21 Kasım 2010 00:00

Danışıklı dövüş mü?


14 Kasımda Radikal gazetesinde Cem Erciyes bir gazetecilik başarısı ortaya koyarak bizleri aydınlattı. Kendisine teşekkür ederim. Sanat haberi olarak verilen “Sanat piyasası bu resmi çok tartışacak” başlığının hemen altında, “Halil Altındere’nin ‘Portrait of a Dealer’ adlı videosu sanat tarihine geçmeye aday. Türkiye’nin en pahalı ressamını, en eski galericisinin kafasına geçiren Altındere, sanat piyasasında bir dönemin kapandığını ilan ediyor. “ alt başlığı ile kocaman bir fotoğrafla yer alıyordu. Devamla şöyle deniyordu;” Halil Altındere, Türkiye’nin en eski galericisinin kafasına, Türkiye’nin en pahalı ressamını geçirdi. Bu bir kavga değil, bir sanat eseri. Politik ve ironik işleriyle tanınan güncel sanatçı, küratör, yayıncı Halil Altındere bir kez daha sanat tarihinde yerini alacak, sansasyonel bir işe imza attı. Altındere ‘dealer’la (yani sanat taciriyle), rekor fiyatlara satılan ressamı bir araya getiren bu işiyle belli ki sanat piyasasına keskin bir eleştiri getiriyor.” Ayrıca “…Ama işin en ilgiç yanı bir ‘video enstelasyon’ olarak hazırlanan bu işin başrolünde, Türkiye’nin en eski ve önemli ‘dealer’ı olan Yahşi Baraz’ın rol alması. Baraz, ‘Portrait of a Dealer’ adlı videoda rol almakla kalmıyor, onu sanat fuarı Contemporary İstanbul’da sergileyip satışa da sunuyor...” ve Yahşi Baraz açıklamış; 25 Kasımda açılacak olan Çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul’da Galeri Baraz standında bir müze havasında klasik eserlerle bu çalışmayı sergileyip en az 50 bin Avro’ya satacakmış…. Sonrasında tartışmalar başladı. 15 Kasım da Milliyette Mehveş Evin, köşesinde “Yahşi taklit” başlığıyla Halil Altınderenin yaptığı işin benzerinin 3 yıl önce Erwin Wurm tarafından yapıldığını ve fikrin taklit olabileceğini yazarak, “Wurm, Dorotheum Müzayede Evi’nin Klasik eserler eksperi Dr. Peter Wolf’un kafasına bir Rönesans tablosunu geçirerek ‘sanat ve para’ ilişkisine dikkat çektiğini” yazıyordu. Sonrasında 16 Kasımda Yasemin Bay Milliyet’te tartışmaya ilişkin gelişmeleri aktarıyordu. Anlaşılan epeyce de sürecek…
ÖNCELİKLE AKTÖRLERE
BİR GÖZ ATALIM;
Halil Altındere; sanatçı, Bu işin yaratıcısı. Önceki çalışmalarında da muhalif, provokasyoncu, toplumsal sorunları çağdaş sanatın diliyle modern teknolojik gelişmeleri kullanarak yapan, kayıplardan tutun, kimlik sorununa kadar ve son olarak sanatın para ile ilişkisini dert edinen, getirdiği eleştirilerle resim, fotoğraf, video ve estalasyon çalışmalarıyla tanınıyor.
Yahşi Baraz; Galeri sahibi, koleksiyoncu, sanat taciri de denebilir. En son Burhan Doğançay’ın ‘Mavi Senfoni’ isimli resmini 2.2 milyon liraya satan kişi. Bu meselede kafasına Burhan Doğançay’ın tablo geçirilen sanat taciri.
Burhan Doğançay; Ressam, en son Türkiye’nin en pahalı resminin yerli bir sermaye grubunun temsilcisine satılmasıyla adından çokça söz edilmişti. Kriz işsizlik işten çıkarmalar diyerek ekonomik kriz ortamında bir sermaye grubu temsilcisinin fahiş bir fiyatla yatırım yapması çokça tartışılmıştı. Bu meselede de resmi parçalanarak Yahşi Baraz’ın kafasına geçirilen sanatçı. Tepkisi merak ediliyor.
Aktörleri üst üste topladığımızda ortaya bir iş çıkmakta. Peki bu iş ne kadar sanattır? Sanatsa hakikatliği nedir? Yok yalnızca bir eylem ve protesto ise parçalanan tablonun sucu ne? Bir sanat nesnesinin (beğenelim yada beğenmeyelim) Yahşi Baraz’ın kafasına geçirilen Burhan Doğançay tablosunun hakarete uğraması olamaz mı? Sorular uzar gider.
Yapılan röportajlara verilen sanatçı görüşlerinden yola çıkılarak bir tartışmaya da girilebilir. Ama beni bunlar pek ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren samimiyet ve sonuçta ne denildiği.
GÖRÜNÜŞ VE GERÇEK
Sanatın kapitalizmle olan ilişkisini bu sistemin taciriyle işbirliği yaparak eleştireceksin. Profesyonel sanat tacirlerinin doluştuğu yüksek sanat elitinin dolduracağı sanat fuarında sergileyeceksin. Sonra en az 50 bin avroya bu eleştirini satacaksın. Muhtemelen de emeği geçenler olarak parayı kırışacaksınız. Hem marka imajınız güçlenecek hem de ne kadar radikal bir iş yapıp sistemi eleştirdiğinizi söyleyeceksiniz. Olsa olsa kendinizle birlikte elit sanatçı/eleştirmenleri kandırmış olacaksınız. Ben yapılan işin hakikiliğinden kuşkuluyum. Gerçekçi değildir. Protest ve eylemsel bir çalışma sistem içine böylece dahil edilmiş olmuyor mu? Ey sanatçılar; kapalı veya sanat korunağı altındaki ortamlarda dilediğiniz kadar eleştirel işler yapabilirsiniz, böylece hem ünlenirsiniz hem de para kazanırsınızın tercümesi olarak okunamaz mı? O halde bu bir danışıklı dövüş değil mi?
Denebilir ki; “Sende amma öküz altında buzağı arıyorsun.” Peki şöyle olamaz mıydı? 25 Kasım günü Çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul’da Sayın Yahşi Baraz gezerken kafasına elindeki çok değerli tabloyu geçirseydin, o sırada bu işi ‘sanatın para ile olan eleştirisini’ yapmak için bir performans olduğunu haykırsaydınız. O sırada sizi takip eden işbirlikçiniz bir video kamera ile bu sahneleri kaydetse idi. Mesela yani… O zaman içeriği ile uygun olmaz mıydı? Şimdi ise alan memnun veren memnun. Sanatçımız düşüncesini gerçekleştirmiş. Konu mankeni kazanacağı paranın hesabında. Bu da çağdaş eleştirel sanat. Artık ne kadar sanat olduğu da tartışılır ya… Son sözü Julian Stallabras’ın Sanat A.Ş kitabından.
“…Martha Rosler, bugün revaçta olan ileri teknolojiye dayanan pahalı video sanatı ürünleriyle ilgili bir yazısında, bu durumu şöyle tarif ediyor: ‘’Bilinç endüstrisi* için, onun sınırlarında oynayıp formlarını süsleyen ve düpedüz reklam ve grafik için yeni stratejiler geliştiren sanatçıdan daha iyi bir müttefik olabilir mi?’’
Özcan Yaman

Evrensel'i Takip Et