09 Şubat 2011 00:00

Pirelli işçinin posasını çıkartıp atıyor

Pirelli Lastik fabrikasından iki işçi daha “uzun süre istirahat almak ve devamsızlık” gibi gerekçelerle işten çıkarıldı.

Paylaş

Fabrikada çalışma koşullarının ağırlığından kaynaklı işçilerin büyük bölümünde bel, boyun fıtığı gibi rahatsızlıklar bulunduğunu, irili ufaklı sık sık iş kazaları yaşandığını ifade eden 9 yıllık bir Pirelli işçisi yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Fabrikada bilgisayarlı bir sistem var. Bu sistemle, çalıştığımız 450 dakika boyunca yaptığımız her şey saniye saniye kayıt altına alınıyor. 450 dakika boyunca ayakta çalışıyorsun. 15’er dakikadan iki çay molan var ve bu 450 dakikada çay molaların hesaplamadan düşmüyor. Kafadan eksi yarım saatle başlıyorsun güne. Sonuçta ağır işkolunda çalışıyorsun ve bir süre sonra da bu rahatsızlıklar ortaya çıkıyor. Zaten sürekli uyarılıyorsun istirahat alma diye. Dönem dönem de böyle işten çıkarmalar yaşanıyor işçiye göz dağı vermek için. Artık vizite alanın doktora ilk söylediği ‘ayakta tedavi edebiliyorsan et. Rapor falan verme oluyor’ her şeye dikkat etmeye göze batmamaya çalışıyorsun.”
PATRONUN ELİ GÜÇLENDİ
İşten çıkarmaları sendika temsilcilerinden duyduklarını kaydeden Pirelli işçisi bilgi vermek dışında, yaşananlar karşısında sendika yöneticilerinin sessiz kalmasının üzerlerindeki baskıyı daha da artırdığını kaydediyor. Lastik iş kolunda 2009 yılında yaşanan işten atmaların sendika yöneticilerine olan güvensizliği artırdığını belirten Pirelli işçisi “2009 yılında bir süreç yaşandı lastik fabrikalarında. Mevcut sendika yönetimine muhalif işçiler ve işyeri temsilcileri işten çıkarıldı. İşten çıkarmalar sendika yöneticileri ve işveren eliyle gerçekleştirildi. Yaşananlar işçilerde ‘sendika yöneticilerinin yaptıklarına itiraz edersen işten atılırsın’ duygusunun yaşanmasına neden oldu. Zaten güvensizlik vardı. Bu son olay da tuzu biberi oldu” şeklinde konuştu.
Muhalif işyeri temsilcileri ve işçilerin işten atılmasından sonra işveren ve temsilcilerinin çok daha rahat davrandıklarını belirten 12 yıllık başka bir Pirelli işçisi “işten atmalar işçiyi sindirmeyi başardı. Fabrikada delege seçimlerinden sonra da işten atmalar devam etti. Muhaliflerin listesinden delege adayı olan iki işçi işten atıldı. Sendika yöneticilerini ya da temsilcileri eleştiren işçiler fabrika içerisinde saldırıya uğradı, darp edildi. Arka arkaya yaşanan bu gelişmeler üzerine işçi işverenin her dediğini yapar hale geldi. Çünkü güvenmesi gereken sendikasına güvenemez hale geldi. İşverenden çok sendika yöneticisinden korkar oldu. Bu da tabi işverenin elini güçlendirdi” diye konuştu.
ESNEDİKÇE ESNEDİ
Fabrikada esnek çalışmanın alabildiğince yaygınlaştırıldığını da vurgulayan Pirelli işçisi “İzin istiyorsun yıllık izinlerden düşüyorlar ya da izin yerine fazla mesaiye bırakıyorlar. Böylelikle fazla mesai ücretini de gasp etmiş oluyorlar” dedi. Eskiden müteahhit, taşeron çalışmayan bölümlerde müteahhidin çalışmasına daha çok göz yumulduğunu dile getiren Pirelli işçisi “Eskiden işyeri temsilcileri müteahhit çalışmasına izin vermezlerdi. İşçi eskiden şikayet ederdi şimdi etmiyor. Kimi kime şikayet edeceksin diye düşünüyor işçi. İşyeri temsilcisinin artık içerde hiçbir yaptırım gücü kalmadı. Eskiden şube yönetimi de, genel merkez de temsilcilere sormadan bir şey yapamazdı. Şimdi öyle değil” diye konuştu.
Muhalif işyeri temsilcilerinin sendika yöneticileri tarafından görevden alınıp, işten atılmasının ardından temsilcilik seçimlerinin yapılmayarak atama yapıldığını aktaran Pirelli işçisi “Sözleşme imzalandı ama hala temsilcilik seçimleri yapılmadı. İşçinin iradesini yansıtmayan bir temsilci heyetinden işçi lehine bir şey yapmasını beklemek de hayal olur zaten. Mesela Hükümet Torba Yasa diye bir şey çıkarıyor. Bu konuda hiçbir bilgilendirme yapılmadı fabrikada. Eskiden olsa temsilciler yemekhanede, çay yerlerinde işçilere anlatırdı yasayı. İşçi seçmemiş tabi, üzerinde bir basınç da hissetmiyor temsilci. O nedenle de bilgilendirme zahmetinde bile bulunmuyor. Geçtiğimiz günlerde yasa ile ilgili bir yürüyüş oldu. Sendika katılımı zorunlu kıldı. Buna rağmen Pirelli’den katılım istenen düzeyde olmadı. Anlatılmış olsaydı yasa işçiye farklı olurdu katılım. GSS eyleminde öyle olmuştu. O dönem temsilciler yasayı anlatmıştı işçilere. Şubeyi, genel merkezi de zorlamıştı ve 1 saatlik iş bırakma eylemi olmuştu lastik fabrikalarında. Şimdi niye olmasın?”
İşçinin sendika yöneticilerine duyduğu güvensizliğin; işçiyi sendikasından ve sendikal bilinçten uzaklaştırdığını vurgulayan Pirelli işçisi “İki yılda 250 kadar genç işçi alındı fabrikaya. Bir o kadar da içerde çalışan genç vardı. Bu da 1350 işçinin 500’ü genç olduğu anlamına geliyor. Bu arkadaşlar sendikanın ne olduğunu bile bilmiyor. Sendikal bilinçten, sendikal hareketin tarihinden bihaber. Bu işçiyi donatmak lazım, örgütlemek lazım. Bunu bu temsilci heyetinin yapma ihtimali yok. O nedenle fabrikada acilen temsilcilik seçimlerinin yapılması ve işçinin kendi temsilcisine yetki vermesi lazım. Sendikal bilinç ve örgütlülük ancak işçinin gerçek temsilcilerini işbaşına getirmesi ile olur” dedi. (Kocaeli/EVRENSEL)


BOYUN FITIĞI İŞİNDEN ETTİ
Bel ve boyun fıtığı rahatsızlığı olan, iki kez iş kazası geçiren 7 yıllık Pirelli işçisi Harun Özer 17 Ocak tarihinde “uzun süre istirahat almak” gerekçesiyle işten çıkarılır. Gece vardiyasında, işe gitmek üzere servisteyken bir arkadaşının kendisini telefonla araması üzerine işten çıkarıldığını öğrenen Özer yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: Ben fabrikaya hükümlü kadrosundan girdim ve 7 yıldır emek veriyorum. Hükümlü kadrosundan girdiğim için herkesten daha çok dikkat ediyorum iş disiplinine. İnsanın ekmeği ile oynamak bu kadar kolay yani. Hiç kimse keyfinden istirahat almaz. İstirahat alıyorsa bir nedeni vardır. Üstelik benim elimde raporlarım var. Rahatsızlığımı işyeri hekimi bile biliyor buna rağmen işime son verildi.”
İki kez iş kazası geçirdiğini dile getiren Özer, çalışma koşullarından kaynaklı bel ve boyun fıtığı rahatsızlıkları ortaya çıktığını kaydederek “Ben fabrikada radyal filitro oto kontrol bölümünde çalışıyorum. Çalıştığım bölümde 450 dakika boyunca ayaktayız. Günde ortalama 690-700 lastik yapıyoruz. Bu da dakikada 2 lastik çıkartmamız anlamına geliyor. Bu ortamda çalışmakta bel, boyun fıtığı gibi rahatsızlıkların sıkça yaşanması anlamına geliyor” diye konuştu.
7 yıl önce sözleşmeli olarak ilk işe başladığı dönemde ilk iş kazasını geçirdiğini anlatan Özer “Sol elim rulo ile kumaş arasında kaldı. Yandı ve ezilme oldu bir ay raporlu kaldım. Bir ay sonra iş başı yaptım ilk başlarda bir problem yoktu fakat 2010 yılında şikayetlerim artmaya başladı. Çünkü ben çalışırken sürekli sol elimi kullanmak zorundayım. O elimi kullanıp, lastiği alarak makineye yerleştiriyorum. Tabi bir süre sonra ağrılar, şişlik başladı ve elimi kullanamaz hale geldim. İşyeri hekimi de devlet hastanesindeki doktorda aynı teşhisi koydu. Zorlanmadan kaynaklı tendonlarda zedelenme olmuş. Bir süre alçıya alındı ve ilaçlı tedavi gördüm. 2 ay rapor verdi doktor. Bunu da meslek hastalığı olarak tanımladı. Fizik tedaviye gittim bir dönem. 2 ay sonra işe başladım. İşe başladıktan iki gün sonra da işime son verdiler” dedi.
Arzu Erkan
ÖNCEKİ HABER

Kentsel dönüşüme barakasıyla direniyor

SONRAKİ HABER

Başbakana yüzleşme çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa