30 Eylül 2010 01:00

Başbakan Erdoğan, anadilde eğitim talepleriyle ilgili olarak, 24 Eylül günü AKP İl Başkanları Toplantısı’nda “Kimse anadilde eğitim beklemesin. Türkiye’nin resmi dili Türkçedir” diyor.
Neden?
Türkiye bölünecek mi?
Erdoğan, “24 saat farklı dilde yayın yapan kanallar var. Ne oldu bölündük mü?” sorusuyla yanıtı da veriyor aslında.
Doğru, bölündük mü? Tabii ki hayır. Türkiye bölünmedi.
Ama şu soruya neden “hayır” dediği anlaşılmıyor.
Kürtçe eğitimin resmi okullara girmesiyle devlet bölünecek mi?
“Hayır.” Nereden biliyoruz?
En iyi örnek TRT 6 (ŞEŞ).
TRT, devletin resmi kanalı değil midir?
Bu resmi kanalın bir bölümünde Kürtçe yayın yapılmıyor mu?
Yapılıyor.
Peki, devletin haber kanalı, TRT ŞEŞ ile bölündü mü?
Tabii ki hayır. Üstelik TRT ŞEŞ şimdi devletin övünç kaynağı.
TRT 6 ile devlet ya da TRT bölünmediyse, Kürtçe eğitim ile Eğitim Bakanlığı bölünebilir mi?
Bölünmez.
Ne olur? En fazla Eğitim Bakanlığına TRT bünyesinde olduğu gibi bir bölüm eklenir; Kürtçe bölüm… O kadar.
Okullara gelince, İngiliz, Alman, Fransız, İtalyan, Ermeni, Rum okulları, Eğitim Bakanlığını dolayısıyla Türkiye’yi bölmediyse Kürtçe de bölmez. Üstelik buna ilişkin bir tek örnek yok.
Ama Başbakan bu konuda da ikircikli. TRT 6’nın yayınıyla övünüyor ama Kürtçe eğitim için “Sadece kurs yapılsın” diyor.
Neden kurs?
(Ki ilk açılan kurslara çocukların gitmesi de yasaktı.)
Neden okul değil, ya da “Okul açılsın” diyemiyor.
Örneğin resmi olarak tanınacak ve bütçeden pay verilecek, bir okul açılmasına neden imkan tanınmıyor?
Örneğin, Kürt nüfustan alınan vergilerden eğitime ayrılan pay oranında Kürtçe okullar desteklenebilir.
Bu pekala yapılabilir.
Hatta demokrasinin gereği de olur.
Vergiye gelince alacaksın ama hizmet ve taleplere yanıt vermeye gelince karşı çıkacaksın.
Yoksa Başbakan, anadilde eğitimi bölücülük olarak mı görüyor?
Bu durumda Türkiye’nin Yunanistan’daki Türk azınlık için anadilde eğitim hakkı istemesi, bu zihniyete göre bölücülük olmuyor mu?
Ya da geçtiğimiz aylarda Almanya’da Türkçenin lise ve üniversitede de eğitim dili olması yönündeki taleplere ne demeli? Oysa Almanya’da ilk ve ortaokul düzeyinde Türkçe ve Almanca eğitim veren okullar var. Örneğin Aziz Nesin okulu.
Keza, Bulgaristan ve Bosna-Hersek için böyle değil mi?
Ama Erdoğan, “Türkiye’nin resmi dili Türkçedir” diyor.
Tamam da, üyesi olunmaya çalışılan Avrupa Birliğini oluşturan birçok devletin de resmi dili var, yine de bu ülkelerin okullarında farklı dillerle eğitimler yapılıyor.
Kürtçe resmileşirse devlet bölünecek mi?
Belçika, Fransa, İsviçre, İsveç, Rusya, Almanya bölünmediyse, Türkiye’de bölünmez.
Doğrusu, Başbakan Kürt meselesinde olduğu gibi, Kürtçe eğitim için de topu taca atıyor.
HÜSEYİN DENİZ Gazeteci

Evrensel'i Takip Et