1 Kasım 2006 22:00
Davalık olunca yıkım kararı aldı
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin "Kentsel Dönüşüm Projesi" kapsamında gecekondu yıkımlarına başladığı İlker mahallesinde, Belediye Emlak İstimlak Daire Başkanı Mehmet Pamuksuz'un kişisel öfkesi nedeniyle, 7 gecekondu "kaçak" ilan edildi.
İlker'deki gecekondu sahiplerinden oluşan bir heyet, 2 Ağustos 2006 tarihinde, belediye binası önünde yaptıkları eylemin ardından emniyet yetkililerinin randevu alması üzerine Pamuksuz'un makamına görüşmeye gitmişlerdi. Pamuksuz'un bir saat beklettikten sonra kabul ettiği yedi mahalleli ve avukatları, kırk dakika kadar süren bir görüşme yapmışlardı. Pamuksuz'un "Bu işten çıkar elde etmek isteyen kişiler muhatabım değildir" sözleriyle başladığı görüşmenin ardından gazetemize açıklama yapan mahalleliler, Pamuksuz'un kendilerine hakaret ettiğini, toplantıdan, mahalleli lehine bir düzenleme yapılmayacağı kararının çıktığını aktarmışlardı. Olaylı görüşmenin ardından mahallelinin avukatı Ender Büyükçulha, Pamuksuz hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Soruşturma sonucunda, Pamuksuz'un "Sen provokatörsün seninle sözleşme yapmam, seninle görüşmeyeceğim" sözleri nedeniyle hakkında Ankara 1'inci Sulh Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.
Kısasa kısas! Davanın açılmasını takiben, Pamuksuz'un başında olduğu Emlak İstimlak Daire Başkanlığı, görüşmeye katılan veya gecekondu yıkımına karşı mücadele eden yedi kişinin gecekondularının yıkılması kararı aldı. Dairenin Kamulaştırma Şube Müdürlüğü, Tarık Çalışkan, Ali Şenol, Veyis Aytemiz, Sultan Doğan, Mustafa Aslan, Hayati Yılmaz ve Sadeli Şenol'un evlerinin "kaçak" olduğu gerekçesiyle yıkılmasını istedi. Gazetemize konuşan Ali Şenol, 20 sene sonra gecekondusunun kaçak olduğunu fark eden tebligat hazırlayıcılarına sadece "günaydın" diyebileceğini söyledi. Kararı, "hukuksuz, keyfi ve siyasi bir karar" olarak değerlendiren Şenol, amacın ne kentsel dönüşüm ne de herhangi kamusal bir amaç elde etmek olamayacağını dile getirdi. Şenol, "Oysa vadi halkının talepleri son derece makul ve hukukidir. Bu karar sonrası vadide gerilim en üst noktaya ulaşmıştır. Vadi halkı bu evleri yıktırmamak için dişiyle tırnağıyla direnmekte kararlıdır. Melih Gökçek'in rant amacı ve kör inadı yüzünden hem Dikmen Vadisi hem de bütün Ankara, önümüzdeki günlerde son derece vahim gelişmelere sürüklenme durumuyla karşı karşıyadır" diye konuştu.
Eylemler sürecek Yedi kişinin gecekondusunun yıkılması kararına, mahalleli de tepki gösterdi. "Yıkılmak istenen evler bizim de evimiz" diyen mahalleliler, yedi gecekonduyu sonuna kadar savunacaklarını söylediler. İlker'de bugüne kadar 931 ev yıkıldı, bin 150 hane belediyeyle sözleşme imzalamazken, bini aşkın hane de sözleşme imzalamasına rağmen evlerini terk etmedi. Mahalleliler, yerinde ıslah, borçlandırma koşullarının iyileştirilmesi gibi taleplerinde ise ısrar ediyor.
src=/resim/b1.gif width=5>
Başa dön


Muazzez İlmiye Çığ beraat etti Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği ve aşağıladığı iddiasıyla hakkında dava açılan 93 yaşındaki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ ile Kaynak Yayınları Genel Müdür yardımcısı İsmet Öğütücü'nün yargılandığı dava beraatla sonuçlandı. Çığ ile Öğütücü, TCK'nın 216/2 ve 218. maddeleri gereğince 9 aydan 1 yıla kadar hapis istemi ile yargılanıyordu. Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 93 yaşındaki Sümerolog Çığ ile Öğütücü katıldı. Duruşma öncesi Çığ ve Öğütücü'ye destek veren çok sayıda aydın ve sanatçı Adliye önünde bir araya geldi. 'Vatandaşlık tepkilerim' adlı kitabında yer alan ifadeler nedeniyle, 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek' suçundan hayatında ilk defa hakim karşısına çıkan Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ beraat etti. Savunmasında halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek zihniyete sahip olmadığını ifade eden Çığ, "Ben Atatürk ilkelerine sahip aydın bir kişiyim. Suçlamayı asla kabul etmiyorum" dedi. Öğütücü ise "Biz sadece bu kitabı bastık" şeklinde konuştu.
Suçun unsurları oluşmadığından... Esas hakkında mütalaasını veren Savcı Mehmet Akıllı ise sanıkların eylemlerinde somut bir tehlikenin gerçekleşmediğini belirterek sanıkların beraatlarına karar verilmesini istedi. Mütalaanın ardından mahkeme, TCK'nın 216 maddesinde belirtilen 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama' suçunun unsurları oluşmadığından sanık Çığ'ın, 5187 sayılı yasanın 11. maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunmaması nedeni ile sanık İsmet Öğütücü'nün ayrı ayrı beraatlarına karar verdi. Mahkeme tarafından verilen beraat kararı, adliye önünde davayı protesto etmek ve Çığ'a desteklerini sunmak üzere bekleyen aydın ve sanatçılar tarafından alkışlarla karşılandı. Aralarında Şair-Yazar Sennur Sezer, Yazar Adnan Özyalçıner, Yazar Tülin Tankut, tiyatro sanatçıları Cihat Tamer, Zafer Ergin, Metin Coşkun, Orhan Aydın, Mehmet Esatoğlu, PEN Hapishanedeki Yazarlar Komitesi Üyesi Müge Sökmen, Yazar-Çevirmen Yılmaz Onay, Prof. Necla Aral, Şair Bilgesu Erenus, Ayla Dönmez, Şair-Yazar Cengiz Bektaş, Psikologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Ayşin Türkoğlu, Yıldız Cıbıroğlu, Yazar Leyla Erbil, Fotoğraf Sanatçısı İsa Çelik, Yazar Lütfi Kaleli'nin de aralarında bulunduğu onlarca aydın ve sanatçı; Çığ'ı, "Muazzez İlmiye onurumuzdur", "Bilim özgürdür yargılanamaz" sloganları ile karşıladı. Dava bitiminde gazetecilere konuşan Çığ, herkesin vatandaşlık haklarına sahip çıkması gerektiğini belirtti.
Aydınlardan destek Duruşmayı izleyen aydın ve sanatçılar, davayı gazetemize değerlendirdi. Bilimi savunmak adına duruşmaya katıldıklarını belirten aydınlar, insanların fikirleri nedeniyle yargılanmasını doğru bulmadıklarını söylediler. Sennur Sezer: Bu tür davalar Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası platformda komik duruma düşürüyor. Bilimin, ifade özgürlüğünün ve Muazzez İlmiye Çığ'ın yanında olduğumuzu göstermek için buradayız. Cihat Tamer: Bakırköy Sanatçılar Derneği olarak Muazzez Hanım'ı desteklemek için buradayız. Bu davaya anlam veremiyorum, insanların fikirleri nedeniyle yargılanmasını doğru bulmadığım için buradayım. Adnan Özyalçıner: İlmiye Çığ'ın yargılanması bütün aydınların, bilimin ve ifade özgürlüğünün yargılanması anlamına geliyor. Tülin Tankut: Bugün burada bilim yargılanıyor ve ben de bilimi destekleyenler için buradayım. Leyla Erbil: Ben buraya hurafelerle savaşmak, bilimi ve Muazzez Hanım'ı desteklemek için buraya geldim. Yıldız Cıbıroğlu: Bu tür davaların amacı türbanı putlaştırmaktır. Artık türbanın önemi İslamiyet'i bile geçti. Muazzez Hanım bu oyunu bozuyor ve bizler de ona destek vermek için buradayız. Yılmaz Onay: Bu dava her şeyden önce ifade özgürlüğü davasıdır. Biz buraya Muazzez Hanım'a destek için değil düşünce özgürlüğü mücadelesine destek vermek için buradayız. İnsanlığın aydınlatılması için verilen bilimsel çabaları engelleyenlerin her zaman karşısında olacağız. Müge Sökmen: Böyle bir davanın açılması şiddet içermeyen düşüncelerin dile getirilmesinin, yani ifade özgürlüğünün önünde önemli engellerin olduğunun göstergesidir. Ben de düşünce özgürlüğünün özgürlüğü için buradayım. Bilgesu Erenus: Muazzez Hanım'ı desteklemek için geldim buraya, insanların fikirleri nedeniyle yargılanmasını doğru bulmadığım için buradayım.
Kısasa kısas! Davanın açılmasını takiben, Pamuksuz'un başında olduğu Emlak İstimlak Daire Başkanlığı, görüşmeye katılan veya gecekondu yıkımına karşı mücadele eden yedi kişinin gecekondularının yıkılması kararı aldı. Dairenin Kamulaştırma Şube Müdürlüğü, Tarık Çalışkan, Ali Şenol, Veyis Aytemiz, Sultan Doğan, Mustafa Aslan, Hayati Yılmaz ve Sadeli Şenol'un evlerinin "kaçak" olduğu gerekçesiyle yıkılmasını istedi. Gazetemize konuşan Ali Şenol, 20 sene sonra gecekondusunun kaçak olduğunu fark eden tebligat hazırlayıcılarına sadece "günaydın" diyebileceğini söyledi. Kararı, "hukuksuz, keyfi ve siyasi bir karar" olarak değerlendiren Şenol, amacın ne kentsel dönüşüm ne de herhangi kamusal bir amaç elde etmek olamayacağını dile getirdi. Şenol, "Oysa vadi halkının talepleri son derece makul ve hukukidir. Bu karar sonrası vadide gerilim en üst noktaya ulaşmıştır. Vadi halkı bu evleri yıktırmamak için dişiyle tırnağıyla direnmekte kararlıdır. Melih Gökçek'in rant amacı ve kör inadı yüzünden hem Dikmen Vadisi hem de bütün Ankara, önümüzdeki günlerde son derece vahim gelişmelere sürüklenme durumuyla karşı karşıyadır" diye konuştu.
Eylemler sürecek Yedi kişinin gecekondusunun yıkılması kararına, mahalleli de tepki gösterdi. "Yıkılmak istenen evler bizim de evimiz" diyen mahalleliler, yedi gecekonduyu sonuna kadar savunacaklarını söylediler. İlker'de bugüne kadar 931 ev yıkıldı, bin 150 hane belediyeyle sözleşme imzalamazken, bini aşkın hane de sözleşme imzalamasına rağmen evlerini terk etmedi. Mahalleliler, yerinde ıslah, borçlandırma koşullarının iyileştirilmesi gibi taleplerinde ise ısrar ediyor.
src=/resim/b1.gif width=5>



Muazzez İlmiye Çığ beraat etti Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği ve aşağıladığı iddiasıyla hakkında dava açılan 93 yaşındaki Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ ile Kaynak Yayınları Genel Müdür yardımcısı İsmet Öğütücü'nün yargılandığı dava beraatla sonuçlandı. Çığ ile Öğütücü, TCK'nın 216/2 ve 218. maddeleri gereğince 9 aydan 1 yıla kadar hapis istemi ile yargılanıyordu. Beyoğlu 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, 93 yaşındaki Sümerolog Çığ ile Öğütücü katıldı. Duruşma öncesi Çığ ve Öğütücü'ye destek veren çok sayıda aydın ve sanatçı Adliye önünde bir araya geldi. 'Vatandaşlık tepkilerim' adlı kitabında yer alan ifadeler nedeniyle, 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek' suçundan hayatında ilk defa hakim karşısına çıkan Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ beraat etti. Savunmasında halkı kin ve düşmanlığa tahrik edecek zihniyete sahip olmadığını ifade eden Çığ, "Ben Atatürk ilkelerine sahip aydın bir kişiyim. Suçlamayı asla kabul etmiyorum" dedi. Öğütücü ise "Biz sadece bu kitabı bastık" şeklinde konuştu.
Suçun unsurları oluşmadığından... Esas hakkında mütalaasını veren Savcı Mehmet Akıllı ise sanıkların eylemlerinde somut bir tehlikenin gerçekleşmediğini belirterek sanıkların beraatlarına karar verilmesini istedi. Mütalaanın ardından mahkeme, TCK'nın 216 maddesinde belirtilen 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama' suçunun unsurları oluşmadığından sanık Çığ'ın, 5187 sayılı yasanın 11. maddesi uyarınca sorumluluğunun bulunmaması nedeni ile sanık İsmet Öğütücü'nün ayrı ayrı beraatlarına karar verdi. Mahkeme tarafından verilen beraat kararı, adliye önünde davayı protesto etmek ve Çığ'a desteklerini sunmak üzere bekleyen aydın ve sanatçılar tarafından alkışlarla karşılandı. Aralarında Şair-Yazar Sennur Sezer, Yazar Adnan Özyalçıner, Yazar Tülin Tankut, tiyatro sanatçıları Cihat Tamer, Zafer Ergin, Metin Coşkun, Orhan Aydın, Mehmet Esatoğlu, PEN Hapishanedeki Yazarlar Komitesi Üyesi Müge Sökmen, Yazar-Çevirmen Yılmaz Onay, Prof. Necla Aral, Şair Bilgesu Erenus, Ayla Dönmez, Şair-Yazar Cengiz Bektaş, Psikologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Ayşin Türkoğlu, Yıldız Cıbıroğlu, Yazar Leyla Erbil, Fotoğraf Sanatçısı İsa Çelik, Yazar Lütfi Kaleli'nin de aralarında bulunduğu onlarca aydın ve sanatçı; Çığ'ı, "Muazzez İlmiye onurumuzdur", "Bilim özgürdür yargılanamaz" sloganları ile karşıladı. Dava bitiminde gazetecilere konuşan Çığ, herkesin vatandaşlık haklarına sahip çıkması gerektiğini belirtti.
Aydınlardan destek Duruşmayı izleyen aydın ve sanatçılar, davayı gazetemize değerlendirdi. Bilimi savunmak adına duruşmaya katıldıklarını belirten aydınlar, insanların fikirleri nedeniyle yargılanmasını doğru bulmadıklarını söylediler. Sennur Sezer: Bu tür davalar Türkiye Cumhuriyeti'ni uluslararası platformda komik duruma düşürüyor. Bilimin, ifade özgürlüğünün ve Muazzez İlmiye Çığ'ın yanında olduğumuzu göstermek için buradayız. Cihat Tamer: Bakırköy Sanatçılar Derneği olarak Muazzez Hanım'ı desteklemek için buradayız. Bu davaya anlam veremiyorum, insanların fikirleri nedeniyle yargılanmasını doğru bulmadığım için buradayım. Adnan Özyalçıner: İlmiye Çığ'ın yargılanması bütün aydınların, bilimin ve ifade özgürlüğünün yargılanması anlamına geliyor. Tülin Tankut: Bugün burada bilim yargılanıyor ve ben de bilimi destekleyenler için buradayım. Leyla Erbil: Ben buraya hurafelerle savaşmak, bilimi ve Muazzez Hanım'ı desteklemek için buraya geldim. Yıldız Cıbıroğlu: Bu tür davaların amacı türbanı putlaştırmaktır. Artık türbanın önemi İslamiyet'i bile geçti. Muazzez Hanım bu oyunu bozuyor ve bizler de ona destek vermek için buradayız. Yılmaz Onay: Bu dava her şeyden önce ifade özgürlüğü davasıdır. Biz buraya Muazzez Hanım'a destek için değil düşünce özgürlüğü mücadelesine destek vermek için buradayız. İnsanlığın aydınlatılması için verilen bilimsel çabaları engelleyenlerin her zaman karşısında olacağız. Müge Sökmen: Böyle bir davanın açılması şiddet içermeyen düşüncelerin dile getirilmesinin, yani ifade özgürlüğünün önünde önemli engellerin olduğunun göstergesidir. Ben de düşünce özgürlüğünün özgürlüğü için buradayım. Bilgesu Erenus: Muazzez Hanım'ı desteklemek için geldim buraya, insanların fikirleri nedeniyle yargılanmasını doğru bulmadığım için buradayım.
Evrensel'i Takip Et