‘Nükleer enerji dinozorların çektiği at arabasıdır’
Nükleer enerji dinozorların çektiği bir at arabasıdır. At arabası gelecek için ne kadar örnek olabilirse, nükleer enerji de o kadar olur” diyor nükleer enerji konusundaki çalışmaları nedeniyle Alternatif Nobel Ödüllü kazanan Prof. Dr. Mycle Schneider. Dünyanın en büyük ülke ve şirketlerinin nükleer
Nükleer santrallere yatırım geleceğe yönelik bir proje midir?
At arabası gelecek için bir örnek olamaz. Nükleer enerji dinozorların çektiği bir at arabasıdır. ABD’de 1963-1973 yılları arasında 10 yıl içerisinde 104 tane nükleer santral kuruldu. 1973 model kaç tane araba kaldı şimdi? ABD’de bugün çalışan nükleer santraller bunlar işte.
Bugün sadece bir tane nükleer santral kuruluyor ABD’de. İnşaatı 1972’de başladı, 2012’ de bitmesi planlanıyor! Sürekli finans sorunu çıkıyor. Para bitiyor, duruyor, para bulunup tekrar başlıyor, tekrar duruyor. 40 yıldır yapımı bitmeyen bir santral gelecek için sembol olabilir mi? İran’da 2011 yılında açılan nükleer santralin inşaatına 1975 yılında başlanmıştı. Siemens tarafından başladı, Rusya tarafından bitiriliyor. Türkiye’de 1980’lerin öncesinden beri nükleer santral gündemde. O zamanlar Siemens’ti, bugün Rusya. Soruyorum şimdi, bu gelecek olabilir mi? Türkiye’de nükleer santral kurulabileceğine inanmıyorum. Bunun için bankalar gerekli krediyi vermezler. Bankalar artık nükleer santraller için kredi vermiyorlar.
Son dönemde dünyada enerji ile ilgili ne gibi gelişmeler oluyor?
Siemens bir ay önce açıklama yaptı. Bütün nükleer santrallerden çekildiğini açıkladı. Bütün Almanya’daki santralleri Siemens yapmış oysa. Ama Siemens bu alandan çekildiğini açıklıyor. Bir elektronik devinin bundan vazgeçmesini kimse sorgulamıyor? Bu Siemens için nükleer enerjinin geçmişi temsil ettiğini gösteriyor. Siemens için gelecek nedir peki? Şirket ABD’deki Boing ile stratejik işbirliği yapıyor. Micro elektrik alanında gelişme için. ABD ordusundaki elektrik ağacının gelişmesi için. Micro elektrik; Isıtma, soğutma, gaz, elektrik ağının hepsinin bir merkezden kontrol edildiği bir sistem. Bal petekleri gibi ağlardan oluşuyor. İnternet’e de benzetebiliriz. Enerjinin daha verimli kullanılmasını sağlamaya dönük bir araç. Her tarafı daha verimli hale getirmek, bilgisayarların ısınmasından çıkan ısıyı kullanmak, bunlara daha az enerji eklemek ve daha fazla yenilenebilir enerji kullanmak gibi özellikleri var. Ağa bağlanan makine ya elektrik kullanımının en az olduğu zamanda, ya da elektrik üretenin elindeki enerjiye göre çalıştırılıyor. Bununla ilgili özgürlük sınırını, kimin yetkili olacağını belirlememiz gerekiyor. Bu da teknolojiyle ilgili değil politik bir konu.
Enerji politikasının başarılı olup olmamasında teknoloji ne kadar önemli?
Çok fazla önemseniyor teknoloji ama o kadar önemli değil. Organizasyon daha önemli. Teknolojini gelişiyor olması enerji sorununun çözmüyor. Önemli olan enerjinin herkes tarafından ulaşılabilir olmasıdır. Bizden sonraki nesillere de dayanabilmeli, onlara ulaşabilmeli ve çevreye zarar vermemeli. Elektrik enerjisinin verimi ve değeri kilovat saatinin mal edilişi ile açıklanamaz. Fransa’dan bir örnek verelim; dünyadaki en büyük nükleer enerji gücü Fransa’da. Fransa daha ucuza elektrik ürettiğini söylüyor. Sonuç nedir? Neden Fransa’nın dış ithalatı azalıyor. Madem ucuz elektrik var, avantajlı olması gerekirken niye? Dışarı sattığından daha çok alıyor, neden? Almanya’da enerji fiyatları diğer ülkelere göre yüksek ama 2009’a kadar dünyada dış satım şampiyonu. Çünkü bunun elektrik parası ile ilgisi yok.
Hangi ülkeler enerji politikasında örnek olabilir?
Bütün enerji politikası örnektir diyebileceğimiz bir ülke yok bugün. Başarı ve başarısızlığı nasıl ayırt edebiliriz? Başarılı olan toptan bir ülke yok ama Danimarka ve Hollanda’ya baktığımızda güneş enerjisinin belirlenen ücretleri düşürdüğü gözlemlemiştir. Almanlar önce oldukça fazla ödediler. Güneş enerjisi eskiye göre daha ucuz olduğu için şimdi kâra geçtiler. Ama arada gereksiz enerji kullanımı gittikçe arttı. 1999-2007’yi karşılaştırdığımızda yenilenebilir enerji kullanımı yüzde 15 artmış ama gaz emisyonları aynı kalmış. Bu başarı değildir. Bu enerji politikasının yanlışlığını gösteriyor.
Enerji kullanımı ile gelişmişlik arasında ne gibi bir ilgi var?
Evlerde ve sanayide kullanılan elektrik miktarı ülkeden ülkeye değişiyor. Gelişmiş ülkelerde elektriğin 3’te 2’si evler, 3’te 1’i sanayide kullanılıyor. Az gelişmiş ülkelerde ise tam tersi. Bu sanayinin randımanı ile ilgili bir durum. Milli gelir arttıkça kişi başına düşen enerji miktarı azalıyor. Endüstrideki enerji kullanımı randımanlı değil. Teknoloji geliştiği için gelişmiş ülkelerde enerji tüketimi azalırken, Türkiye’de tam tersi. Bu, Türkiye’de enerji politikasının olmaması demek.
(İzmir/EVRENSEL)