31 Mart 2006 21:00
Altınbaş davasında
akıl almaz zamanaşımı çabaları
Yaklaşık 16 yıldır süren Birtan Altınbaş davasında yargı kaplumbağa hızıyla ilerlerken, sanık polisler de davayı zamanaşımına uğratmak için her çabaya başvuruyor.
Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Birtan Altınbaş'ı 1991 yılında işkenceyle öldüren polislerin, iki kez Yargıtay'dan dönen davasında "zamanaşımına uğratma" çabaları bitmek bilmiyor. Sanık polislerin "memurlarının" tanık olarak dinlenmesine gösterilen tepki sürerken, tanıkların da son iki duruşmadır bir türlü bulunamaması ve davanın bu nedenle uzaması "zamanaşımı" niyetlerini bir kez daha gözler önüne serdi. Yıllardır sonuçlanmayan Altınbaş davası, karar aşamasına gelmişken, sanık polis Süleyman Sinkil'in "Suçu üstüne alma" ve diğer sanıkları kurtarma çabalarının ardından, sanık polislerin görev başındayken "memurları" olarak tanımladıkları ve adreslerini iyi bildiklerini beyan ettikleri kişilerin tanık olarak dinlenme isteğinin kabul edilmesi ancak tanıkların son iki duruşmada bir türlü ortaya çıkmaması gelişmeleri eşliğinde sürüyor. Davaya dün Ankara 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya, sanıklardan Hasan Cavit Orhan ve İbrahim Dedeoğlu ile avukatları ve Altınbaş'ın avukatları katıldı. Duruşmada, sanık polislerin, önceki duruşmalarda tanık olarak dinlenmesini istedikleri, "Onlar bizim memurlarımızdı adreslerini iyi biliriz" diyerek adres beyanında bulundukları, Altınbaş'ın gözaltına alınıp sorgulandığı dönemde nezarethane görevlisi olan Ahmet Ulualan ve Cihangir Özkan'ın ifadelerinin alınamadığı görüldü. Mahkeme Başkanı Ziya Ünal, önceki duruşmada verilen karar doğrultusunda tanıklardan Cihangir Özkan ve Ahmet Ulualan için bulundukları yerlerdeki ağır ceza mahkemelerine talimat verilerek ayrıntılı ifadelerinin alınmasına ve aynı davada dosyası ayrılmış Ahmet Baştan'ın temyiz aşamasındaki dosyasının Yargıtay'dan dönmesinin beklenmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.
Karar aşamasında itiraf kartı Karar aşamasına gelen davada, önce sanık polislerden Sinkil, "Diğer polisler suçsuz olduğu için vicdan azabı çekiyorum" yönünde itiraflarda bulunmuştu. Altınbaş'ın avukatları, Sinkil'in itiraflarını samimi bulmamış, "Sinkil ceza alacağını anlayınca yargılanan diğer polisleri kurtarmak için böyle bir eğilime girmiştir. Sinkil, aynı zamanda davayı uzatmak istemektedir" demişlerdi. Sinkil'in itirafları, İbrahim Dedeoğlu ve Hasan Cavit Orhan'ı, "kurtarma" çabası olarak yorumlanmıştı. Öte yandan, davanın ilk dönemlerinde verdikleri ifadelerde, "İbrahim Dedeoğlu amirdi, onun emri olmadan sorgu yapılmazdı" diyen nezarethane görevlilerinin, yeniden tanık olarak çağrılması dikkat çekti.
