09 Aralık 2010 00:00
Engellilik nedir, engelli kimdir?
Engelliliğin; herkesce benimsenen ortak bir tanımını yapmak hayli güçtür. Çok değişik tanımlamaları vardır. Örneğin dilimizde ...
Engelliliğin; herkesce benimsenen ortak bir tanımını yapmak hayli güçtür. Çok değişik tanımlamaları vardır. Örneğin dilimizde genellikle engelli özürlü sakat sözcükleri kullanıla gelmektedir.
Genelde tüm engelliler için yaşanan bu karmaşa belirli engelli kümeleri için de geçerlidir. Görme sorunu olanlar için kör, âma, görme engelli, görme özürlü az gören vb, işitme sorunu olanlara; sağır, dilsiz, lal, ağraz, ağır işiten vb, zihinsel engelliler için de; mongol, idiot,aptal, geri zekalı, zihinsel engelli tanımlamaları toplumumuzun kullandığı sıfatlama sözcüklerine örnektir.
Ekim 2009 da Marmariste Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinin düzenlediği 19. Ulusal Özel Eğitim Kongresinde de bu konu tartışılmış ve zihinsel engelliler grubuna Zihinsel Yetersizliği Olan Bireyler tanımlamasının yapılması benimsenmiştir. Bu yaklaşımı; diğer engelli kümelere uygularsak; bedensel yetersizliği olan birey, görme yetersizliği olan birey, işitme yetersizliği olan birey dememiz çok daha yerinde olur. Birleşmiş Milletler Sakat Haklan Bildirgesinde ise Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri her hangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar sakat olarak tanımlanmaktadır. Engelli dendiğinde çoğunlukla hareket yeteneği sınırlanmış birey aklımıza gelmektedir.
ÜLKEMİZDE
ENGELLİLERİN SAYISAL
DURUMU
Türkiyede 2002 Yılında yapılan bir araştırma sonucunda; özürlü olan nüfusun, toplam nüfus içindeki oranı % 12.29dur. Buna göre 70 milyon nüfusu olan ülkemizin yaklaşık 8.2 milyonu engelli bireylerden oluşmaktadır.
Ülkemizdeki yaklaşık 8.200.000 Engelli bireyin yarısından fazlasını kadınlar oluşturmaktadır. Yaklaşık 5.000.000 kişi.
Engel gruplarına göre baktığımızda ise şöyle bir tabloyla karşılaşmaktayız:
Ortopedik Engelli; 1.300.000
Görme Engelli; 492.000
İşitme Engelli; 303.000
Zihinsel Engelli;394.000
Diğer Engelliler; 7.954.000 (Yukarıdaki engel gruplarına girmeyen, süreğen hastalığı olan, uyum sorunları olan vb.)
ORTOPEDİK ENGELLİLERİN SAYISAL DURUMU
Ortopedik Engelliler, engelliler grupları içinde %1.25 lik bir orana sahiptirler. Kendi içlerinde ise oluşumlarına göre bir çok çeşidi vardır. Ülkemizde en çok ortopedik özür grubunu, beyin felci sonucu oluşan, yaygın olarak spastik dediğimiz Serabral Palzililer oluşturmaktadırlar. Bunların oranı ortopedik engelliler içinde %33 tür.
ZİHİNSEL ENGELLİLERİN SAYISAL DURUMU
Engel gruplarının içinde %0.48 lik orana sahip olan zihinsel engellilerin (yaklaşık 393.600 kişi)
İç dağılımı ise şöyledir;
Eğitilebilir Zihinsel Eng. : %20.54, 98.500,
Öğretilebilir Zih. Eng. : %26.49, 127.150,
Ağır Zihinsel Eng. : %18.32, 87.936,
Çok Ağır Zih. Eng. :%19.66, 94.368
ENGELLİLİĞİN
OLUŞMASI
ÖNLENEBİLİR Mİ?
Engelliliğin nedenlerine baktığımızda bunların büyük bir bölümünün kaçınılabilir, önlenebilir nedenler olduğu görülecektir. Doğuştan gelen engellilik nedenleri arasında bir takım genetik nedenler, akraba evliliği, gebelik sırasında annenin karşılaştığı travmalar hastalıklar, ilaç kullanımı, ışına maruz kalmak, annenin alkol ve madde bağımlısı olması, kötü beslenmesi gibi nedenler görülmektedir. Doğum sırasında oluşan engellilik nedenlerinin başında da geç ve güç doğum, bilinçsizce müdahaleler ya da müdahale gecikmeleri bulunmaktadır. Doğum sonrasında karşılaşılan olaylar arasında ise iş kazaları, ev kazaları, trafik kazaları, savaşlar, terör olayları, endüstriyel kazalar, depremler v.b temel engellilik nedenleri arasındadır. Bunların büyük çoğunluğunun da önlenebilir nitelikte nedenler olduğu görülebilmektedir. O halde engellilik bir kader değildir. Gerekli önlemler alındığında, bilinçli bir toplum yaratıldığında engellilik büyük oranda önlenebilir.
ENGELLİLERİN
TOPLUMLA
KAYNAŞMASININ
ENGELLERİ NELERDİR?
Yoksulluk:
Engellilerin genel olarak toplumla bütünleşmesinin önündeki engellerden birisi ve belki de en önemlisi yoksulluktur. Yapılan araştırmalar dünyanın her yerinde engellilerin çok büyük çoğunluğunun toplumun yoksul kesimlerinden geldiğini ve yoksulluk içinde yaşadıklarını göstermektedir.
Eğitim:
Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki bir diğer engel de eğitim konusunda karşılaştıkları sorunlardır. Tüm ülkelerde eğitim sistemi öncelikle nüfusun engelli olmayan kesimi için planlanıp uygulanmaktadır. Ülkemizde 3-14 Yaş Zorunlu Eğitimi engellileri yeni yeni kapsamaktadır. İlk öğretim kısmında Özel Eğitim ve Destek Özel Eğitim Programları oluşturulmuş ve uygulanmakta iken, okul öncesi eğitiminde özel eğitim programları yapılmamıştır. Erken Çocukluk Özel Eğitimi henüz Ülkemizde uygulanmamaktadır.
Ulaşım, Fiziksel Çevre ve Konut:
Engellilerin topluma katılmalarının önündeki en büyük engellerden biri de ulaşım fiziksel çevre ve konut sorunudur. Engellilerin içinde yaşadıkları fiziksel çevre, sahip oldukları fiziksel işlev bozuklukları/yetersizlikleri ve bunun yol açtığı sınırlamalar yüzünden büyük önem taşımaktadır. Toplumu tasarlarken bir toplum modeli ortaya koyarken içinde yaşanılan fiziksel çevreyi de o toplumun içinde yaşayan herkesi düşünerek tasarlamak gerekir.
Rehabilitasyon ve araç
gereç:
Rehabilitasyon ve araç-gereç gereksiniminin yeterince karşılanamaması da engellilerin toplumla bütünleştirilmesinin önündeki en büyük engellerden birisidir. Bilindiği gibi rehabilitasyon çok genel olarak yitirilen bir yeteneğin yeniden kazandırılması ya da yerine başka bir yeteneğin ikame edilmesi demektir. Her hangi bir sebeple engelli hale gelen birey önceden var olan işini artık yapamıyorsa ya o işi yapabilmek için yeniden yeteneklendirilmesi = rehabilite edilmesi gerekmektedir ya da bu işi yapmak artık olanaklı değilse yapabileceği yeni bir iş için beceri kazanması (eğitilmesi) gerekmektedir. Ayrıca her engel kümesinde yer alan bireylerin gereksinim duydukları kimi araç gereçler vardır ki bunlar engelliler için son derece önemlidir. Yaşamlarının adeta bir parçası gibidir. Bu araç gereçler engellinin hareket yeteneğini artırıcı özelliklere sahiptir. Bu da toplumla daha çok bütünleşme demektir. Yoksulluk ve işsizliğin en yaygın olduğu toplumsal kesimin engelliler olduğu düşünülürse özellikle sosyal güvenlik ve sosyal refah hizmetlerinin yetersiz olduğu ülkemizde engellinin bu tip araç gereçlere kolaylıkla ulaşması mümkün olamamaktadır. Engellilerin onurlu bir yaşam sürebilmeleri için kendi kendilerine yeten bireyler olmaları gerekir. Bu bağlamda kamusal yardımlardan yararlanmak konusunda tam bir eşitlik olmalı, engellilere gereksinim duydukları araçlar ücretsiz ya da çok ucuza verilmelidir.
Engellinin Aile Yaşamı/ Özel Yaşamı:
Topluma katılma toplumla bütünleşme konusunda bir başka güçlük de engellinin aile yaşamı/özel yaşamıyla ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. Evlilik aile yaşamı ve cinsellik gibi konularda engellilere yönelik olumsuz önyargıların değiştirilmesi zamanı çoktan gelmiş ve hatta geçmektedir.
İstihdam ( Çalışma-İş)
Sorunu:
Engellilerin toplumla bütünleşmesinin önündeki en önemli engel ise istihdam sorunudur. İşsizlik ve çalışma yaşamından kaynaklanan sorunlar engellileri kuşatan sorunlar arasında, diğer sorunları doğuran ya da bu sorunların daha şiddetle yaşanmasına neden olan ana sorundur. Her insanın yapabileceği bir iş vardır ve engelliler de fiziksel, bilişsel, uyumsal işlevlerinde bir bozulma ya da eksiklik olsa bile onların bu niteliklerini dikkate alan uygun bir eğitim ve rehabilitasyondan geçirildikleri zaman çalışabilirler, üretime katılabilirler. Genel olarak engellilerin istihdamı ile ilgili beş sorundan söz etmek mümkün.
1- Bunlardan ilki ülkemizde henüz engellileri de gözeten sistemli bir iş analizi ve meslek tanımlamasının yapılmamış olmasıdır. Engellerinden kaynaklanan özellikleri ve nitelikleri dikkate alınarak hangi işlerde çalışabilecekleri belli değildir.
2- Engellilerin istihdamını güçleştiren sayısız neden arasında eğitim ve rehabilitasyon konusundaki yetersizlikler büyük yer tutmaktadır. Bu gün ülkemizde ne yazık ki engelliler için yeterli eğitim ve rehabilitasyon (mesleki eğitim ve rehabilitasyon dahil) merkezi bulunmamaktadır.
3- İktisadi yapının engellileri de içerecek bir şekilde düzenlenmemiş olması işverenlerin engellileri çalıştırmak konusundaki çekingenlikleri ve önyargıları da istihdamın önündeki engeller arasındadır. Bazı işler vardır ki engelliler bunları gerçekten diğer insanlardan daha iyi yapabilmektedir. Örneğin; Santral İşletmenliği ni görme engellilerin çok daha iyi yaptığı araştırmalarla ortaya çıkmıştır. Toplum bu konuda bilinçli değildir. Bu bilinç olmadığı için de özellikle işveren kesimi acaba yapabilirler mi kaygısı içerisinde hareket etmektedir.
4- Bir başka güçlük de engelli istihdamını kolaylaştıran yasaların gereği gibi uygulanmamasıdır. Örneğin; Ülkemizde işyerlerinde 1475 sayılı İş Kanunu gereğince %3 oranında engelli istihdamını zorunlu kılan yasal düzenleme vardır.
Ancak bu kontenjan zaman zaman doldurulmadığı gibi, eski hükümlüler, korunmaya muhtaç gençler ve terörle mücadele sırasında yitirilen kamu görevlilerinin yakınları için de kullanılmaktadır. Kaldı ki; engelliler için, değişik esnek çalışma biçimlerinin (evde çalışma, evde üretim, yarım zamanlı çalışma v.b.) kullanılması da olanaklıdır.
5- Engellilerin istihdamla bağlantılı sorunları istihdam gerçekleştikten sonra da ortaya çıkmakta ve iş yaşamı içinde de sürmektedir.
Bunlar; olumsuz iş ve işyeri koşulları, çalıştığı işte karşılaştığı sosyal güvenlik sorunları, yetersiz ücret, işinde ilerleyememe, erken emeklilik gibi olumsuzluklardır.
Bu gün ülkemizde engelli iş gücü arasında işsizlik oranının tam olarak ne olduğu bilinmemekle beraber; bu oranın %99lar dolayında olduğu ifade edilmektedir. Bu da, sorunun boyutlarını sergilemeye yeterli görünmektedir. Aslına bakarsak engellilerin istihdamı alandaki asıl sorun; toplumsal anlayıştan ve uygulamadaki tutarsızlıklardan kaynaklanmaktadır. Bu gün ülkemizde engelliler işsiz kalmanın ezikliği içindedirler. Üretken ve yaratıcı çalışma insanca ve onurlu bir yaşam sürdürebilmenin ön koşuludur. Engelli birey işsiz kaldığı ve yaşadığı topluma üreterek katkıda bulunamadığı için; kendini gerçekleştirememekte, ailesine ve topluma yük olduğunu düşünmektedir. Her engelliler gününe geldiğimizde, insanımızın gönül ve iş kapılarını engellilere biraz daha aralamasını, engellilerin bir hakkına daha kavuşmasını görmeyi dilerim...