Grup Sılam'ın müzik yolculuğu

Türkü barlardan müzik dünyasına adım atan Grup Sılam ilk albümünü, 7. yılını geride bırakırken çıkardı. Grup olmanın gereklerini yerine getirerek müzik yapmaya çalışan grup, halk müziği ve Anadolu Rock'tan etkilenmenin yanı sıra sanat müziğine yakın duran besteleriyle de dikkat çekiyor. Müziğe gönül vermiş 5 gencin tesadüfen bir araya gelmesiyle kurulmuş Grup Sılam. Her biri kendince müzikle uğraşan Ali Tan, Özgür İgit, Yasin Yıldız, Veli Acar ve Zeynel Yasan'ın 1999 yılında kurduğu grup, ilk başta Grup Sıla adını alıyor. Her biri Türkiye'nin farklı bölgelerinden İstanbul'a göç etmiş olmaları nedeniyle gruba bu adı veriyorlar. Ancak aynı adla farklı grupların ortaya çıkması müzisyenlerin, grubun adını Sılam olarak değiştirmesine neden olur.

Yedi yıllık tecrübe Türkü barlarda sahne alarak müzik yapmaya başlayan grup, kısa zamanda müzik piyasasında dikkat çekti. Bu dikkatin sebebi, grubun hem repertuvar seçimi hem de müzikal formlarının türkü barların genel müzik yapısından farklılık arz etmesi olarak gösteriliyor. 7 yıllık müzik hayatı boyunca hem barların hem de verdikleri konserlerin tecrübe kazandırdığı grup, bu tecrübelerini ilk albümlerini yayınlayarak dinleyicileriyle paylaştı.

Musikiden rock müziğe İber Müzik etiketiyle yayınladıkları albümde grup elemanlarından Özgür İgit ve Ali Tan'ın bestelerinin yanı sıra İsmail Özden, Aydın Öztürk, Mehmet Özcan ve anonim parçalar yer alıyor. Repertuvarlarında halk müziğinin yanı sıra Anadolu Rock formlarındaki parçalar göze çarparken grup elemanlarının bestelerinde sanat müziğine yakın formlar bulunuyor. Albümde bir Zazaki, bir de Kurmanci olmak üzere 2 tane de Kürtçe şarkı bulunurken, vokali ise Ali Tan ve Yasin Yıldız birlikte üstlenmiş. Halen Bakırköy'de bulunan Anadolu türkü barın yanı sıra birkaç barda sahne alan grubun, İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin çeşitli yerlerinde verdikleri konserler de bulunuyor.

'Bar bir zorunluluk' Albüm çıkarmış olmalarına rağmen grup, albüm çıkarmadan önce olduğu gibi türkü barlarda çalmaya devam ediyor. Türkü barlarda çalmalarının nedenini grubun gitaristi Özgür İgit, "zorunluluktan kaynaklı" şeklinde açıklıyor ve "Bu işe başladığımızda barlar zorunlu bir sebepti. Halen de öyle. İleride çok geniş kitlelere seslendiğimizde barda çıkmak istemem" diyor ve ekliyor; "Konserler bizim için her zaman daha zevkli. Çünkü oraya gelen insanlar her zaman sanat için, müzik için geliyor. Alkol yok, buradaki gibi bir eğlence mantığı yok. Buraya gelen insanlar daha çok sohbet etmek, bir şeyler içmek, yemek için geliyor. Ama konserler böyle değil. Onun için konserlerden daha çok zevk aldık." Kendileri gibi herhangi bir yere bağlı olmadan çalışan gruplar için türkü barların zorunlu olduğunu düşünen Yasin Yıldız, bu tür yerlerde müzikten taviz vermemek gerektiğine de işaret ediyor; "Eğer sahneden, duruşundan taviz vermiyorsan müziğini iyi yaparsın. Bu anlamda türkü barların grup müziği yapan insanlara çok faydası var."

'Taklit değil takdir ediyoruz' Bu 7 yıllık zaman diliminde kazandıkları tecrübelerden biri de müzikal anlamda kendilerine ait bir tarzı yaratmaya girişmek olmuş. İlk kuruldukları zamanlar bazı grup ve sanatçıları örnek alarak repertuvarlarını oluşturan grup, şimdilerde müzik tarzlarını belirleyen repertuvarla sahne alıyor. Bu konuda Özgür İgit şu bilgileri veriyor; "İlk kurulduğumuz zaman kendimize bazı grupları örnek alıp onların pratiklerini yaptık. Ama zaman içerisinde kendimiz olma gereğini hissettik. Şu anda hiçbir sanatçıyı taklit etmiyoruz. Beğeniyoruz, takdir ediyoruz ama onlar gibi çalmalı okumalıyız demiyoruz." Bununla birlikte tarzlarının henüz tam olarak netleşmediğini de belirtiyorlar. Bunun için zamana ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar. Grup kurmadan önce her biri farklı işlerde çalışan ve bu yönde kariyer yapmayı hedefleyen müzisyenler, şimdi ise müzik dünyasında kendi tarzlarını geliştirerek önemli bir yere gelmeyi amaçlıyor.