13 Aralık 2010 00:00
Alt, üst, haklar ve platform
Gençler iyi ki azıcık seslerini yükselttiler. Aman ne gürültü patladı!Konuşmak istediler önce. Sonra protesto ettiler, konuşturmadılar. Dertleri var çünkü. Ve sormak bir yana kimse dinlemiyor.
Gençler iyi ki azıcık seslerini yükselttiler. Aman ne gürültü patladı!
Konuşmak istediler önce. Sonra protesto ettiler, konuşturmadılar. Dertleri var çünkü. Ve sormak bir yana kimse dinlemiyor.
Zar-zor okumaya çalışıyorlar. Yüksek masraflı dershaneler, soruları satılan sınavlar ve büyük meblağlı harçlar. Yurttu, kitaptı, yemekti, başka masraf kapıları. Girip okuyabilen şanslı sayılıyor. Mezun olan da işsizlerin sayısını kabartıyor. Eğitimli gençlerin üçü-dördünden biri işsiz. Karanlık bir gelecek.
Okuldayken de, aile büyüklerini dinliyorlar, hocalarını dinliyorlar, dekanlarını, rektörlerini dinliyorlar, YÖKü ve mümtaz başkanını dinliyorlar. Parti ve devlet büyükleri var dinledikleri, sivil-asker bürokratlar var. Üniversitedeki özel güvenlikten başlayarak, emniyetin seçkin amir ve müdürleri var, vali var, bakanlar ve başı var. Sürekli dinlemeye, hizada durmaya zorlanıyorlar.
Dert gençlerin, sorun yumağının içinde olan onlar. Bırakalım memleket meselelerini, üniversiteleri ile ilgili olarak bile görüşlerini soran yok. Hep dinlemedeler!
Sadece gençler mi? Alt katmanların tümü, işçiler, kent ve kırın emekçileri, kentli dar gelirliler, köylüler, esnaf, emekli, kadın.. hangisi konuşup derdini ortaya dökebiliyor? TEKEL işçileri konuşup dertlerini anlatmak istediklerinde ne muameleyle karşılaşmışlardı? Kendi aralarında sohbet etmeleri bile hoş görülmüyor. Her şeyi göze alıp konuşsalar bile, sorun bitmiyor: Toplantı ve gösteri hakkı sınırlı mı sınırlı. Toplantı yeri bulma zorluğu, salon kirası.. Üçü beşi bir araya gelseler, illegal örgüt suçlamasından geçilmiyor. Megafondan başka sesi yükseltip iletecek aygıt bulma zorluğu cabası. Gazete çıkarmak, matbaa ve kağıt parası demek, ateş pahası. Radyo, TV, frekans parası, şu bu, daha pahalı. Sonuç: Genç ancak okulunda, işçi fabrikasında, memur dairesinde ya da kamusal mekan sokak ve meydanlarda konuşma şansına sahip. Oralar da sıkı gözetim ve denetim altında. Üstelik kelli felli takımı buraları da boş bırakmayıp, kürsüleri işgal peşinde.
Üst katmanlara, egemenlere, yönetici takımınaysa, deneyle sabit, sadece konuşmak değil, her şey serbest.
İstanbulda üniversitelerle ilgili toplantıya katılma girişiminde bulunan üniversiteli gençlere polisin saldırısının iler-tutar tarafı yok. Başbakan ve bakanları dışında kimse savunamıyor. Sadece orantısızlığı değil sorun, devletin, onun güvenlik örgütünün şiddetten başka bir şey bilmemesi, örgütlü şiddet olması sorun.
Siyasaldaysa, seçkin kocaman adamlar, anlı şanlı profesörler, yürütme gücünü elinde tutan yönetici takımı, yumurta attıklarında, gençlerin şiddet uygulamış, hatta faşizme başvurmuş olduklarını, B. Kuzunun ifade özgürlüğünü engellediklerini ciddiyetle ileri sürdüler!
Ayıptır! Meclis Anayasa Komisyonu Başkanının düşüncelerini ifade sorunu mu vardır? Siyasalda, üstelik kendisini dinlemek istemeyen yüz genci irşat etmediğinde neyi eksilecektir? Bu zat, anayasalar bozulup yapılmasına en ileriden katkıda bulunan zattır. Sadece konuşmamakta, düşüncelerini sınırsızca ifade etmemekte, bütün memleket, onun ve onun gibilerin değerli fikirleriyle yatıp kalkmakta, memleket ve devlet işleri onun ve onun gibilerin dediğince yürümektedir! Yumurta yediğinde, Kuzunun ifade özgürlüğü sorunu olduğu ileri sürülemez. Olsa olsa protesto edilmiş olur!
Kesindir, düşünce ve ifade özgürlüğü, tıpkı örgütlenme, toplantı ve gösteri, basın vb. özgürlükleri gibi, bu özgürlüklerden yararlanamayan toplumun alt katmanları, işçiler, genciyle yaşlısıyla, erkeği kadınıyla kentin ve kırın emekçileri, sömürülen ve ezilen yığınlar için yoktur ve ihtiyaç halindedir. Demokrasi onlara lazımdır, Kuzulara değil.
Ve faşistlikten söz açan CHP sekreteri karar vermelidir; egemenlerin ve AKPlerinin faşizan, kimseye hak tanımayan ezilenleri aşağılayıp dışlayan platformunu benimseyerek onlar tarafından övülmek mi isteyecek, yoksa hak isteyen ve arayanları mı destekleyecektir?
MUSTAFA YALÇINER