1 Ocak 2011 00:00

FARKLILIKLARIN REDDEDİLDİĞİ BİR TOPLUMA DOĞDUK


“Karşına çıkan onca benzemez arasındayken her birini ayırt etmek kolaydır. Zor olan aynıların arasındaki farkı görebilmek” diyorsun… Bu yaklaşım, senin gezi mesainin önemli bir bölümünü oluşturan Doğu’ya, Batı’dan bakışa dair bir eleştiriyi mi barındırıyor?
Öyle diyebiliriz. Ama istersen sadece “doğu’ya batı’dan bakış” diye sınırlamayalım. Her şeyin tektipleştiği, sıradanlaştığı, benzer kılınmaya çalışıldığı, dilde, inançta, kültürde, fikirde farklılıkların reddedildiği bir topluma doğduk. Tabiat ve kültürler bunca zenginken hepsinin yok sayıldığı teke indirgendiği bir siyasal-kültürel-ideolojik hayata mahkum edildik.
Milli eğitim tarafından sakat bırakıldık. Militarist aklın nizam intizam ahmaklığı, totaliter zihnin özgürlük korkusu, muktedirlerin uzak ve yakın tarih hakkında söylediği yalanlar bizi âma, ahraz, lal kötürüm etti. Şeyler arasındaki farkı ancak çok iriyse, kabaysa, gözümüze giriyorsa birazcık fark edebiliyoruz.
Halbuki aynı yok. Hiçbirimiz aynı değiliz, hiçbir şey aynı değil, aynıların arasında bile farklar var ki hayatın zenginliği asıl buradan kaynaklanıyor. Eğer ki o en küçük farkı bile görüyor ve tanıyorsak, kendimiz için istediğimiz her hakkı onun için de istiyorsak, yaşadığımız hayatın da hakkını veriyoruz demektir. Yoksa “çelebim böyle olur bizde konser dediğin” vezninden gidiyoruz nasıl olsa.

Evrensel'i Takip Et