7 Temmuz 2010 00:00
TUZLA TERSANELERİNDE NELER OLUYOR? -3-
AKP kadar CHPde suçlu
Dosyamızın son gününde Tuzlada bulunan siyasi partilerin temsilcileriyle tersaneleri konuştuk. Tuzlada örgütü bulunan Emek Partisi (EMEP), Barış ve Demokrasi Partisi (BDP), Demokratik Sol Parti (DSP), Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Saadet Partisi (SP), sorularımızı yanıtlarken, CHP, MHP ve AKP ilçe örgütleri çağrımıza cevap vermediler.
Dosyamızı kapatırken AKP ve CHP Tuzla örgütleriyle ilgili bir kaç hatırlatma yapmadan geçemeyeceğiz. Tuzlada yaşananlardan AKP ve işverenler kadar CHP de sorumludur dersek kesinlikle abartmış olmayız. CHP yıllarca tersanelerde her şey güllük gülistanlık gibi davrandı adeta gözlerini kapatarak o tarafa hiç bakmadı.
Bir taraftan uzun yıllar görev yapan eski ilçe başkanı Hasan Uzunyaylanın AKPli tersane sahiplerinin taşeronluğunu yapıyor olması partiyi soruna karşı kör duruma getirdi. Yıllarca bu konuda ne ağızlarını açtılar, ne de parmaklarını kıpırdattılar. Böylece bu konuyla ilgili mücadele etmeye hazır tabandakileri de atıl duruma soktular.
Zaten sonradan Belediye başkan adayları Cemil Ekşinin de yerel gazetelere çarşaf çarşaf verdiği röportajlarda Bu zaten tehlikeli bir sektör. İşverenler ihmali var denilemez. Malum işçi arkadaşlarımız da köyünden gelmiş cahil. Baretini bile takmıyor düzeyindeki açıklamaları CHPnin bu konuya bakışını netleştirdi.
Ölümlerden sonra yer yerinden oynadında tek yapılan bir kaç ziyaretle sınırlı kaldı. Böylece CHP bu konuda bir yandan al gülüm ver gülüm siyasetiyle ölümleri seyrederken, bir yandan da bu konuda mücadele edenleri marjinal gruplar imalarıyla yok etmeye, mücadeleyi baltalamaya çalışarak sistemin payandası durumuna geldi. Ve tüm bunlardan dolayı CHP, bu ölümlerden, bu insanlık dışı durumlardan işverenler ve AKP kadar sorumludur.
Kazaların kader olmadığına dikkat çeken parti temsilcileri, iş cinayetlerinde tersanelerde gerekli denetimleri yapmayan hükümetin de önemli bir rolü olduğuna dikkat çektiler. (BİTTİ)
KAZA DEĞİL CİNAYET
DSP Tuzla İlçe Başkanı Halil Özen: Tersaneler kuşku yok ki, Tuzlanın en kanlı yarasıdır. Bu sorunuza DSP İlçe Başkanı olmanın ötesinde öncelikle konuyla çok yakından ilgilenmiş bir gazeteci olarak cevap vermek isterim. Biliyorsunuz, bu konuda bölgede çok mücadele edildi. Özellikle EMEPli arkadaşlar, Limter-İş ve diğer grupların yılmadan verdikleri mücadele yadsınamaz.
Bizim de Çağdaş Tuzla gazetesi olarak 12 günde 5 işçinin ardı ardına hayatını kaybetmesinin ardından yaptığımız Bu gemi bir kara tabut manşetli haberimizi Umur Talu büyük bir hassasiyet göstererek Sabahın manşetine taşıdı. Sabahın Ölüm Tersaneleri manşeti adeta Türkiyeyi sarstı. Tüm basın neredeyse Tuzlaya taşındı. Bu gelişmelerin ardından EMEPli arkadaşların mitingi, daha sonra DİSKin grevi mücadeleyi daha da büyüttü. Sanki o günde dek burada hiç kötü bir şey olmamış gibi, ölümler yeni başlamış gibi pek çok siyasi parti temsilcisi ve lideri bir anda Tuzlayı hatırladı. Mecliste komisyonlar kuruldu, az da olsa kazanımlar elde edildi.
Tersaneleri sadece ölümler olarak algılamak kuşku yok ki, sorunu tam tanımlaya yetmez. İşçilerin insanlık dışı çalışma koşulları ve mahalle içindeki tersanelerin halk sağlığı üzerindeki etkileri de sorunun diğer boyutlarıdır. Bu konularda da yaptığımız haberlerle sorunun gündeme gelmesine katkıda bulunmaya çalıştık. Sadık Güleçin yaptığı Toplama kampı değil Tuzla haberinde işçilerin yaşadığı berbat koşullar göz önüne serildi. Mahalle içi tersanelerin halka nasıl bir zulüm yaşattığıyla ilgili pek çok haber yaptık ve bunlar ulusal basında yankı buldu.
İş kazalarına bakıldığında, ister madenlerde, ister tersanelerde olsun, tamamına yakınının ihmalden, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yeterince alınmadığından kaynaklandığını biliyoruz. Örneğin, Tersanelerde ölümlerin hemen hepsisinin taşeronda çalışan işçiler olduğunu ve ölüm sebeplerinin de; elektrik çarpması, yüksekten düşme, sıkışma gibi nedenlere dayalı olduğunu görüyoruz.
Ayrıca, dünyanın diğer ülkelerinde aynı sektörlerde iş kazaları hemen hemen hiç görülmüyor. Ya da çok ender rastlanılıyor. Örneğin Almanyada 2008 yılında tersane sektöründe ölümle sonuçlanan hiç bir kaza olmadı. 2009 yılında ise yalnızca 2 işçi hayatını kaybetti. Ve sendikalar Almanyayı ayağa kaldırdı. Yasalara göre tersanelerdeki asıl işlerde taşeron çalıştırılamaz. Hangi teknik işlerin alt işverenler tarafından yapılabileceği ise yönetmelikte belirlenmiş.
Bu kanun ve yönetmelik uygulanırsa, ilk olarak; üretimi yapan tersane, işçileri kadrolu, sigortalı, iş sağlığı ve iş güvenliği kurallarına uyarak sosyal güvenceli olarak çalıştırmak zorunda kalacak. İkinci olarak; aracılık yaparak kolay para kazanma ve sorumluluğu üzerinden atma dönemi bitecek. Böylece üretim süreci denetlenebilecek. İşçiler sendikalarda örgütlenerek hak mücadelesinde bulunabilecekler.
Bu kanun, tüm havzada uygulanıncaya kadar örgütlü mücadeleyi sürdürmek gerekiyor. Bu konuda kampanyalar yapmak, tersane patronları hakkında iş kanunu uygulamadıkları için suç duyurularında bulunmak, ölümlerin gerçek sebebinin kâr hırsı olduğunu tüm kamuoyuna göstermek gerekiyor. Bunları yapabilmek için şimdiye kadar, şu ya da bu nedenle bir araya gelemeyen tüm duyarlı kesimleri bir araya getirmek gerekiyor. Bütünsel ve güçlü bir mücadeleyi örgütlemek zorundayız.
TAŞERONA KARŞI ORTAK MÜCADELE
Krizden önce 50 bin işçinin çalıştığı Tersanelerde kriz gerekçesiyle şu anda 10 bine yakın işçi kaldı. Tersane patronlarının taşeronlaşma ile birlikte emekçileri daha çok sömürdüğünü ve işçilerin sırtından daha çok para kazandığı bir dönemdeyiz. Türkiyedeki sosyal, siyasal, ekonomik durumdan kaynaklı tersanelerin en büyük sorunu işçilerin örgütlü ve sendikalı olmayışıdır diyen BDP Tuzla ilçe Başkanı Hakkı Dalga, işçiler kendi sorunlarına sahip çıkmadığı, örgütlenmediği için patronların taşeronluğu ve sömürü düzenini kurmakta zorlanmadığını dile getirdi. BDP olarak taşeronluk sistemine mücadele yürüttüklerini belirten Dalga, önümüzdeki dönem işçi komiteleri kuracaklarını, mahallelerde halk komiteleri kuracaklarını, emekten, demokrasiden yana siyasi partilerle, sendikalarla ve sivil toplum örgütleriyle taşeronlaştırmanın kaldırılması için ortak bir mücadele hattı izleyecekleri bilgisini verdi. Başbakan, tersanede, madende iş kazasından ölenlerin, Kürt sorunundan dolayı ölen gençlerin, kadınların ölümünü kader olarak açıklıyor.
Bu ülkenin kaderi nedense halkları, işçileri, emekçileri, Kürtleri vurmaktadır diyen Dalga, Tuzlada sadece tersanelerde değil Deri Organize sanayide de taşeronluğun artığını ifade etti.
Tuzladaki yerel yönetimde AKPnin olduğunu, hükümetin yukarıdaki tüm politikalarını yerelde AKP örgütlerinin uyguladığını söyleyen Dalga, Doğal olarak Tuzla Belediyesinin de Tuzlada yaşayan halka, emekçilere verebileceği hiçbir şey yok. Tuzlalı emekçiler, yurtseverler bu sömürü düzenine karşı ortak mücadele ederek Tuzlayı daha yaşanılır, bir yer haline getirebilir diye konuştu.
İŞÇİLERLE BİRLİKTE MÜCADELE EDİYORUZ
EMEK Partisi (EMEP) Tuzla ilce Başkanı Salih Akça, taşeronluk sisteminin diğer anlamının köleci sistem olduğunu hükümetlerin ve sermayenin emekçileri sömürmek ve kanından para kazanmak için ucuz işçi çalıştırmak için uyguladıkları bir sistem olduğunu söyledi. Akça, AKPnin Tuzla Tersanelerinde patronlara daha fazla para kazandırmak için taşeronluğu yasalaştırıp yaygınlaştırdığını dile getirdi.
Tersanelerde yaşanan ölümlerin taşeronluk sisteminden kaynaklanmasına rağmen hükümet ve tersane patronlarının iş kazalarını engellemek yada iş güvenliği tedbirleri almak gibi bir dertlerinin olmadığını belirten Akça, tersane işçilerinin örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka seçeneklerinin olmadığını dile getirdi. Parti olarak tersanelerde başta taşeronluk sistemi olmak üzere tüm sorunlara karşı işçilerle birlikte çalışmalar yaptıklarını, eylem ve etkinlikler örgütlediklerini dile getiren Akça, İşten atmaların yasaklanması, ücretlerin zamanında ödenmesi, işçilerin hakları için mücadele etmelerini sağlamak, sendikalarına üye olmaları için yoğun çaba harcıyoruz diye konuştu. Tuzlada belediyenin AKPde olduğunu söyleyen Akça, işçilerin tersanede yaşadığı sorunlarla ilgilenmeyen, yaptıklarıyla sorunların ortaya çıkmasında ve büyümesinde payı olan AKPnin işçilerin yaşadığı mahallelere de hizmet götürmediğini ifade etti.
İşçilerin yaşadıkları mahallelerde imar sorunundan, alt yapı sorununa kadar birçok sorunla uğraştığını söyleyen Akça, belediyenin bu sorunları görmezden geldiğini dile getirdi.
Krizle birlikte tersanelerde binlerce işçinin işsiz kaldığını, belediyenin işçilerin bu sorunuyla da ilgilenmediğini dile getirdi. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tersane işçileriyle birlikte sorunların çözülmesi, taşeronluğun kaldırılması, çalışma koşullarının düzeltilmesi ve işçilerin yaşadığı mahallelerin sorunlarının çözülmesi için mücadele edeceklerini belirten Akça, tersane işçilerini mücadele etmeye çağırdı.
İşçiler bilinçlendirilmeli
TÜRKİYE Komünist Partisi İlçe Yöneticisi İbrahim Özmen, Türkiyede taşeronluk sisteminin egemen güçler ve sermaye tarafından her gün daha da yaygınlaştırıldığını dile getirdi.
