26 Aralık 2010 01:00



Bir süredir zorunlu din derslerine karşı eylemler yapılıyor. Zorunlu din dersine karşı eylemlerin önünde yer alan Aleviler ne istiyor? İnanç özgürlüğüyle, yakından ilgisi olan bu alana ilişkin hükümet ne dünüyor? Sürekli, “Yaradılanı severiz, yadandan ötürü” lafını tekrarlayan bir başbakan farklı inanç kesimlerime eşit mesafede mi duruyor? Bu soralara ilişkin yanıtları, Alevi Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız ile aradık.

Aleviler bir süredir zorunlu din derslerine karşı eylemler yapıyor. Neden karşı çıkıyorsunuz?
Zorunlu din dersi asimilasyon aracı, propaganda aracı. Zorunlu din dersi, baskıcı tekçi bir uygulamanın aracı. Bu çağda eşitlik, özgürlük, demokrasi, inanç özgürlüğü propagandasının yapıldığı bir zaman diliminde bu uygulamanın çağdışı olduğunu düşünüyoruz. Zorunlu din derslerine, amacımıza, kökenlerimize, bileşenlerimize, kaynaklarımıza, kurumlarımıza, ters bir öğretim içerdiği için karşı çıkıyoruz. Ayrıca Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi 12 Eylül Askeri Faşist darbesi sonrası uygulanmaya başladı. Anayasa’da bu darbe ile madde haline getirildi. (27’nci madde).

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin içeriği nasıl?
Bizim çocuklarımız açısından, hayatları boyunca tanışmadıkları, evlerinde anne babaları tarafından görmedikleri, görmeyecekleri, kendileri açısından da uygulanır olmadığı, yabancısı olduğu bir içerik taşıyor. Ayrıca karşı olmak için sadece Alevi olmak gerekmiyor. Sünni, demokrat ailelerin çocukları açısından da kabul edilebilir uygulama değil.

Peki ne istiyorsunuz. Din Kültürü dersi kaldırılmalı mı seçmeli hale mi gelmeli?
Dersin bütünüyle ortadan kaldırılmasını, müfredatının yeniden hazırlanmasını, o müfredatın propaganda amacı gütmemesini, çağdaş, çok yönlü bilimsel inanç hürriyetine vurgu yapan din, dinler tarihi, din sosyolojisi, din psikolojisi gibi konuların arzu edenler tarafından alınmasını istiyoruz. Aslın da seçmeli olmalı bu ders. Nota tabi tutulmamalı. Geçme- kalma gibi bir durum olmamalı. Velilerin de ders yılı başında ‘ben, bu dersin çocuğum tarafından alınmasını talep ediyorum’ şeklinde dilekçe vermesini ve bu koşulların sağlanması halinde, Alevi hocalar tarafından da okutabileceğini düşünüyoruz. Bunun için de çabalıyoruz.

Yargıya başvuruyorsunuz. Mahkeme kararları uygulanıyor mu?
Türkiye’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde en çok mahkûmiyet alan ülke Bu konuda 2’nci sıradayız. Yani Türkiye’nin sicili bozuk. Hak ihlaliyle karşılaşan yurttaşlar buraya koşuyor. Din dersi konusunda da öyle ama alınan kararlar da hayata geçirilmiyor. Bizim devletimiz, Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi’nde taraf olan bir devlet. Hem de AB’ye girmeye çalışıyor. Hem ‘AİHM kararları geçerlidir, kabulümüz’ diye kararlarımız var, hem de bunları görmezden geliyor. Bu bir iki yüzlülüktür. İşine gelen kararları görüyor, uyguluyor. İşine gelmeyenleri uygulamıyor.
Sanırım Diyanet İşleri’yle de alakalı bu süreç…
Dava sonuçlarımız maddi bedelle ölçülmüyor. İktidarın hoşuna gitmiyor. Uygulanmıyor. Neden? Diyanetten ‘olur’ alamıyor. Bu kararların uygulanmasında, kimi devlet görüşlerinin üretilmesinde, diyanet temel kabul ediliyor. Onlar da tekçi, Türkçü, Sünni, Hanefi görüşünde oldukları için, bu kurumun gerekliliğinde bir karar almanın olgunluğunda olmadıkları için, bu tür karar alıyorlar. Cem evleri için de öyle, zorunlu din dersleri için de… Bakın ‘din dersi ile mücadele ediyorlar’ diye, zorunlu din derslerine karşı çıkan kesimler ‘iç tehdit unsuru’ sayıldılar. Diyanet İşleri’nin strateji belgesinde bu yer aldı. Böyle bir bakışı var. Her ne kadar Anayasa’da laiklik var dense de, laiklik yok devlette. BİTTİ


‘Satıyoruuuuuuum sattım!’
Oğuz Kaan
Bozkuş*

BU gazetenin okurlarına hiç de yabancı gelmeyen bir konu; kamuya ait fabrika, arsa ve işyerlerinin serbest piyasa kurallarına uyma gereği ile haraç mezat satılması haberleri, buna karşı yapılan eylemler, yazılan onlarca makale…
Ülkedeki her sorunun çözümünün serbest piyasa mantığını hakim kılmaktan ve özelleştirmelerden geçtiğini düşünenler halkın birikimlerini bir çırpıda “babalar gibi satmaktan “çekinmiyorlar, görüyor yaşıyoruz. Maalesef bunun karşısında etkin ve geri adım attırıcı bir toplumsal muhalefet de oluşturulabilmiş değil. En olmaz denen satışlar bile kanıksanır bir hal almaya başlamış durumda. Bundan 10 - 15 yıl önce satılacak denildiğinde “Hadi canım o kadar da değil!” şeklinde tepki gösterilen Hastaneler ve Okullara geldi sıra.
100’E YAKIN OKULU SATILIYOR!İstanbul Valiliği ilk etapta 22’si olmak üzere 100’ e yakın okulun satışını planladığını kamuya duyurduğunda, meselenin vehametini bilenler hemen tepkilerini gösterdiler. Eğitim Sen İstanbul 3 no’lu şube öncülüğünde, siyasi parti ve kitle örgütleri ‘Okuluma Dokunma İnisiyatifi’ adı altında bir araya gelip onlarca eylem, basın açıklamaları, paneller düzenleyerek halkı aydınlatma ve mücadeleye çekme çalışması yürüttüler.
3 OKULUN SATIŞI
ŞİMDİLİK DURDURULDU
Bu inisiyatif 3 okulun satışını şimdilik durdurmuş durumda. Basının konu ile ilgili sorularını yanıtlayan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü; “Onların tepkilerini ve söylemlerini takip ediyorum. Ben de ona göre yeni söylemler geliştiriyorum” diyor, radikal muhabiri ile yaptığı söyleşide. Muhabir de söyleşi sonunda bu kadar açıklıkla bu işin yani satışların geçekleştirme niyetini görmüş olmanın şaşkınlığını yansıtıyor haberine. AKP hükümetinin toplumu yanlış bilgilendirme ve bunun üzerinden manüpüle etme politikasını bürokratlarıda aynen uyguluyorlar. Kulağa ne kadar hoş geliyor “3 okul verip 100 okul yapacağız, okulsuz semt kalmayacak”. Az biraz düşünme ve sorgulama yeteneğine sahip birisi, koskoca T.C devletinin 100 okul yapabilmek uğruna şehir merkezinde arsası değerli 3 okulu birilerine peşkeş çekmesinin ardındaki niyeti görebilir.
Bütün kurumları, bürokratları ile sermayenin emrinde olan, onu memnun etmek için gösterdiği çabadan kaynaklı yılın insanı olmaya aday gösterilen bir başbakana sahip olan bir iktidar var karşımızda. Vatana hizmet için satıyoruuuuuum sattım! Yalanına kanmayanlar da var bu ülkede…
* Eğitim Sen İstanbul
3 no’lu Şube
Örgütlenme Sekreteri


Son bir yıldaki skandallar ve yalanlar


jMilli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Fatih Üniversitesinin 2010-2011 akademik yıl açılış törenine katıldı. Okullarda herhangi bir kadro açığının bulunmadığını belirtti.
jFelsefe ders programında değişiklikler yapıldı. Editörlüğünü Aslan Topakkaya’nın yaptığı ve kurul tarafından hazırlanan kitapta “Bilgelik” kavramı yerine teolojinin “hikmet” kavramı getiriliyor.
jİl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından okul öncesi eğitimde okutulması uygun görülen ve anasınıfı olan tüm okullara gönderilen hikaye kitaplarında yer alan Ördek Ailesi’nin hikayesi Allah’ın izniyle başlayıp Allah’a şükürle bitiyor. Söz konusu kitap okulun demirbaş listesine geçirilmesi zorunlu kılınıyor.
jMilli Eğitim Şurası’nın Ege Bölge Çalıştayı’na sunulan İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü raporunda, ortaöğretime erişimde yaşanan sorunları gidermede kız ve erkek okullarının belirli bölgelerde ayrı ayrı planlanması önerisi yapıldı. Yani ‘haremlik selamlık’ tasarısı sunuldu
j17 Mart 2010 ‘da İstanbul Çekmeköy Mehmetçik Lisesi’nde, Tekel işçilerine destek etkinliği düzenledikleri için 24 öğrencinin okul ile ilişiği kesildi
jMuğla Üniversitesi’nde Kürt öğrencilere yönelik linç girişiminde 21 yaşındaki Şerzan Kurt’ polis kurşunu ile öldürüldü.
jRomanlar, açılım için Türkiye’nin dört bir yanından İstanbul’a, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a taleplerini iletmek için gelmişti. Talebini iletmek isteyenlerden biri de bir üniversite öğrencisiydi. “Parasız eğitim istiyoruz” yazılı pankartını açan öğrenciler yaka paça tutuklandı. Tutuklanan iki öğrenci 15 yılla yargılanıyor.
jYıldız Teknik Üniversitesi’nin akademik yılı açılış törenine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de katıldı. Bu sırada öğrenciler ‘parasız eğitim’ taleplerini dile getirmek için toplanmıştı. Polis ve üniversitenin özel güvenlik görevlileri öğrencilere saldırdı.
jSiirt’te 4 kız öğrenciye aralarında okul müdür yardımcısını da bulunduğu 25 kişi tecavüz etti. Türkiye bunun şokunu üzerinden atamamışken Pervari’de, Yatılı Bölge okullarında kalan 9 ilköğretim okulu öğrencisi 3 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz edip öldürdükleri ve 2 yaşındaki erkek çocuğa da tecavüz ettikten sonra derede ölüme terk ettikleri gerekçesiyle tutuklandı. Bunun üzerine Başbakan Erdoğan bu olayın çok evvel olduğunu söyleyerek, bu durumu ortaya çıkaran gazetecileri art niyetlilikle suçladı.
jZeytinburnu-Bağcılar tramvay hattında karşıya geçmek isteyen 3 öğrenci yaşamını yitirdi. Öğrenciler defalarca belediyeye üst geçit yapılması için talepde bulunduklarını ancak belediyenin duymazdan geldiğini söyledi
j3 Lise öğrencisinin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanan tramvay kazasının faturası, üst geçit yapmayan belediye ve kaymakamlığa değil, okulda görev yapan öğretmenlere kesilmeye çalışıldı. Bahçelievler Milli Eğitim Müdürlüğü, Eğitim Sen üyesi 3 öğretmene, “Öğrencilerin ve koridorların güvenliğini sağlamadıkları” ve “Eyleme göz yumdukları” gerekçesi ile soruşturma açtı.
jBu yıl onlarca çocuk Terörle Mücadele kanunu nedeniyle ceza aldı. Geçtiğimiz yıl Batman’da polise taş attığı iddiasıyla tutuklanan 16 yaşındaki Berivan S. 291 gün cezaevinde kaldı. TMK’da yapılan değişiklikle serbest kalan Berivan, örgün eğitim hakkını kaybetti. Okumayı çok isteyen Berivan kayıt yapmak için gittiği okullardan yaşı büyük olduğu için olumsuz cevap altı.
j14 Aralık 2010’da Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yönetim Kurulu, polis tutanaklarına dayanarak yürüttüğü soruşturma sonucunda, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğrenci Derneği üyesi 4 öğrenciyi ‘Dil, ırk, renk, din ve mezhep açısından kutuplaşmalara yol açmak; toplantı ve törenlere katılmak’ gerekçeleriyle okuldan attı. 5 öğrenciye ise, farklı gerekçelerle birer ay üniversiten uzaklaştırma cezası verdi.
jAntep’te Mustafa Gençten Ticaret Meslek Lisesi’nde Müdür Vekili Fatih Ç.’yi kendisini taciz ettiği gerekçesiyle şikayet eden Müdür Yardımcısı Aysun U. İslahiye İlçesi’ne sürülerek maaştan kesme cezası verilirken, taciz ettiği iddia edilen Müdür Vekili’ne ise sadece kınama cezası uygun görüldü.
jYazın ağır işlerde çalışarak okul masraflarını karşılayan Muğla Üniversitesi öğrencisi 20 yaşındaki Ömer Çetin, çalıştığı okul inşaatının 4. katından düşerek öldü. Çetin günlük 30 lira yevmiye alıyor ve inşaatta yatıyordu.
jBaşbakan Erdoğan’ın rektörlerle düzenlediği toplantıyı protesto eden öğrencilere polisin saldırısı sonucu 19 yaşındaki Ö.E karnındaki bebeğini kaybetti. “Polislere ‘vurmayın hamileyim’ dememe rağmen karnıma tekme ve coplarla vurdular’’ diyen Ö.E. “böyle bir saldırı olacağı aklımızdan geçmezdi” diye konuştu.
jAnkara’da Devlet Bakanı ve Bazmüzakarecei Egemen Bağış’ın yumurta atan öğrenciyi “ceketimin sol yanı kirlendi” şeklinde şikâyet etmesi üzerine, öğrencinin 2 yıla kadar hapsi istendi.
jTuzla’daki Piri Reis Üniversitesi’nin 2010-2011 akademik yıl açılış törenine katılan Erdoğan’a “fahri doktora” unvanı verildi. Açılışta bir konuşma yapan Erdoğan, üniversiteli bitiren herkesin işe yerleşeceği gibi bir garantinin dünyanın hiçbir yerinde olmadığını savundu.
jAnkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler fakültesi’nde TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu yumurtalı protestoya maruz kaldı. Protestolara ilişkin açıklama yapan Kuzu öğrencileri Ergenekoncu ilan etti. Ayrıca ‘ben bu kadar beyinsiz öğrenciyi bir arada görmedim’ diyerek hakaret etti.
Ceyhan Bağrıyanık

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et