21 Kasım 2011 09:45

Yüreğim Cemo'da vurur durur

Yüreğimde ki Van depreminden kalan enkazın yıkımları daha geçmemişken, şimdi yeniden ruhum üşüyor. Canımızı gözbebeğimizi kaybettik.  Bir ihmale yenilmişti Cemo. Acımız büyük! Mavi gözlü Cemo’yu kaybettik biz! ALDILAR ONU BİZDENOnu ne deprem öldürmüştür ne de allah’ın takdiridir.

Yüreğim Cemo'da vurur durur
Paylaş
Zelal Gonca Duman

Yüreğimde ki Van depreminden kalan enkazın yıkımları daha geçmemişken, şimdi yeniden ruhum üşüyor. Canımızı gözbebeğimizi kaybettik.  Bir ihmale yenilmişti Cemo. Acımız büyük! Mavi gözlü Cemo’yu kaybettik biz! 

ALDILAR ONU BİZDEN

Onu ne deprem öldürmüştür ne de allah’ın takdiridir. Aldılar bizden güzel yürekli Cemo’muzu!
DHA Van Bürosu muhabiri Cem Emir, 23 Ekim’deki 7,2 depremde hasar gördüğü gizlenerek faaliyetini sürdüren, geçen Çarşamba günü 5,6’lık depremde yerle bir olan Bayram Otelinin enkazında onlarca kişiyle birlikte  yaşamını yitirdi. Cem emir Çarşamba günü, gün boyu deprem bölgesinde bakanların temaslarını ve diğer gelişmeleri izleyip haberlerini geçti. Saat 20.30 sıralarında döndükleri bayram otelinde günün son haberlerini geçerken depreme yakalandı. Saatler 21.23 gösterirken büyük gürültüyle bina sallanmaya başladı, ardından da koca otel, karton kule gibi çöktü. Ve enkaz altındaydı gözü pek muhabirimiz.

Beklemek hele de uzakta durup beklemek… Umudumuzu kaybetmeden sesini duyurabileceğini düşünerek, mavi gözlü Cemo’nun şanslılar arasında olabileceğini düşünerek, beklemek ölmek gibi bir şeydi.  Ben iyiyim cümlesine hiç bu kadar ihtiyacım olmamıştı. Ben iyiyim demen için diyebilmen için neler verirdik kim bilir! Sinyal alındı Cemo yaşıyordu. Sancılı bekleyişin içinde bir umut doğdu bizim için. Telefonundan alınan sinyal yüreklerimize nefes aldırmıştı bir nebze…  O telefonun açık olması hiç bu kadar önemsenmemişti belkide 20 sn’de hayat yatıyordu. Sosyal paylaşım sitelerinde sevenleri tek yürek olmuştu tüm sevenleri, ciğeri yananlar çaresiz bekleyişlerinde sözleriyle gel diyordu Cemo’ya gel! Ha gayret Cem yapabilirsin, kazandığın her savaş gibi bunu da kazanabilirsin. Cem gitme, daha çok erken gitmemelisin gülümsemene ihtiyacı olan biz sevdiklerini böyle bırakıp gidemezsin!  Cem’i tanıyorum direnişçidir doğuştan direnecek ve bu hayata bir kez daha inat olsun diye gülümseyecektir. Cem bir ses ver! Ve dahası… Seven yüreklerden parmakların ucuna böyle yansıyordu. Evet, cem kazanmalıydı!  Yaşaması gereken daha çok şey vardı. Güne umut ekiyordum! Hiçbir zaman böyle yavaş ilerlememişti bir dakika koca bir zaman dilimi gibi geliyordu. Ailesi enkazın başındaydı, sinyalin alındığını öğrendiğimizde o devasal enkaz yığınlarının üstüne umut ekmiştik.  Ailesi sesinde hayat barındırmaya başlamıştı. Ayaklarımdan beynime doğru bir uyuşma, hızlı bir kalp atışı ve derin bir nefes alışı…

ANLATTIKÇA AZALAN TEK ANLAM; ÖLÜM!

Sancılı bir vuslat dayanılmaz bir bekleyiş!  Saat 22.37 de kahreden o an. Sosyal paylaşım sitesinde Cem Emir tag’larını takip ederken Cem Emir’i kaybettik yazısını gördüğümde aklımla kalbim savaş verecek halde bile değildi artık. Hiç bitmek bilmeyen o bekleyişin ardından hiç görmek istemediğim o cümle karşımdaydı. Doğruluğuna dahi bakacak gücü bulamıyordum kendimde. Tarifi imkânsız bir acı hâkim oluyor.  Önce inanamıyorsun! Sonra inanmasanda o cümle seni kalbinle birlikte sıkıştırmaya başlıyor. Ardından dile söylemesi kolay. Feryat figan sitem!

Kardeşini aradığımda ne olur bana doğru değil de dediğimi hatırlıyorum. Doğru aldık cenazeyi… İşte o an’dan sonrası ne ben kendimdeydim ne sözleri aklımda.

Ciğer acısı nedir bilirmisiniz! Hani en kanatanından, en acıtanından. Nefes alamazsınız rahatça, gözyaşlarınız bile yetmez o acıyı tarif etmek için. Hani ne söylesen boş gelir, ne anlatsan az gelir. Sözlerin anlamını yitirmesi mi demeliyim, yoksa sözcüklerin boğazında düğümlenip kusmak isterken hiçbir kelime bulamamak mı denir?  Yok, tarifi bu acının; kendini en çaresiz hissettiren şeydi ölüm! Kocaman bir hiçlik! Yürek dayanmıyor anlattıkça eksile tek anlam ölümdü aslında! Sadece ölüm. Bırakın yaşamayı düşünmesi bile çok acı kabullenilmesi zor bir olgu! Tabii gidenin hayalleri. Daha çok yapacak çok şeyi varken bu dünyadan göçüp gitmesi insanın içini burkuyor. Ya geride kalanlar… Bir annenin yüreği nasıl dayanırdı. Ailesinin acısını düşündüğümde kendi acım daha da büyüyordu. Nasıl dayanırdı yürekleri? Hele de ölümün böylesi faili meçhul adı altında olan ancak katillerinin de bilindiği bir cinayetken öfke ve üzüntü karmaşası daha da acıtmaz mıydı onları! O anne ve babanın yaşadığı evlat acısı tarifsiz! Geride kalan 4 kardeşin yaşadığı kardeş acısı tarifsiz! Biz yakınlarının yaşadığı acı tarifsiz! Ateş düştüğü yeri yakar misali ölümü adının Van depreminde sıradan bir ölüm olmamasının verdiği acı tarifsiz!

Bu ölümün hesabı kimden sorulacak! Bize canımızın hesabını kim verecek! Öfkem sabrımı sükûnetimi aşıyor! Çıldırasıya bir öfke dayanılmaz bir acı! Hasar tespitte oturabilir raporu verirsen. Bunun adı cinayetten başka bir şey olmaz. Yok, yere kolonları önceden hasarlı bir otelde can verdi Cemo. Van’da ki o kadar yetkiliden bir tanesi bile, otel sahibine kardeşim sen bu kadar insanı burada misafir ediyorsun ama 7,2 deprem büyük bir depremsi, binanın oturulabilir testini yapmamız gerekiyor. Dememiş. Hatta aklından bile geçirmemiş. Aymazlık neticesi zorla görev şehidi oldu. 43 saatlik umutlu ve zor bekleyişimizin sonunda gelen haber keşke hiç gelmeseydi! Güzel gözlü cemo’nun şanslılar arasında olamayışı,( bilerek ihmale terk edilmesi!) gözlerini açamayışı yüreğimize ateş topu gibi düştü.

Deprem öncesinde konuşan Erdoğan, muhabirlerimiz için gereksiz provokatör yapan kişilerdir demişti. Deprem sonrasında sorumluluları affetmeyeceğiz diyen Erdoğan’a soruyorum, hasar tespit çalışması yapıldı, ben mühendisim diyen bana güvenin evinize girin diyen bakan hesap sormaya başlayacağınız ilk adresiniz olmayacak mı? Bu hesap günü ne zaman gelecek! Kış geçsin öyle mi? ! O halde benimde hesabım var bu ülkede ki vicdanını koltuklarında bırakıp gezenlerle… Aymazlık yapan insani değerlerini yitirmiş insanlarla! Benimde hesabım var cemo’yu abimi toprak altında üşürken yalnız bırakmama neden olanlarla!

Siyasi oyunlarınıza bedel verdik biz canlarımızı! Sizler evinizde sıcak yemeklerinizle kuş tüyü yataklarınızda, ipek çarşaflarda uyurken, yat gezileri düzenlerken, bizler bir yanımızı 23 Ekim’ de Van’a göndermiştik. Sizler enkaz altında ki yüreklere umrum dışı takılırken bizler can savaşı veren cemo’larımıza yüreklerimizi bıraktık. Sizler insanlıkta sınıfta kaldınız sizden adam olmaz boşuna uğraşmayın bu sınavı geçemezsiniz!

Siyasi rant peşinde Van’ı afet bölgesi ilan etmeyen birinin samimiyetini tartışmaya gerek yok!
Öfkemiz sokağın tavanı kadar! Acımız büyük!  Dile kolay, başka söz bulamıyorum!

Yürek dayanmıyor! Ölüm yakışmadı abim sana!

Bir karlı akşamda, yıkık bir kentin kalbine gömülmek nasıldır?
Nasıldır yüzlerce gülmeyi unutmuş insanlarla ölümüne yoldaş olmak?
Oysa nasılda yüreğin kanardı, o çocuk ölümlerini haber yaparken?
Gözlerin değil, dillerin kanardı.
Elleri’nde Van, avuçlarında Hozat’mı vardı.
Çok acı,yıkıcı, kendini çok çaresiz hissettiren bir durum! Ailesine sabır diliyorum yürekten!
Başımız sağolsun


Cem Emir’e
‘C’an veriyordu sözlerin
‘E’n dayanılmaz anlarda bile
‘M’aviş gözlerinde mutluluğun resmi çizilmişti sanki
‘E’sareti olmadığın bu hayata direniyordu
‘M’avinin sonsuzluğuna direniş vardı yüreğinde
‘İ’zleri vardı yaşanmışlıkların birde yaşam inancının
‘R’azı değil gönül gitmene, bizi böyle sensizliğe terk edişine!


CEM EMİR KİMDİR?

Doğan Haber Ajansı Diyarbakır Bürosu muhabiri Cem Emir, 1985 yılında Dersim’de dünyaya geldi. Ailenin 5 çocuğundan en büyüğü idi. Ailenin gözbebeğiydi Cemo.  Gerek her ortamda gösterdiği sıcakkanlı ve ılımlı tavırlarıyla, gerekse sohbeti ve espirili karakteriyle. Çok samimi, candan ve karakteriyle sağlam bir duruşu vardı. Mesleğe 17 yaşında Evrensel gazetesinde başladı, ardından ANKA Ajansı’nda çalıştı. Meslektaşları arasında kısa sürede kendini sevdiren ve başarılarıyla dikkatleri çeken Cem Emir, yaklaşık 2 yıldır DHA Diyarbakır Bürosu’nda görev yapıyordu. DHA bünyesinde Türkiye çapında ses getiren haberlere de imza atan Cem Emir’in birçok başarılı haberinin yanı sıra, Siirt’te küçük yaştaki bir kıza yapılan cinsel istismar olayını ortaya çıkaran kişidir Cemo. Haberi birçok gazetenin manşetinde yer aldı ve Türkiye günlerce Siirt’teki bu olayı konuştu. Deprem bölgesine dışarıdan ilk giden DHA ekibi içinde yer alan Cem Emir, önce Erciş ilçesindeki grupta görev yaptı. Bayram öncesi aynı ekiple ikinci kez bölgeye giden Emir, Van merkezde gelişmeleri izliyordu. Meslek yaşamında genç yaşına karşın başarı ödülleri alan Cem emir hayatı seven kişiliğiyle tanınırdı.

ÖNCEKİ HABER

‘AKP batağa sürüklüyor’

SONRAKİ HABER

PSAKD Ankara Şube Kongresini gerçekleştirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa