4 Ağustos 2010 01:00
İKİTELLİ ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİNDE İŞÇİ OLMAK... 3
DİĞER HABERLER
GÜNÜN YAZILARI
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi içinde bulunan Aykosan Sanayi Sitesindeyiz. İki kısımdan oluyan Aykosanın 1. kısmında küçük ayakkabı atölyeleri ve tekstil atölyeleri var. 2. kısımda ise büyük fabrikalar faaliyet gösteriyor. Uzun çalışma süreleri, ücretlerin zamanında ödenmemesi, aylardır para verilmemesi ve ağır çalışma koşulları... Tüm işçilerin dile getirdiği sorunlar arasında. Aykosanın 2. kısmında çalışan işçilerle yaşadıkları sorunları, çözümleri ve gündemde olan Anayasa değişikliği paketini konuştuk.
SENDİKA ZORUNLU OLSUN
Cengiz Kızıltoprak, ayakkabı işçisi. Kızıltoprak da Anayasada nelerin değişeceği konusunda bilgisinin olmadığını söyledi. Kızıltoprak şöyle devam etti. Allahtan hayırlısı diyorum. Sadece halk oylaması olacak onu biliyorum her vatandaş gibi oy kullanacağım ama içeriği nedir bilmiyorum. O güne kadar öğrenirim herhalde. Benim söz hakkım olsaydı iyi bir iş ortamı sağlanmasını isterdim.
Cemil Karakurt tekstil fabrikasında planlamada çalışıyor. Tam olarak bilgi sahibi olmamakla birlikte bir AKP muhalifi olarak hayır diyeceğini söyledi. Başbakanın gözyaşı dökmesinde samimi olduğuna inanmıyorum. Rant sağlamak için yapıyor diyen Karakurt, mevcut Anayasayı da beğenmediğini, yeterli bulmadığını dile getirdi. Sanayi bölgesinde bir tane sendikalı işyerinin olmadığına dikkat çeken Karakurt, Keşke her yerde sendika olsa bu zorunlu hale getirilse diye konuştu.
DEĞİŞİKLİK SADECE KANDIRMACA
Şeref Koç üniversite mezunu ve tekstil işçisi olarak çalışıyor. Anayasa değişikliği ile ilgili bilgisinin olduğunu ve takip ettiğini dile getiren Koç, Ben hayır diyeceğim. Olumsuz buluyorum değişiklikleri. Başbakan kendi iktidarını korumak için bu değişikliklere evet denmesini istiyor. 12 Eylül darbecileriyle hesaplaşacağız söylemine inanmıyorum. Bu sadece kandırmaca diye konuştu. Mevcut Anayasanın değişmesini istediğini anlatan dile getiren Koç, değişikliğin içeriğinin önemli olduğunu vurguladı. İşçi hakları nasıl olacak sendikal haklar ilerleyecek mi, siyasi partiler yasası değişecek mi, milletvekili dokunulmazlıkları kalkacak mı insanların ekonomik koşullarını iyileştirecek düzenlemelerin alt yapısı oluşturulacak mı? Bunlar olmalı Anayasada. Mesela 82 anayasasından önceki sendikal haklar ve ekonomik koşullar çok iyiydi. Şimdiki düzenlemeler bu yönde olmuş olsaydı çok daha ileri bir nokta olacaktı ve insanların çoğu bu değişikliğe evet diyecektiler diyen Koç, meccut Anayasanın değişerek 61 Anayasasındaki hakların sağlanması gerektiğini belirtti.
İŞÇİLER İŞİN İÇİNE GİRMELİ
Tekstil işkolundaki koşulların çok kötü olduğunu söyleyen Koç, işçilerin günde en az 10 saat çalıştırıldığını, yasadaki hakların bile kullandırılmadığını dile getirdi. 12 Eylül Darbesinin de işçi mücadelesini ezmek için yapıldığını kaydeden Koç, işçilere şöyle seslendi: Kendi sistemlerini kurdular. Bu gün Erdoğan yarın başkası gelir ama durum değişmez. Değişmesi için işçi kesimi emekçi kesimi bilinçlenmeli. Eğer bilinçli hareket edersek getirdiğimiz partiyi götürmesini de biliriz. Buradan işçi arkadaşlarıma diyorum ki çalışma koşularımız ekonomik durumumuz düzelmesi için bizzat işin içine girmeliyiz. Seçiyoruz milletvekili adam robot gibi el kaldır el indir başka bir şey yapmıyor. Ama seçersek öyle adamları trilyonları olan adamları olacağı bu. Kendi içimizden işte bu benim hakkımı orada savunur diyeceğimiz içimizden çıkanları seçmeliyiz.
Ferhat İncekara, gıda işçisi olarak çalışıyor. Anayasa değişikliğine evet diyorum. 12 eylül darbecileri yargılansın diye evet diyorum diyen İncekara, diğer maddeler konusunda bilgisinin olmadığını söyledi. Anayasada işçilerin yaşamını iyileştirecek bir madde olup olmadığını da bilmediğini ifade eden İncekara şöyle devam etti: Pek bir şey olduğunu da düşünmüyorum. Ama ben sendikaların bu halleriyle kalmalarından yana değilim. Böyle devam edecekse kapansınlar daha iyi. Devlet kadar mal varlıkları var. İşçiden topladıkları aidatlarla servet sahibi oldular. Ama işçi için bir şey yapmaya gelince ortada yoklar. Tamam sendikalar işçinin evi ama sendikacılar görevlerini yapmıyorlar. (BİTTİ)
EVET DEDİRTMEK İÇİN AĞLIYOR
Alaaddin Akkaya 25 yaşında. 12 yıldır İstanbulda yaşıyor. Hükümetin Anayasa değişikliği ile demokrasi gelecek dediğini aktaran Akkaya, şunları söyledi: Hepimiz demokrasi istiyoruz. Kim istemez ki? Ama neye göre demokrasi, Ahmete göre mi Mehmete göre mi? Sen demokrasi getireceksen getir. Anayasayı değiştiriyorsun değiştir. MHP, CHP diyor ki hayır. Kimisi diyor ki kararsızız. Bakınca sadece AKP istiyor. Diğerleri istemiyor. Eski yasaların darbeyle yapılmış yasaların değişmesi tabi ki iyi bir şey. Baktığın zaman 80 darbesinde milyonlarca insan fişlenmiş, binlercesi cezaevine atılmış yada yurt dışına kaçmak zorunda kalmış. İşkence insanlar ölmüş idam edilenler var. Bu acılar üzerine merhem çekmek çok zor olacak. Geçenlerde Başbakan sol görüşlü bir insan için ağlıyor. Acaba gerçekten onun için mi ağlıyor yoksa referanduma evet dedirtmek için mi ağlıyor. Ben kendi fikrimi söyleyeyim. Evet dedirtmek için ağlıyor. Derler ya tribüne oynuyor. O da tribüne oynuyor. Otuz yıl önce ölmüş insanın mektubunu bugün neden okuyorsun.
Halkın aç sefil olduğunu dile getiren Akkaya, Biraz dürüst olmak lazım. Çalışan adam alıyor altı yüz yedi yüz lira, beş yüz lira kira veriyor. Bir yerde dört yüz liraya ev bulunca seviniyoruz. Bunun doğal gazı elektriği su faturaları var. Sorun çok çözen yok asgari ücreti bugün okula giden çocuğa verseniz ay sonunu getiremez. İnsanların doğduğu yerlerde fabrika olsa göç edip İstanbula gelmezler. Mesela ben Diyarbakırda çalışma alanları olsaydı gelmezdim. İstanbulun kara kaşına kara gözüne hayran değiliz. Sabah 06.30da evden çıkıyoruz, 08.00da ancak işyerine gelebiliyoruz. Keza akşamda aynı diye konuştu. Sinemaya, tiyatroya gidip gitmediğini soruyoruz. İki ayda bir sinemaya gitmeye çalışıyormuş. Tiyatro için ise Bizim için lüks diyor. Tatile ise hiç gitmemiş: Zaten yıllık iznimi kullanamıyorum bizim işyerinde yok. Diyeceksin ki niye şikayet etmiyorsun kimi kime şikayet edelim adamlar geliyor yemek ısmarlıyorlar bütün iş hallediliyor.
ÇEKİRGE SÜRÜSÜ GİBİLER
Şoför olarak çalışan Sadık Ovacık Çözüm hükümette onlar çözmeli diyor ve ekliyor: Çözmüyorsa devlette sorun var demektir. İşverenlerin işçiler ses çıkarttığında hemen işten atmakla tehdit ettiğini anlatan Ovacık, şunları söyledi: Konuşmazsan her yerde iş var. Konuşursan iş yok. Kapılar kapanıyor. Ben şoförlük yapıyorum. Avrupadan işçi adam kalkıyor benim memleketime tatile geliyor. Ben Malatyalıyım daha Nemrutu görmedim, gidemiyorum. 42 yaşındayım çocuklarımı eşimi memlekette bıraktım buralara çalışmaya geldim. Yine de geçinemiyorum asgari ücretle nasıl geçinilir ki? Arkadaş dedi ya aynı alıyoruz maaşı borçlara gidiyor. Kendileri geçinsin bakalım asgari ücretle hatta benimkini de alsınlar bir ay geçinebilecekler mi görelim. Ben sadece bu hükümete demiyorum hepsi aynı. Çekirge sürüsü gibiler istila etmişler yiyorlar hepsi. Sosyal hayat yok 12 saat çalışıyoruz. Çıkardılar emeklilik yaşını da 65e Türkiyede insanlar 55-60 yaşında ölüyor zaten.
Alaaddin Akkaya, Avrupada hükümet emekçilerin aleyhine yasa çıkarmaya niyetlendiğinde sendikaların bir araya geldiğini, herkesin ayağa kalktığını anlattı. Akkaya, Hükümet baş edemiyor yasayı geri çekiyor. Bizde farklı oluyor ama. TEKEL işçileri karda kışta direndiler. Adamlara gaz sıktılar coplarla dövdüler. 1 Mayıs olaylarını biliyoruz. İnsanlar bizim ülkemizde haklarını aramak için sokağa çıktığında ya terörist diyorlar ya da katliam yapıyorlar. Demezler ki insanlar hakkını arıyor dedi.
EK İŞ YAPIYORLAR AMA YİNE DE YETMİYOR...
Mustafa Göktaş Aykosanda gıda işçisi olarak çalışıyor. Sabah geliyoruz çalışmaya akşam gidiyoruz eve anayasada neler değişiyor öğrenemiyorum. Çalışmaktan başka bir şey yapamıyoruz diyen Göktaş, referandumda oy kullanmayı düşünmediğini söyledi. Evli ve kirada oturduğunu anlatan Göktaş, aldığı ücretle geçinemediğini belirterek Çocuk yapmak istiyoruz ama bakamam diye korkuyorum. Ek iş yapıyorum hafta sonları düğün salonlarında çalışıyorum. Ama bu ay elektrik faturamı bile ödeyemedim diye konutu.
Yılmaz isimli işçi de gıda işkolunda çalışıyor. Anayasa değişikliği hakkında, diğer işçiler gibi çok fazla bilgisinin olmadığını, televizyonlardan dinlediği kadarıyla işçiler için yeni bir şey getirmediğini anlatan Yılmaz şöyle devam etti: 20 yıldır işçiyim halen emekli olamadım yaşım kırk daha 15 yıl çalışmam gerekiyor emekli olabilmek için. Üç çocuğum var ev kira asgari ücret alıyorum mesailer olmasa geçinemem zaten. Çoğumuz ikinci işlerde yapıyoruz. Normal çalışma süremiz 9 saat ama mesailerle birlikte 300 saati geçiyor ayda. Duyuyoruz hükümet kıdem tazminatını da kaldıracakmış.
GÜNDE 12 SAAT ÇALIŞIYORUM ANAYASA BUNU DÜZELTİYOR MU?
İnan Selçuk Ayakkabı kalıp işçisi. Selçuk Ben 12 saat çalışıyorum anayasa değişikliği bunu düzeltiyor mu? Sekiz saat çalışmak istiyorum. İş olmadığı için memleketim Elazığdan buralara çalışmak için geldik. Şimdi bu AKP iktidarına bakınca işsizlerin oranı yüzde 12 diyorlar. Ben inanmıyorum bence nüfusun yarısı işsiz yalan söylüyorlar diye konuştu. Anayasa değişikliğine de kafadan hayır dediğini anlatan Selçuk, şunları söyledi: Çünkü düzgün bir şey olsa açıklarlar. Kardeşim ben şu maddeyi senin için değiştiriyorum senin için şunları yapıyorum. Ama öyle bir şey yok. yalandan ağlamalar falan. İnanmıyorum bunlara, sözde 8 saat çalışma süresi ama öyle bir şey yok 12 saat çalışıyorum. Yarım saat yemek paydosumuz var. Doğru düzgün sosyal hakkımız yok. Yıllık iznimi kullandırtmıyorlar kullanmak istiyorum. Hastaneye gidiyorsun randevu alamıyorsun, doktorlarla konuşamıyorsun sürekli azarlamalar, yanlış ilaçlar. Bu iktidara artık güvenimiz sıfır. Ben önce 8 saat çalışmak istiyorum. Siyasetçiler geçen de televizyonda gördük birbirleriyle kavga ediyorlar. olan hep işçiye oluyor. Sigortada asgari ücret gözüküyor ama biraz üzerinde alıyorum bizim iş yerinde en fazla alan bin lira alıyor. Ama yetmiyor geçinemiyorum. 430 lira kira veriyorum sağdan soldan borç alıyorum hep. Maaşı cebimize koyuyoruz eve kavuşmadan para bitiyor. Borçları dağıtıyorum sonra tekrar borçlanıyorum. Eşi ve çocuğuyla bir yere gidip gidemediğini soruyoruz. İnan Selçuk, aynı öfkeyle yanıtlıyor: Nerde, çocuğumu parka bile götüremiyorum. Bazen götürüyorum parktaki arabalara binmek istiyor onlarda parayla 1 lira veriyorsun ancak öyle bindiriyorum çocuğumu. Ama o para bizim günlük ekmek paramız. Bunları bile düşünür olduk artık. 2001 de kriz var dediler ama iyi para kazanıyorduk şimdi teğet geçti diyor Başbakan, durumumuz iyice kötüye gitti.
Hazırlayan: Ersal Aşudu, Özgür Özcan, Yıldırım Nur
Evrensel'i Takip Et