19 Temmuz 2006 21:00

SINIR ÖTESİNDE ISRAR!

Barış ve sağduyu çağrılarını görmezden gelen hükümet ve ordu, sınır ötesi operasyonda ısrarlı. Genelkurmay, operasyon için planlar hazırlarken, Başbakan Erdoğan, "Güvenlik güçlerimiz, çalışmalarını yürütüyor, takip ediyorlar, atılması gereken adımlar da bu planlamanın içinde muhakkak atılacaktır" dedi. DTP Genel Başkanı Türk ise, sınır ötesinin çözüm olmadığını söyledi.

Paylaş
Bölgede silahların susması ve akan kanın durması için yapılan barış ve sağduyu çağrılarına karşın, hükümet ve ordu sınır ötesi operasyon için hazırlıklarını sürdürüyor. Genelkurmay, olası bir sınır ötesi operasyonu için çalışmaları hızlandırdı. Başbakan Erdoğan ise gerekli hazırlıkların devam ettiğini kaydetti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sınır ötesi operasyon tartışmaları ile ilgili olarak "İlgili olan kurum kuruluş bütün arkadaşlarımız, güvenlik güçlerimiz, çalışmalarını yürütüyor, takip ediyorlar, atılması gereken adımlar da bu planlamanın içinde muhakkak atılacaktır" dedi. Kıbrıs Barış ve Özgürlük Bayramı için KKTC'ye hareketinden önce bir açıklama yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sınır ötesi operasyon tartışmaları ile ilgili sorulan bir soru üzerine, Bakanlar Kurulu toplantısının ve Terörle Mücadele Kurulu toplantısının pazartesi günü yapıldığını ve ardından hem Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in hem de kendisinin bazı açıklamaları olduğunu belirtti. "Sürekli olarak bu konularda açıklamalar yapılmak bu işi sulandırır" diyen Erdoğan, "İlgili olan kurum kuruluş bütün arkadaşlarımız, güvenlik güçlerimiz, çalışmalarını yürütüyor, takip ediyorlar, atılması gereken adımlar da bu planlamanın içinde muhakkak atılacaktır" diye konuştu.

'ABD ve Irak'la görüşmeler başladı' Gerek ABD gerek Irak ile ilgili görüşmeleri zaten Büyükelçileri Dışişleri Bakanlığı'na çağırarak başlattıklarını belirten Erdoğan, "Buradan gelecek olan netice nedir ne değildir bunları da görerek bu adımlar atılır. İçeride ve dışarıda. bu işlerin boyutları vardır. Bunlar işin artık teknik detaylarıdır. Bizler siyasiler olarak çalışmalarımızı yaptık, hedeflerimizi belirledik, hedeflerimizi gerekli şekilde gerekli yerlere verdik, bundan sonrası da zaten kendileri tarafından uygulanacaktır" dedi.

Muhalefete teşekkür Sınır ötesi operasyon ile ilgili olarak gerek Meclis içi gerekse Meclis dışı muhalefet partilerinin desteğini aldığı hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Biz ülkemizin huzurunu, mutluluğunu, devlet millet elele kaynaşarak yapmak durumundayız. Dayanışma içinde yapmak durumundayız. Bunun içinde tüm siyasilere, medya gruplarına, sivil toplum örgütlerine görevler düşmektedir. Bu bizler için bir milli meseledir. Bunu kalkıp kimsenin siyasi bir rant haline dönüştürmemesi gerekir. Sağolsun, aklıselim şu anda egemendir ve bu istikamette de siyasi partilerimizin büyük bir çoğunluğu olumlu şekilde bu kanaati, bu düşünceye desteklerini vermektedir. Biz de kendilerine teşekkür ediyoruz" diye konuştu.


Genelkurmay'dan harekat planları Genelkurmay Başkanlığı, Kuzey Irak'ta PKK'ye yönelik operasyon için ön hazırlık direktifinin ardından çok seçenekli bir plan üzerinde çalışmaya başladı. CNNTürk'ün haberine göre hükümetin vereceği karar üzerine yürürlüğe konacak operasyon planlarında, Kuzey Irak'ta 60 km derinliğe kadar inmekten, Kandil Dağı'nı tamamen kuşatmaya kadar çok sayıda seçenek yer alıyor. Planlara göre Kuzey Irak'a geniş çaplı bir kara harekatı için en az 50 bin askere ihtiyaç var.

Planlanan operasyon seçenekleri Birinci seçenek: Bu seçenek, Kandil Dağı ve Irak'taki PKK kamplarına havadan savaş uçaklarıyla operasyon yapılmasını öngörüyor. Bu operasyon kısa süreli ve dar etkili olacak. İkinci operasyon seçeneğinde bazı birliklerin de bölgeye gönderilmesi öngörülüyor. İkinci seçenek: Bu operasyon seçeneğinde savaş uçakları desteğinde özel birliklerin Kuzey Irak'a geçmesi ve PKK'lilerin barındığı noktalara operasyon düzenlemesi öngörülüyor. Bu operasyon seçeneğine göre, timler belirli bölgelere hızlı operasyon yapıp geri dönecek. Hükümete sunulacak operasyon seçenekleri arasında geniş kapsamlı kara harekatı da var. Üçüncü seçenek: Bu seçeneğe göre 50 bine ulaşan iki kolorduya yakın büyüklükteki askeri birlik Kuzey Irak'a geçecek. Bu operasyon seçeneğinde İran'la koodineli olarak Kandil Dağı'nın tamamen kuşatılması öngörülüyor. Hükümetin isteğine göre teker teker veya aynı anda yürürlüğe konulabilecek olan seçeneklerde planlamalar askerlerin bölgede uzun süre kalmasına göre yapılıyor. Yaz aylarının başından itibaren bölgeye sevk edilen birliklerin nakliye edilmesiyle birlikte operasyonun gerçekleştirilmesi askeri açıdan sorun olarak değerlendirilmiyor. Sınırötesi operasyonun yanında, sınırlar içerisine geniş çaplı bir operasyonun da yürürlüğe konması gündemde.


'SINIR ÖTESİ ÇÖZÜM DEĞİL' Demokratik Toplum Partisi Genel Başkanı Ahmet Türk, sınır ötesi operasyonun çözüm olmayacağını söyledi. Yazar Mehmet Uzun'u hastanede ziyaret eden Türk, ziyaretin ardından basın toplantısı düzenledi. Geçtiğimiz hafta çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren asker ailelerinin acısını paylaştıklarını belirten Türk, 20 yıl önce denenmiş ve sonuç alınmamış yöntemlerin tekrar tartışıldığını hatırlattı. Bu tartışmaların barışçıl ve demokratik bir anlayışın yaşama geçirilmesine katkı sunmayacağını vurgulayan Türk, "İnsan olarak, siyasi parti olarak, bu ülkede sorunun barışçıl bir anlayışla çözülmesini isteyen insanlar olarak, gelin bu kanın durdurulması konusunda hep birlikte taşın altına elimizi koyalım. Ölümlere şiddete karşı hep birlikte karşı çıkalım" diye konuştu. Sınır ötesi operasyonlarla sorunların çözülemeyeceğini belirten Türk, "Buna inanıyoruz. Bu inancımızı da çok açık bir şekilde dile getiriyoruz. Biz Türkiye'nin bütünlüğü içinde sorunun demokratik diyalogla çözüleceğine inanıyoruz. Bu konudaki yaklaşım biçimi ortaya çıkarsa önemli mesafeler alabileceğimize inanıyoruz. Farklı arayışlar, geçmişte tekrarlanan anlayışların sorunun çözümüne katkı sunmayacağı inancındayız" dedi.