Önceki kararlar Mahkeme, sanıklar İbrahim Dedeoğlu, Sadi Çaylı, Süleyman Sinkil ve Hasan Cavit Orhan'ı eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''kastı aşan adam öldürme'' suçunu düzenleyen 452/1. maddesi, bir kimseye cürümlerini söyletmesi için işkence sonucu ölüm meydana gelmesi halinde ceza artırımını düzenleyen 243/2, ceza indirimi öngören 463 ve 59. maddeleri uyarınca 4 yıl 5 ay 10'ar gün ağır hapis cezasına mahkum etmişti. Yargıtay, kararı, ''sanıkların, suçu birlikte ve doğrudan ika ve icra ettikleri eylemde, TCK'nın 463. maddesini uygulama yeri bulunmadığı'' gerekçesiyle sanıklar aleyhine bozmuştu. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, bulunamayan sanıklar Ahmet Baştan ve Naip Kılıç'ın dosyalarını ayırmış, Kılıç'ın beraatine, Baştan'ın 4 yıl 5 ay 10 gün ağır hapis cezasına karar vermişti. Baştan'ın dosyası, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nde bulunuyor.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
Niksarlılar geceyi dışarda geçiriyor Prof. Dr. Mustafa Yıldırım'ın bir bilim adamına yakışmayacak şekilde, güneş tutulmasının ardından Tokat'ın Niksar ilçesinde 3-10 Nisan tarihleri arasında 6.8 ile 7.2 büyüklüğünde deprem olacağını öne sürmesi ve bu konuda kesin ifadeler kullanması, ilçe halkını paniğe sürükledi. Yıldırım'ın verdiği tarih aralığının yaklaşmasıyla birlikte ilçe sakinlerinin yarısı başka kentlere giderken, geride kalanlar ise geceyi dışarda geçirmeye başladı. Niksar ilçesinde çok sayıda kişi, günler öncesinden evlerinin bahçeleri ile açık alanlara çadırlarını kurdu. Bazı kişiler bu çadırlara hemen taşınırken, çoğu kişi evlerinde kaldı. Niksarlılar, güneş tutulmasının gerçekleşmesinin ardından ise çadırlara geçti. Çadırlarına soba kuran, yataklarını getiren aileler 5-6 kişi bir arada kalmaya başladı.
Sular ısında yalanı Günlerdir tedirgin olan halk, önceki gece saat 22.30 sıralarında yayılan "Reşadiye ilçesinde kaplıcanın suları ısındı, su seviyesi arttı. Deprem geliyor" söylentisi ile korkuya kapıldı. Bu söylenti kısa sürede 45 bin nüfuslu tüm ilçeye yayıldı. Her şeye rağmen evlerinde kalmayı yeğleyenler de bu söylenti üzerine paniğe kapılarak evlerini terk etti.
Araç kuyruğu Niksarlıların büyük bölümü otomobilleriyle şehri terk edip, Tokat ve çevre illerdeki yakınlarının yanına gitmek üzere yola çıktı. Çok sayıda vatandaş da, depremde hasar görmeyeceğini düşündüğü Çamiçi Yaylası'ndaki evlerine gitti. Şehirden ayrılmayan, çadırı olmayanlar da araçlarıyla açık arazilere gidip, geceyi araçlarında geçirdi. İlçede yaşanan bu panik havası nedeniyle Emniyet Müdürlüğü'nde tüm izinler kaldırıldı, izinli olan personel göreve çağrılarak, boşalan mahallelerde hırsızlık ve talan olaylarına karşı önlem alındı. Polis, sokakta bekleyenleri evlerine dönmeleri için ikna etmeye çalışırken, panik havasınıı fırsat bilen hırsızlara ise gündoğdu.
Karar aşamasında itiraf kartı Karar aşamasına gelen davada, önce sanık polislerden Sinkil, "Diğer polisler suçsuz olduğu için vicdan azabı çekiyorum" yönünde itiraflarda bulunmuştu. Altınbaş'ın avukatları, Sinkil'in itiraflarını samimi bulmamış, "Sinkil ceza alacağını anlayınca yargılanan diğer polisleri kurtarmak için böyle bir eğilime girmiştir. Sinkil, aynı zamanda davayı uzatmak istemektedir" demişlerdi. Sinkil'in itirafları, İbrahim Dedeoğlu ve Hasan Cavit Orhan'ı, "kurtarma" çabası olarak yorumlanmıştı. Öte yandan, davanın ilk dönemlerinde verdikleri ifadelerde, "İbrahim Dedeoğlu amirdi, onun emri olmadan sorgu yapılmazdı" diyen nezarethane görevlilerinin, yeniden tanık olarak çağrılması dikkat çekti.
Önceki kararlar Mahkeme, sanıklar İbrahim Dedeoğlu, Sadi Çaylı, Süleyman Sinkil ve Hasan Cavit Orhan'ı eski Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ''kastı aşan adam öldürme'' suçunu düzenleyen 452/1. maddesi, bir kimseye cürümlerini söyletmesi için işkence sonucu ölüm meydana gelmesi halinde ceza artırımını düzenleyen 243/2, ceza indirimi öngören 463 ve 59. maddeleri uyarınca 4 yıl 5 ay 10'ar gün ağır hapis cezasına mahkum etmişti. Yargıtay, kararı, ''sanıkların, suçu birlikte ve doğrudan ika ve icra ettikleri eylemde, TCK'nın 463. maddesini uygulama yeri bulunmadığı'' gerekçesiyle sanıklar aleyhine bozmuştu. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, bulunamayan sanıklar Ahmet Baştan ve Naip Kılıç'ın dosyalarını ayırmış, Kılıç'ın beraatine, Baştan'ın 4 yıl 5 ay 10 gün ağır hapis cezasına karar vermişti. Baştan'ın dosyası, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nde bulunuyor.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön
Niksarlılar geceyi dışarda geçiriyor Prof. Dr. Mustafa Yıldırım'ın bir bilim adamına yakışmayacak şekilde, güneş tutulmasının ardından Tokat'ın Niksar ilçesinde 3-10 Nisan tarihleri arasında 6.8 ile 7.2 büyüklüğünde deprem olacağını öne sürmesi ve bu konuda kesin ifadeler kullanması, ilçe halkını paniğe sürükledi. Yıldırım'ın verdiği tarih aralığının yaklaşmasıyla birlikte ilçe sakinlerinin yarısı başka kentlere giderken, geride kalanlar ise geceyi dışarda geçirmeye başladı. Niksar ilçesinde çok sayıda kişi, günler öncesinden evlerinin bahçeleri ile açık alanlara çadırlarını kurdu. Bazı kişiler bu çadırlara hemen taşınırken, çoğu kişi evlerinde kaldı. Niksarlılar, güneş tutulmasının gerçekleşmesinin ardından ise çadırlara geçti. Çadırlarına soba kuran, yataklarını getiren aileler 5-6 kişi bir arada kalmaya başladı.
Sular ısında yalanı Günlerdir tedirgin olan halk, önceki gece saat 22.30 sıralarında yayılan "Reşadiye ilçesinde kaplıcanın suları ısındı, su seviyesi arttı. Deprem geliyor" söylentisi ile korkuya kapıldı. Bu söylenti kısa sürede 45 bin nüfuslu tüm ilçeye yayıldı. Her şeye rağmen evlerinde kalmayı yeğleyenler de bu söylenti üzerine paniğe kapılarak evlerini terk etti.
Araç kuyruğu Niksarlıların büyük bölümü otomobilleriyle şehri terk edip, Tokat ve çevre illerdeki yakınlarının yanına gitmek üzere yola çıktı. Çok sayıda vatandaş da, depremde hasar görmeyeceğini düşündüğü Çamiçi Yaylası'ndaki evlerine gitti. Şehirden ayrılmayan, çadırı olmayanlar da araçlarıyla açık arazilere gidip, geceyi araçlarında geçirdi. İlçede yaşanan bu panik havası nedeniyle Emniyet Müdürlüğü'nde tüm izinler kaldırıldı, izinli olan personel göreve çağrılarak, boşalan mahallelerde hırsızlık ve talan olaylarına karşı önlem alındı. Polis, sokakta bekleyenleri evlerine dönmeleri için ikna etmeye çalışırken, panik havasınıı fırsat bilen hırsızlara ise gündoğdu.