02 Mayıs 2006 21:00
EFKAN ŞEŞEN'İN 9. ALBÜMÜ ÇIKTI
Efkan Şeşen'in yeni albümü iki yıl aradan sonra raflarda yerini "Şeşen Müzik" etiketi ile aldı. Daha önce yaptığı solo beste albümlerinin bir devamı niteliğindeki albümde folk/rock tınılar da mevcut. "Gölgeler Şehri" ismini taşıyan albümün Efkan Şeşen için en önemli özelliği kurduğu şirketin ilk göz ağrısı olması...
Efkan Şeşen'in yeni albümü iki yıl aradan sonra raflarda yerini "Şeşen Müzik" etiketi ile aldı. Daha önce yaptığı solo beste albümlerinin bir devamı niteliğindeki albümde folk/rock tınılar da mevcut. "Gölgeler Şehri" ismini taşıyan albümün Efkan Şeşen için en önemli özelliği kurduğu şirketin ilk göz ağrısı olması... Albüm aranjesinden pek çok enstrüman icrasına kadar sanatçının kendisinin üstlendiği albümün yönetmenliğini ise Didar Şeşen üstleniyor. Bu duruma sanatçının kızı Ezgi'nin flüt icrası da eklenince Efkan Şeşen'in daha önceki albümlerinde de beliren "aile albümü" rengi giderek somutlanıyor. Efkan Şeşen açısından kendi müzik yapım şirketine sahip olmanın tepkisel bir anlama büründüğünü de işlemek gerekir. Bir önceki albümünde Karadeniz ezgileri içeren çalışmasının ismine "Pek de Tanınmayan Karadeniz" diyen sanatçı bu durumun kendi müzikal konumuna da bir gönderme içerdiğini şöyle ifade ediyordu: "Daha çok benim genel kamuoyuna görsel medya önünde olmayan, promosyona tabi tutulmayan bir sanatçının sanatçılığından şüphe duyulması. Halka dönük sanat üretiyoruz elbette. Ancak bir sanatçı piyasalaşmamak istiyorsa, çalışmalarını belli bir mütevazılık içinde gerçekleştiriyorsa çok da medyatik olmaz, medyanın çok da sevdiği bir insan da olmaz. Birçok farklı nedenlerden ötürü ben de medyada yer bulma şansı bulamadım. Haliyle bilinçlisi bilinçsizi "pek de tanınmayan adam" konumuna koydular beni" Sanatçının gönderme yaptığı popüler müzik piyasası ya da daha net ifadeyle müzikte tüketim merkezli sektörleşme veya "tek tipçilik" alternatif imzalara, isimlere giderek kapıların iyiden iyiye kapanmasına neden oldu elbette. Hatta Efkan Şeşen'in çekilmiş fakat yayınlanmamış 4-5 klibinin olmasını da bu listenin içine koymak gerek. Tüm bunlar Efkan Şeşen ismine "sık şirket değiştiren sanatçı" yüzeysel sıfatının eklenmesine sebep oluyordu. Şeşen Müzik, sanatçının yapmak istediklerine formül olur mu bilinmez fakat kendi müzikal kariyeri açısından önemli bir adım olduğuna inandığı açık.
Kentli müzik "Gölgeler Şehri" albümüne bu açıdan baktıktan sonra içeriksel olarak irdelersek en genel ismiyle "kentli" bir albüm olduğu söylenebilir. Kentli müziği -elbette halka dönük haliyle- dinleyicilere sunan Efkan Şeşen'in kendi solo müzik hayatının en önemli bestelerinden "Dokuz Altı Yollarında" adlı şarkısını yeniden bu albümde yorumlaması da akla yatkın. Daha önce de bestelerinde yoğun olarak hissedilen, metropolün kozmopolit ilişkilerine eleştiri içeren şarkılarıyla sanatçının bu sefer farkı anonim veya halk müziği içeriğinden türküleri repertuvarına almaması. Bu; Şeşen'in kendini güçlü sesiyle sınırlı bir ses icrasıyla, sadece "vokalist" olarak sınırlamadığının bir göstergesi. Çünkü Efkan Şeşen için; -"ses icrasıyla" sınırlı bir albümün de tercih olabileceği gerçeğini de ifade ederek- esas derdin müziğin birçok alanında var olmak olduğu bu albümle daha net anlaşılıyor. Artık yadsınamayacak bir gerçekle karşımızda iyi bir sesten öte enstrümanist, aranjör ve yapımcı Efkan Şeşen mevcut. Yine aynı röportajında Şeşen konumunu kültürel hayatla da kıyaslayarak şöyle diyordu: "Bütün bu özelliklerin hepsi at başı giden özellikler. Bir tanesi eksik olsa müziğe bakışım bu düzeyde olmazdı. Ancak şunun altını çizmek gerekir ki biz belli bir jenerasyon öyle yaşadık. Belli işlere kafa yorma, üzerine gitme, altını doldurma kültürüyle yaşadık. Grup Yorum'da da öyleydi, daha öncesinden benim cezaevi yaşamımda da. Motive olmayı önemsiyorduk. Bunun verdiği kültür başta üretici olma özelliğim olmak üzere, icracı özelliğime, solist özelliğime kadar yansıdı. Ben bu kolektif kültüründen hiç kopmadım. Maalesef bugünün kültürel dünyası açısından bu nadir görülen bir durum oldu."
İçerik Albümde insana ve hayata dair pek çok duygunun yer bulduğu görülüyor. Bu içeriğe toplumsal eşitsizlere duyulan öfkenin de eklendiği, kısacası Efkan Şeşen'in muhalif tarzını devam ettirdiğini eklemek gerek. Pamuk tarlasında çalışan bir mevsimlik tarım işçisinin kaza sonucu ölümünü içeren Gülişan, bahsi geçen toplumsal içeriğe omurga niteliğinde. Yine "Gölgeler Şehri", "Maske" ve elbette "Dokuz Altı Yolları" aynı listenin (kendi özgünlükleriyle) şarkılarından... (Burada eklemekte fayda var: Albümün bireysel-duygusal odaklı diğer şarkılarında da bireyin kendi değerlerine yabancılaşmasının eleştirel şifreleri kendine yer buluyor.) Tüm bu noktalarıyla son olarak denilebilir ki Efkan Şeşen "bildiği sularda yol almayı sürdüyor" ancak bu sefer kaptan kendisi...
Kentli müzik "Gölgeler Şehri" albümüne bu açıdan baktıktan sonra içeriksel olarak irdelersek en genel ismiyle "kentli" bir albüm olduğu söylenebilir. Kentli müziği -elbette halka dönük haliyle- dinleyicilere sunan Efkan Şeşen'in kendi solo müzik hayatının en önemli bestelerinden "Dokuz Altı Yollarında" adlı şarkısını yeniden bu albümde yorumlaması da akla yatkın. Daha önce de bestelerinde yoğun olarak hissedilen, metropolün kozmopolit ilişkilerine eleştiri içeren şarkılarıyla sanatçının bu sefer farkı anonim veya halk müziği içeriğinden türküleri repertuvarına almaması. Bu; Şeşen'in kendini güçlü sesiyle sınırlı bir ses icrasıyla, sadece "vokalist" olarak sınırlamadığının bir göstergesi. Çünkü Efkan Şeşen için; -"ses icrasıyla" sınırlı bir albümün de tercih olabileceği gerçeğini de ifade ederek- esas derdin müziğin birçok alanında var olmak olduğu bu albümle daha net anlaşılıyor. Artık yadsınamayacak bir gerçekle karşımızda iyi bir sesten öte enstrümanist, aranjör ve yapımcı Efkan Şeşen mevcut. Yine aynı röportajında Şeşen konumunu kültürel hayatla da kıyaslayarak şöyle diyordu: "Bütün bu özelliklerin hepsi at başı giden özellikler. Bir tanesi eksik olsa müziğe bakışım bu düzeyde olmazdı. Ancak şunun altını çizmek gerekir ki biz belli bir jenerasyon öyle yaşadık. Belli işlere kafa yorma, üzerine gitme, altını doldurma kültürüyle yaşadık. Grup Yorum'da da öyleydi, daha öncesinden benim cezaevi yaşamımda da. Motive olmayı önemsiyorduk. Bunun verdiği kültür başta üretici olma özelliğim olmak üzere, icracı özelliğime, solist özelliğime kadar yansıdı. Ben bu kolektif kültüründen hiç kopmadım. Maalesef bugünün kültürel dünyası açısından bu nadir görülen bir durum oldu."
İçerik Albümde insana ve hayata dair pek çok duygunun yer bulduğu görülüyor. Bu içeriğe toplumsal eşitsizlere duyulan öfkenin de eklendiği, kısacası Efkan Şeşen'in muhalif tarzını devam ettirdiğini eklemek gerek. Pamuk tarlasında çalışan bir mevsimlik tarım işçisinin kaza sonucu ölümünü içeren Gülişan, bahsi geçen toplumsal içeriğe omurga niteliğinde. Yine "Gölgeler Şehri", "Maske" ve elbette "Dokuz Altı Yolları" aynı listenin (kendi özgünlükleriyle) şarkılarından... (Burada eklemekte fayda var: Albümün bireysel-duygusal odaklı diğer şarkılarında da bireyin kendi değerlerine yabancılaşmasının eleştirel şifreleri kendine yer buluyor.) Tüm bu noktalarıyla son olarak denilebilir ki Efkan Şeşen "bildiği sularda yol almayı sürdüyor" ancak bu sefer kaptan kendisi...