin yoludur" sözleriyle bitirdi. Cemal Güzel de Aristoteles'de Akıl Yürütme konulu bir bildiri sundu.
Hâlâ çağdaşlar Oturumun ikinci günü de Ioanna Kuçuradi'nin konuşmasıyla başladı. Kuçuradi, her zaman sorun olan Ortaçağ eleştirisine dönüşen konuşmasında esas olarak Platon ve Aristoteles'i nesnel değerlendirmek gerektiğine vurgu yaptı. Kuçuradi'ye göre her iki filozof da halen Ortaçağ'ın gözlükleriyle okunuyor, oysa bundan uzak durulmalıdır. Kuçuradi, Aritoteles'e dayanarak erdemin doğuştan gelmediğini eğitimle öğrenildiğini anlattıktan sonra Aristoteles'in erdem anlayışından uzakta kaldığımız için halen işkence olgusunun sürdüğünü de belirterek konuşmasını bitirdi. Yuvarlak masa toplantısını yöneten Saffet Babür de Platon ve Aristoteles'in her ne kadar Eskiçağ'da yaşamış olsalar da felsefeye getirdikleriyle halen "çağdaş" olduklarının özellikle altını çiziyordu.
Canlı ve etkili Kapanış konuşmasını yapan Betül Çotuksöken de toplantılarla ilgili sorduğumuz bir soruya karşılık şunları söyledi: "İtiraf etmeliyim ki konuşmalar umduğumdan daha etkili ve canlı geçti. Felsefenin çok önemli iki filozofu üzerine ayrıntılı çalışmalarla katılan tüm arkadaşları kutlamaktan başka bir şey gelmiyor elden. Helenistik dönemi ve Latin düşüncesini de konu etseydik daha iyi olurdu ama o da katılımcıların tasarrufunda olduğu için kimseyi yönlendirme durumumuz olmadı. Seneye de Ortaçağ düşüncesini ele almayı, o eleştirilen gözlükleri daha yakından görmeyi öneriyorum".
Evrensel'i Takip Et