SPD'den ithal propaganda

Almanya'da erken seçimler dolayısıyla Türkiye kökenli seçmenlerin oyunu almak için özel kampanyalar yürüten SPD ve Yeşiller, yıpranan imajlarını düzeltmek için 'ithal propaganda'ya başladılar. İlk olarak 2002'deki seçimlerde Avrupa Parlamentosu Milletvekili Ozan Ceyhun öncülüğünde "Yeni Yerliler Schröder için" adı altında özellikle Türkiye kökenli seçmenlere yönelik bir kampanya sürdüren SPD, bu seçimlerde de aynı yöndeki çalışmasını sürdürüyor. Ceyhun ve diğer SPD'li Türkiye kökenli politikacıların oluşturduğu inisiyatif tarafından sürdürülen kampanyanın merkezinde, Türkiye'den popüler sosyal demokrat politikacıların Almanya'ya getirilerek, SPD için oy istemek var. Özellikle Yeşiller de aktif politika yaptığı yıllarda Türkiye'deki parti ve politikacıların Almanya'daki Türkiye kökenli göçmenler üzerine etki kurmasına karşı çıkan Ozan Ceyhun, şimdi yıllar önce eleştirdiği bu tutuma kendisi öncülük ediyor.

Sağlar da gelecek CHP içinde girdiği başkanlık yarışını kaybeden Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ü Almanya'ya davet eden Ceyhun, önümüzdeki günlerde aynı tutumunu sürdürecek. SPD'ye destek vermek üzere önümüzdeki dönem SHP eski Genel Sekreteri Fikri Sağlar'ın da Bielefeld'de bir toplantıya katılarak, SPD için oy verme çağrısı yapması bekleniyor. Bilindiği gibi, Sağlar daha önce Alevi dernekleri tarafından Almanya'da düzenlenen pek çok toplantıya da katılmıştı.

Sarıgül bir kez daha gelecek Geçen hafta SPD Başkanı Franz Müntefering ile birlikte Frankfurt'taki toplantıya katılan ve Türkiye kökenli seçmenlere "SPD'ye oy verin" çağrısı yapan Sarıgül, 8 Eylül'de bu sefer Alman vatandaşı Alevi vatandaşların yoğun yaşadığı Rüsselsheim'de, bu kez Schröder ile birlikte bir toplantıya katılacak. Böylece, Türkiye kökenli seçmenlere söyleyecek fazla yeni sözü olmayan SPD, Sarıgül ve Sağlar aracılığıyla sol-demokrat ve Alevi seçmenlerden oy isteyecek. Bu "ithal propaganda"nın öncüsü olan Ceyhun, Evrensel'in "Geçmişte söyledikleriniz ile bugün yaptıklarınız arasında bir çelişki yok mu?" şeklindeki sorusuna, "Ben bir çelişki görmüyorum. Zamanında Alman sosyal demokratlar da Türkiye'ye giderek seçimlerde CHP'ye destek verdiler. Yine, İsveç başbakanı Almanya'ya gelerek SPD'ye destek verdi. Bu sosyalist enternasyonalin bir geleneği. Bunda bir terslik yok. Sarıgül de yaptığı konuşmada, SPD'yi seçmenin dünyada barış için önemli olduğunu söyledi" dedi.

Hedef Alevi seçmenler Türkiye'deki siyaseti Almanya'ya taşımadıklarını ileri süren Ceyhun, "Sarıgül'ün bizim için en cazip yönü, buradaki insanların onun toplantılarına katılmak istemesidir. Amaç, toplantıya katılımı artırmaktır. Özellikle Alevi vatandaşlar ve Alevi derneklerinin yöneticileri Sarıgül'ün toplantılarına katılıyor. Federasyona üye insanlar toplantılara ilgi gösteriyor" dedi. Alevi vatandaşlarının çoğunun SPD üyesi olduğunu, seçimlerde de SPD'ye oy vereceğini ileri süren Ceyhun, Sarıgül ile SPD'ye oy vermeyen, toplantılara gelmeyen vatandaşları hedeflediklerini de açık olarak dile getirdi.

SPD'ye destekte de anlaştılar Türkiye'de iktidar-muhalefet ilişkisi içerisinde politika yapan CHP ile AKP'lilerin SPD'yi desteklemede birleşmeleri de başka önemli bir nokta. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta yaptığı açıklamada açıkça Almanya'da yaşayan Türkiye kökenlilerin SPD'ye oy vermesini istemişti. Bir ülkenin iç siyasetine müdahale anlamına gelen Erdoğan ve CHP'li politikacıların tutumunu sorgulayan ise neredeyse yok. Ceyhun, "Erdoğan, SPD'yi seçin diyor. Peki Schröder, AKP'yi seçin açıklaması yaparsa o zaman tavrınız ne olur?" şeklindeki sorumuza, "Ona karşı çıkarım. Zaten ben Schröder'in AKP ve Erdoğan'a çok yakın davranmasına da sıcak bakmıyorum" demekle yetindi. SPD'ye oy toplamak için gelen 'ithal propagandacılar'ın en büyük malzemesi ise SPD'nin Türkiye'nin AB üyeliğini desteklemesi, CDU/CSU'nun karşı çıkması oluşturuyor. SPD-Yeşiller Hükümeti'nin yedi yıl boyunca Türkiye kökenli göçmenler de içinde olmak üzere, bütün emekçilerin haklarına yönelik gerçekleştirdiği sosyal saldırıları ise ya görmezden geliyorlar ya da "Muhafazakarlar gelirse daha kötü olur" diyerek savunmaya geçiyorlar.