8 Kasım 2010 00:00

Son tanıklar Zilan Katliamı’nı anlattı


İshak Dursun
Veysel Şimşek

VAN’ın Erciş İlçesi’nde bulunan Zilan Deresi’nde 13 Temmuz 1930 yılında yaşanan olaylarda, şans eseri kurtulan görgü tanıkları o gün yaşananları anlattı. Tanıkları askeri harekatın isyanı bastırmak için başladığını, ancak öldürülen binlerce kişinin savunmasız köylüler olduğunu söyledi.
Tarihe ‘Zilan Katliamı’ olarak geçen olayları 1926’da Biroyê Haskê Teli’nin (İbrahim Ağa) devlete başkaldırmasıyla başlar. Lübnan’da kurulan Xoybun örgütü 1929’da isyana müdahil olur. Dağınık şekilde savaşan isyancıları toparlaması için Xoybun, Berzenci aşiretine mensup Seyid Resul’ü Zilan Deresi’ne (Geliyê Zilan) gönderir. Seyid Resul beraberindeki 400 kişilik grubuyla Erciş’i kuşatır. Uzun süren çatışmalar neticesinde geri çekilen isyancılar İran’a geçer. Bunun üzerine Erciş’te yüzbaşı olarak görev yapan Devriş Bey müfrezesini alarak Zilan Deresi’ni ablukaya alır. Giriş ve çıkışları askerlerce tutulan Zilan mıntıkasında 44 köy ateşe verilir. Köylülerin hayvanlarına ve diğer malvarlıklarına el konulur. Binlerce kişi makineli tüfeklerle taranıp öldürülür. Sağ kalanlar sürgün edilir. Kurtulanlar ise uzun süre kaçak yaşamak zorunda kalır.
ZİLAN DERESİ
CESETLE DOLDU
16 Temmuz 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Zilan Deresi’nde gerçekleşen olayı şu şekilde duyurur; “Ağrı eteklerinde eşkiyaya iltica eden köyler tamamen yakılarak ahalisi Erciş’e sevk edilip ve orada iskan olunmuştur. Zilan harekatında imha edilen eşkıya miktarı 15 binden fazladır. Harp pek müthiş bir tarzda cereyan etmiş, Zilan deresi lepalep cesetle dolmuştu.”
CESETLERİN ALTINDAN SAĞ ÇIKANLAR
Zilan Deresi olayları çıktığında 4 yaşında olan Abdülbaki Çelebi (84), askerler köye yaklaşmadan babasının kendisini ve annesi sakladığını, bu sayede hayata kaldığını söylüyor. Şimdi Ağrı’nın Diyadin ilçesinde ikamet eden Çelebi ogün yaşadıklarını şöyle anlatıyor; “Askerler köye yaklaştığında herkes kaçtı. Kaçamayan ele geçti. Babam beni ve annemi alarak kaçtık. Bonuzlu, Burhan, Kerx, Milk, Kunduk, Sarko, Gomik, Şorık, Milk bu köylülerin hepsini toplamışlardı. Babam Şeytanava’yı da topladılar dedi. Buradaki esirlerin tamamını Mülk’e getirdiler. Biz Boynuzlu köyünün uzağında bir çukura sığınmıştık. Askerlerin eline geçmeyen kaçan herkes oradaydı.” Toplanan bütün köylülerin Mülk’e götürüldüğünü ve silah seslerinin bir kendilerine geldiğini hatırladığını belirten Çelebi, “Cenazelerin altından 100’den fazla insan sağ çıkmıştı. Bazıları yaralıydı, bazıları da yara almamıştı” dedi.
RABİA’NIN ÇOCUĞU KUCAĞINDA ÖLMÜŞTÜ
Çelebi, “Köylümüz olan iki çocukta cenazelerin altında çıkıp gelmişlerdi. Bir de Rabia vardı, kucağında bebeği vardı onunla kaçmıştı. Annem ‘Rabia kızım nereden geliyorsun’ dedi. O da cesetlerin altından çıktığını ve çocuğun uyuduğunu söyledi. Meğer çocuk ölmüştü. Gelirken çocuk ağlamasın askerlere ses gitmesin diye memeyi sürekli ağzında tutmuş çocuk boğulmuştu. Rabia’yı ve kucağında bebeğini hatırlıyorum. Askerler gidince cenazeleri defnetmeye gitti babamlar. Giderken üst üste yığılan cesetleri gördüm. Daha o manzara gözümün önündedir. Hiç bir zaman unutmadım” şeklinde konuştu. Katliamdan sonra Erciş’e (İrşad) yerleştiklerini söyleyen Çelebi, Zilan olayından sonra da milis ve askerlerin yakaladıkları kaçakları öldürdüklerini ve bundan dolayı da katliamdan kurtulan bir çok insanın uzun süre kaçak yaşadığını kaydediyor. Milisbaşı ve 3 jandarmanın birisini gözleri önünde öldürdüğünü hatırladığını belirten Çelebi, “Bunları bugün gibi hatırlıyorum. İnsanlar toplu katledildikten sonra da zülüm bitmedi. Kimse evine gelemiyordu herkes dağlarda saklanıyordu. Herkes bilsin ki böyle bir katliam yaşandı” dedi.
‘AİLEMİZDEN SADECE
3 KİŞİ KURTULDU’
Van’ın Erciş ilçesinde oturan Mirze Akmaz (88), Zilan olayları yaşandığı dönemlerde 8 yaşındaymış. Akmaz yaşadıklarını şöyle anlatıyor; “Bütün köylüleri topladılar. Askerler bizim etrafımızı sardı. Derviş Bey atına binmişti. Bizi köprünün diğer tarafına geçirdiler ve Doğanci köyü ile birleştirdiler. Bizi Xeybi adasına getirip bir araya topladılar. Derviş Bey elini salladı üzerimize kurşun yağdı. Kurşun sesleri feryat figan iç içeydi. Sesler kesilince silah sesleri de sustu.” Cesetlerin arasından sağ çıkan Akmaz, anne babası ve kız kardeşinin üstüne kapandığını onların altında kaldığını hatırladığını kaydederek, “Sesler kesilince askerler cenazelerin içine girdi. Sağ kalanlara süngü ile vuruyorlardı. Bir kaç defa üst üste dolaştılar cenazelerin içinde. Bende anne ve babamın koynundan çıktım ikisi de üstüme kapanmıştı. Elbiselerimden kan damlıyordu. Hiç unutmam” diyor. Annesiyle babasının ve 2 ablasının yanı sıra amcası yengesi ve 9 amca çocuğunun katledildiğini söyleyen Akmaz, ailesinde sadece abisinin ve bir kız kardeşinin cesetlerin içinden çıktığını söylüyor.
Ağrı’nın Patnos ilçesine bağlı Ortadamla (Acinin) köyünde oturan Mustafa Deniz (101) ise Derviş Bey’in Geliyê Zilan’a müfrezesi ile girdiği zaman obanın ileri gelenlerinin 8 öküz arabası dolusu yiyecek hazırlayarak Yüzbaşı Derviş Bey’e verdiklerini, Derviş Bey’in de bunun karşılığında kendilerine yazılı bir kağıt verdiğini bu sayede bütün yaz yaylada kaldıklarını ve kurtulduklarını dile getirdi.
(Ağrı/DİHA)

Evrensel'i Takip Et