21 Şubat 2011 00:00

!f Rahim’den doğdu


Başrollerinde Eva Green ve Matt Smith’in oynadığı 2010 yapımı Rahim, Macaristanlı yönetmen Benedek Fliegauf’un hem senaryosunu yazıp hem yönettiği üçüncü film olmasının yanında, ingilizce olarak çektiği ilk film. Almanya-Macaristan-Fransa ortak yapımı olan Rahim, fotoğraf karesi güzelliğinde sahnelere sahip olmasıyla da dikkat çekiyor. Film, insan klonlama ile ilgili endişeler ve etik sorunların işlendiği oldukça ilginç bir konuya sahip.
Film, okyanus kıyısında, bir adada yaşayan dedesini ziyaret eden ergenlik çağındaki Rebecca’nın sahilde Tommy ile tanışması ve birbirlerine aşık olmaları ile başlıyor. Bu aşk, Rebecca’nın annesinin Tokyo’da iş bulması ve ailenin bu sebeple Japonya’ya taşınması ile yarım kalır. Rebecca, 20’lerinde genç bir kadın olarak 12 yıl sonra kasabaya tekrar döner ve Tommy’i bulur. Ne kadar uzun sürerse sürsün birbirlerini beklemeye karar vermişlerdir bir kez, içten içe de olsa. Görüşür görüşmez gözlerini birbirlerinden alamazlar ve aşk kaldığı yerden devam eder. Derken, Tommy, kasabanın yakınlarında kurulmuş insan klonlama merkezini protesto etmek için çıktığı yolda kaza geçirir ve ölür. İnsanın gözünü şenlendiren şahane manzaralar eşliğinde, romantik bir aşk hikayesi olarak başlayan film, bundan sonra bir nevi bilim-kurgu havasına bürünür. Zira, Rebecca yaşadığı kayıp sebebiyle başedemediği zor ve acı bir sürece girmiştir. Kaybetmeyi kabullenmediği noktada sihirli değneğini çıkartır ve Tommy’nin ailesine isterlerse Tommy’i klonlama yoluyla geri getirebileceklerini söyler. Bu noktada, klonlamanın etiği üzerine anne ile Rebecca arasındaki diyalog dikkate değerdir. Anne, ateist olduklarını ve dinsel açıdan bir kaygılarının bulunmamasına rağmen, Tommy’nin ölümünün alınyazısı olduğunu ve ölmüş birini geri getirmenin doğru olmadığını söyleyip, reddeder. Rebeca ise madem böyle bir imkan var neden kullanılmasın diye klonlamayı savunur. Baba daha sonra klonlamanın yapılması için gereken izni verir. Rebecca, Tommy’nin protesto etmek için çıktığı yolda kazara öldüğü klonlama merkezinde Tommy’nin mezarından alından DNA’ların rahmine yerleştirilmesi ile eski aşığının kopyasına hamile kalır. Bu ilginç ama kendilerini için üzücü olaya şahitlik etmek istemeyen biyolojik anne baba ise kasabadan taşınır.
ENDİŞE VE ÖNYARGI
Klonlanmış Tommy doğar ve eski aşığı ama yeni annesi tarafından büyütülmeye başlanır. Bir açıdan bakıldığında zamanda da yolculuktur aslında bu durum. Tommy’nin tekrar çocuk olması, büyümesi vs. ama bu Rebecca için onemli degildir zira önemli olan birlikte olmalarıdır. Film, kasabadaki klonlanmış başka bir çocuk üzerinden dönen muhabbetler- klonlanmış insanların normal olmadığı, camsil gibi koktuğu- ve daha sonra Tommy’nin klonlanmış olduğunun kasabada duyulması üzerine okuldaki diğer ailelerin çocuklarını Tommy ile görüştürmemesi vesilesi ile klonlama konusunda toplumda yaşanacak endişelere, önyargılara da değinir. Fakat film bu önyargılarla mücadele etmek yerine kaçar. Rebecca, Tommy’i toplumdaki klonlamış bireylere karşı gösterilen önyargıdan korumak için, uzak bir sahilde toplumdan yalıtılmış tahta bir eve taşınır ve Tommy ile “sadece ikimiz” dediği “izole” ve depresif bir hayat kurar. Bu aşırı izole hayat biraz yapay kaçmıştır zira, etrafta kimseler olmadan bir hayat nasıl geçmiştir, Tommy okula gitmiş midir, gittiyse ne vakit gitmiştir gibi soruları sormamak elde değildir.
‘BEN KİMİM?’
Tommy’nin öldüğü yaşa geldiğimizde ise işler iyice karışmıştır -ama Rebbeca bir türlü yaşlanmaz ne hikmetse- zira Tommy’nin sevgilisi de filme dahil olur ve üçü aynı evde yaşamaya başlar. Rebecca derin bir üzüntü, mutsuzluk, kıskançlık akabinde depresyona girer. Tommy’nin biyolojik annesinin ansızın çıkıvermesi, Tommy’nin Rebecca’ya karşı anne sevgisi haricinde tanımlayamadığı anlamlandıramadığı hislere sahip olması -zira ara ara tensel bir yakınlaşma yaşanmaktadır- Tommy’nin aklını iyice karıştırır ve ne yapacağını bilemez. Rebecca, Tommy’i toplumdaki önyargılara karşı korumuştur ama Tommy’nin kendisinden koruyabilecek midir? Kız arkadaşı evi terkeder ve Tommy annesiyle kalıp neler olduğunu anlamaya çalışır. Tommy’nin ısrarlı soruları karşısında Rebecca gerçeği bir şekilde anlatmak zorunda kalır. Tommy kaçınılmaz soruları sormaya başlar, “bunu neden yaptın” diye isyan eder ve “ben kimim”, “sen kimsin”i sorgulamaya başlar ve korkuyorum der. Filmdeki hikayeyi biraz da modern Oidipus Kompleksi olarak yorumlayabilmek de mümkün. Biyolojik olarak annesi olmadığınız, ama karnınızda taşıdığınız, doğurduğunuz biriyle yaşanacak ilişki “yapay ensest” midir değil midir, sorusu filmin son sahneleri boyunca akılları meşgül eder. Aslında film boyunca Rebecca’nın ne düşündüğünü pek bilemeyiz, zira az konuşur, daha çok bakışlarıyla anlatır derdini. Mesela Tommy’nin hayatına giren her arkadaşını kıskanmasını da, Tommy’e duyduğu aşkı da bakışlarından anlarız. Yine aynı şekilde, filmin sonlarına doğru ikili arasında yaşanan cinsel birliktelik esnasında Rebecca’nın acı çekip, ağlaması ve bu durumdan mutsuz olması ile Rebecca’nın saplantılı aşkından vazgeçtiğini anlarız. Rebecca’ya düşen tekrar yarattığı aşığını, ruh ikizini sadece izlemektir; ikili arasında bir ilişki yaşanması etik olarak mümkün değildir. Finalde ise, bütün film boyunca “anne” diye hitap ettiği kadına, “Rebecca” diye hitap eder ve kendisine bu ikinci şansı verdiği için teşekkür edip evden ayrılır.
Rahim, !f İstanbul’da 27 Şubat 2011’de saat 3.30’da AFM Budak Caddebostan sinemasında gösterilecek.


iLHAM VEREN GENÇ ÖDÜLÜ
10. AFM Uluslararası Bağımsız Fimler Festivali kapsamında jurinin yılın en ilham veren genç yönetmenini seçeceği ödüllü yarışma bölümü Keş!f’te sekiz farklı ülkeden sekiz farklı film yer alıyor. Keşif bölümünde yarışacak filmlerden Türkiyeli yönetmen İlksen Başarır’ın filmi “Atlıkarınca” 21, 22, 23 Şubat tarihlerinde seyirciyle buluşacak. Keş!f teması altında izlenebilecek diğer filmler ise “22 Mayıs”, “Dört Defa”, “Bizim de Günümüz Gelecek”, “Nuumioq”, “Pal Adrienn”, “R” ve “Kan Kokusu”.
AÇILIMA DEVAM
Geçen yıl “Açılım” teması ile Kürt sinemasının son dönem dikkat çeken filmlerini seyirciyle buluşturan festival, bu yıl da “Açılıma Devam!” diyor ve “dağdakiler” konusuna odaklanıyor. Bu bölümde gösterilecek filmler “Kandil dağları”, “Ağrı Dağının Kadınları”, “Sözdar, Sözünü Yaşayan Kadın” ve “Zare”.
Zeliş Kazancı

Evrensel'i Takip Et