13 Şubat 2005 22:00
Öcalan'ı ABD teslim etti
Eski Başbakan Bülent Ecevit, Abdullah Öcalan'ı ABD'nin teslim ettiğini söyledi. Haftalık haber dergisi Nokta'ya konuşan Ecevit, "Teklif Amerikan istihbaratından geldi. ABD istemeseydi bu iş olmazdı" dedi.
Eski Başbakan Bülent Ecevit, Abdullah Öcalan'ı ABD'nin teslim ettiğini söyledi. Haftalık haber dergisi Nokta'ya konuşan Ecevit, "Teklif Amerikan istihbaratından geldi. ABD istemeseydi bu iş olmazdı" dedi. İşte Nokta dergisinde yayınlanan röportaj;
- Mesut Yılmaz Hükümeti'nin sona ermesi ve sizin başkan olmanızın hemen ardından Öcalan Kenya'da yakalandı. Bu süreç nasıl işledi. Siz konuyu ilk kez nasıl öğrendiniz? - Tabii, ilk olarak MİT bana konuyu söyledi. MİT Müsteşarı, Amerikan istihbaratından öyle bir teklif geldiğini bildirdi. Bunu o aşamada açıklamadım. Biz de büyük bir gizlilik içinde bu konuda izin verdik. MİT özel bir uçak kiraladı. Cavit Çağlar'ın uçağı. Afrika'da ve muhtelif ülkelerde oradan oraya dolaşmaya başladı. Çünkü bir hamlede yapılacak bir şey değil ve nihayet Kenya'da olay sonlandı.
- Yani MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun size dedi ki; "Amerika böyle bir öneride bulunuyor. Hükümet olarak sizin karar vermeniz gerekiyor." Konuya ilk olarak böyle mi vakıf oldunuz? - Tabii. Hemen o akşam Çankaya Köşkü'ne çıktım. Genelkurmay Başkanı Sayın Kıvrıkoğlu da geldi. Sayın Demirel'e durumu anlattım; "Hükümet olarak biz değerlendirmek istiyoruz" dedim. O da uygun buldu. Bu konunun tam bir gizlilik içerisinde yürütülmesi gerektiğinde hemfikirdik. Aksi takirde hem Amerika güç durumda kalabilirdi hem de olay akamete uğrardı.
- Konuyu sadece Demirel, Kıvrıkoğlu ve Atasagun mu biliyordu? - Evet. MİT'in içinde çok sınırlı sayıda personelin de haberi vardı. Ama mesela uçağın pilotu bile nereye gidildiğini bilmiyordu.
- Neden Cavit Çağlar'ın uçağı seçildi? - Mali bakımdan o uygun bulundu. En uygun fiyatı onlar vermişler. Yoksa hiç haberi yoktu konudan Çağlar'ın.
- Çağlar'ın uçağının pilotunun eski asker ve güvenilir bir kişi olması da bu seçimde etkili olmadı mı? - Bilemiyorum, nereye niçin gildiğini o da bilmiyordu.
- Sonra yakalandığında ilk bilgi size nasıl ulaştı? - Her gün görüşüyorduk ekiple.Ve sonunda Kenya'da karar kıldılar ve bildiğiniz şekilde sonuçlandı.
- ABD veya CIA, Apo'yu neden size vermeyi önerdi? Karşılığında bir şey istedi mi? Veya daha sonra isteyeceği yönünde bir izlenim edindiniz mi? - Hayır, karşılığında hiçbir şey istemedi. CIA'den MİT'e, MİT'ten CIA'ye temaslar oldu. Başbakanlık dönemimde istihbarat örgütlerini daha yakından tanıma olanağı buldum. Onların kendi dünyaları var. Mesela iki devlet kavgalı ama iki devletin istihbarat örgütleri birbiriyle medenice ilişkiler içinde ve dürüst davranıyorlar.
- Tabii, bu konuda CIA, ABD yönetiminden bağımsız hareket etmiyordu herhalde. - CIA tamamen tek başına bu yolu açmış olamazdı. Ama Amerikan yönetimi ön planda gözükmüyordu. Şimdi Amerika ne kadar böyle bir şey yapın dedi veya ne kadar sarı ışık yaktı bilmiyoruz. Ben, bu konuda ABD ile aramızda bir ilişki olduğu izlenimini vermemek için "Amerika gelip bize böyle bir öneride bulundu" diye açıklama yapmadım. Onlardan bekledim.
- Apo yakalanıp ülkeye getirildikten sonra ABD yönetimi ile bir temasınız oldu mu? - Hayır, ondan sonra ben Başbakanlıktan ayrılmıştım zaten. Ama onların istihbaratı ve bizim istihbaratımız ilişki içerisindeydiler. ABD istemeseydi bu iş olmazdı.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
Nur Birgen ve ekibinin cezası onaylandıSerpil Savumlu İşkenceyi gizlediği için 6 ay meslekten men cezası alan Nur Birgen ve arkadaşlarına verilen cezaların ardı arkası kesilmiyor. Türk Tabipleri Birliği bu kez de Enver Yanık ve Aslıhan Gençay hakkında gerçeğe aykrı rapor düzenledikleri gerekçesiyle Nur Birgen'in de aralarında bulunduğu 5 doktor hakkında verilen meslekten men cezasını onayladı. İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi'nde görevli doktorlar Nur Birgen, Oktan Aktürk, Ömer Can Gökdoğan, Erbil Gözükırmızı ve Esin Öztürk hakkında, Yanık ve Gençay'ın yakınları ve avukatları, çelişkili rapor hazırladıkları için yaptıkları suç duyurusuyla birlikte İstanbul Tabip Odası'na (İTO) şikâyette bulunmuşlardı. İTO yaptığı incelemeler sonunda Wernicke Korsakoff hastası olan Gencay'a Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporları incelemiş Gencay'ı belirli aralıklarda 4 defa muayene ederek rapor düzenlemişti. İlk üç raporda İhtisas Kurulu, Aslıhan Gencay'ın açlık grevi sonrasında ileri derecede beslenme yetersizliğine bağlı olarak genel durum bozukluğu ve Wernicke Korsakoff sendromunun cezaevi şartlarında hayati tehlike teşkil ettiğini saptamıştı. Ancak düzenlenen son raporda ilk 3 muayenede görülen bulgulara rastlanmadığı kurul tarafından iddia edilmişti. Bu iddia üzerine İTO her iki muayenede bulunan doktorları çelişkili rapor verdikleri için TTB Yönetmeliğinin 5/g maddesi uyarınca 1 ay meslekten men cezası ve soruşturma gideri olarak da toplam 295 milyon 750 bin lira para cezasına çarptırmıştı. Aynı şekilde Enver Yanık'ın açlık grevi sonucunda beslenme bozukluğuna bağlı olarak durum bozukluğu tespit edilmiş cezaevi şartlarının hayatı için tehlike arzettiği saptanmıştı. Ancak 6 ay sonra düzenlenen ikinci raporda bunlara yer verilmemişti. Raporların birbiriyle çelişkili olduklarına karar veren İTO, yine raporu düzenleyen doktorları 1 ay meslekten men cezası ve toplam 300 milyon para cezasına çarptırmıştı. Ancak doktorlar haklarında İTO tarafından verilen karara itiraz etmişlerdi.
TTB kararı onadı Ceza alan Nur Birgen, Oktan Aktürk, Ömer Can Gökdoğan, Erbil Gözükırmızı ve Esin Öztürk'ün itirazı üzerine Dr. Cem Kaptanoğlu, Dr. Faik Urbalı, Dr. Özen Aşut, Dr. Orhan Erdinç, Dr. Bahar Göker, Dr Mahmut Ortakaya ve Dr Şefik Zan'dan oluşan TTB Yüksek Onur Kurulu, doktorlar hakkında verilen kararı haklı bularak cezaları onadı. Yüksek Onur Kurulu'nun kararında doktorların önceki raporlarıyla çelişkili olarak gerçeği yansıtmayan adli raporlar düzenledikleri fezleke ve dosyada yer alan belgelerle de sabit olduğuna yer verildi. Kararda aynı zamanda Enver Yanık'la igili olarak Dr. Birsen Ülkü'nün de ceza almasına karar verildi. Bilindiği gibi Bekir Balyemez'e iyileşti raporu verdikleri için de Yüksek Onur Kurulu Nur Birgen, Dr. Oktan Aktürk, Dr. Can Gökdoğan, Dr. Erbil Gözükırmızı, Dr.Cemal Yalçın Ergezer ve Esin Öztürk hakkında işlem yapılmasını onamıştı.
- Mesut Yılmaz Hükümeti'nin sona ermesi ve sizin başkan olmanızın hemen ardından Öcalan Kenya'da yakalandı. Bu süreç nasıl işledi. Siz konuyu ilk kez nasıl öğrendiniz? - Tabii, ilk olarak MİT bana konuyu söyledi. MİT Müsteşarı, Amerikan istihbaratından öyle bir teklif geldiğini bildirdi. Bunu o aşamada açıklamadım. Biz de büyük bir gizlilik içinde bu konuda izin verdik. MİT özel bir uçak kiraladı. Cavit Çağlar'ın uçağı. Afrika'da ve muhtelif ülkelerde oradan oraya dolaşmaya başladı. Çünkü bir hamlede yapılacak bir şey değil ve nihayet Kenya'da olay sonlandı.
- Yani MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun size dedi ki; "Amerika böyle bir öneride bulunuyor. Hükümet olarak sizin karar vermeniz gerekiyor." Konuya ilk olarak böyle mi vakıf oldunuz? - Tabii. Hemen o akşam Çankaya Köşkü'ne çıktım. Genelkurmay Başkanı Sayın Kıvrıkoğlu da geldi. Sayın Demirel'e durumu anlattım; "Hükümet olarak biz değerlendirmek istiyoruz" dedim. O da uygun buldu. Bu konunun tam bir gizlilik içerisinde yürütülmesi gerektiğinde hemfikirdik. Aksi takirde hem Amerika güç durumda kalabilirdi hem de olay akamete uğrardı.
- Konuyu sadece Demirel, Kıvrıkoğlu ve Atasagun mu biliyordu? - Evet. MİT'in içinde çok sınırlı sayıda personelin de haberi vardı. Ama mesela uçağın pilotu bile nereye gidildiğini bilmiyordu.
- Neden Cavit Çağlar'ın uçağı seçildi? - Mali bakımdan o uygun bulundu. En uygun fiyatı onlar vermişler. Yoksa hiç haberi yoktu konudan Çağlar'ın.
- Çağlar'ın uçağının pilotunun eski asker ve güvenilir bir kişi olması da bu seçimde etkili olmadı mı? - Bilemiyorum, nereye niçin gildiğini o da bilmiyordu.
- Sonra yakalandığında ilk bilgi size nasıl ulaştı? - Her gün görüşüyorduk ekiple.Ve sonunda Kenya'da karar kıldılar ve bildiğiniz şekilde sonuçlandı.
- ABD veya CIA, Apo'yu neden size vermeyi önerdi? Karşılığında bir şey istedi mi? Veya daha sonra isteyeceği yönünde bir izlenim edindiniz mi? - Hayır, karşılığında hiçbir şey istemedi. CIA'den MİT'e, MİT'ten CIA'ye temaslar oldu. Başbakanlık dönemimde istihbarat örgütlerini daha yakından tanıma olanağı buldum. Onların kendi dünyaları var. Mesela iki devlet kavgalı ama iki devletin istihbarat örgütleri birbiriyle medenice ilişkiler içinde ve dürüst davranıyorlar.
- Tabii, bu konuda CIA, ABD yönetiminden bağımsız hareket etmiyordu herhalde. - CIA tamamen tek başına bu yolu açmış olamazdı. Ama Amerikan yönetimi ön planda gözükmüyordu. Şimdi Amerika ne kadar böyle bir şey yapın dedi veya ne kadar sarı ışık yaktı bilmiyoruz. Ben, bu konuda ABD ile aramızda bir ilişki olduğu izlenimini vermemek için "Amerika gelip bize böyle bir öneride bulundu" diye açıklama yapmadım. Onlardan bekledim.
- Apo yakalanıp ülkeye getirildikten sonra ABD yönetimi ile bir temasınız oldu mu? - Hayır, ondan sonra ben Başbakanlıktan ayrılmıştım zaten. Ama onların istihbaratı ve bizim istihbaratımız ilişki içerisindeydiler. ABD istemeseydi bu iş olmazdı.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
Nur Birgen ve ekibinin cezası onaylandıSerpil Savumlu İşkenceyi gizlediği için 6 ay meslekten men cezası alan Nur Birgen ve arkadaşlarına verilen cezaların ardı arkası kesilmiyor. Türk Tabipleri Birliği bu kez de Enver Yanık ve Aslıhan Gençay hakkında gerçeğe aykrı rapor düzenledikleri gerekçesiyle Nur Birgen'in de aralarında bulunduğu 5 doktor hakkında verilen meslekten men cezasını onayladı. İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Dairesi'nde görevli doktorlar Nur Birgen, Oktan Aktürk, Ömer Can Gökdoğan, Erbil Gözükırmızı ve Esin Öztürk hakkında, Yanık ve Gençay'ın yakınları ve avukatları, çelişkili rapor hazırladıkları için yaptıkları suç duyurusuyla birlikte İstanbul Tabip Odası'na (İTO) şikâyette bulunmuşlardı. İTO yaptığı incelemeler sonunda Wernicke Korsakoff hastası olan Gencay'a Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporları incelemiş Gencay'ı belirli aralıklarda 4 defa muayene ederek rapor düzenlemişti. İlk üç raporda İhtisas Kurulu, Aslıhan Gencay'ın açlık grevi sonrasında ileri derecede beslenme yetersizliğine bağlı olarak genel durum bozukluğu ve Wernicke Korsakoff sendromunun cezaevi şartlarında hayati tehlike teşkil ettiğini saptamıştı. Ancak düzenlenen son raporda ilk 3 muayenede görülen bulgulara rastlanmadığı kurul tarafından iddia edilmişti. Bu iddia üzerine İTO her iki muayenede bulunan doktorları çelişkili rapor verdikleri için TTB Yönetmeliğinin 5/g maddesi uyarınca 1 ay meslekten men cezası ve soruşturma gideri olarak da toplam 295 milyon 750 bin lira para cezasına çarptırmıştı. Aynı şekilde Enver Yanık'ın açlık grevi sonucunda beslenme bozukluğuna bağlı olarak durum bozukluğu tespit edilmiş cezaevi şartlarının hayatı için tehlike arzettiği saptanmıştı. Ancak 6 ay sonra düzenlenen ikinci raporda bunlara yer verilmemişti. Raporların birbiriyle çelişkili olduklarına karar veren İTO, yine raporu düzenleyen doktorları 1 ay meslekten men cezası ve toplam 300 milyon para cezasına çarptırmıştı. Ancak doktorlar haklarında İTO tarafından verilen karara itiraz etmişlerdi.
TTB kararı onadı Ceza alan Nur Birgen, Oktan Aktürk, Ömer Can Gökdoğan, Erbil Gözükırmızı ve Esin Öztürk'ün itirazı üzerine Dr. Cem Kaptanoğlu, Dr. Faik Urbalı, Dr. Özen Aşut, Dr. Orhan Erdinç, Dr. Bahar Göker, Dr Mahmut Ortakaya ve Dr Şefik Zan'dan oluşan TTB Yüksek Onur Kurulu, doktorlar hakkında verilen kararı haklı bularak cezaları onadı. Yüksek Onur Kurulu'nun kararında doktorların önceki raporlarıyla çelişkili olarak gerçeği yansıtmayan adli raporlar düzenledikleri fezleke ve dosyada yer alan belgelerle de sabit olduğuna yer verildi. Kararda aynı zamanda Enver Yanık'la igili olarak Dr. Birsen Ülkü'nün de ceza almasına karar verildi. Bilindiği gibi Bekir Balyemez'e iyileşti raporu verdikleri için de Yüksek Onur Kurulu Nur Birgen, Dr. Oktan Aktürk, Dr. Can Gökdoğan, Dr. Erbil Gözükırmızı, Dr.Cemal Yalçın Ergezer ve Esin Öztürk hakkında işlem yapılmasını onamıştı.