08 Ekim 2006 21:00

JİTEM deneme amaçlı
   bombalar patlatıyor

TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu tarafından, Şemdinli davasının sürdüğü Van. 3 Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan rapor, JİTEM'in karanlık işlerine ışık tutuyor.

Paylaş
TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu tarafından, Şemdinli davasının sürdüğü Van. 3 Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunulan rapor, JİTEM'in karanlık işlerine ışık tutuyor. JİTEM'de çalıştığını iddia eden Yunus Harputlu adlı hackerın ifadelerine dayanılarak hazırlanan raporda, JİTEM'in Diyarbakır ve Hakkari'de deneme amaçlı patlamalar düzenlediği, birçok ilde kurum ve kişilere ait bilgilerin bilgisayarlardan kopyalandığı ve bu bilgilerin İsraillilere satıldığı öne sürüldü. Raporda, üst düzey komutanlar da suçlanıyor. Şemdinli'de Umut Kitabevi'nin bombalanması olayına karışan ve halen Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan itirafçı Veysel Ateş'in davasına ilişkin olarak, Mehmet Elkatmış başkanlığındaki TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu, mahkemeye dosya halinde bir rapor sundu. Raporda verilen bilgilere göre Komisyon, Kıbrıs Girne Amerikan Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. sınıfta okurken devamsızlıktan atılan Yunus Harputlu (Özcan) isimli kişi ile görüştü.

JİTEM'e katıl teklifi Komisyona verdiği bilgilerde, Malatya doğumlu, evli ve bir çocuk babası olduğunu belirten Harputlu, Malatya'ya döndükten sonra iş bulamadığı için bilişim suçları işlemeye başladığını söyledi. Malatya'daki mahkemelerde buna ilişkin dosyalarının bulunduğunu belirten Harputlu, daha sonra bir astsubay ve bir uzman çavuşun aracılığıyla JİTEM ile ilişkiye geçtiğini ifade etti. Harputlu, şunları anlattı: "Bana bu yaptığım işlerin sonunun olmadığını, hapiste çürüyeceğimi, bu yeteneğimi kendi çalıştıkları kurum olan JİTEM için kullanmamın daha iyi olacağını, hayatımın düzene girip artık finans konusunda da sıkıntı çekmeyeceğimi söylediler ve bir hafta düşünme süresi verdiler."

'Elazığ'a götürüldüm' Bu teklifi kabul ettiğini belirten Harputlu, şu bilgileri verdi: "Teklifi kabul ettikten sonra, beni Elazığ Jandarma Alay Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürü Binbaşı B.Ş.'nin yanına götürdüler. Binbaşı benim artık onlara çalışacağımı söyledi. Benden yapmamı istediği ve yaptığım işler şunlardır; HTS raporlarını (Haberleşme tespit sonuçları) çıkartmak. Başkalarına ait özel bilgisayarlar, kurum, kuruluş, dernek parti vb. yerlerin bilgisayarlarını uzaktan kumanda sistemi ile kontrol edip, elde olan bilgileri kopyalamak. Yukarıda belirttiğim yerlerin, kişilerin şahsi maillerini kontrol edip, yer tespiti yapmak. Kendisine ve personeline finansman sağlama, suçlularla yapılan pazarlıklarda kişilerin hesaplarında istenilen miktarda para gösterme ve teyit alma. C-4 patlayıcı notebook (diz üstü bilgisayar) üzerinde kontrol edilip ve fünyenin patlatılması, askeri birliklerde kullanılan bilgisayarların kumanda edilmesi ve kontrol edilip bilgilerin kopyalanması. Olmayan bilgileri tehdit gördüğü kişi, kurum ve kuruluşların bilgisayarlarına yerleştirme, cep telefonlarındaki mesaj metinlerinin kopyalanması, bilgisayar yoluyla sesleri dinleme, bu sıraladıklarımın hepsi yasal değil ve savcının bilgisi dışındadır."

İsraillilere pazarladılar Elazığ'dan sonra Tunceli Hozat Tugay Komutanlığı'na götürüldüğünü anlatan Harputlu, burada da sahte belgeler düzenlenerek görevli komutanlara Telekom görevlisi olarak gösterildiğini ifade etti. Tugay'da tek tel üzerinden 64 bitlik ibekçi (güvenlik duvarı) kullandığını ifade eden Harputlu, komisyona şu bilgileri verdi: "Şu anda da oradaki tüm bilgisayarlar dışarıdan kontrol altında olup, tüm bilgiler ve haberleşme sistemleri kopyalanmaktadır. B. Binbaşı bunu para karşılığında kod adları Lena (bayan) Alexander (erkek) Landy (bayan) olan 3 İsrail asıllı kişiye pazarladı. Tüm bu bilgileri bir netbook üstünden PCI slot kart ve connet kart ile sağladım. Bu çalışma sürem içerisinde B. Binbaşı bu kişilerle e-mail yoluyla haberleşmekteydi. Bu e-mailler şunlardır; Elzaly2323@yahoo.com, Telaly6262@yahoo.com, Dyraly2121@yahoo.com. B. Binbaşı, kendi adamları, bir albay, bir tümgeneral ve bir korgeneral, bu işlerin başıdır."

C-4 düzeneği yaptırdılar JİTEM elemanlarının kendisinden C-4 patlayıcı düzeneğine bağlı uzaktan kumanda yapmasını istediklerini de belirten Harputlu, "Benden C-4'lerin (12 adet) notebook üzerinden cep telefonu düzeneği ile konferans görüşmesi yapılacak aynı anda 2'şer saniye aracılığı ile patlayacak bir uzaktan kumanda sistemi istediler. 6 aylık bir çalışmadan sonra bu sistem oluşturuldu. Bu sistemi Ankara'da Başbakanlık, bakanlık, yargı yerlerinde kullanacaklar. C4'ler askeri mühimmat deposundan sağlanıyor" bilgisini verdi.

Deneme patlamaları Hakkari'de okul servisine yönelik ve Diyarbakır'da birer deneme patlama da gerçekleştirildiğini belirten Harputlu, patlayıcıların PKK itirafçılarına yerleştirildiği, ancak kumandanın JİTEM elemanlarının elinde olduğunu söyledi. Diyarbakır'daki bombalama olayında DEHAP otobüsünün zarar gördüğü bilgisini de veren Harputlu, komisyona şunları anlattı: "Diyarbakır'daki patlamanın asıl hedefi Özel Harekat polis arabalarıydı. Ancak zamanlama yanlış yapılmıştır, DEHAP otobüsü zarar görmüştür. Hakkari'deki olayda Telekom altyapısı kullanılmış ve itirafçı bombayı yerleştirdikten sonra Telekom kulübesi aracılığı ile patlatma gerçekleştirilmiştir. Kısacası bu patlamaları PKK değil bunlar yapmaktadır. Şu anda aşağıda yazdığım illerdeki tüm kurum, kuruluş, bilgisayarları illegal yöntemlerle kontrol edilmektedir. Özellikle DTP il ve ilçe parti başkanlıkları Elazığ, Tunceli, Diyarbakır, Van, Şırnak, Mardin, Hakkari, Bingöl, Batman ve Muş'tur."


ŞEMDİNLİ'DEKİ EL BOMBALARINI
     İTİRAFÇILAR GETİRDİ Kendisinden zorla 250 milyar-500 milyar lira senet aldıklarını ve 4 adet boş kağıt imzalatıldığını belirten Harputlu, TBMM Şemdinli Komisyonu'na son olarak şu bilgileri verdi: "Benden en son istedikleri iş de şunlardı; 5 sahte kimlikle şirket açma, bu şirketlere dünya bankasından kredi alma işi (minimum 3 milyon Avro). Bunu da Elazığ da bir esnafla tanıştırdılar, oda kod adı 'Deniz' olan İsrail asıllı kişinin yardımı ile olacağını belirtiler. Bu JİTEM'ciler bana en son bu düzeneğin kumanda sistemini hazırladığım için Bingöl'den 5 milyar, Tunceli'den 5 milyar yine Tunceli'den 5 milyar lirayı PTT aracılığıyla Malatya postanesine çıkarmışlardır. Şemdinli'deki olayların el bombalarının temini de yine itirafçılar aracılığıyla sağlanmıştır."


'JİTEM, ATABEYLER'LE ORTAK ÇALIŞIYOR' Hazırlanan düzeneklerin şu anda sorunsuz çalıştığı yönünde bilgi de veren Yunus Harputlu, düzeneklerin Ankara'da Başbakan dahil olmak üzere diğer bakanlıklara uygulanacağını da iddia etti. JİTEM elemanlarının Atabeyler çetesi ile ortak çalıştığını da anlatan Harputlu, "Bunlar da emirleri yukarıda belirttiğim 3 yahudiden almaktadır. Atabeylerle bağlantılıdırlar. Mail ihbarı aslında 'oilisim44@mynet.com'dan gönderilmiş ancak yönlendirme yapılıp, 'hide TP programı' ile yer ve TP tespiti emniyet tarafından yanlış alınmıştır. B. Binbaşı, Atabeyler'in fiyaskoyla sonuçlanmasının sebebini şöyle açıklamıştır. 'Emniyetin içerisinde Nur Cemaati'ne, Fethullah Gülen Hoca'ya bağlı üst düzey yöneticilerin olduğunu, onların tezgahlarının, hatta krokinin bir polis tarafından çizilip dağıtıldığını söylemiştir. Eğer bunlar yakalanmazsa, Ankara ve Güneydoğu'da çok üzücü olaylar olacak ve doğal olarak PKK'nin üstüne atılacaktır. Atabeyler'in direk hedefi Sayın Başbakan'dır. Tüm bu işlemler güvenlik nedeniyle Jandarma bölgesinde yapılıyor" dedi.

src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön src=/resim/k1.gif width=335 height=2> src=/resim/b1.gif width=5>
Eğitime şiddet tehdidi Şiddete maruz kalan öğretmenlerin yüzde 33.77'si öğrencilerinden, yüzde 32.75'i ise yöneticilerinden şiddet gördüğünü belirtiyor. Eğitim Bir-Sen İstanbul Şubesi'nin, 2 bin 554 öğretmen ve idareci arasında yaptığı 'Eğitim ve Şiddet Araştırması'na göre, eğitim çalışanlarının yüzde 50'si son zamanlarda okullarda meydana gelen şiddet olaylarını endişe verici olarak görüyor. "Şiddet olaylarının meydana gelişinde en önemli faktör nedir?" sorusuna eğitim çalışanlarının yüzde 49.8'i "medyadaki şiddet içerikli yayınlar", yüzde 4.97'si "boş geçen dersler", yüzde 21.93'ü "ekonomik sebepler", yüzde 23.92'si ise "kız erkek ilişkileri" yanıtını veriyor.

Öğrenciye şiddet Öğretmenlerin yüzde 84.30'u bir başkasına şiddet uygulamadığını ifade ederken; yüzde 15.70'i uyguladığını söylüyor. Başkasına şiddet uyguladığını belirten öğretmenlerden yüzde 67.33'ü bunu öğrencisine karşı yaptığını ifade ederken; ikinci sırada yüzde 22.19 ile ailesine karşı şiddet uygulayanlar yer alıyor. Araştırma ile ilgili diğer bazı istatistiki sonuçlar ise şöyle:
  • Ankete katılan öğretmenlerin yüzde 71.18'i kendi öğrenciliklerinde şiddete maruz kalmadıklarını ifade ederken; yüzde 29'a yakını kendisine de öğrenciliğinde şiddet uygulandığını ifade ediyor.
  • Öğrenciliğinde şiddete maruz kaldıklarını ifade eden öğretmenlerin yüzde 70'e yakını öğretmen ve okul idaresinin şiddetine maruz kaldığını ifade ederken, ailesinden şiddet görenlerin sayısı yüzde 20'de kalıyor.
  • "Bir öğretmen olarak öğrencinizle yeteri kadar ilgilendiğinizi düşünüyor musunuz?" sorusuna, öğretmenlerin yüzde 65.74'ü "Evet", yüzde 34.26'sı "Hayır" yanıtını veriyor.


    Dünyanın bütün çiçeklerini istediler! Eğitim Sen K.Maraş Şubesi, Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla önceki akşam öğretmenevinde bir etkinlik düzenledi. Katılımın yoğun olduğu etkinlik, Eğitim Sen Şube Sekreteri Selda Akdeniz'in açılış konuşması ve "Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, bütün çiçekleri getirin buraya. Öğrencilerimi getirin, getirin buraya. Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer bütün köy çocuklarını getirin buraya…" şiiriyle başladı. Açılış konuşmasının ardından söz alan Eğitim Sen Şube Başkanı Hüseyin Koluman, antiemperyalist mücadelenin ve emekçi öğretmenlerin bu mücadeledeki yerlerinin öneminden bahsetti. Koluman ayrıca, AKP Hükümeti'nin, ABD'nin saldırgan ve emperyalist politikalarına destek olmak amacıyla Lübnan'a asker göndermesini kınadı. Sanatçı Cevdet Bağca'nın gece boyunca söylediği türküler eşliğinde coşkuyla devam eden etkinlik, Koluman'ın kapanış konuşmasıyla sona erdi.


    Sadece küçük bir azınlık nitelikli eğitim alabiliyor

    HABER MERKEZİ Trabzon ve Antep'te düzenlenen toplantılarda, eğitimin ve eğitim emekçilerinin sorunları ele alındı. Eğitim Sen Trabzon Şubesi'nin düzenlediği "Nitelikli Eğitim Öğretmenle Olur" başlıklı panel önceki gün Trabzon Lisesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü'nden Prof. Dr. Rıfat Okçabol, Milliyet gazetesi yazarları Abbas Güçlü ve Nail Güreli ile CHP Sinop Milletvekili Engin Altay ve Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer'in panelist olarak katıldığı oturumda, özellikle üniversite öğrencilerinin yoğun katılımı dikkat çekti. Oturum Yöneticisi Nail Güreli'nin kısa açılış konuşmasının ardından sözü alan Abbas Güçlü, Türkiye' de hâlâ 7,5 milyon kişinin okuma yazmasının olmadığına dikkat çekti. Engin Altay, Türkiye'de küçük bir azınlığın nitelikli eğitim alabildiğini söyledi. Prof. Dr. Rıfat Okçabol ise Türkiye'de piyasaya uygun verilen eğitimin, nitelikli eğitim denilerek yutturulmaya çalışıldığını söyledi. Gazi Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya da değinen Okçabol, "Araştırmanın sonuçlarına göre öğrencilerin en çok önem verdiği kavram din, ikincisi ise itaat" dedi. Eğitim Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, 170 bin öğretmenin açıkta beklediğini hatırlatarak, buna karşılık her yıl sadece 30 bin öğretmenin atamasının yapılmasını eleştirdi. Vekil ve sözleşmeli öğretmenlik uygulamalarının yanlış olduğunu aktaran Dinçer veli-öğrenci-eğitim çalışanı güçlerini birleştirmeli dedi.

    Eğitimciler dur demeli Eğitim Sen Gaziantep Şubesi'nin düzenlediği 'Eğitim ve Eğitim Emekçilerinin Sorunları' başlıklı panelde konuşan Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Özgür Müftüoğlu, sosyal devletin yerine piyasa devletinin konulduğunu belirterek, bu politikaların eğitimi paralı hale getirdiğine dikkat çekti. Eşitsiz ve sorgulamayan eğitim sisteminin bilinçli bir tercih olduğunu ifade eden Müftüoğlu, bu durumun önüne ancak örgütlü mücadele ile geçilebileceğini anlattı. Eğitimin en önemli sorunun ırkçılık ve milliyetçilik olduğunu söyleyen Şair Sezai Sarıoğlu ise okuduğu şiirlerle panele renk kattı.


    Yaprak dökümü zamanı Yaz mevsiminin ardından gelen sonbahar, doğayı sarı örtüyle kaplıyor. Sonbahar mevsimi, Konya sokaklarında göze hitap eden manzaralar oluşturmaya başladı. Ekim ayı itibariyle kendini iyice hissettiren sonbahar, doğada renkli görüntüler oluşturuyor. Ağaçların yaprakları yavaş yavaş solup, yere düşüyor. Sarının tonlarıyla doğa yeni bir görünüme bürünüyor. Parklarda oluşan hoş manzaralar fotoğraf severlerin dikkatini çekiyor. Değişik renk tonlarıyla yapraklarını döken ağaçlar özellikle havuzlara vuran yansımalarıyla adeta bir doğa harikası oluşturuyor.

  • ÖNCEKİ HABER

    Tıp fakülteleri dünyaya bağlanamıyor

    SONRAKİ HABER

    Yükselen ben değilim alçalan duvarlar!

    Sefer Selvi Karikatürleri
    Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa