10 Kasım 2011 10:16

‘İnsanları güldürürken biz ölüyoruz’

Diş teknisyenleri Derneği Başkanı Adnan Arslan, diş teknisyenlerinin özellikle günümüz koşullarında kaçınılmaz bir biçimde silikozis hastalığına yakalandığını anlattı. Arslan, Sağlık Bakanlığı’nın İhale Ysası’nın koşulları daha da kötüleştirdiğine dikkat çeken Arslan, “insanlar, gülerken biz

‘İnsanları güldürürken biz ölüyoruz’
Paylaş
Hilal Yağız / Hasan Akbaş

TÜRKİYE’NİN İLK RESMİ SİLİKOZİS HASTASI

Adnan Arslan, Diş Teknisyenleri Derneği Başkanı olmasının yanı sıra, Türkiye’nin ilk resmi silikozis hastası. Arslan, diş teknisyenlerinin yaptıkları işi şöyle anlattı: “diş hekimlerinden aldığı ölçülerden bir model elde ederek onun üzerine diş protezini tamamlayan kişi”. Arslan, çalışma sırasında kimyasal malzemeler kullandıkları söyledi. Kot kumlama işi yapan işçilerle benzer maddeleri soluduklarını vurgulan Arslan, “Bizde kimyasal tiner bazlı malzemeler vardır, kum vardır, metal tozu vardır. Çünkü biz metali işliyoruz. Çünkü o protezlerin hepsinin altyapısı metaldir” dedi.

‘ÇALIŞMADIĞIM İÇİN YAŞIYORUM’

“Ben 1985 yılından beri hastayım. Türkiye’nin belki ilk resmi silikozis hastası benim. Ama resmi diş teknisyeni olarak yıllardır sesimi duyuramadım. Yıllardır mücadele ediyorum ve yıllardır da çalışmıyorum. Diş teknisyenliği yapmadığım için şu anda yaşıyorum” diyen Arslan, 8- 9 yıllık bir çalışma sonucu hasta olduğunu belirtti. Arslan, insanların bir yıllık bir çalışma ile de silikozise yakalanabileceğini ifade etti.

Çalışma ortamında bu hastalığın engellenmesi için yapılabilecek birçok şey olduğunu ifade eden Arslan, genel olarak ortamın havalandırmasının iyi olması gerektiğini kaydetti. Arslan, “Diş teknisyenliği yavaş ve butik çalışılması gereken bir meslektir. Yani çalışma ortamını kendine göre havalandıracaksın, temiz çalışacaksın. Bir diş teknisyeninin bir günde yapacağı iş kapasitesi bellidir” diye konuştu.

‘İHALEYASASI HASTALIKLARI KÖRÜKLEYECEK’

Arslan, Sağlık Bakanlığı’nın ihale yasasının hastalıkları, kötü çalışma koşullarını körükleyeceğini belirtti. Bu yasaya göre, Sağlık Bakanlığı’nın kendi çalıştırdığı teknisyenlerine kota koyduğunu söyleyen Arslan, “Ama biz bu söylenen miktarın 10- 15 katını yapmazsak para kazanmayı bırakın zarar ediyoruz” dedi. Sağlık Bakanlığı’nın ihalesini kazanan firmaların çok düşük fiyatla iş aldıklarını belirten Arslan, “düşük fiyatla iş alıp günde 15- 20 tane hareketli protez yaptırdığınız zaman para kazanabiliyorsunuz. İşletmeci, 3-  3,5 liraya maske alamayacak. Zaten kontrolü de yok” dedi. Maskenin zaten belli süre takılması gerektiğini belirten Arslan, ayrıca maske takılsa bile toz çok yoğun olduğu için fark etmediğini ifade etti.
Küçükken bu işi bilmeden çalıştıklarını kaydeden Arslan, “Biz çok uğraştıktan sonra Sağlık Bakanlığı diş teknisyenliğini tehlikeli meslekler grubuna aldı” dedi. Zamanında maskesiz ve havalandırmasız çalıştıklarını kaydeden Arslan, bakanlığın önerdiği maskenin alımının ise imkansız olduğunu belirtti.

‘ŞİMDİKİ KOŞULLAR 80’Lİ YILLARDAN KÖTÜ’

Arslan, silikozis hastalığının diş teknisyenleri için önlenebilir bir hastalık olduğundan bahsetti. Kendisinin 1975 yılında mesleğe başladığını söyleyen Arslan, şu anki çalışma koşullarının 80’li yıllardan bile kötü olduğunu belirtti. Arslan, “En azından o zamanlar ihale yoktu. İnsanlar çalışma ortamında kendi yapabileceği iş kapasitesine kadar iş yapıyordu” dedi. İhaleye giren firmaların gece gündüz çalışarak iş yapması gerektiğini vurgulayan Arslan, teknisyenlerin belgeli veya belgesiz işçi çalıştıracağını ve gece gündüz çalıştırarak işini bitirebileceğini belirtti.

Türkiye’de 20 binden fazla diş teknisyeni olduğunu belirten Arslan, ruhsatlı olarak da 1600 laboratuarın gösterildiğini söyledi. Bugün Ankara’daki 400 – 500 laboratuarın sadece yarısının ruhsatlı olduğunu ifade eden Arslan, ruhsatlı olanların bile çalışma koşullarının çok kötü olduğunu ifade etti.

DENETİM VAR AMA NASIL?

Arslan, “denetimler yapılıyor ama gerçekçi değil, gerekli şekilde yapılmıyor. Denetim yapılırken, ‘ya şurayı görmeyelim’ denebiliyor. Sertifikalara bakılmıyor” dedi. İstanbul’da da binlerce teknisyen olmasına rağmen, ruhsatlı laboratuar sayısının sadece 240 olduğunu ifade eden Arslan, “Yani bu, İstanbul’da binlerce ruhsatsız laboratuar var demektir” dedi. Türkiye’de 2 bin 25 teknisyenin belgesiz çalıştığını söyleyen Arslan, “Diyorlar ki belgesiz çalışan teknisyene 1 ile 3 yıl arası ceza var. Eee  şimdi ne olacak? İl sağlık müdürü denetime geliyor, bunları görmezden geliyor. Ama bu insanların belgeleri yok ve bu insanlar yarın hasta olduklarında diş teknisyeni olarak sağlık güvencesinden faydalanamayacaklar” dedi.

‘BİZİM ZARARIMIZ BAKANLIĞIN KARI’

Denetimde bunların görülmemesinin nedenini de açıklayan Arslan, “Görmüyorlar. Çünkü bizim her zararımız Sağlık Bakanlığı’nın karı. Bakanlık ASM’lerde ucuza iş yaptırırken halk sağlığı ile oynanıyor. Kullanılan malzemeler ve yapılan protezler sıkıntı yaratıyor. Bir protez yaparsın, kötü olursa hasta bir sene sonra diş etleri iltihaplanmış, paramparça olmuş bir şekilde gelir. Bu da halk sağlığı ile oynamaktır. Hekimler de bugün yüzlerce protez takarak performanstan dolayı para almak istiyorlar. Ne kadar diş kesersen o kadar para alacaksın” dedi.

Bu sistemin, daha çok çalışmak zorunda kalan diş teknisyenlerini hasta ettiği gibi, ortaya daha kötü ürün çıktığını da ifade etti. Arslan ayrıca durumlarının milleti sağlığına kavuştururken; kendilerinin sağlıklarından olması olarak ifade etti. Arslan, “İnsanları güldürmek isterken biz ölüyoruz” diye özetledi durumu.

‘ÖLÜMÜ BEKLEYEN 8- 10 ARKADAŞIM VAR’

Arslan çok arkadaşını da bu hastalıktan kaybettiğini belirterek şunları söyledi: “Şu anda Ankara’da ölümü bekleyen 8- 10 arkadaşımız var. Ölen arkadaşlarım da var. Ben yıllardır diş teknisyeni olarak çalışmıyorum. Çalışmadığım için yaşıyorum. Geçen hafta bir arkadaşımız akciğer kanserinden vefat etti, 51 yaşındaydı. Onu defnettik. Ondan önce bir arkadaşımız yine ‘çok iş yapacağım’ diyerek hastaneye gitmedi. Bağırsak kanserinden vefat etti bir buçuk ay önce. Birlikte çalıştığım 3 arkadaşım vefat etti. Çok yaşlı teknisyen arkadaşımız da kalmadı arttık. Çünkü hemen ölüyorlar.” (Ankara/EVRENSEL)


İYİ DURUMDAKİ LABORATUVARLAR BİLE SAĞLIKSIZ

Adnan Arslan ile birlikte kendi laboratuarı ile dernek üyesi diş teknisyenlerinin BİR laboratuarını ziyaret ettik. Protez diş yapımının her adımını takip ettik. Çalışma ortamlarında hem merkezi havalandırma, hem de bölgesel havalandırmalar dikkat çekerken, bunlara rağmen çıkan metal tozlarını soluduklarını gözlemledik. Maske var, fakat bu maskenin metal tozlarına bir etkisi yok. Protez yapımının birçok ayrı aşaması var. Son derece detaylı bir iş. Diş hekimlerinin gönderdiği kalıplara sentetik alçı dökerek model elde etmekle işe başlıyorlar. Bunlar önce mumla, daha sonra ise porselenle kaplanıyor. Diş hekimleri ölçü alıyor, diş teknisyenleri ise model elde ediyor. Sadece metalden değil, mumun yanmasından dolayı çıkan gazlar da var ortamda. “Biz de her şey var” diyor Adnan Arslan, laboratuarı gezdirirken. Metal eritme, metal işleme, boyama, kalıp hazırlama, mumlama, birçok iş yapılıyor. İşin tesfiye ve parlatma sölümleri, en fazla toz çıkaran ve en fazla hastalığa sebep olan bölümler.

Burada çalışan bir işçinin telefonunu poşetleyerek koruması da dikkatimizi çekiyor. Poşete sardığı telefonunu korurken, kendisi ise saatlerce toza maruz kalıyor. Sağlık Bakanlığı ateşin kullanılmaması gerektiğini söylemiş ama, mumla yapılan işlem ateşsiz olmuyor. Ateş havayı kurutuyor ve bir yandan da gaz üretiyor. Milim ile değil, mikronlar ile uğraştıklarını anlatıyor Arslan. Yapılan iş yoğun, zahmetli, yorucu… İşin ölümcül yanını ise yarım saatlik bir ziyarette bile hissedebiliyoruz. Yoğun bir baş ağrısı kalıyor laboratuar ziyaretlerinden...

ÖNCEKİ HABER

Yunanistan’da tabansız hükümet

SONRAKİ HABER

Rantı dünya gördü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa