03 Kasım 2006 22:00

Azerbaycan Edebiyatı'nın
   iki genç temsilcisi

Kitap Fuarı'na Azerbaycan edebiyatının iki temsilcisi de katıldı: Şair Selim Babullaoğlu ve öykü yazarı Günel Anarkızı Rzayev

Paylaş
istanbul Kitap Fuarı'nın bu yıl 25. yılı. 12 Eylül döneminin karanlık ve soğuk günlerinde, Taksim'deki Marmara Oteli'nin bodrum katında başlayan serüven gelişerek sürüyor. Fuar alanı önce Tepebaşı'ndaki bir binaya, daha sonra da şu andaki fuar merkezine taşınarak genişledi; fuara katılan yayınevi, yazar ve düzenlenen etkinlik sayısı arttı. Fuarı ziyaret edenlerin sayısı ise, uzak yollara karşın hiç de azalmadı. Kitap fuarının yurtdışı konukları da her geçen gün artıyor ve farklı ülkelerden yazarlarla buluşuyor okurlar. İki yıl önce, Türkiye Yazarlar Sendikası olarak Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı ve ülkemizde kitaplarıyla tanınan Anar'ı konuk etmiş ve fuar alanında bir etkinlik düzenlemiştik. Etkinlik sırasında; dil, kültür, tarih vb. açıdan ortak yönleri ve benzerlikleri olan iki kardeş halkın, yazınsal olarak birbirini fazla tanımadığından söz edilmişti. Ardından da fuar alanında Türkiye Yazarlar Sendikası ile Azerbaycan Yazarlar Birliği arasında işbirliği anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşma uyarınca Cengiz Bektaş Azerbaycan'a gitmiş, orada yayınlanan kitabı için düzenlenen etkinliklere katılmıştı. Azerbaycan ile kültürel alışveriş gelişerek sürüyor. Bu gelişmede, genç yazarların şiir ve öykülerini dilimize aktaran çevirmen, yazar Yasemin Bayer'in, kitapları yayınlayan yayınevinin katkı ve çabalarından özellikle söz etmek gerek. Bu çabalar sonucunda, bu yıl İstanbul Kitap Fuarı'na Azerbaycan'dan iki konuk geldi. Konukların ikisi de Azerbaycan edebiyatının genç temsilcileri olma özelliğini taşıyor. İki genç ama yetkin temsilcisi... Şair Selim Babullaoğlu ve öykü yazarı Günel Anarkızı Rzayev. Günel Anarkızı'nın adıyla ilk kez, babası Anar'ın bana imzalayıp verdiği Oğlun Karabağ adlı öykü kitabı aracılığıyla karşılaşmıştım. Azerbaycan Türkçe'siyle yazılmış kitabı okurken de çok fazla zorlanmamıştım. Selim Babullaoğlu'nun adını ise, Yasemin Bayer'in Türkçe'siyle yayınlanan öykü ve şiirlerinden tanıdım. İki genç yazar; kitaplarını yayınlayan Papirüs ve Yirmidört Yayıncılık'ın fuar etkinlikleri içinde düzenlediği "Azerbaycan Edebiyatı'nın Dünü, Bugünü ve Türkiye'deki İzleri" başlıklı panele katılarak ülkemiz yazarlarıyla ve okurlarıyla buluştular. Bu, onların Türkiyeli okurlarla ilk buluşması değil. Daha önce katıldıkları etkinliklerin yanı sıra, Yasemin Bayer'in çevirisiyle şiirleri ve öyküleri bizlerle buluşmuştu. İlk buluşma Sular Güneşe Şarkı Söylerken-Çağdaş Azerbaycan Edebiyatından Seçilmiş Öyküler adlı kitapla gerçekleşti. Bu kitapta her iki yazarın öyküleri de yer alıyor. Selim Babullaoğlu'nun Haziran'da Okunan Nağmeler adlı şiir kitabıysa geçtiğimiz aylarda ülkemiz okurlarıyla buluştu. Günel Anarkızı'nın Dansel'in Masalı adlı kitabı ise önümüzdeki günlerde yayınlanacak. 30 Ekim 2006'da gerçekleştirilen panel salonuna gittiğimde, sevinerek gördüm ki, salon genç izleyicilerle dopdolu. Panelin yöneticisi olan Yasemin Bayer, iki konuk yazarın yazınsal çalışmaları, yapıtları üzerine ayrıntılı bilgiler verdi. Onların yazınsal kimliği üzerine Azerbaycan edebiyat çevrelerinin değerlendirmelerini aktardı. Selim Babullaoğlu ile ilgili verdiği şu bilgi ise, iki kardeş halk arasında kültürel alışverişin geliştiğini göstermesi bakımından umut vericidir. "Onun çalışmaları arasında iki önemli işi büyük bir zevkle dikkatinize sunmak istiyorum. Bunlardan ilki Orhan Veli'nin tüm şiirlerini ilk kez Azerbaycan Türkçe'sine aktararak yayınlaması, ikincisi ise Türk Kadın Şairler Antolojisi'ni düzenlemesi." Günel Anarkızı'nın Azerbaycan Edebiyatı'nın Dünü ve Bugünü konusundaki ayrıntılı sunumu, salondaki genç dinleyiciler için olduğu kadar bizler için de yararlı oldu. Ünlü bir babanın kızı olan Günel Anarkızı'nın; babasının adından yararlanmak ya da gölgesinde kalmak yerine, yazın dünyasında kendi çabasıyla ve yeteneğiyle olduğu kadar kültürel birikimiyle de kendine bir yer açtığını görmek çok güzel. "Herkese malum ki, ülkeler ve halklar arasında sınırları hükümdarlar, hükümler kurar. Şairler ise bu sınırları dağıtır. Azerbaycan toprağı Nizami, Nesimi, Hatayi, Fuzuli, Vaqif, Sabir, Hadi, Aşık Aliasker gibi ölümsüz şairler yetiştirmiştir. Ama bu şairler Azerbaycan'a ait olduğu kadar tüm beşeriyete de aittir." belirlemesini yapan Anarkızı, yaşadığı toplumun ve çağın sorunlarından yola çıkarak simgelerden, geleneksel yazının olanaklarından yararlanarak çağdaş bir senteze ulaşıp duygulu ve etkileyici öyküler yazmış. Anarkızı'nın Ağaç adlı öyküsü, panelin katılımcılarından biri olan İsmet Ercan tarafından dinleyicilere sunuldu. Selim Babullaoğlu'nun konuşmasına başlamadan önce okuduğu şiir, salonun havasını birden değiştirdi. Şiir aracılığıyla aktarılan dilin müziğinin ve sevgi temasının derinden duyumsanması, şiirin ne güçlü bir söz sanatı olduğunu bir kez daha gösterdi bize. Selim Babullaoğlu konuşmasını Azerbaycan Edebiyatı'nın Dünü ve Bugünü ana başlığı altında şiir ve şiirin gelişimi üzerine temellendirdi. Azerbaycan şiirinin tarihsel süreç içindeki gelişimini, bu süreç içinde ortaya çıkan şairleri anlatan Babullaoğlu, '90'lı yıllardan bu yana, günümüz Azerbaycan şiirinde realist, sembolist, modernist ve postmodernist akımların etkili olduğunu belirtti. Selim Babullaoğlu sözlerini son iki yılda yapılan çalışmalar hakkında bilgi vererek bitirdi. "İlk olarak Azeri Masalları, Çağdaş Azerbaycan Edebiyatından Seçilmiş Öyküler kitabı, Hüseynbala Mirelemov'un Gelinlik romanı, Günel Anarkızı'nın Dansel'in Masalı ve şimdi sizin karşınızda bu uzun çıkışı yapan bendenizin-yani benim Haziranda Okunan Nağmeler şiir kitabım basılmıştır ki, bunun için sevgili Yasemin Hanım'a, elbette ki, hem de diğer tercümecilere hem öz adımdan, hem de idare heyeti üyesi olduğum Azerbaycan Yazarlar Birliği adından teşekkür etmek isterdim." Azerbaycan Edebiyatı ve kültürel alışveriş konusunda Anar'ın iki yıl önceki sunumundan sonra; Azerbaycan Edebiyatı'nın iki genç temsilcisini ülkemiz okurlarıyla ve edebiyat çevresiyle buluşturan bu etkinliğin çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Üstelik iki yılda alınan yol, kültürel alışverişin artarak süreceğini göstermesi bakımından oldukça umut verici...

ÖNCEKİ HABER

Trakya kara 'merhaba' dedi

SONRAKİ HABER

Takva ile kapitalizm
   arasında Muharrem'in öyküsü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa