26 Temmuz 2006 21:00
2000 yıllık Roma kenti
TEHDİT ALTINDA!
İsrail'in Lübnan topraklarındaki saldırıları, eski Roma kentinin kalıntılarını muhafaza eden Lübnan'ın güneyindeki 2000 yıllık Baalbek kentini tehdit ediyor.
İsrail'in Lübnan topraklarındaki saldırıları, eski Roma kentinin kalıntılarını muhafaza eden Lübnan'ın güneyindeki 2000 yıllık Baalbek kentini tehdit ediyor. Yunanca adı Heliopolis (Güneş Kenti) olan ve UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak kabul edilen kentteki Venüs Tapınağı, Jüpiter Tapınağı ve Baküs Tapınağı ile diğer tarihi kalıntılar artık İsrail bombardımanından kaçanlar tarafından sığınak olarak kullanılıyor. Her yıl dünyaca ünlü müzik festivaline evsahipliği yapan ve tarihi eserlerinin değeri nedeniyle turizmden önemli bir gelir sağlayan kent, İsrail hava saldırılarında doğrudan hedef olmasının ardından ölü şehre döndü. İsrail, geçen hafta düzenlediği hava saldırısında kentin merkezine 24 ton bomba bıraktı. Bunun üzerine Lübnan Kültür Bakanı Tarık Mitri, zaten hassas durumdaki tarihi yapıların ardı arkası kesilmeyen patlamalarla ve doğrudan hedef olma ihtimaliyle tehdit altında kaldığını söyleyerek, UNESCO'dan Baalbek'deki arkeolojik hazineyi korumak için girişimde bulunmasını istedi. Kent ve civarında, saldırılar nedeniyle 35 kişi öldü, 200 kişi yaralandı. Saldırıların yoğunlaştığı bölgenin harabeye döndüğü, 6 katlı bir binanın yıkıldığı, ancak bu arada sivillerin de zarar gördüğü kentte boş sokaklar ve kepenk indirmiş dükkanlar dikkati çekiyor. Yerel yetkililere göre, kentin 125 bin kişilik nüfusunun hemen hemen dörtte biri, çoğu Suriye'ye olmak üzere bölgeyi terk etti. Venüs Tapınağı'nın hemen yanındaki bir oteli kendisine sığınak yapan 15 yaşındaki Fatma isimli bir kız, "Hiçbir şey kalmadı" derken, yanında oturan Norma isimli bir kız da "Her şeyi yok ettiler. Hayatta kalmamız bir mucize" diyerek, kentteki durumu özetledi. İsrail bombardımanında yaralananların kaldırıldığı hastanelerdeyse cihaz ve ilaç bulmakta zorluk çekiliyor. Bölgedeki sağlık çalışanları, ilaç eksiğini kapatmak için Kızılhaçtan yardım umuyor. Kısa bir süre öncesine kadar festival heyecanıyla yaşayan ve ünlü sanatçılara evsahipliği yapmayı bekleyen kent, artık İsrail'in havadan bıraktığı bombaların yarattığı acılara göğüs germeye çalışıyor.
