22 Ocak 2005 22:00

Özel hayat ihlal edilecek

İstanbullullar Mobil Elektronik Sistem Entegrasyon'u uygulaması kapsamında, gizli kameralarla 24 saat gözetlenecek.

Paylaş
İstanbulluların can, mal ve ırz güvenliklerini sağlama iddiasıyla nisan ayında hayata geçirilmek istenen Mobil Elektronik Sistem Entegrasyon'u (MOBESE) tartışmalara neden oldu. İstanbul'da belli cadde ve alanların gizli kameralarla gözetlenmesiyle suçluların yakalanması ve olası olaylara karşı önlem alınmasını amaçlayan sisteme insan hakları savunucularından tepki geldi. İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin, uygulamanın özel hayatın ihlali anlamına geleceğini belirterek sistemin kurulmasıyla polis devletinin daha da güçleneceğini vurguladı. İstanbul'da nisan ayından itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından projelendirilen sistem ile ilk olarak Eminönü, Beyoğlu, Üsküdar ve Sultanahmet gibi kalabalık noktalarda insanlar yerleştirilen gizli kamerayla 24 saat gözetlenecek. İstanbul İl Özel İdaresi bütçesinden 20 milon YTL, Odalar ve Borsalar Birliği tarafından ise 2.5 milyon YTL'ye yakın bir kaynak alınarak yaklaşık 8 milyon dolara mal olacak MOBESE, Avrupa Birliği uyum sürecinde polisin yetkilerinin güçlendirilmesi anlamını taşıyor. İstanbul'da yaygınlaşan kap kaç, cinayet ve terör saldırılarına karşı önlem alınması iddiasıyla geliştirilen sistem, teknoloji harikası olarak nitelendirilirken gizli kameralar sayesinde zanlıların anında yakalanacağı savunuluyor. Kameralar ilk kez 27-29 Haziran'da gerçekleştirilen NATO Zirvesi'nin yapıldığı vadide ikinci kez ise Başbakan Tayyip Erdoğan'ın kızı Esra Erdoğan'ın düğününün yapıldığı Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda kullanılmıştı. Vadiye kurulan 120 kamera şimdi de İstanbul'u gözetleyecek. Uygulamaya konulması için 1 yıldır üzerinde çalışılan ve çevik kuvvet polislerinden oluşturulan çekirdek kadro ile yönlendirilecek olan sistem, Vatan Caddesi'ndeki İl Emniyet Müdürlüğü eski yemekhanesinden yönetilecek. Sistemin altyapısı oluşturulan güvenlik kameralarının Ekin-Sanyo'ya ait firma tarafından sağlanması planlanıyor.

Ya suçlu değilse? "Kimse karakola gelmeyecek" denilerek artık ifadelerin polisler tarafından dizüstü bilgisayarlarla olay yerinde alınacağı ileri sürülen sistemde, vatandaşların görüntüleri ile aranan insanların görüntülerinin uyması halinde polis, kameranın yakaladığı kişinin peşine düşecek. Polisin kameralı sistemle suçluları belirlemesi son günlerde gündeme gelen suçsuz insanların suçlu olarak basına lanse edilmesi skandallarını gündeme getiriyor ve akıllarda da soru işaretlerine neden oluyor. Türkiye'de Antalya'da uygulamaya geçirilen ve hakkında dava açılan sistem, Avrupa'da özellikle Britanya'da yaygın olarak kullanılıyor.

Özel hayat denetlenecek MOBESE ile sokakların kameralarla gözetlenmesini gazetemize değerlendiren İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin, "Uygulama kamusal alanın içinde yer alan özel alanın açıkça denetlenmesi anlamına geliyor." dedi. Türkiye'de muhalif kesimin sürekli olarak izlendiğine işaret eden Keskin "Bizler insan hakları savunucuları olarak en çok izlenen kesimlerden biriyiz ve bundan son derece de şikâyetçisiyiz. Örneğin biz basın açıklaması kararı alırız daha bu kararımızı basına duyurmadan polis sorar bize 'nerede yapacaksınız' diye. Belki de bulunduğumuz yerlerde dinleme aletleri var. Telefonlarımız kesinlikle dinleniyor. Zaten sürekli izleniyoruz. Muhaliflerin sürekli izlendiği, onlar üzerinde sürekli istihbari çalışmaların yapıldığı bir ülke Türkiye." şeklinde konuştu.

Polis devleti Sokak ve caddelerin kameralarla izlenmesinin insan hakları savunucuları olarak kendilerini rahatsız ettiğini ifade eden Keskin, devletin adli suçları önlemek için önlemler almasını doğal karşıladıklarını ancak bu önlemleri alırken dışarıdaki insanların özel hayatlarına müdahale edilmesinin son derece sakıncalı olduğunu anlattı. "Uygulama polis devletini daha da güçlendirir." diyen Keskin, polis devleti uygulamalarının yoğun olduğunu vurguladı. "İnsan hakları savunucusu olarak şunu önerebilirim; eğer gerçekten suçu önlemek istiyorlarsa kameraları karakollara, terörle mücadele şubelerine koysunlar. Suçluları bulmaya oradan başlasınlar. Bu uygulama bütünüyle insan haklarına aykırı." şeklinde konuşan Keskin, uygulamanın kim tarafından ve nasıl denetleneceğinin de merak konusu olduğunu söyledi. Basın açıklamalarının daha önce polisler tarafından kamerayla çekildiğini ancak daha sonra bunun bir genelgeyle yasaklandığını anımsatan Keskin, yasağın yeni getirilecek uygulamayla çeliştiğini ifade etti.

Suçun nedeni araştırılmalı Keskin şöyle konuştu; "Türkiye hukuk devleti olamıyor. Yazılı hukuku ile uygulaması arasında her zaman fark var. Biz insan hakları derneği olarak kameraların yasaklanmasını olumlu bulduk. Artık sokak gösterileri kamera ile çekilmeyecek dedik. Ama bizim yaptığımız bütün açıklamalarda hâlâ çekim yapıyorlar ve ancak biz uyardıktan sonra kameraları kapatıyorlar. Bir genelge çıkarılıyor bu genelge denetlenmiyor bile. Devletin sadece denetleyerek sadece izleyerek sadece istihbarat yaparak suçu önleme iddiasından vazgeçmesi gerekiyor. Daha demokratik yöntemler bulabilirler. Avrupa'yı örnek gösteriyorlar ancak Avrupa'da her yerde kameralar yok. Ayrıca Avrupa'daki her uygulamanın doğru olduğunu da söyleyemeyiz. Suçu önlemeyi istiyorlarsa önce bunun sosyo-ekonomik boyutları araştırılmalı ve bu nedenler giderilmelidir."

ÖNCEKİ HABER

Dilovası'nda ZEHİR ÖLDÜRÜYOR!

SONRAKİ HABER

Kürt yayınevleri çıkış yolu arıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa