Aylardır tartışmalara konu olan Bedelli Askerlik Yasası çıktı; Türkiye’de ikamet edene 30 yaş ve 30 bin TL, Türkiye dışında ya da son 3 yıldır başka bir ülkede ikamet edene 10 bin avro şartı.
Bu arada Milli Savunma Bakanı, bedel ödeyerek askerlik hizmetinden muaf tutulacakların sayısını 460 bin olarak açıkladı. Eğer bu rakam doğruysa, Genelkurmayın açıkladığı 720 bin kişilik personel sayısının yarısından 100 bin fazla kişi asker kaçağı demektir; yani, şu anda askerlik hizmetinde bulunan er ve erbaş sayısına eşit bir rakam. İkinci “bir ordu” askerliği yapmak istemiyor!
Askere gitmeyenlerin sayısının böylesine yüksek bir rakama ulaştığı bir dönemde, çıkan yeni yasal düzenleme beklentilere yanıt oluşturamadı.
Başbakan, gerekçe olarak “terörle mücadele”nin zaafa uğramaması ve elde edilecek gelirle şehit ve gazi ailelerine sosyal yardımlar, tesisler yapılması için böyle bir düzenlemeye gittiklerini söyledi.
Sonuç olarak, bedelli askerlik düzenlemesi, yüksek beklentilere bakıldığında hayal kırıklığı yarattı denebilir. Başbakanın Meclis grup toplantısında yasayı açıklarken çok cılız bir alkış alması bunun ilk yanıtıydı. Çünkü yeni yasal düzenleme, hem yaş sınırı hem de miktar açısından beklentileri karşılamıyor. Aksine her ikisi de yüksek bulundu.
Sadece bu değil, yasanın adil ve eşitlikçi yönleri de eleştirileri artırıyor. Yasal düzenlemeye ve Türkiye’nin sosyo ekonomik koşullarına bakıldığında, bu “imkandan” yine zengin olanların faydalanacağı aşikar. Örneğin ortalama 1500 TL maaş alan bir kamu çalışanının böyle bir olanaktan yararlanması mümkün gözükmüyor. Bankadan kredi çekmeye kalksa toplam maliyet, 40 milyarı bulacak. Ayrıca, düzenlemede görüldüğü gibi yurt içinde 30 bin, yurt dışındakiler için 10 bin avro… Bir avro 2.5 TL (23 Kasım Serbest Döviz işlemleri) üzerinden hesaplandığında, Türkiye dışında yaşayan biri için ödenmesi gereken bedel 25 bin TL yapıyor. Yani Türkiye’de yaşayan bir yurttaş, Türkiye dışında yaşayana göre 5 bin TL fazla ödeme zorunda.
Bir diğer eleştiri vicdani ret konusunda var. Gerek AB üyeliği kriterleri, gerek Türkiye’de bu yöndeki talepler ve gerekse AİHM’nin kararları nedeniyle düzenlemede merakla beklenen vicdani ret hükmüne yer verilmedi. Dolayısıyla askerliğe alternatif bir kamu hizmetinin bulundurulmasına ilişkin düzenleme de yapılmadı. Bu da yasanın AİHM’ye götürülmesine yol açabilir. Başbakan Erdoğan ise önceki gün Meclis grubunda bedelliyi açıklarken: “Vicdani ret olarak adlandırılan bir düzenleme hükümetimizin gündeminde asla olmamıştır. Askerlik bu milletin, bu topraklar için en kutsal vazifelerden biri olarak kabul edilmiştir” demişti.
Ancak, gerek Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gerekse diğer AKP’lilerin açıklamaları ile asker kaçağı rakamı Başbakanı doğrulamıyor. Açıklanan rakamlar tam aksine, askerliğin artık o kadar kutsal kabul edilmediğini gösteriyor.
Başbakanı doğrulamayan bir gelişme de bedelli askerlik açıklamasının yapıldığı gün AİHM’den geldi. AİHM, kritik bir karara imza atarak, Türkiye’yi, vicdani retçi olan ve bu nedenle gözaltına alınıp tutuklanan Yunus Erçep’e 15 bin avro ödemeye mahkûm etti.
Başbakan Erdoğan her ne kadar “Askerlik bu milletin en kutsal vazifelerinden biri olarak kabul edilmiştir” dese de asker kaçağı olan 460 bin kişi, bir anlamda “pasif vicdani ret” dir. Bu şu anlama geliyor: 460 bin kişi, askerlik yapmaktansa birçok kısıtlamayı göze alarak başka işlerde çalışmayı, okumayı, kendini geliştirmeyi ya da başka bir meşguliyet ile uğraşmayı daha çok önemsiyor.
27 Kasım 2011 13:30
Hüseyin Deniz
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası
AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!
Evrensel'i Takip Et