19 Kasım 2011 16:08

‘Elektrik yoksulluğu’ öldürüyor

Özel sektör daha iyi olacağı, yeni beceriler getireceği, hükümetin elektrik üretimine daha az karışmasının, kamunun bu alandan çekilmesinin getireceği olumluklar anlatıldı durdu yıllarca.Enerji özelleştirmelerinin getireceği yararlar şöyle sıralanıyordu: Devletin sahip olduğu verimsiz teşebbüsler yerini etkin şirketlere bır

‘Elektrik yoksulluğu’ öldürüyor
Paylaş
Bülent Falakaoğlu

Enerji özelleştirmelerinin getireceği yararlar şöyle sıralanıyordu: Devletin sahip olduğu verimsiz teşebbüsler yerini etkin şirketlere bırakacaktı. Enerji sorunu yaşanmayacaktı. Hatta elektrik üretimi ve perakende satışındaki rekabet, tüketiciye giden elektriğin fiyatını düşürecekti…

Peki, özelleştirmelerin sonucu gerçekten olumlu mu olmuştur?

Tek başına, özelleştirmelerin öncüsü İngiltere’deki gelişmeler ve yaşananlar incelendiğinde dahi bu soruya olumlu yanıt vermek olanaksız. Bırakalım ucuz elektriğe sahip olmayı, enerji yoksulluğu diye bir olgu çıktı ortaya. Uluslararası enerji sempozyumu için Türkiye’de bulunan enerji politikasında önemli deneyimlere sahip Profesör Steve Tohamas’ın verdiği örnek son derece çarpıcı: Büyük Britanya krallığında fiyatlar sürekli artıyor. Hanelerin yüzde 30’u yani üç evden bir tanesi yakıt yoksulluğundan mustarip…

Üstelik kriz gösterdi ki kimse bir başka ülkeyi düşünmüyor, bütün özelleştirme açılımlarına rağmen merkez emperyalist ülkeler kendilerin ve şirketlerini düşünüyor. Tohamas, “Dünya’da ve Türkiye Enerji Özeleştirmeleri” başlıklı oturumda şu örneği verdi: “Batı kamu elektrik kuruluşların çoğu, Enron’un çöküşünün ardından süratle yabancı piyasalardan çekildiler. ABD’li kamu şirketleri ABD’ye, Avrupalı şirketlerse genel olarak sadece Avrupa Birliği içindeki yatırımlarını korudular”.

1.3 MİLYAR İNSAN ENERJİ YOKSUNU

Tüm bunları bir kenara bırakalım. Enerjide özelleştirmelerin ölümlere yol açacağı tahmin edilebilir miydi? En iyi komplo teorilerinin bile akıllara getiremeyeceği bir boyutta ölümler acı bir gerçeklik olarak yaşanıyor.  

Ölüm nedeni enerji yoksulluğu. Peki, nedir bu enerji yoksulluğu? Cevap: Hane halklarının elektrik, ısı ve diğer enerji biçimlerine erişimin yetersizliği… İngiltere ve AB’de daha çok ısınma ve yakıt yoksunluğu yaratıyor. AB ve İngiltere’de yakıt yoksulluğundan soğuktan onlarca insan ölüyor her kış. Türkiye’de yakıt sorunu elektrik bulunmayınca başka türlü hallediliyor. Ankara’da dahi tezek yakılarak halledilebiliyor. Dağıtılan kömürler yakıt yoksulluğunu önleyebiliyor. Ama bu demek değil ki Türkiye’de söz konusu yoksulluk yaşanmıyor, ölümler olmuyor.

Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu enerji özelleştirmelerinin yarattığı enerji yoksulluğunun dramatik sonuçlarına dikkat çekiyor. “Elektrik yoksulluğu enerji yoksulluğunun en kritik biçimidir” diyen Erdoğdu şu bilgileri veriyor: TEPAV’ın 2009 araştırmasına göre Türkiye’de kriz döneminde, kentlerde yaşayan hane halklarının yaklaşık üçte biri elektrik, su ve gaz gibi yaşamsal hizmetlerin faturalarını ödemekte zorlanmıştır. Faturaların ödenememesi ailelerin yaklaşık yüzde 10’unun en azından geçici olarak elektrik hizmetlerinden mahrum kalmasına yol açmıştır.”

Yakıt sorununu çözen vatandaşın elektrik sorununu çözemediği Türkiye’de ölümlerin de yaşandığa dikkat çekiyor Erdoğdu… Çatışmada ölen Asker Birol Elmas’ın ailesinin borcu yüzünden kesilmiş elektriğinin ölümden sonra Adapazarı SEDAŞ çalışanlarının ödemesiyle ortadan kalkmasını… Edirne’de mum ışığında yaşamak zorunda kalan bir ailenin çıkan yangında bir ferdini kaybetmesini… Elektrik borcu yüzünden arkasında mektup bırakıp intihar edenleri… Tüm bu acı örnekleri hatırlatan Erdoğdu dünyada 1 milyar 300 bin insanın aynı yoksulluğu paylaştığına dikkat çekiyor…

BİR ÇÖZÜM DAHA YOK MU?

Enerji yoksulluğu karşısında birinci çözüm olarak kaçak elektrik kullanımı düşünülebilir. Latin Amerika’da kaçak kullanıma ahlaksızlık olarak bakılmıyor. Türkiye’de de durum pek farklı değil. Ama bugüne kadar şirketler kaçak kullanımı faturalara yansıtıyordu ve her vatandaştan kaçak kullanım bedeli alıyordu. Artık vatandaş buna itiraz ediyor davalar açıyor. Artık Türkiye’de bu ve başka sebeplerden dolayı kaçak kullanım sahası daraldı.
İkinci çözüm sosyal politikalar olabilir. Yoksul vatandaşa ucuz elektrik sağlanabilir.

ihaleyle dağıtım işlerini alan firmalar buna hiç yanaşmıyor. Kriz ortamında devletler soysal harcamalardan kaçarken hiçbir şekilde yoksulluğu sübvanse etmeye yanaşmıyor.

Üçüncü yol temel kamu hizmetlerinde kamusallığa dönüş olabilir. Kamusallık ulus devletlerin araçlarıydı. Artık uluslararası sermayenin süreçleri belirlediği ve devletlerin buna uyum gösterdiği bir süreçte bu çözüm de pek olası gözükmüyor!

Bu çözüm önerilerini sıralayıp tümünün uygulanmasının önündeki engelleri de ortaya koyan Seyhan Erdoğdu’ya şu soru yöneltilebilir: “Öyleyse, sistem dışında yoksulların iradi olacağı bir çözüm aramak gerekmez mi hocam?​”
(İstanbul/EVRENSEL)


FATURALAR KABARDI TEKELLEŞME ARTTI

Özelleştirmelerin enerji güvenliği, arz güvenliği, kaynak yeterliliği ve enerji yoksulluğu açısından büyük sorunlar doğurduğunu ifade eden Doç. Dr. Seyhan Erdoğdu, sürecin sonunda Doğal kamusal tekellerin özel tekeller haline getirildiğini belirtti. Makine Mühendisi Oğuz Türkyılmaz Türkiye’de sürecin tekelleşme yönünde olduğunu rakamlarla ortaya koydu. Türkyılmaz, “enerjide kamu belirleyiciliği” tespitinin geçersizliğini petrolden doğal gaza, elektrikten LPG’ye enerji sektörlerindeki üretim ve dağıtımın kimin eliyle yürütüldüğünü bir bir gözler önüne serdi.
TMMOB’nin 8. enerji sempozyumu bugün sona erecek. Sempozyumun son gününde ağırlıklı olarak nükleer enerji ve ekolojik hareketler ele alınacak. Ekososyalist hareketin önde gelen ismi Joel Kovel de bir sunum gerçekleştirecek.

ÖNCEKİ HABER

Katmerli özelleştirilme: Kamu Özel Ortaklığı

SONRAKİ HABER

Amaç aileyi korumak olunca…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa