13 Şubat 2005 22:00

Her şey kontrol altında!

Muğla Üniversitesi'nde, kampuste bulunan öğrenciler ve öğretim görevlileri, güvenliği sağlamak gerekçesiyle kameralarla izleniyor. Öğrenciler uygulamaya tepkili.

Paylaş
Muğla Üniversitesi'nde kampuste bulunan öğrenciler ve öğretim elemanları "her an kontrol altında." Çünkü güvenlik kameraları onları izliyor ve bir an olsun yanlız bırakmıyor. Eğitim ve öğretimin gerçekleştiği toplumsal mekânların gözetim altına alınması ve gözetlenmesinden rahatsız olan öğretim elemanları ve üniversite öğrencileri, "Biri bizi gözetliyor. Ama kim?" şeklinde tedirginlik duyduklarını ifade ediyorlar.

'Toplumsal güvensizlik' Konuyla ilgili görüş aldığımız Sosyoloji Bölümü Öğretim Elemanı Prof. Dr. Ayşe Durakbaşa, eğitim ve öğretim alanlarında davranışların bu şekilde sınırlandırılmasını doğru bulmadığını aktardı. Güvenlik kameralarının, çeşitli mekânlarda özellikle de ticari merkezler, alış veriş merkezleri gibi ya da bankalar gibi hırsızlık ve soygun niteliğindeki suçlara karşı güvenlik amaçlı olarak kullanıldığını aktaran Durakbaşa, "Türkiye'de ve üniversitelerde de, son zamanlarda daha geniş çaplı olarak kullanılmaya başlandığını gözlemliyoruz" dedi. "Özellikle kampus üniversitelerin açık alanlarında giriş çıkışların güvenliği açısından, sınırlı sayıda güvenlik kamerası kullanımı belki gerekebilir" diyen Durakbaşa, eğitim ve öğretimin yapıldığı derslik alanlarına, öğretim üyelerinin ve üniversite çalışanlarının sosyal mekânlarına güvenlik kamerası yerleştirilmesini öğretim özgürlüğü açısından sakıncalı bulduğunu söyledi. Durakbaşa, "Toplumsal psikoloji açısından bu tür aşırı derecede uygulanan güvenlik önlemleri zaman zaman genel bir toplumsal güvensizlik yarattığı için istenmeyen sonuçlara neden olabilir" şeklinde uyarıda bulundu.

"Atılması, atılmaması gereken adımlar" Muğla Üniversitesi'nde ya da "bizim üniversitemiz"de bu tür uygulamaların gülünesi bir durum olduğunu söyleyen Tarih Bölümü yüksek lisans öğrencisi Hüseyin Hizmetçi, bu uygulamanın başlamasının üzerinden iki aya yakın bir zaman geçtiği halde öğrencilerin bundan pek şikâyetçi görünmediklerini anlattı. Hizmetçi, öğrencilerin izlenmekten aslında şikayetçi olduklarını fakat dile getirme konusunda biraz sorun olduğunu ifade ediyor. "Düşünsenize attığınız her adım izlenebiliyor, hatta izleniyor!" şeklinde konuşan Hizmetçi, şunları aktarıyor: "Bu durumda okulun, 'atılması ve atılmaması gereken adımlar' diye bir liste de yayınlaması gerekir. Evet işin esprisi bu, ama kötü olan tarafı da var. Üniversite yönetimi öğrencisine güvenmiyor ve onu izlemeye koyuluyor. Tüm bunları yaparken de bilimsel üretim meselesini bence önemsemiyor. Çünkü Muğla Üniversitesi maalesef kendini bilimsel üretimle değil yerleşkesinin nasıl coğrafi olarak genişlediği ile ifade etmeye çalışıyor. Her tarafta teknoloji harikası ve bilim kurgu filmlerinden fırlamış kameralarla diğer üniversitelere kim bilir belki hava bile atıyordur. Ama biraz incelenecek olursa Türkiye üniversitelerine oranla Muğla'nın ne kadar geriden gittiği görülebilir."

'Şirket misali okul!' Üzerinde durulması gerektiğini düşündüğü diğer bir konunun da üniversite yönetiminin kararlar alırken öğrencisinin ne fikrine başvurması ne de onun ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmasına dikkat çeken Hizmetçi, "Sizin geleceğinizi belirleyecek kararlar kapalı kapılar ardında alınıyor, bunlardan uygulamaya geçirildiğinde haberdar oluyorsunuz. Ama yine aynı yönetim sizin okuldaki gündelik hayatınızı izliyor. "Alın size eşitlik ve adalet!" diyen Hizmetçi, "maalesef durum bu!" diyor. Tüm Muğla şehrinde fotokopi 30.000 TL iken Muğla Üniversitesi'nde 50.000 TL'dir. Üniversite yerleşkesinde özel teşebbüs cirit atmakta ve fiyatlar üzerinde herhangi bir kontrol uygulanamamakta, tabii bunlara ev kiralarının uçukluğu da eklenince tablo tamamlanıyor. Yani üniversite bunlara çözüm üretme yerine bu sorunları garip yöntemlerle yok saymaya çalışıyor. Diğer taraftan bir şirket misali okulun ticari anlaşmalarına imzalar atıyor. Üniversite yönetimi yaptıklarının yanlışlığını biliyor ve bu nedenle olası öğrenci tepkisini, başlamadan bitirmek üzere kontrol mekanizması adına teknolojinin son harikası kameralarımızı sağa sola iliştiriyor. Bu; bence dünyadaki tüm insanların kapitalizm tarafından kişiliksizleştirilmeye çalışılması çabasıyla eşdeğer giden bir uygulamadır.

'Sözde güvenlik' Sosyoloji Bölümü yüksek lisans öğrencisi Yücel Karadaş ise, bu uygulamayı gözetleme ve korku üzerine inşa edilmiş George Orwell'in "1984" isimli disütopyasına benzetiyor. Sözde güvenliği sağlamak amacıyla başlatılmış ama bir yönden güvenliği tehdit eden bir yönün de olduğunu bildiren Karadaş, "Yapılan tüm davranışların 'birileri' tarafından gözetlenmesi, o, 'birileri'nin hangi davranışı "uygun" hangisini "uygun değil" şeklindeki sınıflandırmayı ne tür kriterlere göre yapacakları sorusunu akla getiriyor" diyor. Böyle bir gözetlemede "gözetleyen" kamera kayıtlarını izlemese bile "gözetlenen" sürekli gözlendiği hissine kapılarak kendi davranışlarını kontrol etmek zorunda kalabildiğini açıklayan Karadaş, korkunun içselleştirilmesi, yukarıdan bir talep ve dayatma gelmeden, 'Kafka' vari tarzda konunun bireyler tarafından yeniden üretilmesi ve kendi davranışlarını kendi kendine kontrol etmesini beraberinde getirdiğini bildirdi. Fizik bölümü 4. sınıf örgencisi Eşref Ustaoğlu, kameraların hangi açıdan konulduğunu bilmediğini fakat gerekli yerler dışında, bu kadar çok yere konulmasının gerekliliği konusunda düşündürücü olduğunu söylüyor. İktisat Bölümü öğrencisi Selim Koca ise, "Muğla Üniversitesi'nin izlenmesine gerek yok ama izlendiğine göre üniversite yöneticilerinin bir bildiği vardır" şeklinde konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Yazın köyde kışın inşaatlarda

SONRAKİ HABER

Öcalan'ı ABD teslim etti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa