25 Aralık 2010 01:00
Şuraların 8 yıllık karakteri
GÜNÜN YAZILARI
İlki 1939 yılında toplanan Milli eğitim şuraları herhangi bir yaptırımı olmamasına rağmen Milli eğitim politikalarının önceden tartışıldığı ve meşruluk kazandırıldığı bir ortam olmasından dolayı, her zaman önemli oldu. Eğitim politikalarının sistemin ihtiyacı doğrultusunda tartışılması ve buradan doğru dizayn edilmesine karşılık dönem dönem sendikalar ve çeşitli örgütler şuranın meşruluğunu tartışmaya açmış, kendileri Alternatif, Devrimci gibi çeşitli isimler altında şuralar toplamışlardır. 1939 yılından bu yana 18 kez toplanan şuraların periyodik bir toplanma süresi bulunmuyor. Toplantıya katılan herkesin uyumasıyla gündeme gelen bundan önceki şura 2006 yılında toplanmıştı. Ondan önceki ise 1999 yılında toplandı. Şurada alınan kararların tavsiye niteliğinde olması, herhangi bir yaptırımının olmaması şuranın bir danışma kurumu niteliği taşımasına neden oluyor. Şuranın bu niteliği her zaman iktidarın elini güçlendirmiş, iktidarlar işlerine gelen kararları uygulamışlar, hasbelkader karar altına alınan olumlu kararları ise uygulamamışlardır.
2010 MEB ŞURASI
Eğitimin piyasaya açılması ve özelleştirilmesine dönük hazırlıklar son dönem şuralarının temel yönelimini oluşturmaktayken, AKP döneminde toplanan iki şura (2006-2010) da ise buna ek olarak eğitimin laik niteliğinin tamamen ortadan kaldırılmasına dönük yönelimlerde, piyasalaşmanın yanına eklenmiştir.
2006 şurası sonrası uygulanmak istenen 10 bin yoksul öğrenciyi özel okullarda okutma projesi AKPnin eğitime bakışını en rafine bir şekilde ortaya koyması açısından oldukça önemliydi. Bir taşla 3-5 kuş birden vurmayı hedefleyen AKP, yoksul öğrencileri Özel okullarda okutuyorum diyerek, hem popülist oy avcılığı yapacaktı hem özel okullara devletin kasasından milyarca lira akıtacaktı. Tabii. Planlar bununla da sınırlı değil. Buralarda çalışan iş güvencesinden yoksun eğitim emekçilerini daha rahat sömürebilecek, özel okul mantığını yaygınlaştıracak hem de her biri bir cemaatin kontrolündeki bu okullarda, gerici bir anlayışla eğitim verilmesini sağlayacaktı. 2010 şurasında yapılan tartışmalardan görülüyor ki AKP, Eğitim Senin Danıştaya açtığı davayla durdurulan bu uygulamadan vazgeçmiş değil.
2023 vizyonu sloganıyla toplanan 2010 şurasının da temel yönelimi eğitimin piyasaya açılarak özelleştirilmesiydi. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasıyla iş güvenceleri fiilen ortadan kaldırılan eğitim emekçilerinin tamamı sözleşmeli hale getirilerek, modern köleler haline getirilmesi, emekçiler, örgütsüz ve güvencesiz bırakıldıktan sonra okulların satılması temel hedef olarak belirlenmiş durumda.
1+4+4+4 İLE İMAMHATİPLER
Bu uygulamaların hayata geçirilebilmesi ve toplumun tamamen zapturapt altına alınabilmesi için de ortaçağ güçlerinin yardıma çağrılması kaçınılmaz oldu. Eğitimin tamamen gericileştirilmesi, bilimsellikten uzaklaştırılması da belirlenen temel yönelimler arasındaydı. Bu doğrultuda içinde din derslerinin zorunlu olmasının tartışılmaması, kız ve erkek çocukların ayrı okullarda okutulması, kız çocuklarına iyi bir anne nasıl olunurun eğitiminin verilmesi gibi akıllara ziyan konular karar altına alındı. Dünyada zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmayan ülke bir elin parmakları kadar bile kalmamışken şurada alınan 1+4+4+4 şeklinde hiçbir bilimsel karşılığı olmayan, sadece imam hatiplerin orta kısmını yeniden açmayı hedefleyen, köylü kurnazı bir yaklaşımla mevcut durumdan bile geriye gidilmek istendiği açıkça ortaya çıkmıştır.
Tüm halkın eğitim hakkının elinden alınması, gericileşmeyi ve piyasalaşmayı hedefleyen bu şuradan burjuva medyaya yansıyanlarsa bunlar değil öğretmenlere sözleşmeyi kabul etmeleri karşılığında verilecek Özendirici tedbirler (24 Kasımlarda ikramiye, ek derslerin 7 liradan 12 liraya çıkarılması) oldu. Tabi iş güvencesinin ortadan kalkmasının ardından öğretmenlerin ücretli köle olacakları gerçeğini insanlardan gizleyerek
18. MEB şurasının önemi bugüne kadar bakanlığın çeşitli vasilelerle inkar ettiği ve yalanladığı projelerini resmi ağızdan açıklaması oldu. Tabi ki bu pervasızlık ve özgüvenin arkasında emekçilerin suskunluğu ve yandaş sendikaların desteği var.
* Eğitim-Sen 3 Nolu Şube Yöneticisi
Bülent Kepenek*
Evrensel'i Takip Et