09 Aralık 2010 00:00
Tek çare birleşmek
Liseyi bitirdiğimde her genç gibi bende bir üniversiteye giderek öğrenimi mi tamamlamayı ve mezun olunca da rahatlıkla iş hayatına atılmayı hayal ediyordum. Ancak söylediğim gibi bu sadece hayal olarak kaldı.
Liseyi bitirdiğimde her genç gibi bende bir üniversiteye giderek öğrenimi mi tamamlamayı ve mezun olunca da rahatlıkla iş hayatına atılmayı hayal ediyordum. Ancak söylediğim gibi bu sadece hayal olarak kaldı.
Eşit olarak eğitim alamadığım için üniversite hayalim bittikten ailemin ekonomisine katkıda bulunmak için iş aramaya başladım, işte o zaman her gittiğim yerden geri çevrilince işsizliğin nasıl bir bela olduğunu anladım.
Ben bekar olmama rağmen çok sorun yaşadım, birde işten atılan evli barklı insanların nasıl zorluklar yaşadığını düşündüm. Bir ara yurt dışına çıkmayı kurtuluş olarak gördüm, o da olmadı. Sonraları anladık ki bu sorunlarla nereye gidersen git, ne yaparsan yap kurtuluş yoktu. Tek bir kurtuluş var oda birlik olarak mücadele etmek. Daha sonraları bir çok işyerin de çalıştım ve şimdilerde yine işsizim. Şimdi Esenyurt da bir işçi kurultayı düzenleniyor. Bu sorunlarımızla nasıl baş ederiz, nasıl sendikalaşırızı tartışacağız. Arkadaşlarımın da bu kurultaya katılmaları için çalışmalarda bulunuyorum. O gün orada olarak sorunlarımızı tartışmak için bütün işçi arkadaşları 12 Aralık Pazar günü saat 15.00da Avcılarda bulunan Eğitim-Sen 7 Nolu Şube binasında yapılacak kurultaya katılmaya çağırıyorum.
Emre Kaya (İşsiz)/İSTANBUL-Esenyurt
Genç Baktırmayış!
Gençliğin bakışını televizyonlara yansıtan tek programı olduğu reklamlarıyla yayınını sürdüren Genç Bakış programına konuk olmuştum ben de.. Ekrana yansıyan ve stüdyoda yaşananlar birbirinden ne kadar farklıydı oysa. Canlı yayın öncesi üç kez tekrarlanan alkışların sahte bir artışıyla başlıyor program. CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk program konukları. Öğretmenler gününde öğretmenlerin sorunları gençlerle tartışacaklar.
AYÖP üyesi Burcu Yeşilyurt alıyor eline mikrofonu çektiği acıları bir bir anlatıyor. Sınavı, heyecanı, suçluluk duygusunu ve haklarında açılan davayı iliştirmeye çalışıyor kimi kulaklara. Muharrem İnce programın ilerleyen zamanlarında hükümete yönelik eğitim politikasıyla ilgili eleştiride bulundukça, Abbas Güçlü bu durumdan rahatsız oluyor olmalı ki iktidar partisinin avukatlığına soyunuyor. Milli Eğitim Bakanıyla bizzat görüştüğünü, bakanın elinde olmadığını, Maliye Bakanlığının para vermediğini, hatta işsizliği meşrulaştıracak kadar, haddine düşmeyecek yorumlarda bulunuyor. Acaba bu ülkeye alınan 7.2 milyar dolarlık füzelerden ve işsizlik fonunun kaçta kaçının işsizlere ulaştığından da haberdar mı diye düşünmeden alamıyorum kendimi.
Yine AYÖP üyelerinden Rıza Güner, kopya dağıtıcısı olduğu söylenen B.Snin ifadesini okurken, metnin içinde cemaat geçtiği için mikrofon sesi kısılıyor. Abbas Güçlü, işin içinde sadece cemaat yok, başka gruplar ve PKK var diyerek bu defa da cemaat avukatlığını üstleniyor.
Program arasında sohbet etme imkânı bulduğum AYÖPlüler, programa katılmaları için davet edildikleri halde son anda stüdyoya alınmayacakları ile ilgili telefonlar aldıklarını söylüyorlardı. AYÖPlü arkadaşların yaşadığı bu tatsız olaylar ve Abbas Güçlünün gençlerle olan kötü iletişimi zaten onun samimiyetsizliğini ortaya koymaya yetiyor da artıyor bile.. Sahibinin sesi Abbas Güçlü, iktidar partisinin üniversite öğrencilerine gösterdiği tahammülsüzlüğü, anti demokratik tavrını stüdyoya yayıyordu, tam da cemaat demokrasisine uygun olarak davranıyordu. Yani Abbas Güçlü artık benim gözümde Abbas yolcu
Lale Şensoy/ANKARA