Baalbek'in tarihi Baalbek, bölgede hüküm süren Fenikeliler tarafından kurulmuş. Baal tanrısına tapanların merkezi ve Beka eyaletinin en büyük Fenike şehri olarak biliniyor. Baalbek, daha sonra Yunanların işgaline sahne oldu. Yunanlar buraya Heliopolis adını verdiler. Yunanlardan sonra, Romalıların eline geçti ve Antonius zamanında çok geliştirildi. Sonraki asırlarda Baalbek şehri yine pek çok kez el değiştirdi. Savaşlar yüzünden çok önemli yıkımlar yaşadı. Örneğin Bizans İmparatoru Teodosius şehri ele geçirdiği zaman, Jüpiter Tapınağı adı verilen yapının büyük bir bölümünü yıktırarak, yerine kilise kurdu. Ancak Baalbek'i en çok yağmalayıp tahrip edenler Haçlılar oldu. Haçlılar 14. yüzyılda kenti dev bir kale haline getirdiler. Timur, Ortadoğu seferinde bu kaleye de hücum etti ve ele geçirdi. Bölge Osmanlı hakimiyetine de girdi. Kent bu dönemde, yıkık, harap ve kendi haline terk edilmiş, aynı zamanda yarı yarıya toprağa gömülmüş durumdaydı. 1899'da Türkler, Almanlara kazı yapma izni verdiler. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Lübnan, Fransızların eline geçti ve bu kazılara Fransızlar devam etti. Ancak buradaki en önemli kazı çalışmalarını yapan ve kalıntıları meydana çıkaranlar yine Lübnanlılar oldu. Baalbek'te bugün, harabe halinde üç büyük tapınak bulunuyor: Jüpiter, Baküs ve Venüs. En büyüğü Jüpiter'in MS 3. yüzyılda yapılmış büyük bir giriş kapısı bulunmaktadır. Avludan sonra geniş bir kapıdan girilen tapınağın 84 adet granit sütunu var. Bugün bunların sadece 6'sı ayakta. Diğerleri yıkık, kırık, bir kısmı da başka ülkelerdeki müzelere götürülmüş. Bu sütunlardan biriyse Süleymaniye Camii'nde bulunuyor. Baküs tapınağı daha iyi korunmuş. Bu tapınağın, her biri 18 metre yükseklikte 46 sütunu halen ayakta. Giriş kapısının yüksekliği 12 metre, genişliğiyse 7 metre.
Baalbek'in tarihi Baalbek, bölgede hüküm süren Fenikeliler tarafından kurulmuş. Baal tanrısına tapanların merkezi ve Beka eyaletinin en büyük Fenike şehri olarak biliniyor. Baalbek, daha sonra Yunanların işgaline sahne oldu. Yunanlar buraya Heliopolis adını verdiler. Yunanlardan sonra, Romalıların eline geçti ve Antonius zamanında çok geliştirildi. Sonraki asırlarda Baalbek şehri yine pek çok kez el değiştirdi. Savaşlar yüzünden çok önemli yıkımlar yaşadı. Örneğin Bizans İmparatoru Teodosius şehri ele geçirdiği zaman, Jüpiter Tapınağı adı verilen yapının büyük bir bölümünü yıktırarak, yerine kilise kurdu. Ancak Baalbek'i en çok yağmalayıp tahrip edenler Haçlılar oldu. Haçlılar 14. yüzyılda kenti dev bir kale haline getirdiler. Timur, Ortadoğu seferinde bu kaleye de hücum etti ve ele geçirdi. Bölge Osmanlı hakimiyetine de girdi. Kent bu dönemde, yıkık, harap ve kendi haline terk edilmiş, aynı zamanda yarı yarıya toprağa gömülmüş durumdaydı. 1899'da Türkler, Almanlara kazı yapma izni verdiler. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Lübnan, Fransızların eline geçti ve bu kazılara Fransızlar devam etti. Ancak buradaki en önemli kazı çalışmalarını yapan ve kalıntıları meydana çıkaranlar yine Lübnanlılar oldu. Baalbek'te bugün, harabe halinde üç büyük tapınak bulunuyor: Jüpiter, Baküs ve Venüs. En büyüğü Jüpiter'in MS 3. yüzyılda yapılmış büyük bir giriş kapısı bulunmaktadır. Avludan sonra geniş bir kapıdan girilen tapınağın 84 adet granit sütunu var. Bugün bunların sadece 6'sı ayakta. Diğerleri yıkık, kırık, bir kısmı da başka ülkelerdeki müzelere götürülmüş. Bu sütunlardan biriyse Süleymaniye Camii'nde bulunuyor. Baküs tapınağı daha iyi korunmuş. Bu tapınağın, her biri 18 metre yükseklikte 46 sütunu halen ayakta. Giriş kapısının yüksekliği 12 metre, genişliğiyse 7 metre.