12 Temmuz 2006 21:00

"Ölüm madeni" açıldı

Eşme-Ulubey arasında bulunan Kışladağ altın madeni, üretim şekli, kullanılacak siyanürün çokluğu ve 6 milyon metrekareye yayılan büyüklüğü gibi nedenlerle bilim insanlarının tüm karşı çıkışlarına rağmen açıldı.

Paylaş
Eşme ile Ulubey arasında bulunan Kışladağ altın madeni, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'in de katıldığı törenle işletmeye açıldı. Topraklarında siyanürlü maden istemediklerini dile getiren madene komşu İnay Köylüleri sabah saatlerinden itibaren açılış törenini eylemlerle protesto ettiler. İnay köylüleri İnay-Eşme yolunda protesto için Enerji Bakanı Hilmi Güler'i beklerken bakan helikopterle maden alanına geldi.

"Tüm altın madenlerini işleteceğiz" Uşak'ın Eşme İlçesi'ne bağlı Katrancılar köyü Kışladağ mevkiinde bulunan altın madeninin açılış töreni öncesi polis, jandarma, özel tim ve maden Özel güvenlik birimleri tarafından çok yoğun önlemler alındığı gözlemlenirken, madene karşı yaptıkları eylemlerle tanınan İnay köylülerinin madene yürümelerine jandarma izin vermedi. Tören için çevre köylerden minibüslerle yaklaşık 200 kadar köylü tören alanına taşındı. "Bam Teli" adlı programla tanınan televizyoncu Tayfun Talipoğlu'nun sunduğu açılış törenine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Uşak Valisi Kayhan Kavas, Kanada Büyükelçisi Yves Brodeur, Eldorado Gold yönetim kurulu başkanı Paul Wright, AKP Uşak milletvekilleri Ahmet Çağlayan, Alim Tunç, Eski DSP Milletvekili Hasan Özgöbek, daire müdürleri ve davetliler katıldı. Enerji Bakanı Hilmi Güler törende yaptığı konuşmada net mesajlar verdi. Konuşmasına "Zengin maden yataklarının bulunduğu ülkemizde, madenlerin fakir bekçisi olmak istemiyoruz" diye başlayan Güler, sadece Bergama ve Kışladağ'daki değil ülkedeki diğer tüm altın madenlerini de işletmeye açacaklarını ve buradaki altınları son gramına kadar çıkartacaklarını söyledi. Güler şöyle konuştu; "Bu madenleri kolayca çıkartmamızı engelleyecek bir takım etkenleri unutmuyoruz. Ama biz bu noktada çok kararlıyız. Bu madenleri, altını son gramına kadar çıkaracağız ve ekonominin hizmetine sunacağız".

"Kuru gürültü" Son on yılda 43 adet altın işletme ruhsatı düzenlendiği bilgisini veren Güler, 1985 yılından bu yana da 17 tane yabancı şirketin altın aramak için ülkemize geldiğini dile getirdi. Altın madenlerine karşı verilen mücadeleyi "kuru gürültü" olarak niteleyen Güler şunları söyledi; "Bizim bu karalılığımızı engellemek için bir takım protestolarla, suni engellemelerle karşılaşacağımızı düşünüyorum. Ancak biz bunlardan hiçbir zaman çekinmeyeceğiz. Biz öyle kuru gürültüye pabuç bırakan bir hükümet değiliz. En ufak bir geri adım olmayacaktır". Bakan Güler'in konuşmasının ardından protokol üyeleri tören kürsüsünde kurulan butonlara basarak, maden alanındaki dinamitleri patlatıp üretimi başlattılar. Daha sonra Bakan Güler ve beraberindekiler madenden çıkartılan altınların işlendiği tesisleri gezerek altın döküm odasına girdiler. Burada dökülen ilk külçe altın Bakan Güler tarafından tören alanına getirilerek, basına ve davetlilere gösterildi. Bakan Güler'in yanı sıra, diğer resmi yetkililerin de altın külçesi ile verdikleri pozların ardından tören sona erdi.

İnay'lılar protesto etti Tören alanında bunlar yaşanırken, madenin açılışını protesto eden İnay köylüleri yine kefeni temsil eden ve üzerinde "siyanüre geçit yok", "siyanüre hayır" yazan beyaz önlükleriyle eylem yapıyorlardı. Uzun süre Bakan Güler'in madene gitmek için geçeceği yol üzerinde bekleyen İnaylılar, bakanın ve beraberindekilerin helikopterle maden sahasına gitmesi üzerine açılışa gitmek için yoldan geçen otobüsleri sloganlarla protesto ettiler. Daha sonra bir süre yürüyüş yaparak eylemlerine devam eden köylüler "Kışladağ zehir saçıyor, bakan madeni açıyor", "Eşme'de 2000 kişi zehirlendi. Neden?" yürüyüş sırasında köylüler yazan dövizler taşıdılar. Törenin bitimin de de bakanın geçme olasılığına karşı Uşak-Eşme yolunda bekleyen köylüler, protestolarına burada da devam ettiler.


AÇILIŞ TÖRENİNDEN NOTLAR:
  • İnay köylüleri gazetemizin o günkü "Neyi açtığınızın farkında mısınız" manşetini protesto gösterilerinde döviz olarak kullanırken, gazetemizin manşeti karayolunu gören evlerin camlarına da asıldı.
  • Töreni "Bam Teli" programı ile tanınan televizyoncu Tayfun Talipoğlu'nun sunması özellikle gazeteciler arasında şaşkınlıkla karşılandı. Talipoğlu gelebilecek tepkileri tahmin ettiğinden olsa gerek neden madenin açılışını sunduğun "İnanmadığım şeyi yapmam. Gezip gördüm, çok sağlam havuzlar var" sözleri ile açıklama gereği duydu. Talipoğlu'nun tören sırasında gösterilen madenin tanıtım cd'sini de seslendirdiği görülürken, bir gazeteci, "Bergama köylülerini Türkiye'ye ilk duyuran gazeteci Talipoğlu'ydu. Bergama köylüleri ile ilgili "Şöyle çevreciler, böyle haklılar" derken, şimdi nereden nereye!" sözleriyle durumu özetledi…
  • Tören'de dikkat çeken isimlerden birisi de bir önceki dönem DSP Uşak milletvekili olan ve yine o dönemki milletvekili Erol Al'la birlikte Türkiye'deki altın rezervleri konusunda abartılı açıklamaları ile dikkatleri çeken Hasan Özgöbek oldu. Hasan Özgöbek'in davetliden çok ev sahibi gibi davranması, madenin yöneticilerinin arabasını kullanması ve tören sonunda davetlileri uğurlaması dikkat çekerken, yerel Uşak Tv, Özgöbek'in bu davranışları nedeniyle madenle ne tür bir ilişkisinin olduğunu sorgulayan haber yaptı.
  • Tören nedeniyle maden alanı Türk ve Kanada bayrakları ile donatılırken, madeni öven çeşitli pankartlarda asıldı.Tören sırasında yapılan konuşmalarda altının üretim şekli, bunun çevreye etkileri, bu yöntemin başka hangi ülkelerde kullanıldığı gibi birçok konuya hiç değinilmedi.


    'Madeni kapatın' Özer Akdemir Bir süredir İzmir'deki tüm siyasi parti, dernek, meslek örgütü ve kitle örgütlerine mektup göndererek Bergama'daki altın madenine davet eden KOZA Altın Şirketi'ne Ziraat Mühendisleri Odası'ndan tokat gibi yanıt geldi; "…Yasalara ve Türk insanına saygı göstererek altın üretimine son verin"!...

    KOZA'dan kendi madenine övgüler Bergama'da 15 yılı aşkın bir süredir kamuoyunu meşgul eden, yöre köylülerinin karşı çıkışına ve çeşitli mahkeme kararlarına karşın üretimini sürdüren altın madenin son sahibi Koza Altın bir süredir İzmir'deki siyasi parti, dernek, meslek örgütü ve toplum kuruluşlarına davetiyeler göndererek, altın madenine ziyaret çağrısı yapıyordu. Gönderdiği davetiyelerde Bergama'daki işletmekte olduğu altın madeni ile ilgili "dünyanın altın madenciliğindeki mevcut en iyi teknolojisi ve en yüksek çevresel performansıyla üretimini sürdüren, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayan ve ülkemizin ilk altın madeni Ovacık, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına saygılı ve yasaların gerekliliğini harfiyen yerine getiren bir Türk şirketi" iddialarında bulunan KOZA'ya yanıt TMMOB İKK Dönem Sözcüsü ve Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Başkanı Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır'dan gitti; "yasalara saygılı iseniz işletmenin faaliyetine son verin".

    "Madene gitmek suça ortak olmaktır" Koza Altın'ın Ziraat Mühendisleri Odası'na gönderdiği 26 Haziran 2006 tarihli davetiyesine yanıt veren Sındır, şirkete madenin çevre ve insan sağlına verebileceği riskler nedeniyle çalışmasında kamu yararı olmadığına dair verilen Danıştay ve İdare mahkemeleri kararlarını hatırlattı. Danıştay 6. Dairesi'nin kararı doğrultusunda, İzmir 1. İdare Mahkemesi'nin 15.10.1997 tarihinde; "…raporlarda öngörülen olası risk faktörleriyle çalışan ve bu riskin gerçekleşmesi halinde doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak insan yaşamını etkileyeceği kesin olan siyanür liçi yöntemi ile altın madeni işletilmesine izin verilmesi yolundaki işlemde kamu yararı olmadığı…" yönündeki gerekçeli kararını şirkete bir kez daha hatırlatan Sındır, yine İzmir 4. İdare Mahkemesinin 21.04.06 tarihli kararıyla madenin tüm İmar Planlarını iptal ettiğinin altını çizdi. Bu son mahkeme kararının ardından 20.05.05 tarihli Açılma Ruhsatının dahi hiçbir hukuksal dayanağının kalmadığının altını çizen Sındır KOZA'nın davetine verdiği yanıtta şunları dile getirdi, "Altın Madeni işletmenize yapacağımız herhangi bir ziyaretimizin bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetimizde, yasalar önünde suç sayılabilecek bir eylem olacağı düşüncesiyle, olası risklerden etkilenecek havza insanlarımızın ve canlı yaşamının doğrudan veya çevrenin bozulması ile dolaylı olarak olumsuz yönde etkileneceği endişelerimiz nedeniyle ve hepsinden önemlisi bölgede yaşayan köylü dostlarımızın sürdürdükleri hukuk ve yaşam mücadelelerine olan saygımız nedeniyle söz konusu davetinizi kabul edemeyeceğimizi üzülerek bildirmek isterim".

    "Türkiye yasalarına saygı gösterin" Sındır, her fırsatta kendisinin bir Türk şirketi olduğunu öne sürerek kamuoyuna şirin gözükmeye çalışan KOZA'ya şu çağrıyı yaptı; "Böylesi bir ziyaretten ziyade, sizin de ifade ettiğiniz gibi bir "Türk Şirketi" olduğunu ifade ettiğiniz Koza Altın Şirketi'nin Ovacık Altın Madeni işletmecisi olan sizlere, öncelikle "Türkiye Cumhuriyeti" yasalarımıza ve "Türk" insanımıza saygı göstermenizi ve bu saygının gereği olarak işletmenizin faaliyetlerine son vermenizi salık veririm."

  • ÖNCEKİ HABER

    IMF'nin yalanına öfke!

    SONRAKİ HABER

    'Hızlı ve etkili bir
       soruşturma bekliyoruz'

    Sefer Selvi Karikatürleri
    Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa