08 Ekim 2006 21:00

Mevsimlik tarım işçilerinin
   sorunları Meclis'e taşınıyor

Mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını anlatan 'Turgutlu Göçmen Tarım İşçileri Sorunları' raporu çarpıcı gerçekleri ortaya koydu. Tarım işçilerinin çalışma koşullarından, sosyal yaşantılarına kadar karşılaştıkları sorunları yansıtmayı hedefleyen raporda, Kürtlerin yerel halk için tehlike sayıldığı bilgilerine yerverildi. Çeşitli kitle örgütleri tarafından hazırlanan rapor Meclis İnsan Hakları Komisyonu ve yerel yöneticilere sunulacak.

Paylaş
İzmir'de sağlık örgütleri ve derneklerden oluşan bir heyet, her yıl yüzlerce mevsimlik işçisinin akın ettiği Manisa'nın Turgutlu ilçesine giderek incelemelerde bulundu. Mevsimlik işçilerin yaşam şartlarına ilişkin heyet tarafından hazırlanan rapor, Meclis İnsan Hakları Komisyonu ve yerel yöneticilere sunulacak. Ege Göç-Der, İHD, ÇHD ve SES İzmir Şubeleri ile TTB İzmir Tabip Odası, Turgutlu Gündelik İşçiler Dayanışma Derneği temsilcilerinden oluşan bir heyet, Manisa'nın Turgutlu ilçesinde her yıl Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden gelen yüzlerce mevsimlik işçinin çalışma koşullarını yerinde inceledi. İşçilerle birebir görüşen heyet üyeleri, yaşanan sorunlara ilişkin veriler topladı. 'Turgutlu Göçmen Tarım İşçileri Sorunları' başlığını taşıyan raporda, işçilerin yaşam koşullarına ilişkin çarpıcı sonuçlar yer aldı. Mevsimlik işçisinin tanımının yapıldığı raporda, köylerinin boşaltılması, çatışmalar nedeniyle güvensiz hale gelen yaylalarda hayvancılık ve tarımın durma noktasına geldiği için bölge halkının göçten başka seçeneğinin kalmadığına vurgu yapıldı.

İşçilerin sağlık koşulları Göçmen tarım işçilerinin genellikle en tehlikeli, en ağır ve en sağlıksız işleri yaptığı ve çok uzun sürelerle çalıştırıldıkları belirtilen raporda, işçilerin yaklaşık 8 metrekare naylon barakalarda barındıkları, yaşam alanlarında kapı ve pencerenin bulunmadığı ifade edildi. Raporda, şu ifadelere yer verildi: "Mutfak yok. Barakaya bitişik olarak veya birkaç metre yanında küçük bir kulübe tuvalet olarak kullanılmak da olup içinde su bulunmamaktadır. Yemek yapmak ve su kaynatmak için çevreden toplanan çalı çırpı yakacak olarak kullanılmaktadır. Barakaların çevresi son derece kirli olup, hiçbir hijyenik koşul taşımamaktadır. Yaklaşık aynı kodda barakaların yanından geçen dere temiz su barındırmamakta, diğer çevre koşulları ile birleşince sıtma hastalığına neden olmaktadır. Mevsimlik olarak çalışan işçilerin yanında, bazı aileler sürekli kalmakta, kış mevsiminde daha kötü koşullarda yaşamaktadırlar." Raporda ayrıca hastalık neden gösterilerek işçilerin köye sokulmayıp izolasyona tabi tutulduğuna dikkat çekilerek, "Bu durum ise sosyo-psikolojik bakımdan yabancılaşmaya götürmektedir. Kürt etnik aidiyetleri, dönemin siyasi konjonktürü nedeni ile aleyhlerine kullanılarak etnik ayrımcılık yapılmaktadır. Sıradan günlük bir tartışma bile son aylarda yaygınlaştırılan linç tehlikesine dönüşebilir" denildi.

'Kürtler tehlike sayılıyor' Yaşam koşulları nedeniyle sağlık sorunlarının ortaya çıktığı belirtilen raporda, mevsim sonunda soğuktan dolayı zatürree, bronşit gibi iç hastalıkların arttığı, sağlıksız yakacaktan dolayı solunum yolları hastalıklarında da artış görüldüğü kaydedildi. Kürt ve Türk kökenli vatandaşların yaşadıkları şehir ve köylerin sosyal gerginlik alanı haline getirildiğine işaret edilen raporda, Türkiye'de yaşanan sosyal sorunlar nedeniyle Kürt kökenli göçmen işçilerin yerleşim alanlarına girmesinin bile yerel halk için tehlike sayıldığı ifade edildi.

'Suç işleniyor' Göçmen tarım işçilerinin günlük 15-16 YTL ücretle işverenler tarafından çalıştırıldığı, bu ücretten kişi başı 2 YTL 'dayıbaşı' payı olarak kesildiği ve işçinin eline 13-14 YTL geçtiğine vurgu yapılan raporda, "Bağ ve bahçelerde meyve toplanması ve üzüm kırımı yevmiye ile pamuk toplama ise kilo başı hesabı ile yapılmakta. Pamuk toplamada sömürü daha artmaktadır. İşçilerin performansını artırmak için halk dilinde 'Maymun Hapı' diye tabir edilen bir tür ilaç verildiği söylenmektedir. Çalışma saatleri sabah gündoğumu ile başlamakta, akşam günbatımı ile sona ermektedir. Yaşanan hastalıklar nedeniyle ölümler görülmüş, üstü açık traktörlerle bazen yükün üzerinde 30'a yakın insan taşınmakta, trafik vakası olarak görülen kazalarda daha çok insan kaza geçirip ölebilmektedir. Daha düşük ücretlerle 12 yaşından küçük çocuklar dahi çalıştırılmakta olup Türk Ceza Kanunu ve İş Kanunu'na göre suç işlenmektedir" denildi. Kürt kimliğinin sömürü aracı olarak kullandığına dikkat çekilen raporda, "Ayrıca Ziraat Odaları, 'Kürtler bir araya gelmesin' zihniyeti ile aynı sınıfın insanlarının kardeşleşmesini ve örgütlü hak aramayı engellemektedir. Kürt kimliği sömürü aracı olarak kullanılmakta ve adli vakalarda bu durum başvuru makamlarında kabul görmektedir" denildi. Mevsimlik işçilerin çocuklarının ciddi eğitim problemi olduğuna vurgu yapılan raporda, eğitim çağına gelmiş olan çocukların yoksulluk nedeniyle aileleriyle birlikte çalışmak zorunda kaldığına dikkat çekildi.

'Çarpıcı gerçeklerle karşılaştık' Turgutlu'ya giden heyet içinde yer alan İzmir Tabip Odası eski Başkanı Dr. Zeki Gül, Turgutlu'da çarpıcı gerçeklerle yüzleştiklerini ifade etti. Gül, "Ortada çok daha somut bir şey var. Hijyen ve enfeksiyon hastalıklarına olan yatkınlık. Hiçbirisinin sosyal güvencesi ve yeşil kartı yok. Oysaki orada devletin yardımı ya da sosyal güvenlik şemsiyesi altında bedelsiz, yani prim ödenmeden sağlık hizmetinin verilmesi gerekiyor" diye konuştu. İşçilerin hastalandıklarında masraflarını kendilerinin karşıladığını ve bunun işçileri zorladığını ifade eden Gül, bir hekim olarak ise göçmen tarım işçilerine yönelik ayrımcı sağlık hizmeti sunumunu gördüğünü ve bundan rahatsız olduğunu söyledi.


Açık araçlarla ilgili sorunları var Turgutlu Gündelik İşçiler Dayanışma Derneği Başkanı Cevher Özdemir ise mevsimlik işçilerin günde 13-14 saat çalıştığını ve yevmiyelerin çok düşük olduğunu ifade etti. Özdemir, "İşçiler hâlâ traktör kasasında işe götürülüp getiriliyor. Bunun için 3 ay önce bir imza kampanyası başlattık. Hedefimiz 10 binin üzerinde imza. Toplanan imzalarımızı da heyet oluşturarak Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na ileteceğiz. Bu tür taşıma yöntemi kanunca da yasaktır. İnsanların yaşamı çok ucuz" diye konuştu. Son bir yılda traktör kasalarında işçilerin taşınması sonucu 11 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Özdemir, yaklaşık 15 gün önce yine bir kadının traktör kasasından düşerek yaşamını yitirdiğini belirtti.

'Sıkıntılarımız çok' Şanlıurfa'dan haziran ayında gelen Abdulkadir Kaplan adlı işçi de 3-4 yıldır Turgutlu'ya gelip gittiklerini belirtti. Yaklaşık 3 aydır üzüm ve domates tarlalarında çalıştıklarını ifade eden Kaplan, "Su sıkıntımız var. Çayın içi burası. Her an sel ile karşı karşıyayız. Bir defasında çadırlarımız sular altında kaldı" dedi. Kaplan, "Seyyar tuvalet ve banyo yapılmış. Burada sinek çok olduğu için sıtma görülüyor. Muhtar 3 yıldır bu çayı dolduracağını ve yükselteceğini söylüyor. Ama yapmıyor."

ÖNCEKİ HABER

ABD'ye petrol dayanmıyor

SONRAKİ HABER

Tıp fakülteleri dünyaya bağlanamıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa