02 Eylül 2010 11:56
Son Güncellenme Tarihi: 09 Ocak 2024 12:04

Şair Sennur Sezer yazmıştı: Süreyya Berfe'ye mektup

Merhaba Süreyya Berfe, seninle yaşlılık üstüne konuşacağım aklıma bile gelmezdi. (Yine de kabullenemiyorum ya...) Hem sevgilinden söz edeceksin hem yaşlılıktan, bence biraz şair numarası bu. Yaşlılar aşık olmazlar ki

Paylaş

Sennur SEZER

Merhaba Süreyya Berfe,
seninle yaşlılık üstüne konuşacağım aklıma bile gelmezdi. (Yine de kabullenemiyorum ya...) Hem sevgilinden söz edeceksin hem yaşlılıktan, bence biraz şair numarası bu. Yaşlılar aşık olmazlar ki.

Seni hep o deniz kıyısı kasabasında düşünüyorum. Urla İskele’de. Karşı adalardan bir Yunanlı şairin gelip konakladığı kahveden. Belki de kendi evidir orası. Seferis miydi? Kitabının adı Seferis ile Üvez de. Sanki özlemlerini özetlesin diye oturuyordun o kahvede. Gün Ola nidası bir iç çekiş gibi çevrene sinmişti. Özlemlerin neydi diyemiyorum, hepimiz bir düş olarak taşıdık bir ülkenin özlemlerini. Ben bu özlemlerin sızısını bitiremedim üstelik gitgide ağırlaştı.

İstanbul’un karmaşasından ayrılanları, kendini Ege’ye atanları hem anlıyorum, hem anlayamıyorum. Hep Adnan’ı alıp bir deniz kıyısına kaçayım, şu işler bitsin de diyorum ama işleri bitiremiyorum bir türlü.

Uykunun öldüğü yağmurun, düşlerin dirilen seslerinin uykuyu öldürdüğü kıyıda, sen işlerini bitirmenin dinginliğinde misin? “Canım sıra büyülü karakimyon” kokusu çare midir tasalara... Ekmek verip kar alıyor musun bu sıcaklarda? Uykusunu uyumak istediğin güveyilerin sayısı tükenmedi mi? Üvez adını neden andın denemez bir şaire. Hele bir iskelede yaşıyorsa. Gemiciler üvez ağacından yapılmış şeyleri yanlarında taşıyarak fırtınalardan korunurlardı. Üvez adı bir şairi neden korur kim bilir? Bahçeye dikilen üvezin, hem evi hem de içindekileri talihsizliklere karşı koruduğu inancı sürüyor mu Urla’da daha? Buruk tadı üvezin yıldırım düşmesine deva mı? Yaprak döküyor yaşlılar gibi kış gelince. Meyvesi çürür gibi olduğunda değerleniyor.

“Tanıdığım bildiğim/ bütün kuşların dili tutulmuş” dediğinde kimi dinlemeyi umuyorsun? İçinin fırtınalarını boğduğun sessizlikle kimi bekliyorsun İskele’de?

Adım adım yaşlılık denen bir sınıra yaklaşıyoruz Süreyya,
Aslında gençler için çoktan ulaştık ya. Ben nedense bir türlü kocamayı kabul edemiyorum. İsteyen kendine isteyen denize baksın dendiğinde, baktığım deniz miydi kendim mi bilemedim. Belki de bir başka şairdi, işi başından aşkındı. Bir geline türkü hazırlıyordu, armağan “dudağından emzir beni” demişti bir yerinde. Armağanını sunamadı. Sen miydin o şair?
Gerçekten güzel öpüşmenin iyi bir şey olmadığına inanır mısın? Neden gençlere böyle şeyler söylüyorsun? Şair cilvesi mi?
Ya içindeki rüzgar? Gereksiz bir fırtına mı? İmbat mı..

Sevgili Süreyya Berfe,
Bir sardunya yaprağındaki mercimekten küçük sümüklüböceği ya bir şair izler ya bir ermiş. Sardunyanın geleceğini düşünmez ikisi de. Kim ezebilir peki? Yanıtını bilmiyorum.

Karpuzun kokusu, mimozanın denizin kokusu yüzünden soluşu...karısı ölmüş bir erkeğin yası ... bir şairin torbasından çıkacak ufak tefek.
Torbalarımızda kimsenin işine yaramayacak böyle ayrıntılar kalacak ardımızdan.

Sürüsünden ayrılmış bir kırlangıç. Kentin alanındaki heykele veda ediyor. Ve heykelin gördüğü yoksullar...Kırlangıcın heykelin ayakları dibinde verdiği son soluk, gagasının kıyısında bir altın parçası. Mısır’da toplanan kırlangıç sürüsünün cıvıltıları karışıyor savrulan kara. Piramidin yanında kükreyen sfenks... bunlar kalmış bana bir şairden...kim beğenip alacak torbamın dibinden?..

Şairlerin terekelerine kim sahip çıkar Süreyya, zeytinlere vuran yağmurdan başka?

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Kabuğun kırıldığı zaman: 50’ler

SONRAKİ HABER

Esnafın 3’te 2’si faiz indiriminden yararlanamayacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa