İzmir kendi Emek Sinemasını kurtardı
Bir yılı aşkın süre önce kurulan İzmir Sinema ve Görsel Sanatlar Derneği, İstanbul’un sinema sektörü üzerindeki hegemonyasını kırmak ve tek sinema merkezinin İstanbul olmadığı fikriyle yola çıkmış. Dernek, sinema izleyicisini, piyasa filmlerinden ziyade kaliteli ve alternatif sinema ile buluşturmayı, festivallere, uluslararası organ
Çalışmalarına yeni derneğin ilk projelerinden biri de İstanbul Beyoğlu’ndaki Emek Sinemasının kaderini yaşayan ve iki yıldır kapalı olan tarihi Konak Sinemasını açarak sinemayı yeni bir kültür merkezi haline getirmek olmuş. Call center olmak üzere olan sinemanın yıkılmasını engelleyen dernek, tarihi sinemayı; sinema, tiyatro ve sergi alanı olarak çalışacak bir merkez haline getirmek istiyor. İzmir Sinema ve Görsel Sanatlar Derneği yöneticisi Suat Eroğlu ile konuştuk.
Nasıl bir hareket bu?
Hollywood’daki film piyasasına karşı çıkan New Yorklu bağımsız sinemacıların modelini örnek aldığımızı söyleyebiliriz. Bizler de İzmirli sanatçılar olarak İstanbul’un sinema endüstrisi ve piyasa anlayışına karşı, İzmir’de bir sinema algısı yaratmak ve burada sinema üretmek için bir araya geldik. Bu, öncelikle üretmek ve göstermek demek. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi başta olmak üzere, İzmir sinema alanında yetiştirdiği bir çok mezun var aslında. Fakat bunlar İzmir’de sinema yapamayıp İstanbul’a gidiyor ve çoğu da dizi sektöründe var olmaya çalışıyor. Birçoğu hazin bir sonla, bu var olma savaşında yenik düşüyor ve sinemadan kopuyor. Mezun olduktan sonra sinema yapamayıp, limon satan, simitçi olan sanayide çalışan sinemacı hikayeleri Dokuz Eylülde meşhurdur.
Bu harekete sektörün merkezini kaydırma çabası diyebilir miyiz?
Evet… İstanbul piyasasının acımasızlığına ve yok ediciliğine karşı bir savaş aslında. İzmir’de kalarak burada bir sinema başta olmak üzere diğer sanat alanlarına da nüfuz edebilme, İzmir insanı ile bu çabaya girişebilme çabası aslında. Bu yönde Dokuz Eylül Üniversitesi akademisyenleri, öğrenciler ve mezunlarla birlikte çeşitli işler yaptı.
Nelerdi bu çalışmalar?
Yaptığımız işlerden bir tanesi Çocuk Filmleri Festivali oldu. Var olan festival algısından farklı olarak, iki film gösterip festivali yaptık değil. Çocuklarla birlikte üretebilmenin yollarını bulmaya çalıştık. Sinema sanatı alanında ne kadar değerli cevherler olduğunu nasıl anlatabiliriz diye sorduk kendimize ve bunu en iyi şekilde üretimle yapabileceğimizi düşündük. Çiğli’de Cahide Ahmet Dalyan İlk Öğretim Okulunu pilot okul olarak seçtik ve yaklaşık otuz öğrenci ile onların hayal gücüne dayanan filimler yaptık.
Sinema festivallerinin bir yanı halka sinema yaptırmak mı olmalı yani?
Evet… Birlikte üretmek ve yine birlikte tartışarak tüketmek gibi bir anlayışımız var. Görsel dilin ne ifade ettiğini anlatmaya çalıştık. Festivalin çalışmaları hâlâ sürüyor. 2012 yılının mayıs ayında tekrarlayacağız ama bu defa uluslararası yapacağız festivali. Bunun yanı sıra İzmir’in kardeş şehri Bremen’den de bir sinema ekibi ile irtibat halindeyiz, festivalin bir ayağını da Bremen’de yapmayı hedefliyoruz.
KONAK SİNEMASI CALL CENTER OLACAKTI
Konak sineması nasıl girdi gündeminize?
Atölye çalışmaları da yapabileceğimiz bir mekan bakıyorduk derneğe ki Konak Sineması çıktı karşımıza. Konak Sinemasının kapalı olduğunu biliyorduk ama başkaları tarafından kiralandığını bilmiyorduk. Bir Callcenter olarak faaliyete geçirilecek yani sinema tamamen yıkılacaktı. Bir buçuk aylık yoğun bir çaba sonucunda sinemanın sahibini de ikna ederek, -ki o da oranın sinema olarak kalmasını istiyordu- dernek binası olarak kiraladık Konak Sinemasını.
İstanbul’da Emek sineması başta olmak üzere kapatılan birçok sinemanın başına gelenleri siz İzmir’de geri püskürtünüz denilebilir mi?
Evet, zaten sloganlarımızdan biri de şu; “Emek Sinemasını yıktırmıyoruz hatta yerine yenilerini inşa ediyoruz”. Konak sineması 1960’lardan beri pek çok kapatılma riski ile karşı karşıya gelmiş fakat direnmiş. Fakat, AVM’lere, Cinebonuslara boyun eğmiş ve kapanmış. Sinema, Kemeraltı çarşısının hemen girişinde, yani İzmir’in en can alıcı yerinde. Günde yaklaşık üç yüz bin kişinin gelip geçtiği bir alanda sinema olarak varlığını sürdürmesini istiyoruz. Konak Sineması oldukça büyük 3 salona sahip ki iki salon tiyatro sahnesine dönüştürülebilir. Ayrıca sergi salonu olarak kullanılabilecek bir fuayesi var. Yani tek başına bir sinema değil, birçok sanat dalını kapsayacak olan bir kültür merkezi düşünüyoruz, hatta adı da İzmir Sanat Platformu olsun istiyoruz. Bütün sanatçıların üretimlerini geniş kitlelerle buluşturduğu bir alan olsun istiyoruz.
Ne tür filmleri izleyicilerle buluşturmak istiyorsunuz?
Vizyon filmlerinden ziyade, alternatif sinemanın, öncelikli olarak yerli ve Avrupa yapımlarının gösterimini yapacak bir sinema salonu olsun istiyoruz Konak.
Birlikte hareket ettiğiniz sinema yapıları var mı?
Yeni sinema Hareketi, Yeni Sinemacılar, Derviş Zaim ,Yüksel Aksu gibi sinemacılarla akıl yürütüyoruz. Hepsinin dile getirdiği şu; “Artık sinema üretmek, teknolojini gelişimi ile daha kolay. Fakat üretimleri kitlelerle buluşturmak daha zor. Öncelikle bunu başarmamız gerekiyor” diyorlar. Bizim adımımız da buna yönelik. AVM’lerde mısır ile tüketilen sinema algısını yıkmak, kahraman bakkalı süpermarkete karşı şahlandırmak. Böyle bir hedefle yola çıktık. Fakat finans kısmında zorlanıyoruz. İzmir’de de başka bir ilde de ne zaman küçük bütçeli alternatif yapımları kliması bile olmayan en ücra salonlarda izleyebiliyorsunuz. Konfor ve tasarımıyla en iyisini yapmak istiyoruz. “İyi film Konak’da izlenir” sloganıyla bu işin içine girdik.
Peki bu anlamda nerelerden destek aldınız?
Salonda 500’e yakın koltuk var, koltuklara sanatçı isimleri vererek sinemanın ihtiyaçlarını karşılamak için bir kampanya başlattık. Burası öyle bir mekan ki mesela gençliğinde Sezen Aksu’nun en çok gittiği sinema salonu burası. Diğer taraftan Kültür Bakanlığı, valilik, belediye gibi kurumları da harekete geçirmeye çalışıyoruz. (İstanbul/EVRENSEL)
DERVİŞ ZAİM VE YÜKSEL AKSU’DAN SİNEMA DERSLERİ
Farklı bir sinema algısı yaratmak çok iddialı bir iş. Bu konuda ne tür çabalar var?
Bir yayın evi kurduk. Bir sinema kitaplığı oluşturmak istiyoruz. Şu an üç tane kitabın çevirisi sürüyor. ‘Sinemasal’ adında bir dergi çıkartılacak. Bu dergi daha önce Dokuz Eylül Üniversitesi akademisyenleri tarafından çıkarılıyordu. Bu dergiyi tekrar çıkarmayı düşünüyoruz. Bu alandaki tartışmaların merkezini ve alt yapısını oluşturma bakımından da bu dergiyi çıkarmak bizim için önemli.
Ayrıca sinema dilinin, Türkiye sinemasının tartışıldığı bir platform da yaratacağız. Yüksel Aksu ile yönetmenlik dersleri konusunda anlaştık. Hüseyin Kuzu ile senaryo dersleri, Derviş Zaim ile ayda bir kere kendi sinemasını anlatacağı ‘Gelenekten Geleceğe’ isimli bir seminerler zinciri düzenleyeceğiz.