06 Ağustos 2010 00:00
Atom bombalarının olmadığı bir dünya için
Bugün, ABDnin Japonyanın önemli kentlerinden biri olan Hiroşimaya atom bombası atmasının tam 65. yılı.
Bugün, ABDnin Japonyanın önemli kentlerinden biri olan Hiroşimaya atom bombası atmasının tam 65. yılı. 6 Ağustos 1945te saatler 8.15i gösterirken, ABDli katil komutan Paul Tibbets, annesinin adını verdiği Enola Gay savaş uçağından Hiroşima üzerine, insanlığın belleğinde büyük iz bırakacak atom bombalarını bıraktı.
Resmi verilere göre atılan atom bombaları atılır atılmaz hemen 70-80 bin insanın canına mal oldu. Bombaların düştüğü 500 metrelik alanda neredeyse hiç kimse sağ kalmadı. Bombaların yarattığı bir milyon derecenin üzerindeki ateş topu, sadece insanları değil evleri, ağaçları, kısacası bütün hayatı yok etti. Bu yüzden Hiroşimaya atılan bombaların etkisi büyük oldu. Sonraki yıllarda yarattığı etki ile ölenlerin sayısı toplam 166 bin olarak resmi kayıtlara geçti.
Japon 2. Kolordunun üssü Hiroşimada yapılan bu büyük katliam ABDye yetmedi.
Üç gün sonra, 9 Ağustosta savaş donanmasının ve silah tekeli Mitsubishinin merkezi Nagasakiye aynı atom bombaları atıldı. Aynı görüntüler bu kentte de tekrarlandı. Bombalar atılır atılmaz 20 bin, ardından 40 bin insan daha hayatını kaybetti. Ama çeşitli tahminlere göre; Nagasakide de ölenlerin sayısı 70-80 bin arasında.
Resmi kayıtlar, her iki kentte bombalar atıldıktan hemen sonra 92 bin, daha sonra da 130 bin, toplam 230 bine yakın insanın katledildiğini yazıyor.
ATOM BOMBASI İLE KURULAN EGEMENLİK
Dönemin ABD Başkanı Harry S. Truman ve ekibi bu insanlık düşmanı katliamı gizlemek için sürekli Atom bombasını biz yapmasaydık, Hitler yapacaktı diye savunmaya geçti. Halbuki; Hitler faşizmi 8 Mayıs 1945de Kızıl Ordu tarafından yenilgiye uğratılmıştı. Yani; Hiroşima ve Nagasakiye bombalar atıldığı sırada İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı dört ay önce müttefik güçlerin galibiyetiyle son bulmuştu. Dolayısıyla Hitler faşizmi ile aynı cephede savaşa katılan Japon İmparatorluğunun da yenilgiyi kabul etmesi an meselesi iken atılan bombaların savaşın sonunu getirmekte ilgisi bulunmuyor.
Hiroşima ve Nagasakide 65 yıl önce bir kaç saniye içinde yapılan büyük katliam, ilk atom bombası icat eden ve kullanan ABDnin, dünya üzerinde yaratmış olduğu büyük korku ile egemenliğini ilan etmesine denk geliyor. İnsanlığın 6 Ağustosa kadar görmediği, kullanmadığı bir silahı kullanan ABD, asıl olarak dünyanın bütün ülkelerine büyük bir gözdağı vererek, atom bombalarıyla gücünü dünyaya ilan ediyordu.
Bu yüzden de; 65 yıldır nükleer güç olmanın verdiği güvenle hareket eden ABD, aslında elindeki bombaları her an kullanmaya hazır görünüyor. Hem de tarihten hiç ders çıkarma ihtiyacı duymadan.
DÜNYAYI ATOM BOMBASI DEPOSU
Bundan 65 yıl önce insanlık tarihinde yapılan en büyük katliamlardan biri olan Hiroşima ve Nagasakinin bombalanmasının yıl dönümünde, muhtemelen Nobel Barış Ödülü sahibi ABD Başkanı Barack Obama da bir daha öyle katliamların olmamasın yönünde temenni mesajı verecek. Çünkü ilk kez bu yıl ABDnin Japonya Büyükelçisi de törenlere katılacağını açıkladı.
Ne var ki; başka ABD olmak üzere dünyanın emperyalist ülkeleri Hiroşima ve Nagasakide yüzbinlerce insanın ölümünden ders çıkarıp atom bombası üretmeyi durdurma yerine, dünyayı adeta atom bombası deposuna çevirdiler. Özellikle de Soğuk Savaş yıllarında atom bombası sayısı karşı tarafı korkutmanın bir unsuru olarak kullanıldı ve halen de kullanılmaya devam ediliyor.
Atomu keşfeden ünlü Alman bilim adamı Albert Einstein, Hiroşima ve Nagasakinin bombalanmasından sonra Ben atomu iyi bir şey için keşfettim,ama insanlar atomla birbirlerini öldürüyorlar diyerek bu çılgınlığa derhal son verilmesini istemişti. Kasım 1945te The Atlantic Monthly adlı dergi için kaleme aldığı makalede, atom silahlarının kullanılmasına son verilmesi için bir Dünya Hükümetinin kurulmasını önermişti, aksi halde silahlanmanın kontrol edilemez hale geleceğini ifade etmişti. Einstein aynı yazısında atom bombasının kullanılmasının insanlık açısından etkisini şu şekilde özetliyordu: Bir tek silahla bir metropol, bir kaç bombayla bir ülke yok edilebilir. İnsanlık 1945te bir kaç saniye içinde kendisini yok edebileceğine gücünün yettiğini gördü. (Süddeutsche Zeitung, 04.08.2010)
Dünyanın emperyalist devletleri Einsteini dinleme yerine, hızla insanlığın geleceğini tehdit etmek için hızla nükleer silahlarla donandılar.
Dün Nagasakide atom bombasından kurtulanlarla biraraya gelen Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, bütün nükleer silahların yok edilmesini istedi. Ne var ki onun genel sekreterliğini yaptığı BMnin 5 daimi üyesi resmen atom silahlarına sahip ülkeler. Federation of American Scientistsin 2009ta yaptığı tahminlere göre ABDnin 9 bin 400, Rusyanın yaklaşık 13 bin, Fransanın yaklaşık 300, Çinin yaklaşım 180, İngilterenin yaklaşık 160 atom bombası bulunuyor.
Bunların yanı sıra Nükleer Silah Anlaşmasını imzalamayan Hindistan (50 adet), Pakistan (60), İsrail (80) ve Kuzey Kore (10) da nükleer bombalara sahip.
Pek çok ülke de nükleer silahlanma yarışından kopmamak için gizli ya da açık bir şekilde girişimlerde bulunuyor. Bunlardan en çok tartışmalı olan ise hiç kuşkusuz İran.
YENİ HİROŞİMALAR OLMASIN
Hiroşima ve Nagasakide kullanılan atom bombalarının ne kadar etkili olduğunu gösteren ABD, Einsteinin değişimle yarattığı korkunun baskısıyla yerküre üzerinde egemenliğini pekiştirdi. İnsanlık ise, Hiroşima ve Nagasakide sahnelenen büyük katliam karşısında bir taraftan dehşete düşerken, diğer taraftan ise bir kez daha atom silahlarının kullanılmaması için çığlığını yükseltti. Ve her 6 Ağustosta bu çığlık bir kez daha yükseliyor. Çünkü, atom deposuna dönüştürülen dünyada, nükleer silahlara sahip ülkelerin her an insanlığı yok edilebileceği 65 yıldır biliniyor.
Ancak, dünya üzerinde ancak savaşla, silahla, bombayla egemenlik kurabileceğine inanan emperyalist devletler milyonlarca insanın her 6 Ağustosta yükselen çığlığına kulak tıkamaya devam ediyorlar.
Bu yüzden de savaşların, atom silahlarının olmadığı bir dünya için mücadele de devam edecek.
(Köln/EVRENSEL)