26 Temmuz 2006 21:00
Batı Sinemasında Türkiye ve Türkler
Sinema yazarı Scognamillo, bu soruların Tanzimat'tan, Batılılaşma hareketlerinden -ve daha da öncesinden- bu yana aklımıza kurcalayan, üzerinde durulan, değerlendirilen, zaman zaman kalıp imgeler ve yorumlarla -Türk düşmanı, Türk dostu- ifade edilen ya da edilmeye çalışılan, Avrupa Birliği süreciyle de daha da güncelleşen dahası önem kazanan ve her zaman güncelliklerini koruyan sorular olduğunu söylüyor.
("Batı Sinemasında Türkiye ve Türkler" Giovanni Scognamillo 248 sayfa, sinema +1 kitap) Giovanni Scognamillo, "+1" kitap yayınları tarafından çıkan "Batı Sinemasında Türkiye ve Türkler", isimli kitabında ilk "naif görüntü avcıları"ndan günümüz sinemasına kadar geçen süre içerisinde, Türkiye'nin değişen görünümünden, film çekimlerinde yaşanan olaylara kadar devam eden bir süreci anlatıyor. Batı Türkiye'ye nasıl bakıyor, geçmişte nasıl bakmıştır? Batı Türkleri nasıl değerlendiriyor, nasıl tanıyor? Batı, Türkiye'nin ve Türklerin nesiyle ilgilendi ve ilgileniyor? Batı kültürünün Batılı düşüncenin, Batılı sanatların dahilinde Türkiye ve Türklerin yeri nedir ve ne olmuştur?...
Tanzimat'tan bugüne Sinema yazarı Scognamillo, bu soruların Tanzimat'tan, Batılılaşma hareketlerinden -ve daha da öncesinden- bu yana aklımıza kurcalayan, üzerinde durulan, değerlendirilen, zaman zaman kalıp imgeler ve yorumlarla -Türk düşmanı, Türk dostu- ifade edilen ya da edilmeye çalışılan, Avrupa Birliği süreciyle de daha da güncelleşen dahası önem kazanan ve her zaman güncelliklerini koruyan sorular olduğunu söylüyor. "Batı Sinemasında Türkiye ve Türkler" isimli çalışmanın asıl amacını ise şöyle anlatıyor Scognamillo, "Oldukça dar bir kapsam dahilinde, bu soruların 'sinemasal' yanıtlarını, bilgimizin, bulabildiğimiz, erişebildiğimiz malzemenin elverdiği kadarıyla vermektir. Batı sinemasının, dünden bugüne, Türkiye'ye ve Türklere nasıl yaklaştığını incelemek, belgelemek ve yorumlamaktır. Türkiye'nin bugünkü konumuna, Avrupa Birliği ilişkilerine, son dönemin durum ve olaylarına baktığımızda bu tür bir çalışmanın, boyutları ve sonuçları ne olursa olsun, gerekli olduğu kanısına varmış oluyoruz. Kaldı ki Batı -özellikle Avrupa- bu son yıllarda Türk sineması kanalıyla, çeşitli uluslararası festivallerde ödüllendirilen yapıtların aracılığıyla, Türkiye'yi ve Türkleri sürekli olarak izlemek, tanımak, incelemek olanağı elde etmiştir. Öte yandan siyasal ve ekonomik alanlarda, Türkiye Batılı çevrelerin gündeminde sürekli olarak bulunmuş, araştırılmış, eleştirilmiş ya da takdir edilmiştir"
Mekan olarak Türkiye İlk naif "Görüntü Avcıları"ndan bu yana Türkiye'nin bir hayli kullanılan bir mekan olduğunu dile getiren ve yapımcıların, yönetmenlerin, ünlü ve ünsüz oyuncuların Türkiye topraklarını, kentlerini, insanlarını Türkiye olmayan herhangi başka bir ülkeyi canlandırmak için kullandığını belirten Scognamillo, "Bazı dönemlerde Batılı sinemacılar, Türkiye'yi keşfettiler ve kendilerince anlattılar. Bu gelişlerin bir başka olumlu tarafı daha oldu: Tanıtmanın ötesinde az ya da çok, bir 'yabancı sermaye' getirdiler, para akıttılar, bazı sinema adamlarına, yapımcılara, organizatörlere, teknik elemanlara, az sayıda oyuncu ve belirli sayıdaki figüranlara, daha "ehvenişer" ücretlerle çalışma olanağı tanıdılar. Ama, zaman zaman, bu sinemasal sermaye akışı bazen bürokratik bazen de 'mevzuattan' kaynaklanan engellerle karşılaştı. Bazı çekimler yarı da kaldı, bazen aşırı duyarlılıklar gösterildi, milliyetçi duygular kabardı, özellikle tarih ve Osmanlılık söz konusu olunca. Bazen de sinemanın sinema olduğu bir kurgu, bir gösteri, bilinçli bir aldatmaca olduğu unutuldu" diyor.
Bir ilk adım Batı sinemasının Türkiye ve Türkler ile karşılaşması, Türkiye'yi ve Türkleri anlatmasının hiç de kısa bir öykü olmadığını vurgulayan Giovanni Scognamillo, bu çalışmanın bir ilk adım olduğunun altını çizerek gerisi ve devamı sanat tarihçilerinin, ekonomi ve toplumbilim uzmanlarının, siyasetçilerin işidir, ola ki görevi olduğunu söylüyor.
Tanzimat'tan bugüne Sinema yazarı Scognamillo, bu soruların Tanzimat'tan, Batılılaşma hareketlerinden -ve daha da öncesinden- bu yana aklımıza kurcalayan, üzerinde durulan, değerlendirilen, zaman zaman kalıp imgeler ve yorumlarla -Türk düşmanı, Türk dostu- ifade edilen ya da edilmeye çalışılan, Avrupa Birliği süreciyle de daha da güncelleşen dahası önem kazanan ve her zaman güncelliklerini koruyan sorular olduğunu söylüyor. "Batı Sinemasında Türkiye ve Türkler" isimli çalışmanın asıl amacını ise şöyle anlatıyor Scognamillo, "Oldukça dar bir kapsam dahilinde, bu soruların 'sinemasal' yanıtlarını, bilgimizin, bulabildiğimiz, erişebildiğimiz malzemenin elverdiği kadarıyla vermektir. Batı sinemasının, dünden bugüne, Türkiye'ye ve Türklere nasıl yaklaştığını incelemek, belgelemek ve yorumlamaktır. Türkiye'nin bugünkü konumuna, Avrupa Birliği ilişkilerine, son dönemin durum ve olaylarına baktığımızda bu tür bir çalışmanın, boyutları ve sonuçları ne olursa olsun, gerekli olduğu kanısına varmış oluyoruz. Kaldı ki Batı -özellikle Avrupa- bu son yıllarda Türk sineması kanalıyla, çeşitli uluslararası festivallerde ödüllendirilen yapıtların aracılığıyla, Türkiye'yi ve Türkleri sürekli olarak izlemek, tanımak, incelemek olanağı elde etmiştir. Öte yandan siyasal ve ekonomik alanlarda, Türkiye Batılı çevrelerin gündeminde sürekli olarak bulunmuş, araştırılmış, eleştirilmiş ya da takdir edilmiştir"
Mekan olarak Türkiye İlk naif "Görüntü Avcıları"ndan bu yana Türkiye'nin bir hayli kullanılan bir mekan olduğunu dile getiren ve yapımcıların, yönetmenlerin, ünlü ve ünsüz oyuncuların Türkiye topraklarını, kentlerini, insanlarını Türkiye olmayan herhangi başka bir ülkeyi canlandırmak için kullandığını belirten Scognamillo, "Bazı dönemlerde Batılı sinemacılar, Türkiye'yi keşfettiler ve kendilerince anlattılar. Bu gelişlerin bir başka olumlu tarafı daha oldu: Tanıtmanın ötesinde az ya da çok, bir 'yabancı sermaye' getirdiler, para akıttılar, bazı sinema adamlarına, yapımcılara, organizatörlere, teknik elemanlara, az sayıda oyuncu ve belirli sayıdaki figüranlara, daha "ehvenişer" ücretlerle çalışma olanağı tanıdılar. Ama, zaman zaman, bu sinemasal sermaye akışı bazen bürokratik bazen de 'mevzuattan' kaynaklanan engellerle karşılaştı. Bazı çekimler yarı da kaldı, bazen aşırı duyarlılıklar gösterildi, milliyetçi duygular kabardı, özellikle tarih ve Osmanlılık söz konusu olunca. Bazen de sinemanın sinema olduğu bir kurgu, bir gösteri, bilinçli bir aldatmaca olduğu unutuldu" diyor.
Bir ilk adım Batı sinemasının Türkiye ve Türkler ile karşılaşması, Türkiye'yi ve Türkleri anlatmasının hiç de kısa bir öykü olmadığını vurgulayan Giovanni Scognamillo, bu çalışmanın bir ilk adım olduğunun altını çizerek gerisi ve devamı sanat tarihçilerinin, ekonomi ve toplumbilim uzmanlarının, siyasetçilerin işidir, ola ki görevi olduğunu söylüyor.