15 Ekim 2010 01:00

Eylül kasırgasının ilk günlerinde gözaltına aldılar onu, ailesiyle birlikte oturduğu evden.Tarih 8 ekim 1980’di, Emniyetten, “firar etti” dediklerinde.İşkenceler altında olduğunu gören,bilen üç arkadaşı hala sağ.Tanık.Birlikte götürüldüler emniyete; toplam dört kişiydiler, üçü hemen ertesi gün geri gönderildi, Cemil’i öldürdüler.’Öldürdüler’ diyoruz, 30 yıldır ses soluk yok.Devlet “firar etti” diyor; firara sebebiyet veren tek bir kamu görevlisi hakkında soruşturma yok.Arama yok. Devlet sağ aldı, kar tanesi anlamlı adın sahibi Berfo hanımın oğlunu.Berfo hanım 103 yaşında şimdi.Travmanın vardığı boyuta bakınız, 30 yıldır evin kapısı kapanmıyor, ev boyanmıyor, “Cemil gelirse duyalım, evi tanıyabilsin” diye.
Ey devlet, devletsen cevap ver.Elini kana bulamış kamu görevlilerinden hesap sor.kendinden hesap sor, hesaplaş.Bir hatırlatmada bulunalım isterseniz.Devlet bilir ama yine de bugünün yetkililerine hatırlatalım.Kars,Ardahan,Göle savcılarına da suç duyurusu dilekçesi hükmündedir bu yazımız; bir de Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına…
İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin 3. maddesi, herkesin yaşam hakkına sahip olduğuna amirdir.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesi de herkesin yaşam hakkına sahip olduğunu vurgular.Yaşam hakkı bu maddeye göre yasanın koruması altındadır.Ölüm cezasının kesinleşmesi nedeniyle mahkeme kararının yerine getirilmesi sonucu ölümler hariç kimse kasten öldürülemez.Bazı durumlardaki yasanın uygulanması sonucunda ölümün meydana gelmesi ihlal sayılmaz.
Zorla kaybetmeye ilişkin BM Zorla Kayıp Edilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Bildiri 1992 tarihlidir.BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme” ise 2007 tarihlidir.Bu Sözleşme ağustos 2010 tarihi itibariyle 83 ülke tarafından imzalanmış, 18 ülke tarafından ise onaylanmıştır.İki ülke daha onayladığı takdirde Sözleşme yürürlüğe girecektir.Türkiye ne imzalamış, ne onaylamıştır.Ne diyor Bildiri ve Sözleşme?
“Zorla kaybetme bir insan hakları ihlalidir” diyor.”Devletin kaybetmeme ve buna izin vermeme yükümlülüğü var”diyor. Devlet kaybetmeyi önleyecek tedbirleri alacak ve aksine davranışları cezai yaptırımlara bağlayacak.Bireylerin(kim olursa olsun) kaybetme doğrultusundaki emirlere uymama yükümlüğü var.Yani alt kademe memurlar için, “biz emir kuluyuz” mazereti geçerli değil.Devletler bu konularda yükümlülüklerini azaltan hukuki düzenlemeler yapamazlar.ve elbette devletlerin herkese etkin hukuk garantisi vermesi gerekiyor.
Cuma günü Cemil Kırbayır ile ilgili düzenlenen etkinliğe katıldım.Kars Göleden ve pek çok demokratik kitle örgütünden insan Ankara sanat Tiyatrosu’ndaki etkinliğe katıldı.Herkes için olduğu gibi, duygusal atmosfer benim için de zorluklar içeriyordu.Konuşmacılar ve konuşmacılardan arkadaşları ve Ağabeyi Mikail Kırbayır çok etkileyici konuşmalar yaptılar.Mikail beyin, “üzülmüyorum, ama çok özlüyorum” şeklindeki sözleri herkesi duygulandırdı ve biz konuşmacılar dahil, bir saygı ifadesi olarak Mikail Beyi ayakta alkışladık.Üzülmez mi, tabi ki içi kan ağlıyor ama “özlem” hepsini bastırıyor.İnsani bir durumdur hepsi.
Berfo ananın bekleyişi ise sürüyor.Evlatlarını kaybetmiş analar yüzyıl da sürse beklerler.Kar tanesi de ( öyle söyledi paneldeki bazı arkadaşlar özel sohbetlerimizde) “buz oldu” bekliyor.
Peki çözüm var mı?Evet var.Buna literatürde “geçmişle hesaplaşma” deniyor.Geçmişle hesaplaşma için toplumsal-demokratik taleple birlikte öncelikle yüksek bir politik irade gerekiyor.Hukuk düzeninizin buna elverişli olması gerekiyor.Soruşturma ve kavuşturma için çeşitli yasal engellerin kaldırılması gerekiyor.Bu tür engellerin bulunmadığı sistemler, bir ilkeye dayanıyor.Bu ilkenin adı hukukun üstünlüğü ilkesidir.İnsan haklarının hukuk yoluyla korunmasının ve elbette demokratik sistemin dayandığı temel ilkedir bu.Buna hukukun üstünlüğü ilkesi deniyor.Ne demek hukukun üstünlüğü?Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Silver ve Diğerleri/İngiltere kararında(1983), hukukun üstünlüğü ilkesi için,” kişinin haklarına kamu makamları tarafından yapılan müdahalenin etkili denetimini ifade eder” demektedir.
Şimdi savcılardan bekliyoruz.Hadi bütün gözaltında kayıplar için(İHD, 800’ün üzerinde isim açıklıyor, öyküleriyle birlikte) ve hadi adli-siyasi ayrımı yapmadan toplam 17 binden fazla faili meçhul cinayet için ve bunlar içinde yaklaşık 3000 faili meçhul siyasal cinayet için harekete geçin.Hukuk adına ve insanlık vicdanı öyle gerektirdiği için bunu talep ediyoruz.Cemil Kırbayır’ın katlinin ve mezarının nerede olduğunun açıklığa kavuşması gerekiyor.Somuttur; yer,zaman ve tanıklar ve elbette sorumlular bellidir.Cenazesini istiyor ailesi, sorumluların da cezalandırılmasını.Kapıyı da kapatmıyor Berfo ana.Cemil gelir de bir gün…
Anlıyor musunuz?
HÜSNÜ ÖNDÜL

Evrensel'i Takip Et