İHD'DEN İLGİNÇ ÖNERİ:
    PKK'LİLER TÜRKİYE'YE DAVET EDİLSİN Sınır ötesi operasyon hazırlıklarının tartışıldığı bugünlerde İHD Diyarbakır Şubesi'nden ilginç bir öneri geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile muhalefet partilerinin liderlerine seslenen İHD Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş, Türk askerinin Kuzey Irak'a gitmesi yerine oradaki PKK'lilerin Türkiye'ye davet edilmesini istedi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, 2006 yılı mayıs ve haziran aylarındaki İnsan Hakları İhlalleri Bölge Raporu ile istatistiğini açıkladı. İHD bölgede bulunan 13 şubesiyle birlikte yaptığı çalışmaya göre, 2006 yılının ilk 6 ayında; 234'ü yaşam hakkı, 3 bin 458'i kişi güvenliğine yönelik olmak üzere toplam 5 bin 187 hak ihlal ve iddiasını tespit etti. Mayıs-Haziran 2006 aylarında, çatışmadan kaynaklı yaşam hakkı ihlal sayısı ise 101 olarak belirtildi. 2006 yılının ilk 6 ayında bölgede meydana gelen çatışmalarda toplam 190 kişi ölürken, 176 kişi de yaralandı. Faili meçhul cinayetler, saldırılar ve yargısız infazlarda ise 37 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Mayın ve patlayıcı madde sonucu 7 kişi hayatını kaybetti, 74 kişide yaralandı. Bu dönemde 2 bin 267 kişi gözaltına alınırken; çıkan olaylarda 12 kişi öldü. 2006 yılının ilk 6 aylık değerlendirmesini yapan İHD Diyarbakır Şube Başkanı Selahattin Demirtaş ise, ilginç açıklamalarda bulundu. Demirtaş, "Türk askerinin sınır ötesine geçerek Kuzey Irak'ta operasyon yapmasına karşılık olarak şunu ifade ediyoruz: Türk askeri oraya gideceğine ordaki PKK'lılar buraya çağrılsın. Onlar Türkiye'ye çağrılsın, davet edilsin. Bu sorun barışçıl, demokratik yöntemlerle çözülmeye gayret edilsin.


ABD sınır ötesi harekata soğuk ABD yönetimi, bölgede artan çatışmalarla birlikte gündeme gelen Türkiye'nin Kuzey Irak'a olası bir müdahalesine soğuk baktığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın günlük brifinginde, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta PKK'ye arşı bir operasyon düzenlemesinin Washington tarafından desteklenip desteklenmeyeceği soruldu. Bakanlık sözcüsü Sean Mccormack, "Bunun, geçmişte desteklediğimiz birşey olduğunu sanmıyorum" diyerek ABD'nin, Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahalesine karşı olduğunu diplomatik bir dille kaydetti. Mccormack, sorunun çözümünün Türkiye, Irak ve Irak'taki uluslararası güç arasındaki üçlü mekanizmada aranması gerektığini ifade etti. Mccormack, PKK saldırılarında Türk askerlerinin yaşamlarını yitirmesinden ABD'nin kaygı duyduğunu da söyledi. Bu arada ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, "Son günlerde Büyükelçi Ross Wilson tarafından yapılan açıklamaların, Türkiye'nin karşı karşıya olduğu güvenlik tehditleri karşısında kendini ve halkını savunma hakkı bulunmadığı şeklinde yanlış yorumlandığını" bildirdi. Büyükelçilikten yapılan yazılı açıklamada, "Bu yorum, Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin görüşünü yansıtmamaktadır ve büyükelçinin sözlerinde de böyle bir niyet söz konusu değildi" denildi.


SİLOPİ BELEDİYE BAŞKANINA CEZA Şırnak'ın Silopi İlçesi Belediye Başkanı Muhsin Konur, belediyeye ait ambulansla bir teröristin cenazesini taşıttığı gerekçesiyle 1 ay hapis cezasına çarptırıldı. Silopi Sulh Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanık Konur hazır bulundu. Dava dosyasını inceleyen mahkeme heyeti, belediye ait ambulansla terörist cenazesini taşıtarak, "terör örgütüne yardımcı olduğu" gerekçesiyle Belediye Başkanı Konur ve Belediye Meclis üyesi Nuri Tokay'a, birer ay hapis cezası verdi. Hapis cezası daha sonra para cezasına çevrildi. Duruşmayı Şırnak, İdil, Beytüşşebap ve Cizre belediye başkanları da izledi.


DÖRT KİŞİ SERBEST BIRAKILDI Diyarbakır'da 28 Mart'ta 4 PKK gerillasının cenazesinin defnedilmesinin ardından çıkan olaylarla ilgili olarak tutuklu bulunan 10 sanıktan 4'ü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Diyarbakır 5 No'lu Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, sanıklar Sıraç Atay, Harbi Çelik, Mehmet Nezir Esen, Süleyman Arslan, İbrahim Ataş, Adem İşnel, Kenan Kayacan, Cengiz Tanrıverdi, Mehmet Akın ve Emrah Işık hazır bulundu. Duruşmaya, olaylar esnasında görev yapan 9 polis tanık olarak katıldı. Sanık avukatları, müvekkilleriyle ilgili iddia edilen suçlamaları kabul etmeyerek, tahliye talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, polislerin teşhisi üzerine sanıklardan Mehmet Akın, İbrahim Ataş, Harbi Çelik, Mehmet Nezir Esen, Kenan Kayacak ve Sıraç Atay'ın tutukluluk halinin devamına, diğer sanıkların ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verdi.