Taşeronlaştırmanın gerçek yüzünün tersanelerde ortaya çıktığını dile getiren Özmen, Bunu önlemenin en büyük yolu ,Türkiyedeki işçilerin ve emekçilerin ortak mücadele etmesidir. Sadece taşeronlara karşı değil, taşeronlaşmayı savunan ve yaygınlaştıran büyük sermaye patronlarına ve sermaye partilerine karşı da bir mücadelenin sağlanması gerektiğini belirten Özmen, bunun için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklarını dile getirdi.
Tersanelerde ölen 134 işçinin çoğunun ailesini ziyaret ettikleri bilgisini veren Özmen, Ölen işçilerin bir çoğunun çalıştıkları taşeronların akrabaları olduğunu örgendik, akraba oldukları için aileler de işçiler de mücadele etmekten geri duruyor.
Tersanede faaliyet yürüten sendikalar var ama Dok Gemi-İş patronlarla birlikte hareket ediyor. Limter-İş ilerici bir sendika olmasına rağmen taşeronlaşmadan dolayı örgütlenemiyor diyen İbrahim Özmen, sendikalarında örgütlenmesi için mutlaka işçilerin siyasi bilincinin geliştirilmesi gerektiğini bunun için iktidarı hedefleyen bir çalışmanın ve mücadelenin olması gerektiğini ifade etti.
HÜKÜMET SADECE KONUŞUYOR
Saadet Partisi Tuzla İlçe Başkan Yardımcısı Ahmet Dikici, Tuzla'nın sadece tersanedeki ölümlerle tanıyor olmasının kendilerinin rahatsız ettiğini söyledi. Saadet Partisi olarak tersanedeki işçi sorununa, işten çıkartmalara, iş kazalarına duyarlı bir parti olduklarını söyleyen Dikici, ölen bir işçinin de kendi üyeleri olduğunu, bu ölümleri yaşanmasındaki en büyük sebebin patronları kâr hırsı olduğunu dile getirdi. Taşeronlaşmanın yaygınlaşmasının ve hükümetin gerekli denetimleri yapmamasının tersanelerde insan hayatının hiçe sayıldığının göstergesi olduğunu söyleyen Dikici, iş güvenliği önlemlerinin alınmadığını, işçilerin eğitilmediğini, sigortalarının yapılmadığını ifade etti. İşçilerin bu koşullarda çalışmaya mecbur bırakıldığını dile getiren Dikici, ölümlerin sorumlusunun patronlar ve taşeronlar olrduğunu dile getirdi.
"Hükümet sadece konuşuyor, sorunları çözmüş gibi görünüyor. Halk için bir şey yapmıyorlar ama yapmış gibi görünüyorlar" diyen Dikici, "1 Mayıs'ta Taksim'de yürümek için herşeyi yapan sendikalar, Tuzla Tersanesinde ölen, işsiz kalan bir işçi için çalışma yürütmüyorlar. Burada bu kadar işçi ölürken ille de Taksim diyen sendikaları eleştiriyoruz" diye konuştu.
Dikici hükümetin ve muhalefet partisi milletvekilreninin tersane sahibi olduğu Tuzla'da, sendikaların bu konuda hiçbir eylem yapmadıkları gibi hükümete de hiçbir eleştiri sunmadıklarını savunan Dikici, sendikaların hükümetten çekinmemeleri gerektiğini dile getirdi. Basının ölümler karşısındaki tutumunu da eleştiren Dikici, "2 işçi öldüğünde bunu görmezden geliyorlar, 10 işçi öldüğünde de sanki normalmiş gibi davranıyorlar" dedi. Tersanedeki sorunların çözümü için insan haklarının uygulanması gerektiğini söyleyen Dikici, iktidara gelmeleri halinde, herkesin evinde sıcak çorba içmesini, işçinin günlük yaşamının refah içerisinde geçmesini sağlayacakarını söyledi.
Bütün işçilerin sendikalı çalışmalarını sağlayacaklarını da söyleyen Dikici, tersanede iş yapan patronların ve taşeronların iş güvenliği önlemlerini alması ve işçi haklarını vermesi için düzenlemeler yapacaklarını söyledi.
Hazırlayan: Erdem Geyik
Evrensel'i Takip Et