24 Aralık 2004 22:00

İstihbarat arşivlerinden yakın tarih

Olayı hemen herkes duymuş, ben evin iç sorunlarının, ev halkının en gencinin hastaneye taşınmasının yoğunluğuyla atlamışım. Tartışmalar sürünce öğrendim...

Paylaş
Olayı hemen herkes duymuş, ben evin iç sorunlarının, ev halkının en gencinin hastaneye taşınmasının yoğunluğuyla atlamışım. Tartışmalar sürünce öğrendim. Necip Fazıl Kısakürek'in doğumunun 100. yılı etkinlikleri kapsamında düzenlenen sergi için Milli İstihbarat Teşkilatı arşivinden resim alınması tartışmalara yol açmış. Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi'nde Necip Fazıl fotoğraflarından açılan sergide, Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, "Bu fotoğrafları tahmin edin nereden temin ettik. MİT'ten. MİT arşivinden alınmış fotoğraflar var. Bu, Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin çok çarpıcı bir örneğidir. Bir zamanlar Türkiye, aydınlarını MİT aracılığıyla takip ettirirdi. Sadece Necip Fazıl'ı değil, pek çok aydını. Bunların bir kısmı mahkemeye çıktı, yargılandı. Şimdi ise doğum yıldönümleri düzenliyoruz. O günler, çok şükür geride kaldı.'' demiş. Bu itiraf ortalığı karıştırmış, Yaşar Kemal, Ataol Behramoğlu gibi pek çok aydın arşivlerin açılmasını istemiş. Doğrusu rasladığım herkes de aynı şeyi söylüyor, örneğin Orhan Duru bir albüm basımının çok yararlı olacağı inancında. "Muhafazakar aydınların" tepkisi de ilericilerden farklı değil. Sultan II. Abdülhamid döneminden beri, yazar ve düşünürlerin takip edildiğinden yakınan yazar Mustafa Miyasoğlu, fişleme ve takip olayının İsmet İnönü döneminde zirveye ulaştığını söylüyor: "Öyle ki bu dönemde Bediüzzaman Said Nursi, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Nihal Atsız gibi yazar ve şairler gittikleri her yerde adım adım izlendi. Tehdit unsuru olmayan insanlar, takip edilmek şöyle dursun, mahkum edildi. Benim MİT'ten bir isteğim var: Şimdiye kadar takip ettikleri yazar ve düşünürlerin fotoğraflarını kamuoyuyla paylaşsın. Hatta sadece fotoğrafları değil, onlar hakkında tuttukları dosyaları da açıklasınlar."

Arşivler işe yarar Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı Dr. Yakup Deliömeroğlu da arşivlerin halka açılmasıyla devletin aydınlarına güvenmeyip gözetim altında tutmasının fikir özgürlüğüne verdiği zararın "birazcık olsun giderilebileceğine" inanıyor. Gerekçesi de ilginç: "Bizim müesseselerde arşiv tutma geleneği olmadığı için istihbaratın arşivi işe yarar. MİT, elindeki bilgileri açıklarsa kültür hayatımıza önemli bir katkı yapar." Keşke bu arada daha önce el konulan yazılı metinler taranarak yazarların yitirdiklerine üzüldükleri şiir, roman, deneme vb.'nin de gün yüzüne çıkarılmasını isteseydi. Bu arşiv sorunu epey "derin." İstifa ettikten sonra edebiyat dünyasına giren ve pek çok kitabı yayınlanan eski MİT'çi Yılmaz Tekin, MİT'te yazarlara ait bir arşivin olduğunu doğrulamış. (İşe doğrudan karışınca yaşam koşullarımızı anlamış olacak ki,) komünizm, irtica, bölücülük gibi kaygılarla MİT'in haksız yere birçok yazar, düşünür ve sanatçıyı suçladığını söylemiş. Bu arada ilginç bir olay da anlatmış: "Atatürk heykeli yapılması için çekilen kurada heykeltıraş Hakkı Atamulu'ya Trabzon çıkmıştı. Gitmek istemeyince komünizm propagandası yapan Bizim Radyo ile ilişkisi kuruldu. Yıllar sonra bu kişi Nevşehir Derinkuyu'nun belediye başkanı oldu ve en büyük Atatürk heykelini yaptırdı." Bu arada MİT'in eski (ve ünlü) mensuplarından Mahir Kaynak da teşkilatın ideolojik mücadele yapmasının sakıncalarına değinerek takip işinden bir an önce vazgeçilmesi ve arşivlerin mutlaka kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini dile getirmiş. Ayrıca "MİT'ten yapılacak açıklamalarda yer alan bilgilerin memleket güvenliğine zarar verebileceği " kaygı ve tartışmalarının gereksiz olacağına dikkat çeken Kaynak, "O zamanlar yanlış bir iş yapıldı. Ben yapmadım. Eğer arşivler kamuoyuyla paylaşılırsa yanlıştan dönülmüş olur" demiş. Şimdi ben bir türlü karar veremiyorum, MİT fotoğrafları mı yayımlasın, gönenelim, yoksa raporları mı bassın... Bu basım işine "gülelim, eğlenelim" sözünü ekleyecektim. Durdum. Çünkü aslında o tüm gülünç iddialar MİT imzasıyla inanırlık kazanıyor. Magazin yoluyla yeniden gündeme bile getiriliyor. Bu tür dosyaların Everest ya da yan kuruluşlarından birindeki baskısının üstünden kaç ay geçti?

Emniyet arşivleri araştırılıyor Ben bunları yazarken Zaman Gazetesi'nde yeni bir haber "Yakın tarihi emniyet arşivleri aydınlatacak". Özetleyeyim: Geçen yıl emniyet bir "Arşiv İnceleme Komisyonu " kurmuş, tarihi kişilere ait belgeleri gün yüzüne çıkarmış. Bunlar arasında "Nazım Hikmet'e ait istihbarat faaliyetleri ile yazdığı mektuplar, Necip Fazıl, Peyami Sefa ve Sabahattin Ali gibi ünlü yazarlar ile Atatürk ve İnönü'ye suikast gibi olayların dosyaları" varmış. Ne var ki çalışmalar Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner'in talimatıyla durdurulmuş. Şimdi de emniyetin kurulduğu günden yazı devrimine kadar geçen süredeki gizli belgelerin incelenmesi için polislere özel bir eğitim başlatılmış. Kursu bitirenlerin incelediği belgelerden Genel Müdürlüğün "olur" verdikleri basılıp kamuoyuna açıklanacakmış. Resmi tarihin alternatifi: MİT'ten yakın tarih! Şimdi... Güler misiniz, ağlar mısınız... Resmi tarihin alternatifi olarak "MİT 'ten yakın tarih"i görür müsünüz... Açıklanmayan belgeleri merak eder misiniz? Yoksa benimle birlikte şöyle bir dilekçeye imza mı atarsınız:

"Emniyet Genel Müdürlüğü'ne Son günlerde arşivlerinizin incelenip uygun görülenlerin kamuoyuna açıklanacağını öğrendim.Ülkemizin çağdaş bir demokrasiye kavuşması için önceliği son 25 yılın belgelerine ayırmanızı, faili meçhul diye adlandırılan olayları açıklayarak suçluların cezalandırılmasına olanak sağlamanızı rica ederim." Böyle bir dilekçenin, arşivden bulunacak sanatçı fotoğrafları koleksiyonu ve albümünün gerçekleştirilmesini engellemeyeceğine inanıyorum. Eğer herkesin fotoğraflarını doğumunun 100. yıldönümünde yayımlarlarsa biraz geç olabilir.

sezer@evrensel.net

ÖNCEKİ HABER

Stajyer avukatlar TBB'den burs istedi

SONRAKİ HABER

Güzel kraliçe Alkestis

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa