08 Ekim 2006 21:00

Yükselen ben değilim alçalan duvarlar!

Elektrik idaresinde çalışan Bilgin Özçalkan müzik yaparak yaşamak istediği için işini bıraktı. Böylece çok sevdiği ve etkilendiği Rap'i sadece dinlemek dışında icra da etmeye başladı.

Paylaş
Elektrik idaresinde çalışan Bilgin Özçalkan müzik yaparak yaşamak istediği için işini bıraktı. Böylece çok sevdiği ve etkilendiği Rap'i sadece dinlemek dışında icra da etmeye başladı. Ve bu müzik türünün Ceza'sıydı artık... Emek verdiği bu yolda hayli mesafe kat etti. Med-Cezir ve büyük bir çıkış yakaladığı Rapstar'ın ardından geçtiğimiz günlerde üçüncü albümü Yerli Plaka'yı çıkardı. Birçok yerli ve yabancı prodüktörle çalıştığı yeni albümünde Türkiye'den Sezen Aksu, Ayben, Sahtiyan, Yener, Alaturka Mavzer, Mihenk Taşı, Emre gibi isimlerin yanı sıra yurtdışından da Tech N9ne (ABD), Samy Deluxe (Almanya), Afrob (Almanya), Eko Fresh (Almanya), Killa Hakan (Almanya) gibi önemli isimler konuk olarak yer aldı. Ceza'yla stüdyosunda bir araya geldik Yerli Plaka'yı ve Rap'in gidişatını konuştuk. Son albümünüzde neden 'plakanızın yerli' olduğunu vurgulama gereği duydunuz? Rap'e Batı, Amerikan müziği olarak insanlar bir önyargıyla yaklaşıyorlar. Ve hep bir eleştiri söz konusu. Biz sosyal olaylardan ve bütün dünyayı ilgilendiren sorunlardan bahsediyoruz. Bu yönümüzle ve yaşam tarzımızla Amerika'da bu müziği yapan insanlardan bir şekilde ayrılıyoruz. Müziğimiz yabancı kaynaklı olabilir ama anlattığımız şeyler bize özgü şeyler. O yüzden yabancı marka bir araba kullanmak gibi... Ama plakamız yerli... 'Yerli Plaka" klibimde kullandığım arabanın kiralık olması, etrafta bayanların olması da buna bir göndermeydi. İnsanların kafasındaki şey Ceza'nın bu şekilde yaşıyor olması. Hummer jipler, kızlar falan ki öyle bir şey yok. Gece hayatım, hovardalığım, o tarz bir arabam yok. Onlara benzemeye çalışan insanlar var Türkiye'de. Onlara da gönderme yaptım. Klibin sonuna baktığınız zamanda bana verilen şeyleri fırlatıp atıp tekrar yeraltındaki ortamıma geri dönüyorum. 'Rapstar'la 'Yerli Plaka' arasında müzikal anlamda ne gibi farklılıklar var? Rapstar'a göre daha anlaşılır oldu. Sözlere baktığınız zaman daha net şeyler var. Stüdyo kalitesi ve teknik anlamda da ikisi arasında farklılıklar var. Yurtiçinden ve yurtdışından birçok prodüktörle çalıştığım için bu da albüme çok iyi yansıdı. Her şarkı birbirinden bağımsız ve farklı konular içeriyor. Bunun dışında anlattığım konular biraz daha içe dönük... Sosyal olaylarla, dünyayla ilgili olan şeyler de var ama duygusal ve yerine göre eğlenceli konular daha fazla yer aldı bu albümde. 'Gelsin Hayat Bildiği Gibi' albümün en duygusal şarkısı. 'Birer birer kayıp giderdi her bir sevilen' diyorsunuz... Bu parçada kendi hayatımla ilgili şeylerden bahsediyorum. 2004 yılında annemi kaybettikten sonra kendimi çok zor toparladım. O zamandan itibaren yaşamın bana birçok sürprizi oldu. Tanınmaya başladıkça insanların gözünde farklı bir imaj kazanıyorsunuz ki ben buna hiç uymadım. Üsküdar'da doğdum büyüdüm. Halen sokaktayım, insanlar beni dolmuşta, motorda, herhangi bir yerde görebilirler. Aslında klipte de, albümün içeriğinde de anlatmak istenen buydu. Hala aynı yerdeyim ve bir şey değişmedi. Bu parçada fazlasıyla iç dünyamdan bahsettim. Özellikle bu son 1,5 seneden beri sesim kısılmıştı ve 7-8 ay hiç kayıt yapamamıştım. Bu yüzden albüm de biraz gecikti. Hep evdeydim ve geçmişi yargılamaya başladım. Gelecekle ilgili kaygılarım oluşmaya başladı. Duygusal anlamda bu yoğunluğu daha fazla yaşamaya başladım. Dolayısıyla bu, sözlere de yansıdı. Nakarat kısmında devreye Sezen Aksu giriyor ve sesiyle şarkı daha bir 'derinlik' kazanıyor. Nasıl bir araya geldiniz? Parçanın oluşumu bittikten sonra duygusal anlamda desteğe ihtiyacı olduğunu düşündüm. Ve aklıma Sezen Aksu geldi. Biz teklif sunduk o da sağ olsun kırmadı bizi kabul etti. İyi bir şey ortaya çıktı diye düşünüyorum. Farklı tarzlarda müzik yapan birçok isimle siz de düet yaptınız. Nasıl bir yansıması olduğunu düşünüyorsunuz? 2001-2002 yılında düet teklifleri gelmeye başlamıştı. Hiç aklıma gelmeyen isimlerden, pop ve arabesk camiasından... Benim o zamanlar fikirlerim daha katıydı ve daha farklı düşünüyordum. Candan Erçetin, Mercan Dede ve Burcu Güneş'le yaptığım çalışmalar bana pozitif anlamda etkiler kazandırdı aslında. Hayatı boyunca rap dinlemeyecek olan insanlar mesela o çalışmalar sayesinde bizim neler anlattığımızı bir şekilde görmüş oldular. İyi işler ortaya çıktı. Bu tarz çalışmalar bence devam edecektir. Birçok defa rock ve punk gruplarıyla sahneye çıktığım da oldu. Yerli ve yabancı birçok albümde de yer aldım. Farklı tarzda müzik yapan insanların müziklerini sentezleyip ortaya sunmaları kendi dinleyicileri adına güzel bir şey. Sizin kulağınız da diğer müzik türlerine açık öyleyse... Ben klasik de, rock da, türkü de, caz da elektronik müzik de dinliyorum. Üreten bir insan olduğunuz için ufkunuzun geniş olması lazım. Ben müziğimi herkese dinletmek istediğim için insanlarında ne dinlediğini bilmem lazım. Ülkede, dünyada neler dinleniyor bir şekilde takip etmeniz gerekiyor. En başta hoşuma giden ve gündemde olan müzikleri dinlemeye çalışıyorum. Şarkılarınızda kendi tarzınızla memleket meselelerini de dile getiriyorsunuz. Ve belki de bir şekilde bu sorunları dinleyicilerinizin gündemine de getiriyorsunuz... Evet, özellikle gençlerin... Peki duyarlılığın ötesinde bu anlamda bir sorumluluk da taşıdığınızı düşünüyor musunuz? Beynimin, kalbimin elverdiği kapasitede yazabiliyorum. Politikacı ya da çok okuyan bir insan değilim. Bu albümde 'Önce Kendine Bak' diye bir parça var. Türk ya da Kürt/ Alevi ya da Sünni/ Laz ya da Çerkez/Fener ya da Cim-Bom/ Biz puzzleyız biz Anadolu'yuz biz bölünemeyiz/ bak bu plaka yerli/ Ermeni Rum komşumda çoktur ama aramızda hiçbir problem yoktur/ politikada savaş olsa bile geçinip gideriz bize göre hava hoştur/ bende akıl var benim gibi düşünen çok/ bizi bölmek isteyen var bizi bölebilecek olan yok/ biz birlik ve özgürlüğün tadını almış bir toplumun torunuyuz/ yaşasın barış yaşasın özgürlük/ siz boş verin rap mi ki sorununuz... Bizim ortamımızda Türk, Kürt, Yahudi, Alevi, inanmayan arkadaşlarımız var. Bu beraberliği yansıtmak gerekiyor. Yeni gelişen nesle ırkçılık duygusunu hiçbir zaman benimsetmeden, birlik ve bütünlük içinde kardeşçe yaşamalarını sağlamalıyız. Politikacıların hiç bir zaman yapamadığı şeyleri müzisyenler yapabiliyor. Ben bunlara dikkat etmeye çalışıyorum. Sadece bu toplum içinde değil dünya çapında da savaş, soykırım, ırkçılık, terörizm gibi kavramlardan uzak durulması için de... Mecburiyetten değil hissettiğim ve insanlarında hissedebileceğini düşündüğüm şeyler olduğu için yazıyorum. Son dönemde en fazla nelerden rahatsızlık duyuyorsunuz? Lübnan'a asker gönderilmesine çok karşıyım. Bu ülkede hâlâ okuma yazma bilmeyen insanlar, hâlâ paralı eğitim var. İnsanların aydınlanmasını istemiyorlar. Bu bilinçli yapılan bir şey. Ve çok rahatsızlık verici. Eğitim sistemi düzelirse herkes okumayı başarabilirse ve gerçek şeyler öğretilebilirse gelecek daha aydınlık olabilir. Bence birçok sorun da bundan kaynaklanıyor. Rap müzik eskiye oranla şimdi daha fazla dinleniyor. Ceza'nın bunda payı nedir? Aslında çok fazla emek verdiğimi düşünüyorum. Bana yeterli gelmese bile. Geleceği için daha fazla şey yapmamız lazım. Yıllardır sadece giyim tarzına, saçların uzun olmasına, küpe takılmasına karşı olan insanlar yüzünden çok kavga ettiğimiz oldu. Kadıköy yakasında özellikle. Birçok arkadaşımızın kolu, bacağı, burnu kırıldı. En başta biz kavga etmek zorunda kaldık. Bizim için böyle bir mücadele vardı. Kendi özgürlüğümüz, kendimizi anlatabildiğimiz tek şey buydu. Ve sayısız albüm yaptım şu ana kadar. Konuların içeriği itibariyle insanlara bir şeyler anlatmaya çalıştık. Avrupa'da 60'a yakın konser verdim. Üç tane solo albüm bir tane single yaptım. İki tane Nefret grubuyla yaptığım albüm var. Birçok festivalde yer aldım. Ve insanlar bunu da çok iyi şekilde gördü. Bir noktada görülen bir başarı varsa eğer bu benim değil bu bizi destekleyen basın emekçilerinin, dinleyicilerimizin, alilerimizin eseridir. Rap müziğin gidişatını olumlu buluyor musunuz? Ve sizce hak ettiği yere gelmesi için neler yapılması gerekiyor? Bugün olmadığı kadar iyi bir yerde Türkiye'de ama önyargılar ve yanlış anlaşılmalar yüzünden kabul görmediği zamanlar da oluyor. Biraz daha bu işi doğru düzgün yapan ve iyi şeyler anlatabilen insanların, müzisyenlerin ortaya çıkması ve bir şeyler sunması gerekiyor. Herkes kendi bildiği şekilde okuyor. Çünkü şu anda Türkiye'de materyali olmayan bir müzik ve özentiyle başlıyor. Amerika'daki örneklerine bakarak ve bizim kültürümüzle hiç alakası olamayan şekilde söyleyen insanlar var. Kliplere baktığınızda kızlar, para, yatlar, arabalar görüyorsunuz. Bu tarz şeyler yanlış ve bize yakışmıyor. Alternatif kültürlerin Türkiye'de kesinlikle özünü kaybetmeden çoğalması gerekiyor. Rap'i anlatan dergilerin, bununla ilgili materyaller satan dükkanların artması ve yurtiçi veya yurtdışında dinlenen, yapılan albümlerin her yerde bulunması, müzik kanallarında daha fazla yer verilmesi gerekiyor. Yurtdışında bütün müzik türlerine ve sanatçılara aynı şekilde değer veriliyor. 29 yaşıma geldim çok emek verdim inşallah olacak diyoruz. Ama bakalım; ne olur ne olmaz.

ÖNCEKİ HABER

JİTEM deneme amaçlı
   bombalar patlatıyor

SONRAKİ HABER

Ankaralı, atık kağıtçıları izledi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa