21 Kasım 2010 01:00

İstanbul Ümraniye’de kurulu bulunan İMES Sanayi Sitesi işçileri geçim sıkıntısı derdinde. Asgari ücret ile saatlerce çalışan işçiler, asgari ücretin yükseltilmesi talebi ile imza kampanyası başlattı. Aldıkları ücretle 4 kişilik bir ailenin geçinmesinin mümkün olmadığını söyleyen Ali Çakır, 700 TL maaş alıyor. En düşük ev kirasının 400 TL olduğunu söyleyen Çakır, bu koşullarda 600 TL asgari ücretin gülünç olduğunu belirterek, “Geçinebiliyorlarsa bu ücretle asgari ücreti belirleyenler geçinsin” diyor.
MESAİYLE GEÇİNİYORLAR
Orhan Temur, 17 yaşında ve 500 TL aylıkla çalışıyor. Temur, aldığı ücret yetmediği için sürekli mesaiye kaldığını belirterek, mesailerle bile zor geçindiklerini anlatıyor. Yıllardır İMES’te çalıştığını, işçilerin çok büyük bir bölümünün karın tokluğuna çalıştığını belirten Temur, artık bu şekilde çalışmak istemediklerini ifade etti.
Başka bir İMES işçisi Sabri, en önemli sorunlarının geçim derdi olduğunu söylüyor. Sigortalarının aldıkları ücret üzerinden değil asgari ücret üzerinden yatırıldığını anlatan Sabri, patronların bile bile kul hakkı yediklerini ifade ediyor. Çalışma Bakanlığı tarafından İMES’te gerekli denetimlerin yapılmadığını dile getiren Sabri, “Burada çalıştığımdan beri sadece bir defa yetkilileri gördüm Onda da patronlar bir yolunu bulup onları gönderdiler” diye konuştu. Sendikaların asgari ücret ve işçi haklarıyla ilgili işçileri bilgilendirmesi gerektiğini düşünen Sabri, sendikaların sadece kendi üyelerini düşünmemesi gerektiğini ifade etti.

İMZA KAMPANYASI BAŞLATTILAR
İMES işçileri bir süredir asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıkarılması için imza kampanyası yürütüyor.
Emek Gençliği’nin öncülüğünde başlatılan imza kampanyasına işçileri ilgi gösteriyor.
Kampanyayla ilgili gazetemize bilgi veren Hasan Ceylan, milyonlarca işçiyi ilgilendiren asgari ücretin açlık sınırının üzerine çıkarılmasını istediklerini, bunun için de kampanya düzenlemeye karar verdiklerini söyledi.
Kampanya süresice İMES’te çalışan genç işçilerin tamamına ulaşmak istediklerini belinten Hasan Ceylan, “Her sene bir araya gelen yetkililer görüşüp görüşüp bizlerle alay edercesine 10-15 lira zam yapıyorlar. Ama bizim durumumuz her sene kötüye gidiyor, biz bir şeyler yapmazsak bu böyle devam edip gidecek” diye konuştu.
İMES’te işçilerin düşük ücretle çalıştığını, iş güvenliği ve işçi sağlığı önlemlerinin alınmadığını, özellikle genç işçilerin bu durumdan daha fazla etkilendiğini anlatan Ceylan, bu gidişe dur demek istediklerini, imza kampanyasının bunu nbir parçası olduğunu dile getirdi.
Hasan Ceylan tüm İMES işçilerini çalışmalarına güç vermeye davet etti.

Hükümete ve patronalara tepki
SON iki yıldır kriz bahanesiyle binlerce işçinin işten atıldığı Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde işçiler belirlenecek asgari ücretin insanca yaşayacak bir seviyeye yükseltilmesini istiyorlar. Kriz gerekçesiyle yevmiyeleri yarı yarıya düşürülen, ücretleri zamanında verilmeyen, iş güvenliği önlemleri alınmadan çalışmaya zorlanan tersane işçileri, hükümete ve patronlara tepki gösterirken, arkadaşlarını mücadeleye çağırıyorlar.
Bu ülkede patronların hükümetleri belirlediğini söyleyen İsa Temiz, tersanede boyacı olarak çalışıyor. Asgari ücreti belirleyen komisyonda işçilerin temsilcilerinin olmayışı, komisyona katılan sendika temsilcilerinin ise etkisiz olması nedeniyle asgari ücretin hep açlık sınırının altında kaldığını söyledi. “Eğer biz istediğimiz gibi bir asgari ücretin olmasını istiyorsak sokağa çıkmamız gerekiyor ve birlikteliği sağlamak için gerekli adımları atmalıyız” diyen Temiz, sendikaların bu süreçte kendilerine yardımcı olması gerektiğini dile getirdi.
‘BİRLEŞELİM’
Hükümetin asgari ücreti belirlerken işçileri değil patronları düşündüğünü söyleyen Murat Burber, boru donatım ustası olarak yıllardır tersanede çalıştığını söyledi. Asgari ücret tüm Türkiye’deki işçileri, işsizleri, emekçileri ilgilendiren bir sorun olduğunu belirten Burber, bunun için tüm işçilerin asgari ücret konusunda duyarlı olması gerektiğini dile getirdi. “Ben bir tersane işçisi olarak insanca yaşayacağım bir ücret istiyorum. Bunun içinde bu meseleyi etrafımdaki, çevremdeki tüm işçilerle paylaşıp bir şeyler yapmaya çalışacağız” diyen Burber, tersane işçilerini birlikte olmaya davet etti.
900 LİRA OLSUN
Tersanelerde 2.5 yıldır kriz gerekçesiyle aynı ücretle çalıştığını söyleyen Özgür Kaya, diğer işçilerin durumunun da aynı olduğunu ifade etti. Tersanelerdeki sigorta primlerinin, tazminatların, ücretlerin, mesai ücretlerinin asgari ücretin üzerinden belirlendiğine dikkat çeken Kaya, “Bu nedenle tersane işçileri için asgari ücretin yaşanacak bir seviyede olması çok önemli. Asgari ücretin en az 900 lira olması gerekiyor, vergiden de muaf tutulması gerekiyor” diye konuştu. Halil Uslu, maaşlarının ortalamasının asgari ücrete denk geldiğini söylüyor. 400 lira kira ödediğini, 2 çocuk okuttuğunu tüm bu masraflarla yaşamaya çalıştıklarını söyleyen Uslu, “Biz mücadele etmezsek, taleplerimiz için bir araya gelmezsek bu böyle gitleye devam edecek” diye tersane işçilerini mücadele etmeye çağırdı.
SENDİKALARA ÇAĞRI
“Kriz gerekçesiyle yığınlarca işçi işten çıkartıldı, yevmiyeler yarı yarıya düşürüldü. İş güvenlik tedbirleri rafa kaldırıldı. Aylardır ücretler ödenmez oldu. Tersane havzasında 2 sendika olmasına rağmen, ne asgari ücretle nede başka bir meseleyle ilgili işçilere bir çağrıda bulunmuyorlar. Biz işçilerde sesimizi çıkartmadığımız için bu düzen hep böyle gidiyor” diyen Mesut Ünsal, asgari ücrettin insanca yaşayacak bir seviyeye getirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Patronlar kazanıyor ya işçiler!

GAZİANTEP üç tarafını çevreleyen ve şehrin içinde yer alan irili ufaklı sanayi bölgeleri bir tarafa, yalnızca sayısı 4’e çıkan Organize Sanayi Bölgelerinde(OSB) çalışan işçi sayısı 90 bine yakın. Gaziantep, başta tekstil olmak üzere gıda, plastik ve kimya işkollarında Türkiye’nin en büyükleri arasında olan işletmeleri bünyesinde barındıran bir il.
Tüm dünyadaki makine halısının yüzde 85’inin üretildiği Gaizantep, başta iplik olmak üzere diğer tekstil alanlarında da Türkiye ölçeğinde önemli bir ağırlığa sahip. Makarna ve un üretiminin ülke geneline oranı yüzde 40’larda olan Antep’te plastik ambalaj gibi ürünler üreten Naksan gibi kendi sektöründe Türkiye’nin en büyüğü ve dünyanın ilk beşi arasında olan fabrikalar da var. Sanko, Gülsan, Gürteks, Akteks, Merinos gibi birden fazla fabrikası olan ve her birinde binlerce işçinin çalıştığı firmalar yıllardır Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasına girerken, bugün itibarıyla Antep’ten en büyük 500 arasına giren şirket sayısı 16’ya çıkmış durumda.
HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLIYORLAR
195 ülkeye ihracatın yapan, özellikle son 8-10 yılda karlarını ve yatırımlarını birkaç katına çıkaran Gaziantepli sanayicilerin, sıra işçilerin ücretlerine, sosyal haklarına ve çalışma koşullarına gelince “Rekabet edemiyoruz, kriz var, biz bir aileyiz ve batmamak için fedakarlık yapmalısınız” diye konuşmaya başlıyorlar. Yerel ve ulusal basında hemen hergün Antepli patronların övgü dolu başarı haberlerinden geçilmezken, Gürteks’de çalışan bir işçinin deyimiyle aynı patronlar işçinin karşısına geçince adeta “hüngür hüngür” ağlıyorlar.
10 yıldır Naksan’da çalışan ve asgari ücret alan bir işçi şunları söylüyor: “Ben Naksan’da çalışmaya başladığımdan beri Naksan sürekli büyüyor, yeni fabrikalar kuruyor, bizim emeğimizle edindiği servetle başka alanlarda yatırımlar yapıyor. Ama bize gelince ‘işletme büyürse hepimiz kazanırız’ diye uyutuyorlar. Biz insanlıktan çıkıyoruz. Eşek gibi çalışmamıza rağmen ekmeğe muhtaç hale geliyoruz. Hepimiz boğazımıza kadar borç içindeyiz. Bizim insan gibi yaşamamız, daha iyi bir ücret almamız için daha ne kadar büyümeleri gerekiyor.”
EVLENMEK HAYAL BİLE DEĞİL
Evli ve çocuk sahibi bir işçinin asgari ücretle nasıl geçindiğini anlamak bir yana sormak bile insanın aklını zorladığı için, gelin, 21 yaşında bekar bir işçi olan Uğur Yılmaz’ın asgari ücretle nasıl yaşadığını dinleyelim: “Ailem köyde. Ben burada bir arkadaşımla bekar evinde kalıyorum. Aileme 1 kuruş para gönderemediğim gibi kendim için de bir kuruş bile arttırabilmiş değilim. Acaba ben mi çok savurganım diye düşündüm bir ara. Az yemeye ve içinde et olan pahalı şeyler yememeye başladım. Bu sefer de hastalandım. Yalnızca kira, elektrik, su ve iki öğün yemeği ancak karşılıyor asgari ücret. Şimdi ailem bana evlenmem için baskı yapıyor. Ama evlendiğimde de aynı ücreti alacağım. Bu durumda evlenmeyi hayal bile edemiyorum.”
YETMİYOR 12 SAAT ÇALIŞIYORUZ
Bir plastik fabrikasında çalışan başka bir işçi ise; “Asgari ücret yetmediği için çoğumuz isteyerek 12 saat çalışıyoruz. Pazar günümüz, bayram tatilimiz bile olmuyor çoğu zaman. 8 saat çalışsak aç kalacağız, 12 saat çalıştığımızda, günde 15 saatimize işe ayırıyoruz ve resmen insan olduğumuzu unutuyoruz. Niye? Patronlar biraz daha büyüsün diye. Ama onlar büyüdükçe biz biraz daha dibe batıyoruz. Bizim işyerimiz daha küçük bir işyeriyken koşullarımız da ücretlerimiz de daha iyiydi. İkramiye hakkımız vardı. Ama şimdi işyeri büyüdü ve bizim ekmeğimiz daha da küçüldü. Çalışma koşullarımız daha çok ağırlaştı” diyor.
Gaziantep’te işçilerin anlattıkları ve yaşamları gösteriyor ki, asgari ücretin düşük olması ve çalışma koşullarının ağırlaşması karşılığında işyerlerinin daha çok büyümesi demek, işçilerin de kazanması demek değil, tam tersine sefaletin, sömürünün ve köleliğin daha da katmerleşmesi demek. BİTTİ

HAZIRLAYANLAR: Ercan Karakaya - Vural Nasuhbeyoğlu

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Milyonlar ‘fitre’lik, iftar sofraları boş

Erdoğan-Şimşek programıyla ücretleri açlık sınırının altına inen asgari ücretli işçiler ve emekliler, ramazan ayının ilk iftarını boş sofralarda karşılıyor: “Kırmızı eti zaten görmüyorduk, bu sene orucu açacak zeytin bile alamıyoruz…” Diyanet İşleri Başkanlığı da ‘Asgari ücretliler ve emeklilere fitre verilebilir’ fetvası yayımlamıştı.

İftar sofrasına 1 yılda gelen zam: Yüzde 45

Dört sene içinde güllaça gelen zam: Yüzde 1100

Pideye 2 yılda gelen zam: Yüzde 150

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
1 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et