09 Şubat 2011 00:00
BAŞYAZI
Son birkaç gündür, CHPnin Genel Başkan Yardımcısı, Anayasa Profesörü Süheyl Batumun, Ordu meğerse kağıttan kaplanmış! demesi tartışılıyor.
Son birkaç gündür, CHPnin Genel Başkan Yardımcısı, Anayasa Profesörü Süheyl Batumun, Ordu meğerse kağıttan kaplanmış! demesi tartışılıyor.
Tartışmanın konusu, Batumun Zonguldak ziyareti sırasında, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Zonguldak Şubesindeki konuşması sırasında; Koca bir askeri yıktılar, meğer kağıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz, meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar. Ancak CHPyi yıkamadılar diye konuşması.
Bu konuşma gerek basında, gerekse siyaset arenasında, Batumun orduyu Darbe yapmaya çağırması, en azından Sıcak siyasetin içine çekme çabaları olarak yorumlandı. Ve Batumun konuşmasının gerek MHP, AKP yandaşı basın (AKP sözcüleri) gerekse az çok demokrasi ve özgürlüklerden yana olan kesimlerce eleştirilmesi elbette anlaşılırdır. Ancak, dün AKP Meclis Grubu toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, bu tartışmaya kendi yorumuyla katıldı.
Batum, ABD, ordunun içini oymuş diyerek, Orduyu ABDnin yönetimine girmiş gibi göstererek suç işlemiştir. Ben de buradan suç duyurusu yapıyorum (*) diyerek Erdoğan yeni bir yaklaşım sergilemiştir.
Elbette ki Süheyl Batumun asker için söyledikleri, askeri sıcak siyasetin dışında kalmaya yönelmesinden duyduğu hoşnutsuzluğu yansıtmaktadır ve bu sözler aynı zamanda ADD gibi, geçmişte askerlere yakınlığı ile de gündeme gelen bir dernekte yapılmasıyla birleştiğinde, elbette ki Batumun söyledikleri eleştiriyi hak etmektedir.
Ancak Başbakan Erdoğan, bu eleştirilerden farklı olarak; Batumun söylediklerini, Askerin manevi şahsiyetini tahkir suçunu işlediğini öne sürmektedir ve dolayısıyla da Batumun amacının tam tersine Batumun askeri üzdüğünü öne sürerek suç duyurusunda bulunmuştur.
Yani genel olarak Batumun sözleri Askeri siyasetin içine çekme gayreti olarak eleştirilirken, Başbakan tersine Batumun Askeri tahkir ettiğini öne sürmektedir.
Ancak burada asıl önemli olan Erdoğanın Batumun sözlerini baş aşağı çevirerek yaptığı eleştiri değildir. Ancak Başbakan bütün eleştiri sınırlarını aşarak; Batum hakkında suç duyurusunda bulunmaktadır.
Yani ana muhalefet partisinin bir Genel Başkan Yardımcısı; ordu hakkında Başbakanın hoşuna gitmeyen bir laf ediyor diye, Başbakan sanki bir Sayın muhbir vatandaş gibi muhalefet sözcüsüne sözle yanıt vermekle yetinmiyor, hakkında suç duyurusunda da bulunuyor.
Batum, sözler ve değerlendirmeleri dışında bir suç işlemediğine, hakaret etmediğine göre Başbakan neden suç duyurusunda bulunuyor?
Burada iki neden var görünüyor: Bunlardan birincisi fırsatı ele geçirmişken Erdoğan askere, Bakın CHPye karşı bile sizi biz savunuyoruz demek istiyor. İkincisi ise, Başbakanın özgürlük anlayışının sınırları bir kez daha ortaya çıkmıştır. YÖKü protesto eden öğrencileri, Türkiyeye Düşün yakamızdan diyen Kıbrıslıyı polise ihbar etmesi gibi, Batumu da eleştirmekle yetinmeyip savcılara ihbar etmektedir. Başbakanın hoşuna gitmeyen bir laf edilirse, bunu suç da görüyor Başbakan!
Öte yandan; öyle görünüyor ki Süheyl Batum, CHP için pimi çekilmiş bir el bombası olarak ortada dolanmaktadır. Ve önümüzdeki günlerde söylendiği gibi Cumhuriyet Mitingleri yeniden başlayacaksa, Batumun bu mitinglerin önde geleni olarak sahne alacağı ve Kılıçdaroğlu ile CHPnin çekilmek istendiği Askerin gölgesinde siyaset yapmayan bir CHP ile Batumun çelişeceği görünmektedir.
Sermaye partilerinin ülke sorunları karşısında çözümsüz kaldıkça, acizlikleri su yüzüne çıkmakta; dün doğru dediklerine bugün yanlış, yanlış dediklerine doğru demek zorunda kalmaktadırlar. Ordu karşısında olan, Kıbrıstaki gelişmeler karşısında olan, Mısırda, Tunustaki isyanlar karşısında tutumlar bu açmazın, aczin ifadesidir.
Ülkenin koca başbakanının, 12 Eylülün Sayın muhbir vatandaşı gibi, her vesile ile suçlu arayıp, polise savcılara suçlu işaret etmesinin nedeni de bu acizlik ve çözümsüzlüktür.
(*) Süheyl Batumun Meğer ordu kağıttan kaplanmış içerikli konuşması hakkında dün Zonguldak Başsavcılığı da inceleme başlattı.
İHSAN ÇARALAN