KORUCULAR İKNAYA ÇALIŞILIYOR Hakkâri'nin Çukurca ilçesinde silah bırakan 160 geçici köy korucusunun silahlarını geri almaları için tehdit edildiği ileri sürüldü. DİHA'nın haberine göre Hakkâri, Çukurca Alay Komutanlığı ve Köprülü Taburu askeri yetkilileri ile Valilik yetkilerinin operasyonlara gitmeyi reddederek silah bırakan Çığlı (Aşüt) köyünden 160 korucuyla yeniden silah alması için görüştüğü öğrenildi. Yetkililerin görüşmenin Çukurca'ya gelerek, burada da köyün ileri gelenleri ile görüştüğü bildirildi. Görüşmede yaşlı heyete, "Gidin silahınızı geri alın, göreve gitmeyenler hakkında 130 milyon para cezası kesilecektir. Eğer silahları geri almazsanız, mahkeme açıp, yeşil kartlarınızı iptal ederiz. Arazilerinizde ekim yapılmasına izin vermeyiz" denildiği iddia edildi.

ÖCALAN'IN AVUKATLARI İMRALI'YA GİDEMEDİ Abdullah Öcalan ile haftalık olağan görüşmelerini yapmak isteyen avukatlarının İmralı Adası'na gidişlerine hava muhalefeti gerekçesi ile izin verilmedi. İmralı Adası'nda bulunan Abdullah Öcalan ile haftalık olağan görüşmelerini yapmak üzere Gemlik'e giden Asrın Hukuk Bürosu avukatları İbrahim Bilmez ve Ömer Güneş'e, Gemlik Jandarma Komutanlığı yetkilileri, hava muhalefeti nedeniyle adaya götürülemeyeceklerini bildirdi. Öcalan'ın avukatı Bilmez, müvekkillerine getirdikleri gazete ve kitapların verilmesi için Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı'na gideceklerini söyledi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


HASTANELER PİYASAYA TESLİM - 2 -
   Eleman eksikliği iş yükünü artırıyorHazırlayanlar: Gökhan Durmuş-Nihat Karadağ İstanbul'daki hastanelerde yaşanan sıkıntılar her geçen gün biraz da büyüyor. SES İstanbul şubelerinin İstanbul'daki 51 kamu hastanesinde çalışma koşullarına ortaya çıkarmak için yaptığı anket çalışmaları kadrolu eleman eksikliğinin had safhaya ulaştığını gözler önüne seriyor. Hastanelerdeki kadro eksikliği nedeniyle 40 saat çalışılması gerekirken, çalışma saati 45, fazla çalışma saati ise 80'in üzerine çıkıyor. İstanbul'da yaşanan sorunların bütün Türkiye'de yaşandığını belirten SES Şişli Şube Başkanı Rabia Tuncer, Anadolu'da yaşam koşulları İstanbul'a göre biraz daha iyi olsa da çalışma koşullarının aynı olduğunu ifade ediyor.



Güleryüz ıçın koşullari düzeltın Hemşirelerin yasal olarak çalışılması gereken sürenin çok çok üzerinde çalıştığını belirten Tuncer, bunun nedeninin eleman eksikliğinden kaynaklandığını belirterek, "Angarya çalıştırmıyorlar ücret veriyor ama meslek lisesi çıkışlı olana saatini 1 YTL'den, yüksekokul çıkışlı olana 1,5 YTL'den veriliyorlar. 24 saat çalışmaya 24 YTL alınıyor. Temel ücreti 680 YTL olan meslek lisesi çıkışlı hemşireyi göz önüne alırsak, çalışma saatinin bir katı daha fazla çalışıyor ama 60 YTL nöbet parası alıyor" dedi. Çalışanlardan güleyüz beklendiğini, bunun için hastane duvarlarına afişler asıldığını dile getiren Tuncer, servis hakkı olmadan, kreş olmadığı için çocuğunu evinde bırakmak zorunda kalan, düşük ücret alan bir hemşireden 24 saat çalışarak nasıl güler yüz beklendiğini soruyor. Tuncer, hastalara müşteri gözüyle bakıldığı için güleryüz beklendiğini kaydetti.



Taşeronlaştirma eleman eksıklığınI artirdi Hastanede çalışanlara sürekli bir eğitim verilmesi gerektiğini belirten Tuncer, ancak önce bunun koşullarının oluşturulması gerektiğini hatırlatarak şöyle konuştu: "5 kişinin yapacağı bir işi bir kişiye yaptırırsan bunun bir önemi olmaz. Eğitime evet ama koşullarıyla evet. Büyük hastalar için 8 hastaya bir hemşire düşmesi gerekirken 25 hasta düşmektedir. Her serviste 5 hemşire kadrosu vardır ancak 4 hemşire bulunur. Bunlarda nöbetlere kaldığı zaman iki hemşire ile hizmet verir hale gelinmektedir." Taşeronlaştırma ve sözleşmeli çalışmanın son 8 yıl içinde hastanelerde hızla yayıldığını belirten Tuncer, temizlikçilerin, güvenlikçilerin ardından hemşirelerin de sözleşmeli olarak işe alınmaya başlandığını, sadece doktor grubunda sözleşmeli eleman olmadığını; ithal doktorların getirilmesiyle bu grupta da sözleşmeliliğin yaygınlaşacağını kaydetti.

Performans çalişanlari böldü Kamu sağlık hizmetlerinin tasfiye edilme sürecinin devam ettiğini, hem etik çalışmanın hem de örgütlenmenin önüne geçildiğini ifade eden Tuncer, bir ekip çalışması olan sağlık hizmetinin performans uygulaması ile bölündüğünü söyledi. Tuncer, "Çünkü performans denen olgu temizlikçisinden hekimine kadar bir bütün olan sağlık hizmetinin toplamından verilmiyor. Doktorun yaptığı iş üzerinden veriliyor. Böyle oluncada doktor döner sermayeden 4 bin YTL alırken, hemşire en fazla 700 YTL , temizlikçi de 250 YTL alıyor. Bu da mücadeleyi kırıyor" diye konuştu. Bakanlığın 1 Temmuz genelgesinin ardından hastanelere döner sermaye girişinde azalma olacağını söyleyen Tuncer, hastane yönetimlerinin döner sermayeyi artırmak için daha az elemanla daha çok iş yaptırmayı amaçlayacağını; bununda elaman eksikliğini hat safhaya çıkartacağını dile getirdi. Tuncer, bundan sonraki süreçte doktorun, hemşirenin taşeron çalışanlarla birlikte mücadelesini birleştirmek zorunda kalacağını kaydetti.


Hastanelerdeki durum Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi: Beyin cerrahi yoğun bakım ünitesinde 6 hasta yatarken, gece nöbet tutan bir hemşire, hem yoğun bakım hastalarına, hem de serviste yatan 20 hastaya hizmet vermektedir. Çocuk yoğun bakım ünitesindeki personel sayısı, bebek ölümlerinden sonra arıtılmışsa da, özellikle hemşire ve hizmetli personel eksiği had safhada. Zeynep Kamil Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi: Yeni doğan yoğun bakım ünitesinde; 55-60 civarında küvezde, 15 suni solunum cihazına bağlı bebek bulunurken; gece ve haftasonu nöbetlerinde 5 hemşire, gündüz 8 hemşire hizmet vermektedir. Prematüre servisinde; küvezde 20, suni solunum cihazına bağlı bebek 5'iken, nöbette 2 hemşire, gündüz 3 hemşire; Çocuk Cerrahisi Yoğun Bakım Ünitesinde küvezde 4, suni solunum cihazına bağlı bebek sayısı 3, diğer yatan hasta 15 iken, gündüz 3, gece 1 hemşire görev yapmaktadır. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi: Büyük acil de günlük 950-1000 hasta polikliniğe başvurmakta, acil gözlem, poliklinik ve müdahale işlemlerinin tümü 2-3 hemşire, 4 doktor, çoğu zaman 1, bazen 2 hizmetli personel eliyle verilmektedir. Çocuk acilde ise günlük ortalama 300-350 hasta polikliniğe başvurmakta, acil gözlem, poliklinik ve müdahale işlemlerinin tümü 2 hemşire, 4 doktor ve çoğu zaman 1, bazen 2 hizmetli personel eliyle verilmektedir. Hastanede 5 yoğun bakım ünitesinde 33 yatak bulunmakta, bu yoğun bakımlarda ortalama 3 hastaya 1 hemşire bakmaktadır. Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi: Biri 6, ikisi 5 yataklı olmak üzere toplam 3 yoğun bakım ünitesi bulunurken, ortalama olarak 4-6 hastaya 1 hemºire hizmet vermektedir. Acile günde ortalama 500-550 hasta baºvurmakta, çok sayıda ameliyat, laboratuar, radyolojik tetkik ve ayakta radyoterapi-kemoterapi uygulaması yapılmakta iken, hekim dahil kadrolu çalışan sayısı 1202 iken; 413 taºeron temizlik, güvenlik ve hastabakıcı ile hizmet vermektedir.


Hemşire Sibel Açıkgöz: Haftada ortalama 60 saate yakın çalışıyoruz. Nöbet tutmadığımız zaman 8 saat çalışıyoruz. Hafta sonları nöbete geldiğimiz günlerde 24 saat, hafta içi nöbete geldiğimiz zaman ise 16 saat çalışıyoruz. Ayda 8 defa bile nöbet tutabiliyoruz. Bu konuda bir sınır yok. 'Sen bu hafta geldin, önümüzdeki hafta gelme' denmiyor. Bazen bir ayın her haftasonu nöbette olduğumuz da oluyor. Çalışma konusunda da bir kural yok. Hafta içi de üç gün tutabilirsin, daha fazla da. Bu tamamen idarenin inisiyatifinde. Eleman yetersizliği had safhada. Kış aylarına oranla, yaz dönemlerinde hasta sayısının azalmasına rağmen 14 hastaya bakıyorum, 20'ye bile çıktığı oluyor. Özellikle çocuk acilde 300-400 çocuk oluyor. Ona sadece iki hemşire bakıyor. Bu rakamın da bayramlarda 900'e çıktığı oluyor.


1953'ten kalma yasayla yönetiliyoruz

Hemşire Nurhayat Öztürk: Nöbetçi olduğumuz zaman bazen sabaha kadar ayakta durduğumuz oluyor. Aralarda oturup dinlenmeye çalışıyoruz. Nöbetçi olan hemşire, 20 hastaya bakıyor sabaha kadar. Personel eksikliğinin giderilmesi için eleman alınması gerekiyor. Bunun için de çalışanların örgütlü olması gerek. Yoksa hiçbirşeyin değişmeyeceği çok açık. Dünya standartlarının çok üstünde hastaya bakıyoruz. Yoğun bakımda dünya standartlarında 1 hastaya bakılması gerekiyor ama bizde bir hemşire 20 hastaya bakıyor. Onlarda üç çocuğa bir hemşire, bizde 15-20 çocuğa bir hemşire düşüyor. Sağlık sistemi düzeltilmek isteniyorsa kadro açığı düzeltilmeli, araç gereç sıkıntısı çözülmelidir. Hemşirelerin iş tanımı yapılmalıdır. Ne iş yaptığımız belli değil. 1953'de çıkartılmış bir yasa ile yönetiliyoruz. Çalışma düzenimiz olmadığını için sendikal toplantılara katılamıyoruz. Evimizde çocuğumuzla ilgilenemiyoruz. Sinemaya, tiyatroya gidemiyoruz. Geçen gün fark ettim, 6-7 kitaba başlamışım, ama hepsinden 3-4 sayfa okumuşum. Bir kitabı bile adam gibi bitiremiyorsun. Gazete desen, onu zaten hiç okuyamıyorsun. Memlekette neler olup bittiğini bilemiyoruz.


Sözleşmeli hemşire Özlem Eraydın: Sözleşmeli olarak çalışıyorum. 680 YTL maaş alıyorum. Normalde ayda 21 gün çalışıyor, fazla nöbete kalmıyorduk. Ancak ağustos ayı itibariyle nöbetlere de kalmaya başlayacağız. Sadece nöbet ertesi günü izin kullanacakmışız. Önce nöbete kalırsak haftaiçi kalıyorduk. Cumartesi, pazar günleri çalışmıyorduk. Nöbette kaldığımız zamanda fazla mesai ücreti verilmiyor, izin veriliyordu. Ayda 5 nöbete kalıyorduk. BİTTİ

ÖNCEKİ HABER

Kaymaz davasında skandal

SONRAKİ HABER

MOR VE ÖTESİ'NDEN ANLAMLI MESAJ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa