13 Şubat 2011 00:00

Cetvel neye yarar?


Cetvel Arapça ‘cedvel’den geliyor. Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğü’nde iki anlamı var. Doğru çizgileri çizmeye yarayan, dereceli veya derecesiz, tahtadan, plastikten, madenden yapılmış araç, çizgilik. Bir de liste, çizelge anlamı var. Periyodik cetvel, deprem şiddet cetveli gibi; ya da devlet memurlarının hizmet cetveli gibi.
SİLAH MI?
Geçen Pazar bir gazetedeki haberin başlığı şöyleydi: “Dayakçı öğretmenin cetveli silah sayıldı” (Sabah, 6 Şubat, s.25). Bu ve benzeri haberlere dayanan türetilen ve web sitelerine konulan haberlerde ise daha da garip başlıklar vardı: “Cetvel ‘silah’ sınıfına girdi” veya “Öğretmenin cetveli ‘silah’ sınıfına girdi.”
Habere konu olan şikayet ve karar içler acısı. Haberde verilen bilgilere göre, İstanbul’daki bir ilköğretim okulunda, 12 yaşındaki bir öğrencinin sırtına cetvelle vuran matematik öğretmeni hakkında öğrencinin velisi şikayette bulunmuş. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı soruşturma yapmış ve hazırlanan iddianamede öğretmen için bir buçuk yıl hapis istenmiş.
Haber başlıklarındaki hayret vurgusu ise bir öğretmenin bir çocuğa vurması ve bunun yarattığı etkiden kaynaklanmıyor. Hayret, cetvelin iddianamede bir silah olarak görülmesi. Haberde şöyle deniyor:
Savcılık, cetvel aracılığıyla yapılmış olmasından dolayı olayı “silahla yaralama” suçuna sokarak, öğretmen … hakkında “kasten yaralama” suçundan iddianame hazırladı. Savcılık TCK’nın 86/2 maddesince öğretmene kasten yaralama suçundan 4 aydan 1 yıla kadar hapis istedi. Savcılık daha sonra 86/3 maddesi uyarınca suçun “Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan bir kişiye” ve “silahla işlenmiş” olması nedeniyle hapis istemini yarı yarıya arttırdı. 6 aydan 1 buçuk yıla kadar hapsi istenen …’nın yargılanmasına önümüzdeki günlerde İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi’nde başlanılacak.
ŞİDDET CETVELİ
Bir an için öğrencinin maruz kaldığı şiddetin sonuçlarını bir yana bırakarak, öğretmeninin şiddetine maruz kalan öğrenci ifadesine bakalım: “Öğretmeni kızdıracak hiçbir şey yapmadım. Yazdığı yazıyı anlayamayınca ‘Yazdığınız kilometre mi?’ diye sordum. O da yanıma gelerek ‘Anlamadın mı hayvan herif’ deyip elindeki cetvelle sırtıma vurdu. Cetvel kırıldı bir parçası kulağımın arkasına isabet etti ve kulağımın arkası kanadı.” demiş. Açık ki, öğretmen şiddet uygulamış ve cetvel ile zarar vermek istemiş.
Öğrenci eve gidince annesi sırtında morluk olduğunu ve kulağının kanadığını görmüş. Anne, “Oğlum eve geldiğinde beni odasına çağırarak olayı anlattı. Sınıfın ortasında böyle bir şey olduğu için çok üzülmüş ve utanmış. Hemen hastaneye götürdük.” demiş. Konuyu öğretmenle konuştuğunda, “Oğlunuza şaka yaptım” açıklamasını duymuş.
ACI CETVELİ
Sırtına cetvelle vurulan 7. Sınıf öğrencisinin durumu hastanede belgelenmiş. Ardından adli tıp raporu alınmış. Raporda, “Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde hafif nitelikte yaralanma” denmiş. Öğrencinin sınıfta yaşadıkları, acı-korku-utanma-öfke sınıftaki diğer öğrencilerin yaşadıkları veya öğrencinin babasının olaydan sonraki gün kalp krizi geçirmesi herhangi bir raporda yer almamış. Acının cetveli tutulmuyor ki...
CETVEL VEYA CETVELSİZ
Cetvelli veya cetvelsiz şiddet elbette yeni değil. Yeni olan fiziksel şiddetin okul içerisinde görüntülenmesinin kolaylaşması ve okulda olanların giderek daha kolay medyaya yansıması. Medyaya yansıyanlar şiddetin nasıl ürediğine ilişkin önemli ipuçları taşıyor.
Örneğin, birkaç sene önce Antalya Barosu Meslek Lisesi Müdürü, bir öğrencisini dövdüğü için soruşturmaya uğramış ve dayak görüntüleri ele geçirilince görevinden alınmıştı. Öğrencinin suçu? Okul bahçesinde kız arkadaşıyla el ele tutuşmak.
Okul içerisinde uygulanan fiziksel şiddetin ‘kasten yaralama’ olarak görülmeye başlaması ise çok önemli bir gelişme. Yargıtay, öğrencisini sopayla döverek yaraladığı iddiasıyla Patnos Sulh Ceza Mahkemesinde yargılan bir öğretmen hakkındaki kararı 2008’de bozmuş; öğretmenin nüfuzunu kötüye kullandığını vurgulamış ve ‘niteliksiz yaralama’ değil, beş yıla kadar hapis cezası gerektiren ‘kasten yaralama’ suçundan yargılanması gerektiğine karar vermişti.
YARGITAY 4. CEZA DAİRESİNİN GEREKÇELERİ ÖNEMLİ:
Lise müdür yardımcısı olan sanığın, nöbetçi öğretmen olduğu olay günü, kavga eden iki sınıfın öğrencilerini ayırdıktan sonra kavgayı çıkaranlar arasında bulunan mağdur öğrencisinin eline ağaç sopayla vurarak basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek nitelikteki yaralama eyleminin, eğitim ve öğretim yükümlülüğü nedeniyle sahip olunan terbiye hakkı ve disiplin yetkisi kapsamında değerlendirilemeyeceği ve 5237 sayılı T.C. Yasa’nın, 86-2-3d maddesinde öngörülen kamu görevlisinin nüfuzunu kötüye kullanarak işlediği yakınmaya bağlı olmayan yaralama suçunu oluşturduğu ve TCY nin 23/2. maddesinde belirtilen disiplin yetkisini kötüye kullanma boyutunu aştığı gözetilmeden, eylemin nüfuz kullanılmadığından söz edilmek suretiyle soruşturma ve kovuşturması şikayete bağlı niteliksiz yaralama suçuna dönüştüğü kabul edilerek yetersiz gerekçeyle şikayetten vazgeçme nedeniyle kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi yasaya aykırıdır.
ZİHNİYET
CETVELİ
Öğrencilerin okulda şiddet ile karşılaşmaları günümüzde hâlâ olağan karşılanıyor. Gazete ve web sitelerindeki başlıklar ve haberler, öğrencilerin şiddete maruz kalmasını olağanlaştırır bir tarzda yazılıyor. Bir öğrencinin öğretmeninden kötü sözler duyması, ardından öğretmeninin saldırısına uğraması ve bu saldırıdan olumsuz etkilenmesi değil, cetvelin silah sayılması haber değeri taşıyor. Acının cetveli tutulmuyor ve cetvel acı vermek için kullanıldığında şaşkınlık sergileniyor.
Oysa gerek bu öğrencinin, gerekse başka öğrencilerin yaşadıkları hiçbir şekilde kabul edilemez. Bir öğretmen öğrencisine ne fiziksel, ne de psikolojik şiddet uygulayabilir. Vurmak, dayak atmak ve ötesi, okulda veya okul dışında, elbette ki ‘kasten yaralama’ olarak görülmelidir. Çocukların okula gitmelerinin nedeni, şiddet görmek değil, gelişebilmektir. Eğitim çocuklar için vardır ve eğitim adına çocuklara zarar verilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez.
Cetvelin silah olup olmadığı, silah endüstrisine, Genelkurmaya veya NATO’ya sorulması gereken bir soru değil. Bir cetvel, bir süpürge, bir cep telefonu, bir kalem, hatta bir tebeşir parçası zarar vermenin olağan karşılandığı bir ortamda, zarar vermek isteyen kişilerin ellerinde elbette ki bir silah olabilir. Dahası, okullar ve eğitim başlı başına bir silaha dönüştürülebilir. Milli Eğitim Bakanlığını kapmayı ve kadrolaşmayı milliyetçilerin ve dincilerin ne denli çok önemsediği hiç akıldan çıkarılmamalıdır.
Yarın okullar ikinci döneme başlıyor. Sınıfa neler girebilir, bir sayalım: Öğretmen ve öğrenci girebilir; cetvel de girebilir. Sınıfa girmemesi gereken şiddet ve şiddetin üremesini sağlayan dayatmacı zihniyetlerdir. Haklar ve özgürlüklerin olmadığı bir okul, okuldan çok bir çeşit hapishane demektir.
Serdar M. Değirmencioğlu

Evrensel'i Takip Et