11 Ekim 2010 01:00
Kamu emekçileri hareketi nereye gidiyor!
GÜNÜN YAZILARI
Yeni anayasa değişikliğinden sonra kamu emekçileri hareketinin geriye doğru gideceği net bir şekilde görülmektedir. Bu gerçeğe karşın referandum sürecinde kamu emekçileri sendikalarını ilgilendiren maddeye yönelik KESK yöneticileri yanlış bir tutum sergileyerek, anayasaya bu şekliyle hayır diyememiştir. Grevsiz-toplu sözleşme hakkının kamu emekçileri hareketini götüreceği rota oldukça açıktır. Bu anayasa maddesiyle kamu emekçileri hem yasal anlamda hem de fiilen grev yapamayacaktır. Anayasaya uygun yapılacak yasalarla grevin önü tıkanacaktır. Fiilen yapılacak olan grevin önü de hakem kurulunun kararıyla tıkanacaktır. Yılda bir defa hükümetle masa başında yapılacak olan toplusözleşmede son söz hakem kurulunundur. Hakem kurulunun kararı kesin olduğundan siz istediğiniz kadar mücadele etme arzusu içerisinde olun mücadelenizin önü baştan kesilmiş oluyor. Kamu emekçileri bilinçlerinde grevi değil, hakem kurulunu güç olarak görecektir. Bu bilinç karışıklığını yıkmak da öyle kolay olmayacaktır. Yani yeni dönem kamu emekçilerini uzlaşmacı, diyalog adı verilen teslimiyetçi, masa başı bir sendikal anlayış bekliyor.
Haklar yasalardan önce gelir anlayışıyla başlayan kamu emekçilerinin sendikal mücadelesi bu yasayla zincire vurulmuştur. Kamu emekçileri doksanlı yılların başında hak verilmez alınır demişti. Fiili-meşru sendikal mücadele anlayışıyla, yaptığı eylemlerle ülke gündemine girerek, sendikalaşma hareketini emek mücadelesi ile birleştirmeyi başarmıştı. Sendikaların bir sınıf örgütü olduğu gerçeğiyle sokak eylemlerini, yüz binlerce kamu emekçisinin katıldığı alan eylemleriyle pekiştirerek, memurlara yönelik kapıkulu anlayışını yıkmıştı. Bunun sonucunda da kamu emekçileri siyaset yaparak toplumsal muhalefetin önemli bir dinamiği haline geldi. Sendika konfederasyonlarının bütünlüklü bir tutum içerisinde olmaması nedeniyle, kamu emekçilerinin sendikal rotasının değiştiğine, mücadelede anlayışının farklılaştığına tanıklık ettiğimiz bu süreçte, bu yasayla beraber gelecek yıllarda daha büyük sorunlar kamu emekçileri hareketini beklemektedir.
Anayasa değişikliğiyle ortaya çıkan kamu emekçilerini bekleyen oyunları, bu yıl yapılan toplu görüşme sürecine baktığımızda daha net göreceğimizi düşünüyorum. Uzlaşmacı sendikal anlayışıyla Memur-Sen masada hükümetle kıran kırana geçen görüşmelerde 2011 yılı için yüzde 4+4 zam koparmayı başardı. Gecenin geç saatlerine kadar süren görüşmede Memur-Sen ve Kamu-Senli yöneticilerin uykusuz, cansiperane duruşu gelecek yıllarda da yeniden sahnelenecektir. Bununla birlikte; bir formaliteyi yerine getirmek için masaya oturan Memur-Senlilerin bu duruşu, yirmi yıldır mücadele eden bir kamu emekçisi olarak bana şunları anımsattı. Grevli toplusözleşmeli sendika hakkı için bunca yıl arkadaşlarım ne çok bedel ödemişti. Deri koltuklarda hükümetle uykusuz pazarlık yapmayı başaramadık ama yaz-kış sayısız gecelemiştik Ankara sokaklarında. Yaşadığımız sürgünler, aldığımız cezalar, eş ve çocuklarımızın ihmal edilmesini saymıyorum. Memur-Senin masa başı sendikal anlayışın en güzel örneğini gösterdiği bu tabloda, üyeleri en ağır bedeli ödemiş, örgütünün aldığı her türlü eylemi yaşama geçirmiş kamu emekçilerinin konfederasyonu olan KESK yöneticilerinin 2011 yılı toplu görüşme sürecinde duruşu ve tutumu nasıldı? Toplu görüşme sürecinde KESKin tavrı birçok kamu emekçisinde olduğu gibi bende de hayal kırıklığı yarattı. İstemeden de olsa şunu düşündüm. Amacı zaman içerisinde bulanıklaşanlar, rüzgarın önüne kapılmış kuru bir yaprağa benzerler; bu süreçte KESK adeta yaşadığımız gündemin etkisinde kalarak geçmiş süreçten farklı bir duruş sergiledi. Öncelikle geçmiş yıllarda yapıldığı gibi iş yerlerinden kamu emekçilerinin talep ve istekleri belirlenmedi. Bu talepler işyerlerinden belirlenmediği için kamu emekçileri uzun süre KESKin toplu görüşmede ne yapacağını kestiremedi. Masaya oturacak mı? Yoksa oturmayacak mı? Bu sorular uzun süre yanıtını bulamadı. Tabi bu belirsizlik içinde görüşmenin başladığı gün Ankarada yapılan eylem bırakın günü kurtarmayı, düşük katılımla kadro eylemlerinin de çok gerisindeydi. Yurt genelinde yapılan eylem ve etkinlikler Ankaradan çok farklı bir görüntü içerisinde değildi. KESK heyetinin görüşmede takındığı tutum hükümetin belirlediği mecranın dışına çıkmaktan uzaktı. Toplu görüşmelerin anayasa değişikliği referandumundan sonra yapılmasını talep ederek AKPye önemli bir koz verdi. Başbakan Bu KESK, Kamu-Sen o kadar ideolojikler ki, bu işi halk oylamasından sonraya bırakalım. Niye toplu iş sözleşmesi çıkacak ya. Evet çıkacağını kabulleniyorlar diye çıkışı KESKi zor bir duruma soktu. Kamu-Senin de sürece dahil olmasıyla toplu görüşmeye toplusözleşme talebi damgasını vurdu. Yaşanan bütün polemikler toplusözleşme üzerinden şekillendiğinden, bunun sonucunda hükümetin Anayasa değişikliğine evet deyin toplu sözleşmeyi alın çıkışı kamuoyunu etkiledi. KESKin toplusözleşme talebini grev olmadan dile getirmesi mümkün değildir. Grevsiz toplusözleşme hakkının bu kadar önemli hale getirilmesi hükümetin oyununa gelmek değil de nedir? Toplu görüşmeler toplusözleşme ve ücret zamlarının ekseninde gerçekleşirken asıl sorunlardan bir tanesi olan 657 sayılı yasada yapılacak değişiklik hiç gündeme gelmedi. Kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldıran, güvencesiz esnek çalışma sistemini getiren, memurların mevcut birçok haklarını tırpanlayan bu değişiklik toplu görüşme sürecinde kamuoyunca tartışılmalıydı. Zira 657 de yağılacak değişiklikler Meclis açıldığı ilk günlerde görüşülmeye başlanacak. Yeni anayasayla beraber 657 sayılı yasada da değişiklikler yapılırsa kamu emekçilerini zor günler beklemektedir.
Sendikal mücadeleyi başlattığımız yıllardaki siyasal duruşumuzu, mücadele isteğimizi ve sınıfa olan inancımızı yeniden tazelemek zorundayız. Bunu başaramadığımızda yeni anayasanın bürokratik yapısını kısa vadede kırmak öyle kolay gözükmüyor. Bu yapıyı kıramadığımızda evrensel grevli-toplusözleşmeli sendikal yapı yerine, Türkiyede hakem kurullu-toplusözleşmeli sendikal yapıyı uzun yıllar yaşayacağımızı düşünüyorum.
*Eğitim Sen Ankara 3 Nolu Şb. Örgt. Sekreteri
HÜSEYİN KAYA*
Evrensel'i Takip Et