12 Ağustos 2006 21:00
Kore Mahallesi'nin Romanları
İstanbul'dan otoyolu kullanarak gelirseniz, Çorlu'ya girişteki tek katlı, rengarenk evleriyle, hareketli ve şirin bir mahalle ilginizi çekebilir. At arabaları, işe çıkan üçerli beşerli müzisyen grupları, ellerinde darbuka ile gezen kızanları, çiçekli fistanlarının altındaki terliklerini sürterek yürüyen genç kızlarıyla Çorlu'da yaşayan Romanların "Kore Mahallesi" burası. Kore Mahallesi'nde önce "Yüksel'in kahve"yi soruyoruz. Yabancı olduğumuzu hemen anlayan ahalinin "Kime gelmişler? Niye gelmişler?" diyen bakışları ile izleniyoruz bir süre. Küçücük meydanda aradığımızı bulmaksa kolay oluyor. Yüksel Akbaş, bir yıl önce kurulan Çorlu Hıdırağa Mahallesi Yardımlaşma Derneği'nin başkanı. Resmi adı Hıdırağa Mahallesi olarak bilinen yeri neden herkesin Kore Mahallesi olarak bildiğini soruyoruz. Bir lakapmış. Kore Savaşı'nın olduğu dönemde mahallenin Emine Ablası her gün çıkan kavgalara veryansın ederek "Her gün kavga gürültü, burayı Kore'ye çevirdiniz!" demiş ve böylece mahalle "gayrı resmi" ismine kavuşmuş. Kore Mahallesi'nde 5-6 bin Roman yaşıyor.
Dudulange Festivali Dernekleri, fakat sadece kahve faaliyeti gösteren "yardımlaşma" dernekleri ile mukayese edilemeyecek çalışmalar içerisinde. İlk olarak 6 Mayıs'ta, yani Hıdrellez günü, Dudulange Festivali yapmışlar. Edirne ve Kırklareli'de Kakava adıyla yapılan kutlamalara benzer özellikleri olan bir bahar kutlaması Dudulenge. Güneş doğarken davul ve zurnalarla herkes kaldırılıyor. Mahalleli yürüyerek Sinan Dede Çeşmesi'ne gidiyor ve çeşmede yüzlerini yıkıyor. Genç bir kıza beyaz bir elbise ya da eski bir gelinlik giydiriliyor. Üzerini yeşilliklerle süslüyorlar, başına papatyadan taç takılıyor ve kız hafif ıslatılıyor. Bu kıza "Dudulenge kızı" deniyor. Bu çok eski bir gelenek. Fakat uzun zaman sonra derneğin girişimi ile ilk defa bu sene kutlanmış.
Dernek çözümler üretiyor Festival yapmakla yetinmeyen dernek; müzik, sağlık, spor, halkla ilişkiler ve folklor birimleri oluşturmuş. Mahallelinin en büyük sorunu işsizlik. İşsizliğe bağlı olarak sağlık ve eğitim sorunları da oldukça yoğun. Mahallenin yüzde 90'ı yeşil kartlı. Sağlık sorumlusu olan arkadaşları sağlık ocakları ve hastane prosedürlerini biliyor ve hastalara refakat ediyor. Akdağ; "Bizim insanımız kendini anlatamaz, sorumlu arkadaşla daha kolay oluyor" diyor. Sağlık sorumlusu olaya o kadar hâkim ki kuş gribinin gündemde olduğu günlerde bir dama kuş düşmesi üzerine, sağlık ocağını ve hastaneyi ayağa kaldırıp ambulansla kuşu damdan aldırmış! İçme suyu test ettirilmiş ve sonucu ile belediyeye başvurulup suyun ilaçlanması sağlanmış. Kışın trafo yetersizliğinden sürekli elektrikleri kesilen mahalleye, derneğin girişimleri üzerine yeni bir trafo yapılmış. Derneğin spor birimi ise şu sıralar bir futbol turnuvası hazırlığında. Muratlı, Tekirdağ, Lüleburgaz'da bulunan derneklere çağrılar yapılıyor. Mahallenin iki takımı var: Samba ve Kore takımları.
'Banka hortumlayan Roman gösterin!' Yüksel Akbaş mahallenin en büyük sorunu olan işsizliğe karşı projeler üretmeye çalışıyor. Roman olmanın ayrı bir zorluğu var iş bulmakla ilgili. Müzisyenlik, hamallık, kağıt ve hurda toplamak en bilinen işleri; kadınlar da ev temizliğine gidiyor. Çorlu'da yüzlerce fabrika olmasına rağmen fabrikada çalışan Roman işçi sayısı çok az. İkametgâhta Hıdırağa Mahallesi yazınca fabrikalar işe almak istemiyor. Yüksel Akbaş'ı en çok rahatsız eden şey Romanların hep olumsuzluklarla anılması. "Bana bir tane banka hortumlayan, hamutuyla götüren Roman söyleyin! Bizimkiler sadece hamsiyi gıdıklar" diyor ve ekliyor: "Bir kamyon elmada, çürük olanı mutlaka çıkar." Kötü önyargıları ve bu önyargıları yaratan sebepleri değiştirmekte kararlı olduklarını söyleyen Akbaş, "Herkes Roman olduğunu göğsünü gere gere söyleyebilmeli" diyor. İşsizlik için ilk düşüncesi her fabrikadan 1 kişilik kontenjan hakkı istemek. Talep belediyeye iletilmiş. Kaymakam, Ticaret Odası Başkanı ve Belediye Başkanı ile toplantı yapılacak. Belediye, "Mahalleyi Kumkapı modeliyle güzelleştirelim" demiş ama Akbaş bu öneriye karşı. Bu modelin mahalleyi yozlaştıracağını, üstelikbunun "Baban, deden zurnacıydı, sende zurnacı ol" demek olacağını düşünüyor.
Dudulange Festivali Dernekleri, fakat sadece kahve faaliyeti gösteren "yardımlaşma" dernekleri ile mukayese edilemeyecek çalışmalar içerisinde. İlk olarak 6 Mayıs'ta, yani Hıdrellez günü, Dudulange Festivali yapmışlar. Edirne ve Kırklareli'de Kakava adıyla yapılan kutlamalara benzer özellikleri olan bir bahar kutlaması Dudulenge. Güneş doğarken davul ve zurnalarla herkes kaldırılıyor. Mahalleli yürüyerek Sinan Dede Çeşmesi'ne gidiyor ve çeşmede yüzlerini yıkıyor. Genç bir kıza beyaz bir elbise ya da eski bir gelinlik giydiriliyor. Üzerini yeşilliklerle süslüyorlar, başına papatyadan taç takılıyor ve kız hafif ıslatılıyor. Bu kıza "Dudulenge kızı" deniyor. Bu çok eski bir gelenek. Fakat uzun zaman sonra derneğin girişimi ile ilk defa bu sene kutlanmış.
Dernek çözümler üretiyor Festival yapmakla yetinmeyen dernek; müzik, sağlık, spor, halkla ilişkiler ve folklor birimleri oluşturmuş. Mahallelinin en büyük sorunu işsizlik. İşsizliğe bağlı olarak sağlık ve eğitim sorunları da oldukça yoğun. Mahallenin yüzde 90'ı yeşil kartlı. Sağlık sorumlusu olan arkadaşları sağlık ocakları ve hastane prosedürlerini biliyor ve hastalara refakat ediyor. Akdağ; "Bizim insanımız kendini anlatamaz, sorumlu arkadaşla daha kolay oluyor" diyor. Sağlık sorumlusu olaya o kadar hâkim ki kuş gribinin gündemde olduğu günlerde bir dama kuş düşmesi üzerine, sağlık ocağını ve hastaneyi ayağa kaldırıp ambulansla kuşu damdan aldırmış! İçme suyu test ettirilmiş ve sonucu ile belediyeye başvurulup suyun ilaçlanması sağlanmış. Kışın trafo yetersizliğinden sürekli elektrikleri kesilen mahalleye, derneğin girişimleri üzerine yeni bir trafo yapılmış. Derneğin spor birimi ise şu sıralar bir futbol turnuvası hazırlığında. Muratlı, Tekirdağ, Lüleburgaz'da bulunan derneklere çağrılar yapılıyor. Mahallenin iki takımı var: Samba ve Kore takımları.
'Banka hortumlayan Roman gösterin!' Yüksel Akbaş mahallenin en büyük sorunu olan işsizliğe karşı projeler üretmeye çalışıyor. Roman olmanın ayrı bir zorluğu var iş bulmakla ilgili. Müzisyenlik, hamallık, kağıt ve hurda toplamak en bilinen işleri; kadınlar da ev temizliğine gidiyor. Çorlu'da yüzlerce fabrika olmasına rağmen fabrikada çalışan Roman işçi sayısı çok az. İkametgâhta Hıdırağa Mahallesi yazınca fabrikalar işe almak istemiyor. Yüksel Akbaş'ı en çok rahatsız eden şey Romanların hep olumsuzluklarla anılması. "Bana bir tane banka hortumlayan, hamutuyla götüren Roman söyleyin! Bizimkiler sadece hamsiyi gıdıklar" diyor ve ekliyor: "Bir kamyon elmada, çürük olanı mutlaka çıkar." Kötü önyargıları ve bu önyargıları yaratan sebepleri değiştirmekte kararlı olduklarını söyleyen Akbaş, "Herkes Roman olduğunu göğsünü gere gere söyleyebilmeli" diyor. İşsizlik için ilk düşüncesi her fabrikadan 1 kişilik kontenjan hakkı istemek. Talep belediyeye iletilmiş. Kaymakam, Ticaret Odası Başkanı ve Belediye Başkanı ile toplantı yapılacak. Belediye, "Mahalleyi Kumkapı modeliyle güzelleştirelim" demiş ama Akbaş bu öneriye karşı. Bu modelin mahalleyi yozlaştıracağını, üstelikbunun "Baban, deden zurnacıydı, sende zurnacı ol" demek olacağını düşünüyor.
Evrensel'i Takip Et