08 Şubat 2005 22:00

Mercedes davasının üzeri
   kapatılmaya mı çalışılıyor?

Mercedes'in gümrük yolsuzluğu yaptığına dair ihbarda bulunan kişinin koruma talebinin kabul edilmemesi, davanın seyri bakımından ciddi endişeleri gündeme getirdi.

Paylaş
Gümrük kaçakçılığı suçlaması ile Mercedes Benz TAŞ'nin yöneticileri hakkında açılan davayla ilgili gelişmeler, hükümetin bu davayı kapatmaya çalıştığına dair şüpheleri artırdı. Yolsuzluğu ihbar eden kişinin yasal hakkını kullanarak koruma talep etmesine rağmen, bu talebinin reddedilmesi "dava kapatılmaya mı çalışılıyor?" sorusunu gündeme getirdi. Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'in, "Şahıs bize koruma başvurusu yapmadı" açıklamasına rağmen, ihbarcının İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü'ne ve davanın görüldüğü Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na koruma talebinde bulunduğu ortaya çıktı. CHP Milletvekili Atilla Kart'ın verdiği soru önergeleri ile gündeme gelen Mercedes Benz TAŞ davası, İstanbul Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. İlk duruşması 13 Ekim 2004 günü görülen davanın ikinci duruşması ise 14 Ocak 2005'te yapıldı. Ancak müdahil durumundaki devlet davaya avukat dahi gönderme gereği duymamıştı. Bu gelişmeyi davanın üzerinin kapatılmaya çalışıldığına dair bir işaret olarak yorumlayan CHP Milletvekili Kart, konuya ilişkin olarak Evrensel'e yaptığı açıklamada, şunları söylemişti: "Boyutları bu kadar büyük olan bir olayda, hem suç ilişkisinin niteliği hem de ekonomik boyutları bakımından böylesine büyük olayda kamu adına davanın takip edilmemesi, müdahil olunmaması, önemle üzerinde durulması gereken bir konudur. Davanın esasına yönelik iddialar bir yana, takip aşamasındaki ilgisizlik, sorgulanması ve takip edilmesi gereken bir süreç. Çünkü bu iddianın etkinliğini ve boyutlarını gösteren yeni bir süreç. Tahminimizden çok daha büyük bir sorun olduğu muhakkak."

Kart'ın şüpheleri doğrulanıyor Kart ayrıca soruşturmayı yürüten bürokratlara yönelik baskılardan da endişe duyduğunu ifade etmiş ve hükümetin bu davayı kapatmaya çalışacağı imasında bulunmuştu. Gelişmeler Atilla Kart'ın şüphelerini doğrular nitelikte oldu. 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası'nda bu tür davalarda ihbarcının kimliğinin korunmasına ve can güvenliğinin sağlanmasına yönelik açık hükümler bulunmasına rağmen, ilgili kurumlar bu yönde herhangi bir girişimde bulunmadı. Atilla Kart da yazılı olarak Bakan Tüzmen'e ihbarcıya koruma sağlanıp sağlanmadığını sordu. Tüzmen, bu soruya cevaben 21.12.2004 günü TBMM Başkanlığı'na gönderdiği yanıtta şu bilgileri verdi: "İhbarı yapan şahsın can güvenliğinin tehlikede olduğu, sürekli takip edildiği, taciz edildiği yolunda Başkanlığa ve Gümrük Müsteşarlığı'na herhangi bir bilgi ve belge ulaşmadığı gibi, söz konusu kişinin yeni bir kimlik ve pasaport verilmesi yönünde bir talebi de bulunmamaktadır." Tüzmen'in bu cevabı üzerine CHP Milletvekili Kart, 4 Şubat günü TBMM Başkanlığı'na yeni bir soru önergesi daha verdi. Kart önergesinde, Tüzmen'in verdiği yanıtın tatminkâr olmadığını belirterek, ihbarı yapan kişinin Tüzmen'in iddia ettiğinin aksine 28 Nisan 2004 tarihinde 1442 sayılı dilekçe ile Sirkeci Muhafaza Kaçakçılık Müdürlüğü'ne başvuruda bulunduğu ve bu başvuru üzerine yasaya göre yeni kimlik ve pasaport verilmesi ve can güvenliğinin korunmasının gerektiğini hatırlattı. Kart önergesinde 4926 sayılı Yasa'da bu konuda yer alan açık hükümlerin neden uygulanmadığını ve davaya neden avukat gönderilmediğini de sordu. Kart önergesinde, "Bu duyarsızlık ve ilgisizlik, firmanın himaye edildiği yolundaki kaygılara ve endişelere haklılık kazandırmaz mı?" dedi.

Can güvenliği talebi Kart'ın bu soruları yanıt beklerken, ihbarı yapan kişinin, İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü'ne ve davanın görüldüğü Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na koruma talebinde bulunduğu ortaya çıktı. İhbarcı şahsın, 29 Aralık 2004 günü İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü'ne yaptığı başvuruda, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen'in yasaya aykırı olduğu halde ismini deşifre ettiğini, bu nedenle tehditler almaya başladığını, evine gidemediğini ve can güvenliğinin tehlikede olduğunu bildirdi. Şahıs bu gerekçelerle 4926 sayılı Yasa'nın 16. maddesi ve Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 58. maddesi gereği, can güvenliğinin sağlanması, kimlik değiştirilmesi, silah taşıma ruhsatı, yurtdışına çıkışının sağlanması için engellerin kaldırılması talebinde bulundu.

Savcılık reddetti Bu başvurulardan sadece Bakıyköy Cumhuriyet Başsavcılığı cevap gönderdi. Başsavcı Mustafa Adagül imzasıyla 6 Ocak 2004 tarihinde ihbarcıya gönderilen cevapta, taleplerinin kendileri tarafından karşılanamayacağı belirtilirken, Tüzmen'in cevabında isminin geçmesinin ise yasalara aykırı olmadığı, bunun Anayasa'nın 83. maddesinde ifade edilen yasama dokunulmazlığı kapmasında olduğu bildirildi. Bütün bu gelişmelerden sonra Tüzmen'in ihbarcıya koruma sağlayıp sağlamayacağı ve devletin önümüzdeki duruşmaya avukat gönderip göndermeyeceği merak konusu.


BAKAN TÜZMEN YASAYI ÇİĞNEDİ Yasaya göre bu tür yolsuzluk davalarında ihbar edenin kimliği, kendisi istemediği müddetçe açıklanmaması gerekiyor. 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasası'nın 16. maddesinde, "Kaçakçılık olaylarını ihbar edenlerin kimlikleri, izinleri olmadıkça veya ihbarın niteliği haklarında suç oluşturmadıkça açıklanamaz" hükmü yer alıyor. Buna rağmen Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, CHP Milletvekili Atilla Kart'ın Mercedes'in usulsüzlük yaptığına dair iddiaların incelenip incelenmediğine dair sorusunu içeren önergesine verdiği yanıtta, ihbarcının kimliğini açıkça deşifre etmişti. Tüzmen, açıkça ismini andığı ihbarcının verdiği dilekçeye dayanarak inceleme başlatıldığını ifade etmişti. Tüzmen daha sonra bu tavrını da savunmuştu. Tüzmen ihbarcının can güvenliği talebinde bulunmadığını iddia ettiği yazılı cevabında, "İhbarda bulunan kişi-kişilerin kimlik bilgilerini belli etmeye yarayan bilgi ve belgelerin basına ve kamuoyuna sızdırılması söz konusu olmamıştır" demişti.


MERCEDES DAVASI Konya'nın Karapınar ilçesi yakınlarında 1997 yılında meydana gelen kazada 49 kişinin yaşamını yitirmesinin ardından hazırlanan bilirkişi raporunda, yalıtımı yapılmayan Mercedes otobüslerinin yakıt depolarının yangına zemin hazırladığı tespit edilmişti. Bu olayın ardından Sanayi Bakanlığı'nın Mercedes Benz TAŞ'nin yalnızca otobüs parçaları ithal etmesi şartıyla verdiği belgelerin kullanılarak, başka parçalar ithal ettiği belirlenmiş ve İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğü firmaya, kaçakçılığa konu olan parçaların değeri olan 1 trilyon lira dolayında ceza kesmişti. Yapılan incelemeler sonucunda ise soruşturma genişletildi ve firmanın 1998-2000 yılları arasında gümrüklerden tek bir beyanname ile çok sayıda TSE onayı almadan kaçak yedek parça soktuğu tespit edildi. 20 bin beyanname arasından rastgele seçilen 104 tanesinde söz konusu usulsüzlüğün yapıldığı belirlenmiş ve Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuştu. Savcılık yürüttüğü soruşturma sonucunda Mercedes Benz TAŞ'nin yönticileri ve firmanın gümrük müşaviri hakkında dava açılmasına karar vermişti. Dava halen Bakırköy 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor.

ÖNCEKİ HABER

Melodias Epicas
   Mersin'de sahne alacak

SONRAKİ HABER

Abdullah Gül'den Kürt liderlere tepki

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa