Kadınlar birlikteyse çare var
Yürüyüş boyunca mahkeme salonunda şiddet gören kadınların yaşadıklarını canlandıran bir oyun sergileyen kadınlar, “Mezar değil, sığınak istiyoruz”, “Üç çocuk değil, kreş istiyoruz” ve “Savaşa değil sığınağa bütçe” sloganları attılar.
Yürüyüşte ise Başbakan’a ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e de tepki vardı. “Her gün 5 kadının öldürüldüğü bir ülkenin başbakanının ağzından 3 çocuk lafı duymak istemiyoruz, en iyi yasal değişiklikleri yaptıklarını söyleyen bir iktidarın kadın bakanının ağzından 3 çocuk bilimseldir lafları duymak istemiyoruz” diyen kadınlara ellerinden tuttukları çocuklarıyla İstiklal Caddesi boyunca yürüyen kadınlardan destek geldi.
Yürüyüşü yanında 4 yaşındaki kızıyla uzaktan izleyen Müzeyyen Çetin, bir yandan eliyle tempo tutarken diğer yandan da kızına “yanımdan ayrılma” diyordu. “Bu yürüyüşün neye ilişkin olduğunu biliyor musunuz?” diye sorunca “Öldürülmemizi seyredenlere karşı herhalde” dedi gülerek. En çok etkilendiği slogansa “Üç çocuk değil kreş istiyoruz” olmuş. Neden diye sorunca kızını gösteriyor Çetin. “İki çocuğum var, üçüncüyü hiç düşünmüyorum, bunların ne olacağından bile endişeliyim. Çalışmak istedim ama çocuklar yüzünden çalışamadım, o yüzden kreş bence çok önemli” diyor. Yürüyüşe ise zamanı olmadığı için katılamadığını söylüyor. Kızı Neşe soruyor annesine, “Anne o kadın neden böyle giyinmiş?”, Müzeyyen Çetin cevaplıyor, “Kötü adamları herkes görsün, tanısın diye...”
GENÇ KADINLAR RAHATSIZ!
Kortejde kendi dövizleri ve pankartlarıyla genç kadınlar da yerlerini alıyorlar. Cinsiyetçi eğitimden çok muzdaripler. Pankartlarında yazan “Yurtlarda, kampüslerde, eğitimde cinsiyetçiliğe son” cümlesinin dışında ellerinde tuttukları dövizlerde de bu sorunları ifade ediyorlar. Bir genç kadın var gücüyle “Kadına yönelik şiddete son” diye bağırırken, kendi yaşıtı olan genç erkekler kıkırdıyor, “Şimdi burda bu kadınlara yüksek sesle bir şey söylesen linç ederler seni haaa” diyor. Elinde megafonla slogan attıran kadın duyuyor, “Yok” diyor, “Kimseyi linç etmeyiz. Ama öğrenmeniz lazım, sadece burada değil hiçbir yerde bunu yapamayacağınızı, yaparsnız bu şiddetin sonunda sizi de içine alacağını...” Uzaklaşıyor gençler, sonra bir bakıyoruz, kortejin arkasından sessizce yürüyorlar.
Genç kadınlar, ne olduğunu soran turist kadınlara da dert anlatmaya çalışıyorlar bir yandan, günde beş kadının şiddet yüzünden öldüğünü öğrenen Fransa’dan gelen iki kadının şaşkınlık ifadesi görülmeye değer. “Bu korkunç bir rakam” diyor. Korteje katılıyor onlar da…
KADINLARIN İTİRAZİ VAR
Galatasaray Meydanında, kortejin önünde yürüyüş boyunca cüppesiyle, temizlik malzemesiyle, el izlerinin olduğu önlükle yürüyen 3 kadın bir oyun sahneliyorlar. N.Ç. davasında yaşananları karikatürize ediyorlar. Oyun kadınların sloganlarıyla kesiliyor. “Yargıtay N.Ç. davasına itiraz etmedi, kadınların itirazı var” diyorlar. Oyun bitince Emek Partili kadınlar adına İstanbul İl Yöneticisi Sema Barbaros açıklamalarını okuyor. Rakamlar veriyor şiddete dair. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün resmi kayıtlarına göre günde 138, saatte 6, her 10 dakikada 1 şiddet olayının yaşandığını söylüyor. “Kadın erkek eşitliğine inanmadığını, kadınlara her fırsatta ‘en az üç çocuk’ doğurmalarını tavsiye eden bir Başbakan ve onun hükümetiyle kadına yönelik şiddet nasıl önlenecek? Hiçbir geliri olmayan, işsiz, güvencesiz, eğitimsiz ve yoksul milyonlarca kadın yasalardaki haklarını nasıl talep edecek? Yüzbaşısı, kaymakamlık görevlisi, korucusu ve muhtarıyla koca koca adamların, 13 yaşındaki bir çocuğa kendi rızasıyla tecavüz ettiğine karar veren yargıya nasıl güvensin kadınlar? ‘Kadın da olsa çocuk da olsa vurun’ diyenler mi koruyacak kadınları? Türk ve Kürt emekçilerinin yaşadığı ortak acıları, ırkçılığı ve milliyetçiliği kışkırtmak için sömürenler mi şiddeti engelleyecek?” diye soruyor.
(İstanbul/EVRENSEL)
DEVLET SORUMLULUĞUNU YERİNE GETİRSİN
Kadınlar talepleri ortaklaştırmanın, sesleri birleştirmenin bir vesilesi olsun istiyorlar 25 Kasım’ın. Devletin de tüm kurumlarıyla kadınların şu taleplerini derhal yerine getirmesini istiyorlar:
*Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelerin gereği yerine getirilmeli, acil tedbirler alınmalı.
*Devlet kurumları arasında işbirliği ve en önemlisi bütçe gerekir.
*Kadına yönelik şiddete ve cinayetlere verilen cezalar ağırlaştırılmalı, “haksız tahrik” uygulamasından vazgeçilmelidir.
*Polis, savcı, hâkim ve diğer kamu görevlilerinin yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağlayacak yaptırımlar olmalıdır.
*Yeterli sayıda sığınmaevi açılmalı, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen belediyeler cezalandırılmalıdır.
*Psikolojik ve hukuki destek verilmeli, iş, sosyal güvence ve bağımsız konut edinme gibi olanaklar sağlanmalıdır.
PENDİK PAZARINDA AÇIKLAMA
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Gününde Emek Partisi (EMEP) Pendik İlçe Örgütüne Üye kadınlar , Pendik merkezde kurulan Cumartesi Pazarında basın açıklaması yaptılar. Açıklamayı EMEP Pendik İlçe Yöneticisi Dudu Yiğit okudu.
“Ülkemizde her gün beş kadın öldürülüyor ve yüzlerce kadın şiddete maruz kalıyor. Toplu taşıtlarda, yolda yürürken, iş yerimizde çalışırken ya da en yakınlarımızdan şiddet görüyoruz. Sudan sebeplerle dövülüyor, öldürülüyoruz” diyen Yiğit AKP Hükümetinin savaş politikalarına ve kadına bakış açısına değinerek şöyle devam etti: “Devlet yetkililerinin kutsal dediği aile, ‘bozma’ dediği yuva kadının mezarı oluyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, şiddete karşı en kapsamlı yasayı çıkaracaklarını söylüyor. Mevcut yasalarda kadına ait olan hakların neden uygulanmadığından ise hiç bahsetmiyor” diye konuştu. (İSTANBUL)
Evrensel'i Takip Et